choper
New member
- Katılım
- 30 Nis 2006
- Mesajlar
- 41
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Rahmetli Nuri Conker davudi sesli,kelli felli çok defa efendice zarifti. Atatürk’ün çocukluk ve asker ocağı arkadaşı olduğu için meclislerinde, hava elverişli olduğu zaman, laubalilik ve Atatürk’e şaka yapmak sadece onun imtiyazı idi. Selanik gazinolarındaki masa sohbetlerinden beri hatıraları birbirlerini tamamlıyordu.
Mustafa Kemal daha kolağası iken bir akşam:
-Fethi’yi büyükelçi,seni başvekil yapacağım demiş.
Nuri Conker sormuş:
-A birader ya sen ne olacaksın?
-Fethi’yi büyükelçi,seni de başvekil yapacak makam sahibi!
Atatürk o makam sahibi olmuştu,Fethi’yi de büyükelçi yapmıştı ama Nuri Conker sadece sohbet arkadaşı olarak kalmıştı. Sinirli zamanlarda bir hikayesi,şakası ile Meclisin zehirini giderir,Atatürk’ün anılarını tazeler ve onu avuturdu.
Falih Rıfkı ATAY
MALLARIM MİLLETİN VE PARTİMİNDİR
Gazi Mustafa Kemal,emeklilik maaşını asıl güvenilir “müktesep” hakkı sayardı.Emeklilik maaşı 43 liraydı.Her maaş devresinde bu aylığın alınışını, ayrı hesabının tutuluşunu dikkatle izlerdi. Zaman zaman Umumi Katibine:
-Çocuk, derdi,sen bu paraya bak.Bunu kimse elimizden alamaz.Asıl gelirimiz budur ve bir gün hepsi gitse de bununla yaşarız.
Şevket Süreyya AYDEMİR
Yeşilaycı bir profesör bir konferans veriyor. Bir ara dinleyicilere sormuş: -Bir eşeğin önüne iki kova koysanız. Biri su dolu, biri rakı. Hangisini içer?Cevabı kendi veriyor:
-Tabii suyu.
Gene bitirmiyor soruyor:
-Neden?Arkadan bir bekri söz alıyor,yüksek sesle cevaplıyor: -Eşekliğinden.
Atatürk bu cevaba bayılıyor. Gülüyor, gülüyor. Bir akşam Orman çiftliğinde yanında erkanı, açık havada oturuyorlar.Rakılarını yudumluyorlar. Biraz ilerde 15-16 yaşlarında bir çiftçi çocuk çalışıyor. Atatürk el edip, çağırıyor. Soruyor: -Söyle çocuk: Bir eşeğin önüne iki kova koysan, biri rakı dolu, biri su. Hangisini içer? Anadolu tosunu yutkunuyor. Bakıyor. Gazi Paşa Hazretlerinin ve yanındaki muhterem zevatın önünde rakı kadehleri. Devletin en büyükleri...Esas vaziyetine geçiyor: -Rakıyı kumandanım!
Atatürk kahkahayı basıyor. Herkes şaşkın. Ata onlara dönüyor. Muzip: -Aman beyler! Neden diye sormayın!
Falih Rıfkı ATAY
Asker gibi genç ve mevzun adımlarla büfeden ayrıldı.
Orkestra şefine:
-Sarı Zeybek, diye haykırdı ve anında Ödemiş ve Aydın efelerini de hayran bırakacak
bir zeybeğin kahraman figürlerini icraya başladı.Bu bir kahramanlık ayiniydi.Tıbbın üstatlarından
rejime riayet ederse nihayet dokuz ay yaşayabilir,bir yıl yaşaması için bir mucize bile kafi gelmez” teşhisini alan ve bunu bilen bir adam dizlerini yere vura vura zeybek oynuyordu.Bu, ölüme meydan okumak demekti…
Saray erkanı bu vaziyete korkarak bakıyorlardı.Yine o anda onun bu teessürde bir merhamet sezmiş de kızmış gibi raksına bir kat daha şiddet verdiği görüldü.Tahtaya vuran dizlerinden çıkan sesler, kafesinden kurtulmak isteyen bir aslanın kükreyişini andırıyordu…
Orkestra Zeybeğin son notalarını bitirince,kadınlar ve erkekler, göstermemek için ipekli mendillerini acele acele gözlerine bastırırken
Atatürk, ağız dolusu bir kahkaha attı…
N. Nazif TEPEDELENLİOĞLU