ѕωîммєя
ƒяσѕ¢нмαηη
- Katılım
- 24 Ağu 2006
- Mesajlar
- 8,448
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 34
Temel ile Fadime evlenirler ve gerdeğe girerler,fakat Temel tutturur Fadime ye illaki ters ilişkiye gireceğim diye, Fadime ne kadar olmaz dediyse de, Temel yalvara yakara ters ilişkiye girmeyi başarır. Aradan üç gün geçmesine rağmen Temel, Fadime ile konuşmaz. En sonunda Fadime dayanamaz "Temel bütün suç senin zorla ilişkiye sen girdin konuşmayacak birisi varsa oda benim" der.Temelden tek bir cevap ben göt verenler ile konuşmam.
Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sex te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-"Sandaletleri ters giydin lan!..."
Köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer... Grubun başı köy halkına derki...
- Hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. Köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. Hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. Karıların gözünü bağlayacağım. Gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elleyecek. Kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacağım... Derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir.
- Birinci kadın başlar. “ Bu değil, bu değil, bu değil BU!! “ kocasını ve kendini ölümden kurtarır.
- İkinci kadın gelir. “Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, BU!”.. onlarda kurtulurlar. Üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. Kadın başlar kocasını aramak için ellemeye.
- Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, Bu Bizim Köyden Değil, bu değil, bu değil, Bu....
Adam günün yorgunluğu üzerinde, perişan bir vaziyette İETT durağında otobüs beklemektedir. Nihayet uzun bir zaman sonra beklediği güzergâhın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar. Bir, iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu durdurur:
- Buraya oturamazsın! Ben kimim biliyor musun?
- Kim olduğunuzu bilmeli miyim?
- Ben Yrd. Doç. falan kişiyim.
- Evet?
- Benim gibi kıdemli birinin yanına oturamazsın!
- Size bir soru sormak istiyorum. Siz Yrd. Doçentlik ünvanınızdan sonra ne olacaksınız?
- Doçent.
- Peki sonra?
- Şayet başımıza bir şey gelmezse Profesör.
- Daha sonra?
- Belki zor ama, Ordünaryus Profesör.
- Evet... Peki bu dereceden sonra?
- Hiiç...
- Ben şimdiden 'hiç'im; lütfen müsade edin yanınıza oturayım...
- !!?
Alkolik bir adam bir marketin önünden geçerken viskilere bakıp, ahbe şöyle işedik mi viski olsa ne olur sanki diye hayal kurmuş. Bunun üzerine dileği kabul olmuş. Akşam eve gelip karısına hanım iki bardak getir de viski içelim diyince karısı da ne oldu paramı buldun demiş. Adam olanları anlatmış, karısıda görmek için hadi yap ta içelim demiş. Adam gerçekten viski işiyormuş. Gel zaman git zaman adam bir gün yine akşam olmuş evine gelmiş karısına hanım bir bardak getir kafayı çekeceğim demiş. Karısı da bey bugün bensiz mi içeceksin diyince adamda hayır sen bugün şişeden içeceksin demiş.
john sabah kalktığında vakit çok geçtir. Ve acele ile giyinip hemen bir taksiye atlayıp işe gider. Fakat işe geldiğinde patronu onu her zaman geç kaldığı için isten kovar. İşten kovulan John üzgün bir şekilde eve döner. Eve geldiğinde yatak odasında Karısını bir Zenci ile yatarken bulur. Ve kadın artık kendisini sevmediğini, evini ve arabasını aldığını söyleyip John'u evden kovar. İyice çaresiz kalan John sokaklarda dolaşırken kendini köprüden atıp ölmeyi düşünür. Tam köprüden atlarken bir Noel Baba gelir. Noel Baba niçin ölmek istediğini sorar. John başından geçenleri anlatır.
- Noel Baba “ Şöyle 20 yaşında sarışın bir kadının olsun ister mi sin?
-John “ Elbette”
-Noel Baba “ Şöyle kendi işin, Porche ve muhteşem bir villan olmasını ister mi sin?”
-John tereddütsüz “Tabi elbette isterim.”
-Noel Baba “Ama bir şartım var.”
-John “ Nedir şartın?”
-Noel Baba “ Bir kere yapacağım!!!!” John düşünür, biraz sabredeceğim ve muhteşem şeyler kazanacağım der. Tamam der. John soyunmaya başlar ve bu işi yaparken
-Noel Baba sorar. “ John kaç yaşındansın?”
-John “41”
-Noel Baba “John 41 yaşındasın ama hala Noel Baba'lara inanıyorsun!!!!!”
Emeklilik islemleri için uğraşan adam sigortaya şahsen başvurur. Görevli kadın yaşını doğrulatmak için bir kimlik belgesi sorunca adam ceplerini arar, tarar ve cüzdanını evde unuttuğunu fark edince durumu anlatır. Görevli kadin '' gömlek düğmelerinizi açın o zaman'' der. Şaşıran adam bir bir açar düğmeleri ve bembeyaz göğüs kılları ortaya çıkınca görevli kadın '' tamam bu gördüğüm yeterli '' yanıtıyla evrakları onaylar. Şaşkınlık içinde eve gidip emeklilik işlerini nasıl hallettiğini eşine anlatır adamcağız. Eşinden gelen yanıt bir başka olur:
- ''Keşke pantalonunun düğmelerini açsaydın, o zaman bir de maluliyet farkı da alırdın...''
Bir gemi uzun bir yolculuğa çıkıyormuş ama bu gemide bir KAPTAN ve üç TAYFA varmış. Gemi daha sonra fırtınaya yakalanarak batmış ama nasıl olduysa KAPTAN ve TAYFA'ları kurtulmuşlar. Ama sonuç olarak bir adaya düşmüşler hemde Yamyam’ların adasına . Adaya geldiklerinin ilk gününde YAMYAM'lar bunları yakalar ve bir soru sorarlar .Soru:ÖLÜM MÜ yoksa MAKOKMU diye soru sorarlar . Ve sabaha kadar mühlet verirler . Ertesi gün ilk tayfaya sorarlar ölüm mü yoksa makok mu? Tayfa ölmektense bilmediğim şeyi olurum daha iyi der ve makok diye cevap verir. Ardından adamı bir kere sikerler ve bırakırlar. Diğer tayfaya da aynı soruyu sorarlar ve aynı cevabı alırlar ve onu da yaptıktan sonra serbest bırakırlar. Son tayfada aynı olayları yaşar ve serbest bırakılır. Sonunda KAPTANA gelmiştir KAPTAN çevresindekilere nutuk atarcasına ayağa kalkar ve "Ben bir KAPTAN olarak gururlu ve şerefli biri olarak yaşadım ve yine bu şerefimi hayatım pahasına da olsa vermem, ben ölümü tercih ediyorum” der. Bunu duyan kabile reisi "o zaman buna ölene kadar makok."
Kalabalık bir belediye otobüsünde kadının biri haykırmış:
-Terbiyesiz adam ,yeter artık! –Adam “Aman bayan ne oldu ki?” – “Daha ne olacak geçtin arkama. Taksim den beri ayıptır be!” – Adam “Efendim yanlış anladınız herhalde. Bugün aybaşı. Maaşımı aldım, cebimde o var. O dokunmuş olacak.”
-Kadın “İyi de be Adam , Taksim'den Şişli'ye gelene kadar maaşına zam mı geldi? “
AliCan babasının odasında prezervatif bulmuş. Baba bu ne demiş. Babası: Yavrum ben onunla fare öldürüyorum demiş.
- AliCan cevabı yapıştırmış: " Baba fareleri s?ke s?ke mi öldürüyorsun?"
Amerikada en az 3 farklı objeyi kullanarak dünyanın temel sorunlarının ifade edilmesine dayanan bir yarışma düzenlenir. Bu yarışmaya bizim Temel de katılır ve sahneye başında gaz maskesi elinde bir demet çiçek ve prezervatif takmış bir şekilde çıkarak birincilik ödülünü kazanır. Sunucu Temel'i yanına çağırarak bu objelerden maske ile dünyadaki çevre kirliliğine, çiçeklerle doğanın korunmasının gerekliliğine ve prezervatifle de doğum kontrolünün önemine dikkat çektiğiniz için bu ödülü size layık gördük der. Bunun üzerine Temel aslında ben " prezervatifle sevişmek gaz maskesiyle çiçek koklamaya benzer. " demek istemiştim der
Alican fizik dersindeymiş... Hoca bütün öğrencileri kaldırıp rutin sorular soruyormuş...
- " Otobüstesin çok sıcak ne yaparsın?
-Öğrenci: camı açarım,
-Hoca: söyle giren havanın sürtünme katsayısı,
-Öğrenci: bilmiyorum,
-Hoca: otur sıfır" Bu böyle bir değil iki değil bütün sınıfta sürmüş herkes dökülüyor... Alican kalkmış...
-Hoca: oğlum otobüstesin çok sıcak ne yaparsın?
-AliCan: Ceketimi çıkarırım.
-Ama oğlum çok sıcak...
-Gömleğimi çıkarırım...
-Oğlum çok çok sıcak...
-Alican dayanamamış: Hocam anamı da becerseniz size o camı açtırmam....!
Temel İle dursun 5 İla 10 yıl arasında Amerika'da yaşarlar ve orada kürkü çok pahalı bir sincap çeşidi bulurlar Türkiye'ye gelirken bundan getirip, üretip, çok zengin olmayı tasarlarlar. Dursun sincabı sırt çantasına koyar ve havaalanından içeri sokar Temel de hemen arkasından havaalanına gelir ve uçağa binerler. Bir süre sonra dursun uyur kucağında bulunan çanta yere düşer ve sincap çantadan dışarı çıkar. Hemen Temelin kucağına gelir onunla oynar ve sonra Temel sincabi öldürür.Dursun uyanıp sincabı ölmüş görünce hemen temele sinirle sorar ne oldi buna? Temel cevaplamaya başlar sincap çantadan çıktı kucağıma geldi oradan pantolonuma girdi aleti yakaladı bir sağa salladı bir sola salladı kaldırdı üzerine çıktı İndi çıktı İndi çıktı sesimi çıkarmadım. Sonra biraz aşağı indi taşakları buldu oynadı ,tokuşturdu ceviz zannetti oynadı ellemedim.Biraz daha aşağıya indi deliği buldu yuva zannetti galiba girdi çıktı girdi çıktı yine ellemedim,ama ne zaman cevizleri yuvaya taşımaya kalktı İşte o zaman öldürdim oni.
Bir gün adamın biri telekızın birisi ile beş yüz dolara anlaşırlar. Ve geceyi beraber geçirirler. Ancak sabah olup sıra parayı ödemeye gelince, adam cebinde yeteri kadar para olmadığını anlar. Telekıza parası olmadığını, işyerine vardıktan sonra parayı zarfla göndereceğini söyler. Kız da kabul eder. Adam zarfın üzerine daire kirası yazacağını söyler. Adam işyerine vardıktan sonra parayı hazırlarken aslında gecenin o kadar da iyi geçmediğini, beklediği kadarda eğlenmediğini düşünür. Ve kadına beş yüz dolar yerine iki yüz elli dolar göndermeye karar verir. Zarfın üzerine daire kirası olduğunu belirttikten sonra içine de şöyle bir not iliştirir.
-"Hanımefendi size beş yüz yerine iki yüz elli dolar yolluyorum. Çünkü ben; Dairenizin daha önce hiç kullanılmamış olduğunu düşünmüştüm ve dairenizin daha küçük olduğunu sanıyordum... Ayrıca dairenizin ısıtma sistemini de hiç beğenmedim. Daha sıcak olmasını bekliyordum" der. Ve zarfı kurye ile yollar. Kadın zarfı açtığında paranın eksik olduğunu ve yanına bir not iliştirilmiş olduğunu görür. Notu okuduğunda hemen cevap olarak şunu yazar.
-"Beyefendi böylesi güzel bir dairenin daha önce kullanılmamış olabileceğini nasıl düşünürsünüz, Aslında daire hiç de büyük değil. Sizin dairenin içini dolduracak kadar eşyanız olmadığı için size büyük gözükmüş olabilir. Ayrıca ısıtma sistemi de iyidir ancak siz ateşlemeyi beceremediyseniz ben ne yapabilirim.
Ufaklık, sokakta oynarken bir kutu Viagra bulur. Bir zamane çocuğu olarak bunun ona neler kazandıracağını şıp diye anlar ve kutuyu cebine atar ! Akşam babasının yanına gider, "Bak sokakta ne buldum! Bir on milyonluk verirsen senin olur ne dersin ?" Şaşıran baba cevap verir, "Aslında fena teklif değil ama neyse ki benim onlara ihtiyacım yok. Git dedene bir sor belki o alır." Ufaklık derhal dedesine gider ve hapları 10 milyona satmayı teklif eder. Dedesi sorar, "Sağ ol oğlum ama bunların iş göreceğinden nasıl emin olacağım ?" "Öfff nerden bileyim dede ! ama televizyonda işe yaradığını söylüyorlardı." "Peki" der dedesi, "Bu gece bir deneyeyim. Eğer işe yararsa yarın paranı alırsın tamam mı ?" Ufaklık teklifi kabul eder ve ertesi sabah dedesini ziyaret eder. Gülümseyen dede torununun eline 50 milyon sıkıştırır. Çocuk şaşırır, "Dede ! Seninle 10 milyona anlaştığımızı sanıyordum ?" "Tamamdır oğlum hepsi senin. 40 milyonu büyükannenden !"
Temel bir gün bir kitap yazmaya karar verir ve hemen Orhan Pamuk'a koşar 'Sevgili üstat, ben bir kitap yazmaya karar verdim ama çok satsın istiyorum ne yapmalıyım ?' der. Pamuk, bak Temel Türkiye'de tutan üç şey vardır. Birincisi seks, ikincisi asalet, sonuncusu da de gizem. Sen kitaba bunları içeren bir başlık koyarsan kitabın en az on bin satar. Temel hemen başlamış kitabi yazmaya, 3 ay sonra geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabın adını sormuş, Temel de, 'Kontesi kim sikti?' demiş. Orhan 'Afferim, çok güzel olmuş, kontes ile asaleti, sikmekle seksi vurgulamışsın, kim de gizemle ilgili. Ama sana söylemeyi unuttuğum bir şey daha var. Bu baslığa bir de din katabilirsen en çok satanlar listesine tepeden girersin. Temel yine çıkmış ve kitabı değiştirmeye başlamış. 1 ay sonra tekrar geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabin adini sorunca Temel: 'Allah Allah, kontesi kim sikti?
İki avcı köpekleriyle övünüyorlarmış. Avcılardan biri: Benim köpeğim çok akıllı, geçenlerde ava çıkmıştım, birde ne göreyim. Kurşunları evde unutmuşum, hemen benim köpeği çağırdım, av tüfeğimi koklattıktan sonra eve yolladım. Yarım saat sonra akıllı köpeğim kurşunları alıp getirdi deyince 2.Avcı atılmış benim köpeğim daha akıllı demiş ve anlatmaya başlamış."Geçenlerde karımla sahile gitmiştik karım soyundu fakat mayosunun altını evde unutmuş, hemen benim köpeği çağırdım karımın cinsel organını kokladı ve eve gitti. 20 Dakika sonra ağzında neyle geldi biliyormuşsun? Benim komşunun Cinsel Organıyla.
İki arkadaş her pazar golf oynarlar. Bir pazar yine golf oynamaya hazırlanırken bir adam gelir ve onlara katılmak istediğini söyler. Elemanlar bir birine baktıktan sonra adamın teklifini kabul ederler. Oyun ilerler ve elemanlar adama ne is yaptığını sorarlar. Adam: " Öğrenmek istemezsiniz. Ben tetikçiyim. Tüfek golf çantasında. Nereye gitsem onu yanımda taşırım. İstersen bir göz at" Biraz beklemeden sonra biri cesaretini toplayıp çantaya bakar. Gerçektende orada büyük bir dürbünü olan bir tüfek vardır. Eleman heyecanlanır ve: "Vaay! Suna bak. Eminim ki bu dürbünle buradan bizim evi görebilirim." der. Bir iki saniye baktıktan sonra : "Evvet! Görebiliyorum ! Hatta pencereden yatak odasını bile görebiliyorum. İste karim ... Dur bir dakika, çıplak! Yanında da kapı komşum var, o da çıplak! Bu adamı bir anda yıkar ve düşünmeden tetikçiye dönüp: " Bir atış için kaç para istiyorsun ?" der. Tetikçi: "Her tetiği çekişim için 500 milyon." Eleman: "500 milyon !!?? Çok para ama tamam. Senden iki atış istiyorum. Birincisi karımın ağzına, çok dırdırlanıyor ve dayanamıyorum buna. İkincisi ise komşumun penisine, güzel bir ders alsın! " Tetikçi kabul eder, tüfeği kaldırıp evi nisanlar ve beklemeye baslar. 5 dakikalık bir beklemeden sonra eleman dayanamayıp neden ateş etmediğini sorar. Tetikçi: "Biraz daha bekle.. işi tek kursunda halletmek üzereyim."
Johny annesiyle birlikte banyo yaparken,göğüslerini göstererek sorar; "Anne,bunlar nedir?" Nasıl cevaplayacağını bilemeyen annesi, "yarın kahvaltıda babana sorarsın" der ve unutmasını ümit eder. Ama johny unutmaz ve ertesi gün kahvaltıda babasına sorar, Babası şöyle yanıtlar,"Onlar balon çocuğum, annen öldüğü zaman o balonları şişireceğiz ve annede cennete uçacak". Birkaç hafta sonra johny'nin babası eve birkaç saat erken gelir.Johhny ağlayarak babasının yanına koşar."Baba koş annem ölüyor." Babası çocuğu sakinleştirmeye çalışırken sorar,"neden annenin öldüğünü düşünüyorsun?" Çocuk ağlamaya devam ederken anlatır, "Harry amca annemin balonlarını şişiriyordu,ve annem de söyle bağırıyordu " Tanrım,geliyorum "
Mykanos Adasının Papaz efendisi pazar vaazında cehenneme gitmemek için islenmemesi gereken günahları anlatıyor... Birincisi öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, zina etmeyeceksin... "En büyük günah ise, oğlancılıktır" diyor... "Yunanlı'nın zaten bu konuda adı çıkmış... Bu günahı zinhar işlemeyin... Eğer işlerseniz bilin ki..." Bir nefes alıp anlatıyor papaz efendi bu günahın kefaretini... "Öbür dünyada Sırat Köprüsü var ya, Sırat köprüsü... İste bu köprüyü geçerken becerdiğiniz bütün erkekleri sırtınızda karşı tarafa taşıyacaksınız... Ona göre..." "Yandık ki ne yandık.. Bugüne dek en az yüz erkek becerdim ben." diye mırıldanıyor Todori, yanındaki arkadaşının kulağına... "O köprüden geçerken sırtımda yüz adamı nasıl taşırım?.." "Düşündüğün şeye bak" diyor, arkadaşı... "Ölmeye yakın verirsin birine, binersiniz hep beraber onun sırtına.."
12 yaşında çocuk bir kadına tecavüz etmekten yargılanıyor. Tesadüf buya çocuğun avukatı da bir kadın. Kadın avukat mahkemede olayın imkansızlığını kanıtlamak için çocuğun pipisini çıkartıp mahkeme heyetine doğru sallıyor "sayın hakim bu kadarcık pipiyle tecavüz edilir mi hiç akıl var nizam var." O sırada çocuk avukatın kulağına eğilir. "Avukat hanım biraz daha sallarsanız davayı kaybedeceğiz !!"
Kızın babası erkek çocuğun babası ile konuşmaktadır:
- Sizin oğlan bizim duvara işemiş.
- Çocuktur, ne olur ki?
- İyi ama, çişiyle bizim kızın adını yazmış.
- Demek ki, bizim oğlan senin kızı seviyor. Kız babası hiddetlenerek:
- İyi ama birader, yazı bizim kızın el yazısı.
Temel geçimini dağdan odun toplayıp, satarak sağlar. Bir gün yine eşeği ile birlikte odun toplamaya gider. Odunları kesip eşeğine yükledikten sonra evin yoluna koyulur. Yarı yola geldiklerinde bir ayı ile karşılaşırlar.
- Ayı Temel'e "Bir kere verirsen seni öldürmem" der. Temel kimsenin görmeyeceğini düşünür ve kabul eder. Ayı yalnız bir şartı olduğunu söyler.
- "İlk önce eşeğini yapacağım" der. Temel kabul eder. Ayı önce eşeği sonra Temel'i becerir. Temel eve doğru yola koyulur. Yalnız Temel'in aklına niçin önce eşeği becerdiği takılır. Geri dönüp ayıyı bulur ve sorar.
-Niçin önce eşeği becerdin ?
-Ayı cevap verir. “Önce seni yapsaydım Eşek kaçardı...”
Yalnızlıktan bunalan adam papağan marketine gider. En güzel papağan en ucuzudur. Papağana sorar: Neden bu kadar ucuzsun? Görmüyor musun abi benim ayaklarım yok! der papağan. Peki nasıl tünekte duruyorsun??? Pipimi doluyorum abi der papağan. Adam papağanı eve götürür. Ertesi gün eve geldiğinde
- Papağan: Abi kız arkadaşın postacıya kapıyı açtı
-Adam: E ne olacak onlar tanışırlar.
-Papağan: Adam içeri girer girmez kızın bluzunun düğmelerini açtı!
-Adam: Sonra ne oldu!!!!!!!
-Papağan: Göremedim abi tünekten düşmüşüm
Temel Amerika'da bir lokantaya gider. Lokantada tuvalete gidip çişini yaparken yan pisuara gelen zencinin aletini görünce şok olur. Temel "ula hemşerim bu aleti nasıl büyüttün" diye sorar. Zenci Temel'in saf olduğunu anlayınca "Valla her sabah iyi bir kahvaltıdan sonra 1 saat boyunca mutfak tezgâhı mermerine vuracaksın, 6 ay sonra seninki de bu hale gelir " der. Temel ertesi gün hemen uygulamaya başlar. Aradan altı ay geçer, Temel ile zenci aynı lokantada yine tuvalette karşılaşırlar. Zenci Temel'e sorar "Ne oldu, tavsiyemden sonuç aldın mı?". Temel "Valla hemşerum RENGİNİ TUTTURDUM AMA BOYUNU DAHA TUTTURAMADUM DA"der.
İki bayan manava sessiz bir şekilde fısıldar. "Lütfen iki muz verir misiniz ?" Manav muzları tartar ve 3 tane vereyim bir kilo olsun der. Bayanlardan biri heyecanla atılır. "Olsun napalım birini de yeriz.!!!"
İki esrarkeş tövbe etmek için abdest almaya hamama giderler. Locada soyunurlarken birisinin cebinden sigaralık çıkar.
-Ben bunu içeceğim.
-Hayır hani tövbe edecektin.
-Para verdim. Güzelce sarar. Bir nefes,iki nefes derken dünya döner. Tam bu sırada locanın kapısı açılır ve muhafızlar içeri girer.
-Burası kralın boşaltın.
-Esrar içen “Alem buysa kral benim.” Kral gelir.Aksilik buya ayağı takılır düşer ve ölür. Muhafızlar krala benzeyen esrarkeşi tutup saraya götürürler. Önüne 3 tane ip getirirler ve derlerki:
-Birinci ipi çek sarışınlar gelsin, ikinci ipi çek esmerler gelsin, acıktınmı üçüncü ipi çek. Bir süre sonra 1. ip.Öfff alem. Bir süre sonra 2.ip.Öfff alem. Karnı acıkır 3. ip. Altın taslar içinde yemekler. Yer içer sonunda sıkışır. Arar tarar fakat tuvaleti bulamaz. Tutar yemek yediği altın tasların birisinin içine sıçar. Tam o anda kafasında küt diye patlar.
- Hamam tellağı: “ Ulan bir otuzbir çektin anladık,ikinciye de okey hamam tasına sıçmanın alemi neydi.”
Temel hastalanmıştı. Doktora gitti, doktor Temel'in tedavisinin her gün parmaklanmak olduğunu söyledi. Temel bunu kimseye anlatamayacak kadar utandığı için mecburen her gün doktora gidip orada tedavi oluyordu. Bir gün doktoru yerinde bulamayınca eve gidip durumu utana sıkıla karısına anlattı. Karısı ona tedaviyi doktoru taklit ederek yapabileceğini söyleyince Temel tedaviyi tarif etmeye başladı:
- "Karıcığım sol elini sol omzuma koy."
- Tamam
- "Sağ elini de sağ omz...?¦.?" Temelin jeton düştü:
-"Uyyyy Doktur yedum senu.."
On yıldır evlilermiş.. Ama ilk gecelerinden beri, adam hep karanlıkta sevişmek konusunda ısrar etmiş.. Kadıncağız yıllar yılı kaç kez sabahlara kadar yalvarmış, bir kerecik olsun, ışıkları yakıp sevişmek için ama adam hep inatla "Hayır" demiş. "Kesinlikle olmaz. İlle de karanlıkta sevişeceğiz." O gece kadıncağız gene ışıkları yakmak için yalvaracak gibi olmuş, ama hemen vazgeçmiş. Kocası on yıl sonra insafa gelecek değil ya.. Vazgeçmiş ama sadece yalvarmaktan.. Kafasına koymuş, bu kez çünkü.. Tam sevişmenin en heyecanlı anı, en doruk noktasında elini kaydırıp, yatağın baş ucundaki gece lambasının düğmesine dokunuvermiş. Bir de ne görsün.. Kocasının beline, o yapay aletlerden biri bağlı değil mi? "Bunu bana nasıl yaparsın" diye haykırmış. "Bunca yıldır, bu işi sahte bir aletle yaptığını bana söylemedin bile.. Hemen açıkla bana her şeyi.. Hemen.." Adam çok ama çok soğukkanlı yanıt vermiş. "Tamam, tamam.. Her şeyi izah edeceğim sana.. Ama önce sen bana şu üç çocuğumuzu izah et, bakalım!.."
Adamın biri iş arıyormuş. Çok istediği bir firmanın görüşmelerine girmiş. Sorular.. Sorular.. Sınavlar.. Yetkililer de fark etmiş ki adam TIN TIN. Pek bir işe yaramaz. Neyse, Marketing istermisin demişler.Adam" Yok ben daha güzel.. daha kalifiye bir iş arıyorum" demiş. Allah allah şansını zorlama. Peki Satış düşünürmüydün? Adam "Yok o da olmaz, çok basit bir iş o, ne varki mal satmakta, olmaz." Pekii içinde hem sex hem de seyahat olan bir iş sunsak size: "İşte bu yaa, bunu niye baştan söylemiyorsunuz. Tam böyle birşey arıyordum. Neymiş o..??" "Sittir Git"
Fransız, İngiliz ve Türk on bin kişilik bir stadyumda yarışıyorlar yarışmanın konusu penisi en iyi kim tarif edecek Birinci turda Fransız penis için ''O bir DEDİKODUDUR''demiş. Stat alkıştan inlemiş. İngiliz ''O bir CENTİLMENDİR'' diyivermiş ve çok büyük bir alkış almış sıra gelmiş bizim Türk'e '' O.... o demiş bir KALLEŞTİR'' statta tık yok. İkinci turda Fransız'a sormuşlar penis niçin dedikoducudur. Çünkü demiş ''AĞIZDAN AĞIZA DOLAŞIR'' Stat resmen yıkılmış, tezahüratın bini bin para. İngiliz'de''CENTİLMENDİR ÇÜNKÜ BAYANLARI GÖRÜNCE AYAĞA KALKAR''demiş, İngiliz’i bir anda seyirciler omuzlara almışlar. Bizim Türk'e sıra gelmiş, ama tribünden yuh sesleri yükseliyormuş. Eeee demiş yarışma komitesi penis niçin KALLEŞTİR hadi cevapla bakalım, Türk ayağa kalkmış türbinlere meydan okurcasına kartal bakışlarıyla bakmış mikrofona ağır ağır dudaklarını yaklaştırıp boğazındaki gıcığı bir öksürükle bertaraf ettikten sonra haykırmış.
- '' KALLEŞTİR ... ÇÜNKÜ BAZEN ARKADAN VURUR !!!!!!!!!!''
Temel ve dedesi otele gitmişler. Otelde tekbir yatak boşmuş, dede torun birlikte yatmışlar. Gece yarısı dede Temel'i dürtmüş "Temel bana karı bul". Temel "dede sakin ol yat. Biraz sonra dede ikinci defa "Temel bana karı bul". Temel "Dede sakin ol yat". Dede biraz sonra üçüncü defa "Temel bana karı bul" deyince en sonunda Temel isyan etmiş. "Dede tuttuğuna güveniyorsan o benimkidir."
Yaşlı adam dul kaldıktan sonra, vakit geçirmek için turla Avrupa seyahatine çıkmış. Konakladıkları otelde yerel gazetede gördüğü çıplaklar kampı ilanı üzerine kampa gitmeye karar vermiş. Tur operatörüne hasta olduğunu söyleyerek 1 haftalık çevre illerin gezisine gidemeyeceğini; dönüşte kendisini buradan almasını söyleyerek doğru çıplaklar kampının yolunu tutmuş. Bizim 60'lık ihtiyar kampın kapısından içeri girmiş, her taraf yemyeşil deniz masmavi, resepsiyonda iki tane çıplak harika kız.
-Hoş geldiniz efendim...
-Hoş bulduk yavrucuğum...
-Ne kadar kalacaksınız?
-1 hafta... Kayıtlar yapılmış bizim ihtiyar odasına yerleştikten sonra kurallar gereği soyunarak aşağı inmiş. Ancak utanıyor önünü,arkasını tutarak ağaçların arasında gezerken uzakta çıplak bir esmer hatun görünce bizim altmışlığın yaşlı kuşu havalanmaya başlamış. Tam o esnada çalıların arasından sarışın bir afet çıkmış.
-Buyurun efendim beni çağırdınız...
- Çağırmadım...
-Çağırdınız efendim, kuş havalanınca ben gelirim... demiş. Vede ihtiyar oracıkta işi bitirip birde teşekkürden sonra uzaklaşmış. Bizim ihtiyar inanamıyor cennette olduğunu zannederken çimlere uzanmış yorgunluk atıyor; işte o rehavetle zooorrrt diye bir gaz koyuvermiş. O anda çalıların arasından NBA basketbolcusu gibi bir zenci çıkmış kalın bir sesle;
-Buyurun beni çağırdınız...
-Kimseyi çağırmadım evladım...
-Çağırdınız efendim zooorrrt yapınca ben gelirim ... demiş ve bizim moruğu dört ayak yapıp etiler barlarında çalışan yumuşakçalar kervanına dahil etmiş. Bizim ihtiyar poposunu tuta tuta homurdanarak eşyasını toplamış doğru resepsiyona hesabını kesmeye gelmiş. Resepsiyondaki hatun...
-Nereye gidiyorsunuz efendim daha geleli 2 saat oldu daha birçok sürprizlerimiz var...
-Kızım bana bak ben altmış yaşındayım benim kuş haftada bir kaç defa havalanır ama ben günde en az 20 defa gaz çıkarırım.!!!!!
Çay, yağ, tüp gaz vb. temel maddelerin sıralara girilerek alındığı 1980 öncesi yaşanan bir olay. Genelevin şehir merkezinde olduğu zamanlarda 85_90 yaşlarında bir teyze genelev olduğunu bilmediği yerin önünden geçerken bir bakıyor sırada bir sürü kadın duruyor. Aylık periyodik doktor muayenesi için bekleşen hayat kadınlarının en sonundakine yavaşça sokularak soruyor.
-Ne kuyruğu bu kızım? Alaylı bir şekilde dönen kadın ağzındaki sakızı çiğneyerek;
- Şeker dağıtıyorlar teyze şeker, diyor. Garibim teyzede bir kaç şeker alır torunlarıma veririm düşüncesi ile başlıyor beklemeye. Sıra kendisine geldiğinde, elinde kalemi ile bir şeyler yazan doktor, kafasını kaldırmadan
-Adın ne? diye sorar. Teyze, Adını söylediğinde doktor ihtiyar ve titrek sese bakarak
-Teyzeeeee! sen haaa! bu yasta haaa! Ağzında dişin bile yok, ne yapıyorsun? diye sorunca
- Teyze; Oğul oğul dişim yok ama ağzıma alıp, emiyorum .
Fadime, kocası Temel olmadan ilk defa tatile çıkar. İlk mola yerinden cep telefonuyla Temel'i arar:
-"Kocacım yolculuğum çok iyi gidiyor, bir doktor beyle tanıştık, çok hoşsohbet birisi" der. İkinci molada tekrar arar: "
-Yolculuk çok iyi gidiyor, şu an doktorla yemekteyiz" ...Sabah tatil yöresine varınca tekrar arar: "
-Kocacım otelime geldim, tesadüf doktorla aynı oteldeyiz" ...Temel olaydan kıllanır ama ne yapsın?..Öğle vakti Temel Fadime'yi arar:
-Tatil nasıl gidiyor Karıcım? "
-Çok iyi gidiyor, bizde doktorla yemek yiyorduk, çok eğleniyoruz..." Temel olaydan iyice kıllanmıştır. Öğleden sonra tekrar arar Fadime'yi;
-Tatil nasıl gidiyor..."
-İyi, bizde doktorla havuz başındayız, bana güneş yağı sürüyordu, birazdan havuza gireceğiz..."
-Üzerinde şu an ne var? der Temel.
- Bikinim.
-İyi üstünü çıkart. "
-niye?"
- Çıkartt!..
- Şimdide altını çıkart. "
-niye?"
-Çıkart!..
-Şimdide bacaklarını aç ve güneşe doğru döndür.
-"Tamam ama niye yaptım?"
- Güneş giren yere doktor girmezde ondan.
Adamın biri motosiklet almış. Satıcı adama bir kutu vazelin hediye ederek "yağmurlu havalarda bunu metallere sür, pas yapmaz" demiş. Adam motorunu göstermek üzere kız arkadaşına gitmiş. Akşama doğru kız "gel seni bize götürüp ailem ile tanıştırayım, hem de akşam yemeği yeriz." demiş. Hemen arkasındanda bir hatırlatmada bulunmuş. "Yalnız dikkat et bizim evde yemek yerken kimse konuşmaz. Konuşan olursa o bütün bulaşıkları yıkar..." Adam 4 kişinin bulaşığından ne olacak diye düşünürken eve girdiklerinde bir de ne görsün dağ taş her yer bulaşık... Uulan bir konuşursak yandık demiş... Yemek yerken aklına "Ben şimdi bu kızın elini tutsam kimse bir şey diyemez." fikri gelmiş. Kızın elini tutmuş, kimseden çıt yok. Bir de öpeyim demiş, Öpmüş gene çıt yok.. Ulan ben bununla bu işi burada pişireyim demiş. Herkesin gözü önünde kızla yatmış ama gene çıt yok.. Adam iyice pişkinliğe vurup yahu bunun anası da güzelmiş deyip onunla da yatmış. Gene çıt yok. Tam bu sırada dışarıda gök gürleyip yağmur yağmaya başlamış. Bizimki motoru paslanmasın diye aldığı vazelini cebinden çıkardığı anda kızın babası bağırarak ayağa fırlamış.
- "Tamam tamam koy onu yerine bulaşıkları ben yıkarım
Bir grup kadın golf oynamaktadırlar. Kadınlardan biri sert bir vuruş yapar ve top biraz ötede oynayan erkeklerin tarafına gider, ayaktaki erkeklerin birine çarpar, adam ellerini bacak arasında tutarak iki büklüm olur ve yere yıkılır. Kadınlar özür dilemek için o tarafa doğru giderler. Adam yerde kıvranmaktadır. Kadınlardan biri , " Beyefendi kusurumuza bakmayın istemeden oldu çok acıyor mu ? " Adam cevap vermez ve elleri bacaklarının arasında inlemeye devam eder . Kadın " Beyefendi müsaade edin size yardım edeyim ben fizik terapistiyim ." Adam , " Tamam ... tamam birazdan iyi olurum , geçer geçer .. ahh ıhh .. " Kadın ısrar eder " Lütfen bırakın yardım edeyim .. " Adam isteksiz isteksiz " peki " der . Kadın adamın ellerini iki yana açar ve kemerini çözer, pantolonunun üst düğmelerini açtıktan sonra, ellerini oradan içeriye sokarak masaj yapmaya başlar, aradan bir iki dakika geçtikten sonra , " Simdi nasıl hissediyorsunuz? " diye sorar. Adam iyice gevşemiştir , " Gerçekten çok iyi ama , elim hala deli gibi acıyor.
nasıl arkadaslar???
Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sex te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-"Sandaletleri ters giydin lan!..."
Köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer... Grubun başı köy halkına derki...
- Hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. Köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. Hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. Karıların gözünü bağlayacağım. Gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elleyecek. Kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacağım... Derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir.
- Birinci kadın başlar. “ Bu değil, bu değil, bu değil BU!! “ kocasını ve kendini ölümden kurtarır.
- İkinci kadın gelir. “Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, BU!”.. onlarda kurtulurlar. Üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. Kadın başlar kocasını aramak için ellemeye.
- Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, Bu Bizim Köyden Değil, bu değil, bu değil, Bu....
Adam günün yorgunluğu üzerinde, perişan bir vaziyette İETT durağında otobüs beklemektedir. Nihayet uzun bir zaman sonra beklediği güzergâhın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar. Bir, iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu durdurur:
- Buraya oturamazsın! Ben kimim biliyor musun?
- Kim olduğunuzu bilmeli miyim?
- Ben Yrd. Doç. falan kişiyim.
- Evet?
- Benim gibi kıdemli birinin yanına oturamazsın!
- Size bir soru sormak istiyorum. Siz Yrd. Doçentlik ünvanınızdan sonra ne olacaksınız?
- Doçent.
- Peki sonra?
- Şayet başımıza bir şey gelmezse Profesör.
- Daha sonra?
- Belki zor ama, Ordünaryus Profesör.
- Evet... Peki bu dereceden sonra?
- Hiiç...
- Ben şimdiden 'hiç'im; lütfen müsade edin yanınıza oturayım...
- !!?
Alkolik bir adam bir marketin önünden geçerken viskilere bakıp, ahbe şöyle işedik mi viski olsa ne olur sanki diye hayal kurmuş. Bunun üzerine dileği kabul olmuş. Akşam eve gelip karısına hanım iki bardak getir de viski içelim diyince karısı da ne oldu paramı buldun demiş. Adam olanları anlatmış, karısıda görmek için hadi yap ta içelim demiş. Adam gerçekten viski işiyormuş. Gel zaman git zaman adam bir gün yine akşam olmuş evine gelmiş karısına hanım bir bardak getir kafayı çekeceğim demiş. Karısı da bey bugün bensiz mi içeceksin diyince adamda hayır sen bugün şişeden içeceksin demiş.
john sabah kalktığında vakit çok geçtir. Ve acele ile giyinip hemen bir taksiye atlayıp işe gider. Fakat işe geldiğinde patronu onu her zaman geç kaldığı için isten kovar. İşten kovulan John üzgün bir şekilde eve döner. Eve geldiğinde yatak odasında Karısını bir Zenci ile yatarken bulur. Ve kadın artık kendisini sevmediğini, evini ve arabasını aldığını söyleyip John'u evden kovar. İyice çaresiz kalan John sokaklarda dolaşırken kendini köprüden atıp ölmeyi düşünür. Tam köprüden atlarken bir Noel Baba gelir. Noel Baba niçin ölmek istediğini sorar. John başından geçenleri anlatır.
- Noel Baba “ Şöyle 20 yaşında sarışın bir kadının olsun ister mi sin?
-John “ Elbette”
-Noel Baba “ Şöyle kendi işin, Porche ve muhteşem bir villan olmasını ister mi sin?”
-John tereddütsüz “Tabi elbette isterim.”
-Noel Baba “Ama bir şartım var.”
-John “ Nedir şartın?”
-Noel Baba “ Bir kere yapacağım!!!!” John düşünür, biraz sabredeceğim ve muhteşem şeyler kazanacağım der. Tamam der. John soyunmaya başlar ve bu işi yaparken
-Noel Baba sorar. “ John kaç yaşındansın?”
-John “41”
-Noel Baba “John 41 yaşındasın ama hala Noel Baba'lara inanıyorsun!!!!!”
Emeklilik islemleri için uğraşan adam sigortaya şahsen başvurur. Görevli kadın yaşını doğrulatmak için bir kimlik belgesi sorunca adam ceplerini arar, tarar ve cüzdanını evde unuttuğunu fark edince durumu anlatır. Görevli kadin '' gömlek düğmelerinizi açın o zaman'' der. Şaşıran adam bir bir açar düğmeleri ve bembeyaz göğüs kılları ortaya çıkınca görevli kadın '' tamam bu gördüğüm yeterli '' yanıtıyla evrakları onaylar. Şaşkınlık içinde eve gidip emeklilik işlerini nasıl hallettiğini eşine anlatır adamcağız. Eşinden gelen yanıt bir başka olur:
- ''Keşke pantalonunun düğmelerini açsaydın, o zaman bir de maluliyet farkı da alırdın...''
Bir gemi uzun bir yolculuğa çıkıyormuş ama bu gemide bir KAPTAN ve üç TAYFA varmış. Gemi daha sonra fırtınaya yakalanarak batmış ama nasıl olduysa KAPTAN ve TAYFA'ları kurtulmuşlar. Ama sonuç olarak bir adaya düşmüşler hemde Yamyam’ların adasına . Adaya geldiklerinin ilk gününde YAMYAM'lar bunları yakalar ve bir soru sorarlar .Soru:ÖLÜM MÜ yoksa MAKOKMU diye soru sorarlar . Ve sabaha kadar mühlet verirler . Ertesi gün ilk tayfaya sorarlar ölüm mü yoksa makok mu? Tayfa ölmektense bilmediğim şeyi olurum daha iyi der ve makok diye cevap verir. Ardından adamı bir kere sikerler ve bırakırlar. Diğer tayfaya da aynı soruyu sorarlar ve aynı cevabı alırlar ve onu da yaptıktan sonra serbest bırakırlar. Son tayfada aynı olayları yaşar ve serbest bırakılır. Sonunda KAPTANA gelmiştir KAPTAN çevresindekilere nutuk atarcasına ayağa kalkar ve "Ben bir KAPTAN olarak gururlu ve şerefli biri olarak yaşadım ve yine bu şerefimi hayatım pahasına da olsa vermem, ben ölümü tercih ediyorum” der. Bunu duyan kabile reisi "o zaman buna ölene kadar makok."
Kalabalık bir belediye otobüsünde kadının biri haykırmış:
-Terbiyesiz adam ,yeter artık! –Adam “Aman bayan ne oldu ki?” – “Daha ne olacak geçtin arkama. Taksim den beri ayıptır be!” – Adam “Efendim yanlış anladınız herhalde. Bugün aybaşı. Maaşımı aldım, cebimde o var. O dokunmuş olacak.”
-Kadın “İyi de be Adam , Taksim'den Şişli'ye gelene kadar maaşına zam mı geldi? “
AliCan babasının odasında prezervatif bulmuş. Baba bu ne demiş. Babası: Yavrum ben onunla fare öldürüyorum demiş.
- AliCan cevabı yapıştırmış: " Baba fareleri s?ke s?ke mi öldürüyorsun?"
Amerikada en az 3 farklı objeyi kullanarak dünyanın temel sorunlarının ifade edilmesine dayanan bir yarışma düzenlenir. Bu yarışmaya bizim Temel de katılır ve sahneye başında gaz maskesi elinde bir demet çiçek ve prezervatif takmış bir şekilde çıkarak birincilik ödülünü kazanır. Sunucu Temel'i yanına çağırarak bu objelerden maske ile dünyadaki çevre kirliliğine, çiçeklerle doğanın korunmasının gerekliliğine ve prezervatifle de doğum kontrolünün önemine dikkat çektiğiniz için bu ödülü size layık gördük der. Bunun üzerine Temel aslında ben " prezervatifle sevişmek gaz maskesiyle çiçek koklamaya benzer. " demek istemiştim der
Alican fizik dersindeymiş... Hoca bütün öğrencileri kaldırıp rutin sorular soruyormuş...
- " Otobüstesin çok sıcak ne yaparsın?
-Öğrenci: camı açarım,
-Hoca: söyle giren havanın sürtünme katsayısı,
-Öğrenci: bilmiyorum,
-Hoca: otur sıfır" Bu böyle bir değil iki değil bütün sınıfta sürmüş herkes dökülüyor... Alican kalkmış...
-Hoca: oğlum otobüstesin çok sıcak ne yaparsın?
-AliCan: Ceketimi çıkarırım.
-Ama oğlum çok sıcak...
-Gömleğimi çıkarırım...
-Oğlum çok çok sıcak...
-Alican dayanamamış: Hocam anamı da becerseniz size o camı açtırmam....!
Temel İle dursun 5 İla 10 yıl arasında Amerika'da yaşarlar ve orada kürkü çok pahalı bir sincap çeşidi bulurlar Türkiye'ye gelirken bundan getirip, üretip, çok zengin olmayı tasarlarlar. Dursun sincabı sırt çantasına koyar ve havaalanından içeri sokar Temel de hemen arkasından havaalanına gelir ve uçağa binerler. Bir süre sonra dursun uyur kucağında bulunan çanta yere düşer ve sincap çantadan dışarı çıkar. Hemen Temelin kucağına gelir onunla oynar ve sonra Temel sincabi öldürür.Dursun uyanıp sincabı ölmüş görünce hemen temele sinirle sorar ne oldi buna? Temel cevaplamaya başlar sincap çantadan çıktı kucağıma geldi oradan pantolonuma girdi aleti yakaladı bir sağa salladı bir sola salladı kaldırdı üzerine çıktı İndi çıktı İndi çıktı sesimi çıkarmadım. Sonra biraz aşağı indi taşakları buldu oynadı ,tokuşturdu ceviz zannetti oynadı ellemedim.Biraz daha aşağıya indi deliği buldu yuva zannetti galiba girdi çıktı girdi çıktı yine ellemedim,ama ne zaman cevizleri yuvaya taşımaya kalktı İşte o zaman öldürdim oni.
Bir gün adamın biri telekızın birisi ile beş yüz dolara anlaşırlar. Ve geceyi beraber geçirirler. Ancak sabah olup sıra parayı ödemeye gelince, adam cebinde yeteri kadar para olmadığını anlar. Telekıza parası olmadığını, işyerine vardıktan sonra parayı zarfla göndereceğini söyler. Kız da kabul eder. Adam zarfın üzerine daire kirası yazacağını söyler. Adam işyerine vardıktan sonra parayı hazırlarken aslında gecenin o kadar da iyi geçmediğini, beklediği kadarda eğlenmediğini düşünür. Ve kadına beş yüz dolar yerine iki yüz elli dolar göndermeye karar verir. Zarfın üzerine daire kirası olduğunu belirttikten sonra içine de şöyle bir not iliştirir.
-"Hanımefendi size beş yüz yerine iki yüz elli dolar yolluyorum. Çünkü ben; Dairenizin daha önce hiç kullanılmamış olduğunu düşünmüştüm ve dairenizin daha küçük olduğunu sanıyordum... Ayrıca dairenizin ısıtma sistemini de hiç beğenmedim. Daha sıcak olmasını bekliyordum" der. Ve zarfı kurye ile yollar. Kadın zarfı açtığında paranın eksik olduğunu ve yanına bir not iliştirilmiş olduğunu görür. Notu okuduğunda hemen cevap olarak şunu yazar.
-"Beyefendi böylesi güzel bir dairenin daha önce kullanılmamış olabileceğini nasıl düşünürsünüz, Aslında daire hiç de büyük değil. Sizin dairenin içini dolduracak kadar eşyanız olmadığı için size büyük gözükmüş olabilir. Ayrıca ısıtma sistemi de iyidir ancak siz ateşlemeyi beceremediyseniz ben ne yapabilirim.
Ufaklık, sokakta oynarken bir kutu Viagra bulur. Bir zamane çocuğu olarak bunun ona neler kazandıracağını şıp diye anlar ve kutuyu cebine atar ! Akşam babasının yanına gider, "Bak sokakta ne buldum! Bir on milyonluk verirsen senin olur ne dersin ?" Şaşıran baba cevap verir, "Aslında fena teklif değil ama neyse ki benim onlara ihtiyacım yok. Git dedene bir sor belki o alır." Ufaklık derhal dedesine gider ve hapları 10 milyona satmayı teklif eder. Dedesi sorar, "Sağ ol oğlum ama bunların iş göreceğinden nasıl emin olacağım ?" "Öfff nerden bileyim dede ! ama televizyonda işe yaradığını söylüyorlardı." "Peki" der dedesi, "Bu gece bir deneyeyim. Eğer işe yararsa yarın paranı alırsın tamam mı ?" Ufaklık teklifi kabul eder ve ertesi sabah dedesini ziyaret eder. Gülümseyen dede torununun eline 50 milyon sıkıştırır. Çocuk şaşırır, "Dede ! Seninle 10 milyona anlaştığımızı sanıyordum ?" "Tamamdır oğlum hepsi senin. 40 milyonu büyükannenden !"
Temel bir gün bir kitap yazmaya karar verir ve hemen Orhan Pamuk'a koşar 'Sevgili üstat, ben bir kitap yazmaya karar verdim ama çok satsın istiyorum ne yapmalıyım ?' der. Pamuk, bak Temel Türkiye'de tutan üç şey vardır. Birincisi seks, ikincisi asalet, sonuncusu da de gizem. Sen kitaba bunları içeren bir başlık koyarsan kitabın en az on bin satar. Temel hemen başlamış kitabi yazmaya, 3 ay sonra geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabın adını sormuş, Temel de, 'Kontesi kim sikti?' demiş. Orhan 'Afferim, çok güzel olmuş, kontes ile asaleti, sikmekle seksi vurgulamışsın, kim de gizemle ilgili. Ama sana söylemeyi unuttuğum bir şey daha var. Bu baslığa bir de din katabilirsen en çok satanlar listesine tepeden girersin. Temel yine çıkmış ve kitabı değiştirmeye başlamış. 1 ay sonra tekrar geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabin adini sorunca Temel: 'Allah Allah, kontesi kim sikti?
İki avcı köpekleriyle övünüyorlarmış. Avcılardan biri: Benim köpeğim çok akıllı, geçenlerde ava çıkmıştım, birde ne göreyim. Kurşunları evde unutmuşum, hemen benim köpeği çağırdım, av tüfeğimi koklattıktan sonra eve yolladım. Yarım saat sonra akıllı köpeğim kurşunları alıp getirdi deyince 2.Avcı atılmış benim köpeğim daha akıllı demiş ve anlatmaya başlamış."Geçenlerde karımla sahile gitmiştik karım soyundu fakat mayosunun altını evde unutmuş, hemen benim köpeği çağırdım karımın cinsel organını kokladı ve eve gitti. 20 Dakika sonra ağzında neyle geldi biliyormuşsun? Benim komşunun Cinsel Organıyla.
İki arkadaş her pazar golf oynarlar. Bir pazar yine golf oynamaya hazırlanırken bir adam gelir ve onlara katılmak istediğini söyler. Elemanlar bir birine baktıktan sonra adamın teklifini kabul ederler. Oyun ilerler ve elemanlar adama ne is yaptığını sorarlar. Adam: " Öğrenmek istemezsiniz. Ben tetikçiyim. Tüfek golf çantasında. Nereye gitsem onu yanımda taşırım. İstersen bir göz at" Biraz beklemeden sonra biri cesaretini toplayıp çantaya bakar. Gerçektende orada büyük bir dürbünü olan bir tüfek vardır. Eleman heyecanlanır ve: "Vaay! Suna bak. Eminim ki bu dürbünle buradan bizim evi görebilirim." der. Bir iki saniye baktıktan sonra : "Evvet! Görebiliyorum ! Hatta pencereden yatak odasını bile görebiliyorum. İste karim ... Dur bir dakika, çıplak! Yanında da kapı komşum var, o da çıplak! Bu adamı bir anda yıkar ve düşünmeden tetikçiye dönüp: " Bir atış için kaç para istiyorsun ?" der. Tetikçi: "Her tetiği çekişim için 500 milyon." Eleman: "500 milyon !!?? Çok para ama tamam. Senden iki atış istiyorum. Birincisi karımın ağzına, çok dırdırlanıyor ve dayanamıyorum buna. İkincisi ise komşumun penisine, güzel bir ders alsın! " Tetikçi kabul eder, tüfeği kaldırıp evi nisanlar ve beklemeye baslar. 5 dakikalık bir beklemeden sonra eleman dayanamayıp neden ateş etmediğini sorar. Tetikçi: "Biraz daha bekle.. işi tek kursunda halletmek üzereyim."
Johny annesiyle birlikte banyo yaparken,göğüslerini göstererek sorar; "Anne,bunlar nedir?" Nasıl cevaplayacağını bilemeyen annesi, "yarın kahvaltıda babana sorarsın" der ve unutmasını ümit eder. Ama johny unutmaz ve ertesi gün kahvaltıda babasına sorar, Babası şöyle yanıtlar,"Onlar balon çocuğum, annen öldüğü zaman o balonları şişireceğiz ve annede cennete uçacak". Birkaç hafta sonra johny'nin babası eve birkaç saat erken gelir.Johhny ağlayarak babasının yanına koşar."Baba koş annem ölüyor." Babası çocuğu sakinleştirmeye çalışırken sorar,"neden annenin öldüğünü düşünüyorsun?" Çocuk ağlamaya devam ederken anlatır, "Harry amca annemin balonlarını şişiriyordu,ve annem de söyle bağırıyordu " Tanrım,geliyorum "
Mykanos Adasının Papaz efendisi pazar vaazında cehenneme gitmemek için islenmemesi gereken günahları anlatıyor... Birincisi öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, zina etmeyeceksin... "En büyük günah ise, oğlancılıktır" diyor... "Yunanlı'nın zaten bu konuda adı çıkmış... Bu günahı zinhar işlemeyin... Eğer işlerseniz bilin ki..." Bir nefes alıp anlatıyor papaz efendi bu günahın kefaretini... "Öbür dünyada Sırat Köprüsü var ya, Sırat köprüsü... İste bu köprüyü geçerken becerdiğiniz bütün erkekleri sırtınızda karşı tarafa taşıyacaksınız... Ona göre..." "Yandık ki ne yandık.. Bugüne dek en az yüz erkek becerdim ben." diye mırıldanıyor Todori, yanındaki arkadaşının kulağına... "O köprüden geçerken sırtımda yüz adamı nasıl taşırım?.." "Düşündüğün şeye bak" diyor, arkadaşı... "Ölmeye yakın verirsin birine, binersiniz hep beraber onun sırtına.."
12 yaşında çocuk bir kadına tecavüz etmekten yargılanıyor. Tesadüf buya çocuğun avukatı da bir kadın. Kadın avukat mahkemede olayın imkansızlığını kanıtlamak için çocuğun pipisini çıkartıp mahkeme heyetine doğru sallıyor "sayın hakim bu kadarcık pipiyle tecavüz edilir mi hiç akıl var nizam var." O sırada çocuk avukatın kulağına eğilir. "Avukat hanım biraz daha sallarsanız davayı kaybedeceğiz !!"
Kızın babası erkek çocuğun babası ile konuşmaktadır:
- Sizin oğlan bizim duvara işemiş.
- Çocuktur, ne olur ki?
- İyi ama, çişiyle bizim kızın adını yazmış.
- Demek ki, bizim oğlan senin kızı seviyor. Kız babası hiddetlenerek:
- İyi ama birader, yazı bizim kızın el yazısı.
Temel geçimini dağdan odun toplayıp, satarak sağlar. Bir gün yine eşeği ile birlikte odun toplamaya gider. Odunları kesip eşeğine yükledikten sonra evin yoluna koyulur. Yarı yola geldiklerinde bir ayı ile karşılaşırlar.
- Ayı Temel'e "Bir kere verirsen seni öldürmem" der. Temel kimsenin görmeyeceğini düşünür ve kabul eder. Ayı yalnız bir şartı olduğunu söyler.
- "İlk önce eşeğini yapacağım" der. Temel kabul eder. Ayı önce eşeği sonra Temel'i becerir. Temel eve doğru yola koyulur. Yalnız Temel'in aklına niçin önce eşeği becerdiği takılır. Geri dönüp ayıyı bulur ve sorar.
-Niçin önce eşeği becerdin ?
-Ayı cevap verir. “Önce seni yapsaydım Eşek kaçardı...”
Yalnızlıktan bunalan adam papağan marketine gider. En güzel papağan en ucuzudur. Papağana sorar: Neden bu kadar ucuzsun? Görmüyor musun abi benim ayaklarım yok! der papağan. Peki nasıl tünekte duruyorsun??? Pipimi doluyorum abi der papağan. Adam papağanı eve götürür. Ertesi gün eve geldiğinde
- Papağan: Abi kız arkadaşın postacıya kapıyı açtı
-Adam: E ne olacak onlar tanışırlar.
-Papağan: Adam içeri girer girmez kızın bluzunun düğmelerini açtı!
-Adam: Sonra ne oldu!!!!!!!
-Papağan: Göremedim abi tünekten düşmüşüm
Temel Amerika'da bir lokantaya gider. Lokantada tuvalete gidip çişini yaparken yan pisuara gelen zencinin aletini görünce şok olur. Temel "ula hemşerim bu aleti nasıl büyüttün" diye sorar. Zenci Temel'in saf olduğunu anlayınca "Valla her sabah iyi bir kahvaltıdan sonra 1 saat boyunca mutfak tezgâhı mermerine vuracaksın, 6 ay sonra seninki de bu hale gelir " der. Temel ertesi gün hemen uygulamaya başlar. Aradan altı ay geçer, Temel ile zenci aynı lokantada yine tuvalette karşılaşırlar. Zenci Temel'e sorar "Ne oldu, tavsiyemden sonuç aldın mı?". Temel "Valla hemşerum RENGİNİ TUTTURDUM AMA BOYUNU DAHA TUTTURAMADUM DA"der.
İki bayan manava sessiz bir şekilde fısıldar. "Lütfen iki muz verir misiniz ?" Manav muzları tartar ve 3 tane vereyim bir kilo olsun der. Bayanlardan biri heyecanla atılır. "Olsun napalım birini de yeriz.!!!"
İki esrarkeş tövbe etmek için abdest almaya hamama giderler. Locada soyunurlarken birisinin cebinden sigaralık çıkar.
-Ben bunu içeceğim.
-Hayır hani tövbe edecektin.
-Para verdim. Güzelce sarar. Bir nefes,iki nefes derken dünya döner. Tam bu sırada locanın kapısı açılır ve muhafızlar içeri girer.
-Burası kralın boşaltın.
-Esrar içen “Alem buysa kral benim.” Kral gelir.Aksilik buya ayağı takılır düşer ve ölür. Muhafızlar krala benzeyen esrarkeşi tutup saraya götürürler. Önüne 3 tane ip getirirler ve derlerki:
-Birinci ipi çek sarışınlar gelsin, ikinci ipi çek esmerler gelsin, acıktınmı üçüncü ipi çek. Bir süre sonra 1. ip.Öfff alem. Bir süre sonra 2.ip.Öfff alem. Karnı acıkır 3. ip. Altın taslar içinde yemekler. Yer içer sonunda sıkışır. Arar tarar fakat tuvaleti bulamaz. Tutar yemek yediği altın tasların birisinin içine sıçar. Tam o anda kafasında küt diye patlar.
- Hamam tellağı: “ Ulan bir otuzbir çektin anladık,ikinciye de okey hamam tasına sıçmanın alemi neydi.”
Temel hastalanmıştı. Doktora gitti, doktor Temel'in tedavisinin her gün parmaklanmak olduğunu söyledi. Temel bunu kimseye anlatamayacak kadar utandığı için mecburen her gün doktora gidip orada tedavi oluyordu. Bir gün doktoru yerinde bulamayınca eve gidip durumu utana sıkıla karısına anlattı. Karısı ona tedaviyi doktoru taklit ederek yapabileceğini söyleyince Temel tedaviyi tarif etmeye başladı:
- "Karıcığım sol elini sol omzuma koy."
- Tamam
- "Sağ elini de sağ omz...?¦.?" Temelin jeton düştü:
-"Uyyyy Doktur yedum senu.."
On yıldır evlilermiş.. Ama ilk gecelerinden beri, adam hep karanlıkta sevişmek konusunda ısrar etmiş.. Kadıncağız yıllar yılı kaç kez sabahlara kadar yalvarmış, bir kerecik olsun, ışıkları yakıp sevişmek için ama adam hep inatla "Hayır" demiş. "Kesinlikle olmaz. İlle de karanlıkta sevişeceğiz." O gece kadıncağız gene ışıkları yakmak için yalvaracak gibi olmuş, ama hemen vazgeçmiş. Kocası on yıl sonra insafa gelecek değil ya.. Vazgeçmiş ama sadece yalvarmaktan.. Kafasına koymuş, bu kez çünkü.. Tam sevişmenin en heyecanlı anı, en doruk noktasında elini kaydırıp, yatağın baş ucundaki gece lambasının düğmesine dokunuvermiş. Bir de ne görsün.. Kocasının beline, o yapay aletlerden biri bağlı değil mi? "Bunu bana nasıl yaparsın" diye haykırmış. "Bunca yıldır, bu işi sahte bir aletle yaptığını bana söylemedin bile.. Hemen açıkla bana her şeyi.. Hemen.." Adam çok ama çok soğukkanlı yanıt vermiş. "Tamam, tamam.. Her şeyi izah edeceğim sana.. Ama önce sen bana şu üç çocuğumuzu izah et, bakalım!.."
Adamın biri iş arıyormuş. Çok istediği bir firmanın görüşmelerine girmiş. Sorular.. Sorular.. Sınavlar.. Yetkililer de fark etmiş ki adam TIN TIN. Pek bir işe yaramaz. Neyse, Marketing istermisin demişler.Adam" Yok ben daha güzel.. daha kalifiye bir iş arıyorum" demiş. Allah allah şansını zorlama. Peki Satış düşünürmüydün? Adam "Yok o da olmaz, çok basit bir iş o, ne varki mal satmakta, olmaz." Pekii içinde hem sex hem de seyahat olan bir iş sunsak size: "İşte bu yaa, bunu niye baştan söylemiyorsunuz. Tam böyle birşey arıyordum. Neymiş o..??" "Sittir Git"
Fransız, İngiliz ve Türk on bin kişilik bir stadyumda yarışıyorlar yarışmanın konusu penisi en iyi kim tarif edecek Birinci turda Fransız penis için ''O bir DEDİKODUDUR''demiş. Stat alkıştan inlemiş. İngiliz ''O bir CENTİLMENDİR'' diyivermiş ve çok büyük bir alkış almış sıra gelmiş bizim Türk'e '' O.... o demiş bir KALLEŞTİR'' statta tık yok. İkinci turda Fransız'a sormuşlar penis niçin dedikoducudur. Çünkü demiş ''AĞIZDAN AĞIZA DOLAŞIR'' Stat resmen yıkılmış, tezahüratın bini bin para. İngiliz'de''CENTİLMENDİR ÇÜNKÜ BAYANLARI GÖRÜNCE AYAĞA KALKAR''demiş, İngiliz’i bir anda seyirciler omuzlara almışlar. Bizim Türk'e sıra gelmiş, ama tribünden yuh sesleri yükseliyormuş. Eeee demiş yarışma komitesi penis niçin KALLEŞTİR hadi cevapla bakalım, Türk ayağa kalkmış türbinlere meydan okurcasına kartal bakışlarıyla bakmış mikrofona ağır ağır dudaklarını yaklaştırıp boğazındaki gıcığı bir öksürükle bertaraf ettikten sonra haykırmış.
- '' KALLEŞTİR ... ÇÜNKÜ BAZEN ARKADAN VURUR !!!!!!!!!!''
Temel ve dedesi otele gitmişler. Otelde tekbir yatak boşmuş, dede torun birlikte yatmışlar. Gece yarısı dede Temel'i dürtmüş "Temel bana karı bul". Temel "dede sakin ol yat. Biraz sonra dede ikinci defa "Temel bana karı bul". Temel "Dede sakin ol yat". Dede biraz sonra üçüncü defa "Temel bana karı bul" deyince en sonunda Temel isyan etmiş. "Dede tuttuğuna güveniyorsan o benimkidir."
Yaşlı adam dul kaldıktan sonra, vakit geçirmek için turla Avrupa seyahatine çıkmış. Konakladıkları otelde yerel gazetede gördüğü çıplaklar kampı ilanı üzerine kampa gitmeye karar vermiş. Tur operatörüne hasta olduğunu söyleyerek 1 haftalık çevre illerin gezisine gidemeyeceğini; dönüşte kendisini buradan almasını söyleyerek doğru çıplaklar kampının yolunu tutmuş. Bizim 60'lık ihtiyar kampın kapısından içeri girmiş, her taraf yemyeşil deniz masmavi, resepsiyonda iki tane çıplak harika kız.
-Hoş geldiniz efendim...
-Hoş bulduk yavrucuğum...
-Ne kadar kalacaksınız?
-1 hafta... Kayıtlar yapılmış bizim ihtiyar odasına yerleştikten sonra kurallar gereği soyunarak aşağı inmiş. Ancak utanıyor önünü,arkasını tutarak ağaçların arasında gezerken uzakta çıplak bir esmer hatun görünce bizim altmışlığın yaşlı kuşu havalanmaya başlamış. Tam o esnada çalıların arasından sarışın bir afet çıkmış.
-Buyurun efendim beni çağırdınız...
- Çağırmadım...
-Çağırdınız efendim, kuş havalanınca ben gelirim... demiş. Vede ihtiyar oracıkta işi bitirip birde teşekkürden sonra uzaklaşmış. Bizim ihtiyar inanamıyor cennette olduğunu zannederken çimlere uzanmış yorgunluk atıyor; işte o rehavetle zooorrrt diye bir gaz koyuvermiş. O anda çalıların arasından NBA basketbolcusu gibi bir zenci çıkmış kalın bir sesle;
-Buyurun beni çağırdınız...
-Kimseyi çağırmadım evladım...
-Çağırdınız efendim zooorrrt yapınca ben gelirim ... demiş ve bizim moruğu dört ayak yapıp etiler barlarında çalışan yumuşakçalar kervanına dahil etmiş. Bizim ihtiyar poposunu tuta tuta homurdanarak eşyasını toplamış doğru resepsiyona hesabını kesmeye gelmiş. Resepsiyondaki hatun...
-Nereye gidiyorsunuz efendim daha geleli 2 saat oldu daha birçok sürprizlerimiz var...
-Kızım bana bak ben altmış yaşındayım benim kuş haftada bir kaç defa havalanır ama ben günde en az 20 defa gaz çıkarırım.!!!!!
Çay, yağ, tüp gaz vb. temel maddelerin sıralara girilerek alındığı 1980 öncesi yaşanan bir olay. Genelevin şehir merkezinde olduğu zamanlarda 85_90 yaşlarında bir teyze genelev olduğunu bilmediği yerin önünden geçerken bir bakıyor sırada bir sürü kadın duruyor. Aylık periyodik doktor muayenesi için bekleşen hayat kadınlarının en sonundakine yavaşça sokularak soruyor.
-Ne kuyruğu bu kızım? Alaylı bir şekilde dönen kadın ağzındaki sakızı çiğneyerek;
- Şeker dağıtıyorlar teyze şeker, diyor. Garibim teyzede bir kaç şeker alır torunlarıma veririm düşüncesi ile başlıyor beklemeye. Sıra kendisine geldiğinde, elinde kalemi ile bir şeyler yazan doktor, kafasını kaldırmadan
-Adın ne? diye sorar. Teyze, Adını söylediğinde doktor ihtiyar ve titrek sese bakarak
-Teyzeeeee! sen haaa! bu yasta haaa! Ağzında dişin bile yok, ne yapıyorsun? diye sorunca
- Teyze; Oğul oğul dişim yok ama ağzıma alıp, emiyorum .
Fadime, kocası Temel olmadan ilk defa tatile çıkar. İlk mola yerinden cep telefonuyla Temel'i arar:
-"Kocacım yolculuğum çok iyi gidiyor, bir doktor beyle tanıştık, çok hoşsohbet birisi" der. İkinci molada tekrar arar: "
-Yolculuk çok iyi gidiyor, şu an doktorla yemekteyiz" ...Sabah tatil yöresine varınca tekrar arar: "
-Kocacım otelime geldim, tesadüf doktorla aynı oteldeyiz" ...Temel olaydan kıllanır ama ne yapsın?..Öğle vakti Temel Fadime'yi arar:
-Tatil nasıl gidiyor Karıcım? "
-Çok iyi gidiyor, bizde doktorla yemek yiyorduk, çok eğleniyoruz..." Temel olaydan iyice kıllanmıştır. Öğleden sonra tekrar arar Fadime'yi;
-Tatil nasıl gidiyor..."
-İyi, bizde doktorla havuz başındayız, bana güneş yağı sürüyordu, birazdan havuza gireceğiz..."
-Üzerinde şu an ne var? der Temel.
- Bikinim.
-İyi üstünü çıkart. "
-niye?"
- Çıkartt!..
- Şimdide altını çıkart. "
-niye?"
-Çıkart!..
-Şimdide bacaklarını aç ve güneşe doğru döndür.
-"Tamam ama niye yaptım?"
- Güneş giren yere doktor girmezde ondan.
Adamın biri motosiklet almış. Satıcı adama bir kutu vazelin hediye ederek "yağmurlu havalarda bunu metallere sür, pas yapmaz" demiş. Adam motorunu göstermek üzere kız arkadaşına gitmiş. Akşama doğru kız "gel seni bize götürüp ailem ile tanıştırayım, hem de akşam yemeği yeriz." demiş. Hemen arkasındanda bir hatırlatmada bulunmuş. "Yalnız dikkat et bizim evde yemek yerken kimse konuşmaz. Konuşan olursa o bütün bulaşıkları yıkar..." Adam 4 kişinin bulaşığından ne olacak diye düşünürken eve girdiklerinde bir de ne görsün dağ taş her yer bulaşık... Uulan bir konuşursak yandık demiş... Yemek yerken aklına "Ben şimdi bu kızın elini tutsam kimse bir şey diyemez." fikri gelmiş. Kızın elini tutmuş, kimseden çıt yok. Bir de öpeyim demiş, Öpmüş gene çıt yok.. Ulan ben bununla bu işi burada pişireyim demiş. Herkesin gözü önünde kızla yatmış ama gene çıt yok.. Adam iyice pişkinliğe vurup yahu bunun anası da güzelmiş deyip onunla da yatmış. Gene çıt yok. Tam bu sırada dışarıda gök gürleyip yağmur yağmaya başlamış. Bizimki motoru paslanmasın diye aldığı vazelini cebinden çıkardığı anda kızın babası bağırarak ayağa fırlamış.
- "Tamam tamam koy onu yerine bulaşıkları ben yıkarım
Bir grup kadın golf oynamaktadırlar. Kadınlardan biri sert bir vuruş yapar ve top biraz ötede oynayan erkeklerin tarafına gider, ayaktaki erkeklerin birine çarpar, adam ellerini bacak arasında tutarak iki büklüm olur ve yere yıkılır. Kadınlar özür dilemek için o tarafa doğru giderler. Adam yerde kıvranmaktadır. Kadınlardan biri , " Beyefendi kusurumuza bakmayın istemeden oldu çok acıyor mu ? " Adam cevap vermez ve elleri bacaklarının arasında inlemeye devam eder . Kadın " Beyefendi müsaade edin size yardım edeyim ben fizik terapistiyim ." Adam , " Tamam ... tamam birazdan iyi olurum , geçer geçer .. ahh ıhh .. " Kadın ısrar eder " Lütfen bırakın yardım edeyim .. " Adam isteksiz isteksiz " peki " der . Kadın adamın ellerini iki yana açar ve kemerini çözer, pantolonunun üst düğmelerini açtıktan sonra, ellerini oradan içeriye sokarak masaj yapmaya başlar, aradan bir iki dakika geçtikten sonra , " Simdi nasıl hissediyorsunuz? " diye sorar. Adam iyice gevşemiştir , " Gerçekten çok iyi ama , elim hala deli gibi acıyor.
nasıl arkadaslar???