Anayasa Mahkemesi bu işe karışmasın

mzahid53

New member
Katılım
25 Ara 2009
Mesajlar
342
Reaction score
0
Puanları
0
MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı, reform paketinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmemesi gerektiğini söyledi.

Mahkemeye 'Bu işe karışma' çağrısında bulunan Bölükbaşı, "Biz Başbakan'la meydanlarda ve milletin vicdanını göstereceği referandum sandığında hesaplaşmak istiyoruz.'' dedi. Partisinin Kocaeli İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenleyen Bölükbaşı, CHP'nin paketin iptali için yargıya başvurmasını ise şöyle değerlendirdi: "CHP'nin bileceği bir iştir, biz bu işin içinde yokuz."

MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı, partisinin Kocaeli İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında parti olarak ocak ayından itibaren erken genel seçim çalışması başlattıklarını belirtti. Bu yıl Türkiye'nin önüne 2 sandık geleceğini, bunlardan birinin anayasa paketi halkoylaması sandığı, diğerinin ise genel seçim sandığı olacağını savundu. Değişiklik paketinde milletinin sorunları ve onlara çözüm yollarının olmadığını anlatan Bölükbaşı, "Türk milletinin gerçek gündemi işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı. Hayat pahalılığına çözüm yoktur. Bugün Türkiye'nin her alanda yaşadığı başta ekonomi sosyal bünye olmak üzere krizlere çözüm yoktur. Bu iki sandık Adalet ve Kalkınma Partisi'nden ve Başbakan Erdoğan'dan kurtulunması için son 2 virajdır, duraktır." ifadelerini kullandı. CHP'nin paketin iptali için yargıya başvurmasını ise şöyle değerlendirdi: "Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak CHP'nin bileceği bir iştir, biz bu işin içinde yokuz. Bizim temennimiz Anayasa Mahkemesi'nin bu işe karışmaması. Biz Başbakan'la meydanlarda ve milletin vicdanını göstereceği referandum sandığında hesaplaşmak istiyoruz."
ZAMAN
 
Harbi Kız adlı kullanıcının Cüneyt ArcayüreK' in "Kursakta kalan heves" adlı alıntısına yaptığım yorumu istemeyerek ilişkili olduğu için mzahid53 adlı kullanıcı kardeşimin haber yazısınada aynı yorumu yapmak zorunda kaldığım için herkesten özür diliyorum. Sevgilerimle

OYUN İÇİNDE OYUN

Kim ne derse desin, bu kaset olayı AKP nin işidir. Meclisteki görüşmelerde kılı kılına geçen anayasa maddelerinin, paket olarak da referandumda evet veya hayır olarak başa baş geçeceği bir gerçektir. AKP için referandumu lehine çevirmenin en etkili ve tek yolu kaset kozunu piyasaya sürmektir. Öyle ya elinde CHP aleyhine oldukça geniş bir arşive sahiptir. Boşuna ABD ye de gidip gelinilmemiştir. Referandum sürecinde sürekli bel altına çalışılacak, böylece hem CHP hem de Baykal güç durumda bırakılacaktır. Sayın Baykal bu oyunu görmüş, onların hiç tahmin edemeyecekleri şekilde, koltuktan asla vazgeçmeyeceğini sanan bu tezgahçıları adeta şaşkına çevirmiştir.

Son 7-8 senede birilerinin dediği gibi “nerdeeeen nereye geldik” diye övünenlerin neyle övündükleri ortaya çıkmıştır. Sayelerinde yıpratılmadık kurumumuz kalmamıştır. Güven diye bir şey kalmadığı gibi herkes gölgesinden korkar hale gelmiştir. Toplum neredeyse tuvaletlerde bile “kamera var mı acaba” der olmuştur. Kamera aramaktan milletin gözleri kan çanağı olmuştur. Millet telefonda bile 3. kişi var mı endişesi duymaya başlamıştır. Millet artık, eşine, sevgilisine sevgi cümlelerini kuramaz olmuştur. Sevgi sözcükleri bile katledilmiştir. Birileri “Korkusu olmayan dinlenmekten gözetlenmekten niye çekinsin” diyebilmekte AMMAAA usulca, çaktırmadan önüne gelenin yatak odasına, tuvaletine, banyosuna girmekten de kendini alamamaktadır. Birileri bizleri acayip gözetliyor, kayda alıyor, diğerleri ise birbirinin omuzuna parmağıyla dürterek “Adam da yalanlamamış değil mi ? ” diyerek bindiği dalı bilmeden kesiyor.

Bir taraftan Anayasada belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı bir paket, muhteremin önünde zar zor 5 gün bekleyebiliyor. (Daha önce onaylayacak da kamuoyundan çekiniyor olsa gerek.) Anayasayı yok sayarak paketi onaylıyor. MHP ise bu suça ortak oluyor. MHP Anayasa mahkemesine gitmeyeceklerini referandumda halka anlatacaklarını söyleyerek minder dışına kaçmaya çalışıyor. Böylece CHP nin sırtından geçinme kurnazlığını kimsenin anlamayacağını sanıyor. “Nasıl olsa CHP anayasa mahkemesine başvuracak ve paket iptal edilecek, bizim başvurmamıza ne gerek var, ortada bir günah keçisi var” düşüncesiyle yanlışlarına bir yenisini ekliyor. Halkın, MHP nin CHP ile birlikte başvurmasını, böylece cumhurbaşkanlığı seçiminde sebep oldukları günahı hafifletmelerini beklediğini görmezden geliyor. Ne yazık ki MHP bu davranışıyla kendisi için önemli olmayabilen benim gibi düşünen vatandaşların kendisine olan güvenini ayaklar altına alıyor . Gomlegin ilk dugmesi yanlis iliklenince digerleri de yanlis gidermiş sözünü söylediğini unutuyor. Ama her ne hikmetse MHP ilk yanlışın farkına bile varamıyor .

Bir düşünür şöyle der “Bir tek kişiye yapılan bir saygısızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir”. MHP nin hiç olmazsa bu sözü duyması ve unutmaması gerekir. Eğer ortada bir tehdit varsa, hedefe birbirine destek olarak beraber yürünülebilme sanatını millete göstermeyi çok görmemelidir. MHP nin yürüdüğünü zannettiği o yolda bir gün kendisinin de desteksiz tek başınıza yürümek zorunda kalabileceğini aklından çıkarmamalıdır.

Diğer taraftan da bir takım haddini bilmezler ortaya çıkıp, kendilerini problem çözücü üstad zannedip, “Ey sayın Bahçeli, Ey sayın BAYKAL sözüm sizleredir” diyecek kadar küstahlaşabiliyor, nezaketten nasibini alamamış birileri “Ne zaman Deniz Baykal’a el uzatsak elimiz kırılmıştır..” diyerek beş para etmez ellerini öptürmeye cüret ediyor. Baykal’ın CHP den uzaklaştırdığı, yakasından tutup dışarı attıĞI kişilerin şu an nerede bulunduklarına bir bakıldığında BAYKAL’ın ne kadar doğru bir iş yaptığını görülüyor ve kendisini halk takdirle karşılıyor. Elini öptürmek için uzatılan eller elbette kırılmaya mahkumdur. Halk, CHP li olduğunu söyleyip yayın yoluyla CHP yi eleştirenlerin CHP ile yakından uzaktan bir gönül bağı olmayan kişiler olduklarını bildikleri gibi bunların Atatürkçü düşünceye asla sahip olmadıklarını, kişisel menfaatlerini hep ön planda tutan kişiler olduklarını artık biliyor.

Sayın BAYKAL en doğrusunu yapmıştır. Silah geri tepmiştir. Eğer bu işin içinde AKP yoksa kimin yaptığını ortaya çıkarmak hükümetin görevidir.

Ancak bir endişem var, Para vererek veya kandırarak (Baykal’a suikast olayında olduğunu sandığım gibi) suçu üstlenecek bir akıl hastasını bularak bu işten sıyrılma gayreti içinde olmaları olasılığıdır.

Baykal’ın tekrar genel başkanlığa bu aşamada dönmesi CHP için cinayet olur. CHP yi katletmek olur. RTE için de günlerin sayılı olduğunu kimse görmezden gelmesin. Birtakım güçler artık bu ülkede istediğini elde etmiştir. Son köprü referandumdur. Referandum sonrası bu köprüde imha edilecektir. Bundan sonraki sürecte bu güçlerin artık RTE ye de ihtiyaçları kalmayacaktır.

Bakın F.G. bile Deniz Baykalı telefonla arayarak desteğini belirtmiştir. Artık O’ da işin farkındadır ve oynanan filmin sonunu görebilmektedir.

HAYIRLI OLSUN
 
Ey güzel Allahım, iyi ile kötüyü niye kardeş kıldığını, niye eşit kıldığını şimdi anladım. İki ayrı bedende tek ruh. Yaşasın hackell kardeşliği.
 
anayasa mahkemesi bu işe karışmasın da ne demek oluyor. görevi dahilindeyse karışmak zorunda, eğer değilse de karışmaz. hem akp'nin mahkemeleri ele geçirmek isteğini savunuyorlar hem kendileri anayasa mah.ne talimat veriyorlar.
 
anayasa mahkemesi bu işe karışmasın da ne demek oluyor. görevi dahilindeyse karışmak zorunda, eğer değilse de karışmaz. hem akp'nin mahkemeleri ele geçirmek isteğini savunuyorlar hem kendileri anayasa mah.ne talimat veriyorlar.


biz maç yapacağız ama hakem olmasın demek gibi bir şey , vahşi bir zihniyetten böyle bir vahşiliğin çıkması gayet normaldir kabahat vahşileri insan yerine koyanda....
 
CHP bu işin içindeyse Anasaya mahkemeside olur muhakkak. malum arka bahce olayı
 
Onun içinmi Anayasa Mahkemesi Başkanı Hizbullahçı/tarikatçı ?

Tarikatcı dediğin o kişiyi oraya hükümet atamadı ordaki üyeler seçti. Ayrıca Anayasa mahkemesinde kararlar çoğunlukla alınıyor başkanın onayı ile değil. Bu yüzden Sezer in atadığı chp li üyeler chp delegesi gibi hareket ediyor
 
Beyler özel tartışmanızı Pm veya msn den yapın...
 
Şuraya ağız tadıyla yazılacak 2 yorum bile bırakmamışsınız !!!!

Aşağı tükürsen sakal,yukarı tükürsen bıyık,
kardeşim,
neden referanduma gidiliyor?
Halka sormak için,neden?
Seçtikleriniz bu yönde bir karar alamamış,becerememiş,birde halka soralım bakalım diyor.Eeeeeee,yiyorsa bekleyip soracaksın elbet.Bildiğin varsa anlatacaksın halka.Bu işin şu tarafı iyi,bu tarafı kötü diye.Bilgilendireceksin.Sonrada sandığı koyacaksın önlerine,ister ha der,ister ıııh...

akp mahkemeye gider,hakim ve savcılar hükümetin elemanı,
chp anayasa mahkemesine gider,arka bahçe,
yahu birde millet aklınıza gelsin.Atıp-tutacağınıza biz gibi kuru-sıkı sallayanlarıda biraz bilgilendirin bakalım.Çevremize yardımcı olalım.

Hatta bu konuda modlardan bile ricam olacak.Bir konu açsınlar sadece anayasa paketi ile ilgili.Herkes madde madde ne getirip,ne götürdüğünü,hangi maddelerin kime yaradığını,kime yaramadığını herkes dile getirsin.
İşte demokrasi ve siyaset budur.
Sizin yaptığınız,
kemeraltındaki çakma browninglere bile benzemiyor......
 
Duymak istemeyenden daha sağır, görmek istemeyenden daha kör insan olmazmış. Halka sorulacaksa vekillerin orada işi ne. Halka sorulması gereken tek husus seçim sandığıdır. Koyarsın seçim sandığını önüne, sana yetki veriyorsa oturur adam gibi işini yaparsın. Yok vermiyorsa ağzını kapatır oturursun. Milletin beklediği, istediği o kutlu seçim günüdür. O kutlu gün ise çok yakındır. Yüreğin yetiyorsa seçime gidersin.

Sen seçim barajını indirme, dokunulmazlıkları kaldırma, açılımı halka sorma, sonrada milleti saf sanarak hap hazırlamaya kalk. Meclis dediğin toplumun her kesiminin temsil edildiği bir mekandır. % 3 baraj bile toplumu hiçe saymaktır, saygısızlıktır. Seçim barajı indirilsin de bak bakalım millet kime ne kadar oy verecek, ak ile kara nasıl ortaya çıkacak. Sen önce mecliste adil temsil hakkını sağla. Kurnazlık yapmaya kalkma.

60 günün hesabını yapanlar 120 güne karşı çıkanlar, seçimin bir an önce yapılması için de yürekli olsunlar.
 
bir suç işleyeceksin sonrada biz bunu kendi aramızda çözeriz diyeceksin...
bu mantık ancak kabile ülkelerinde görülebilir ..

herkesin uymak zorunda olduğu kurallar var , kimse kendine ayrıcalıklı yer edinmeye çalışmasın
 
Deniz Bölükbaşı zmanında türbana destek de verdi..saman altından milliyetçi görünen liboştur..

Başörtüsünü destekleyen milliyetçi olamazmı ?
Hangi görüşe hangi millete hangi devlete hizmet edersiniz bilemiyorum ....
Yakında sizinde foyanız çıkar ...
Bu ne yav kendi öz vatanında gariplik çekmek böyle bişi demekki
 
Hazır chp nin "çorabını giyen adam " konumunda ki genel başkanı Baykal boşa çıkmışken Anayasa mahkemesi başkanı yapalım ne dersiniz :)
 
acaba dünyanın başka bir yerinde halka şöyle bir soru sorulabilir mi? : "ben sizin elinizden denetleme gücünü-yetkisini almak istiyorum, işlediğim-işleyeceğim bütün suçlardan muaf tutulmak istiyorum, ne dersiniz?" bu resmen insanlara hakarettir. buna teşebbüs etmeyi bırak, aklından geçirmek bile büyük bir cesarettir. ve ancak Türkiye gibi kendine verilmiş hakların kıymetini bilemeyen bir ülkede buna teşebbüs edilebilir diye düşünüyorum. bu durum halkımızın demokrasiyi içine ne kadar sindirdiği (daha doğrusu sindiremediği) ile ilgili bir durum.

ayrıca yeni anayasa maddelerinin konularına-içeriklerine göre ayrılmadan halkoyuna sunulması kasıtlıdıdır ve içinde halka karşı gizli bir tehdit içermektedir. bu tehdit şudur: "eğer senin istediğin yasaların çıkmasını istiyorsan benim isteklerimi de kabul etmek zorundasın, aksi takdirde hiç birisi çıkmaz." hükümet halka hizmet edecek ama bazı şartları var. halkla pazarlık ediyor, onu sindirmeye çalışıyor. çünkü karşısındakinin (halkın) kendi gücünün farkında olmadığını düşünüyor. halkın, adaletin ve demokrasinin gerçek değerlerinin farkında olmadığını ve bunları, aynen odun, kömür ve gıda karşılığında oylarını sattığı gibi satacağını, üç-beş kuruşa bunlardan da vazgeçeceğini düşünüyor. doğru düşünüp düşünmediklerini yakında göreceğiz. halkın seçtiği iktidarın bizleri bu şekilde tehdit etmesi benim gücüme gidiyor, ama aslolan halkın gücüne gidip gitmediğidir.
 
Türban meselesi ile referandum paketini birbirine karıştırmayalım. Sos gibi, meze gibi her olayın önüne arkasına, sağına soluna koymaktan artık vaz geçilsin. Vatandaş o türbanı kimin gerçek dini duygularla taktığını, kimin siyasi rant amacıyla taktığını çok iyi biliyor. Bu milleti bu kadar saf sanmaktan artık vazgeçilsin. Milleti inandıracağız derken, o milletin önünde komik hale geliyorlar. Bu nedenle Bölükbaşı’ın buradaki davranışına saygı duyabiliriz. Ancak anayasada kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen (kesinlikle – bunu tüm hukukçulkar söylüyor, sadece siyasiler karşı çıkıyor) aykırı paketin, kurtlu bir elmayı elma şekeri haline getirilmesi gibi halka sunulmasını da kabullenemeyiz. Ayrıca anayasa mahkemesinden niye bu kadar korkulur anlamakta güçlük çekiyorum. Paketin anayasaya aykırı olduğunu aleyhte yorum yapanlar bile biliyor. Bilmesini biliyorda dürüstçe söyleyemiyor. Yok arka bahçeymiş, ön bahçeymiş. Biraz dürüst olun lütfen. Bu paketin hangi maddesinin bir vatandaş olarak bana yararı olduğunu biri çıkıp açıklasın lütfen. Hangisi vatandaş olarak benim sorunlarımı çözecek Allah aşkına. Yorum pencerelerinizden kafaları çıkarıp şöyle bir sokağa bakalım. Halk huzur içindemi yaşıyor. Her allahın günü onlarca cinayet, onlarca tecavüz, onlarca gasp, trafik kazasında ölen onlarca insan. Irzına geçilen, kaybolan onlarca çocuk. Sonra analar ağlamasın edebiyatı. Hiç mi haber okumaz bu gözleri görmek istemeyenler. Hiç mi TV seyretmez bu kulakları duymazlar. Gazeteyi açıp baktığımızda bu ölenlerin anaları ana değil mi ? Eğer şehit analarıysa ağlamasın dedikleri, merak etmesin. Bizler bir ölür bin diriliriz. Kardeşimi geçen yıl şehit verdiğim gibi, bu vatan için şehit olmasını da biliriz. Yok eğer pkk anasıysa, bu pkk anaları bölücü başı APO ya gidip yalvarsınlar. Kısaca tüm sıkıntılarımız bitti de işimiz referanduma mı kaldı. Yazıklar olsun.

Akıl hazır değilse,göz göremez,
dil söyleyemez,
kulak duyamaz
 
Yüce Türk Milleti Adına Anayasa Mahkemesi Bu İşe Karışmak Zorunda dır !

Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;

Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedî varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;

Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;

Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;


(Değişik: 3.10.2001-4709/1 md.) Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;

Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;

Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;

FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,

TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

Ne güzel yazılmış giriş kısmı değilmi ? beni bir kere daha Türk Olmak ile Övünç ve Gurur Duymamı sağlayan çok anlamlı cümleler lakin şimdi yapılmak istenilen bu değişiklik paketi ile belli oranlarda belli kelimelerin yapısını , işleyişini değiştirmek !

Peki buna karşı ;

Yapılmak istenilen bu değişikliğin aklına ve mantığına uymadığını düşünen her Türk vatandaşının seçmiş olduğu Tbmm'ni oluşturan milletvekilerin den de belli bir kısmının çıkıp ta bu paket için ;

Bir dakika biz 110 milletvekili olarak sizin yani iktidar partisinin yasalaştırmak istediğiniz bu Anayasa değişikliği paketi'nin en baştan Anayasa'ya uygun olmadığını düşünüyoruz dediğinde ;

Kendiniz ve siyasi partiniz yapılacak olan bu itiraza , iptal başvurusuna destek vermediğininiz gibi ;

Kuruluş Amacı Türk Milletin den sonra Anayasa'yı Korumak ve Kollamak olan Yüce Mahkemeye Sen bu işe karışma reform ! paketini iptal etme diyeceksiniz siyasi anlamda müdahale etmeye çalışıcaksınız , medya ve internet aracılığıyla da yönlendirmelerde bulunacaksınız !

Sayın Deniz Bölükbaşı ;

Öncelikle ;

Anayasa Mahkemesinin Görevleri yapısı ve konumu hakkında size tanıtım amaçlı kısa bir brifing veriyim neler miş acaba Anayasa Mahkemesinin Görevleri kısaca tanıyalım.

::. Anayasa Mahkemesinin Görevleri ::.


Anayasa Mahkemesi'nin temel görevi, yasama organının kimi işlemlerinin Anayasa'ya uygunluğunu denetlemektir. 1982 Anayasası'nın 148. maddesine göre, "Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler". Ayrıca Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerinde Anayasa'da belirtilen biçim kurallarına uyulup uyulmadığı bakımından da denetim yapar. Başka bir deyişle, Anayasa değişikliklerini öz bakımından denetleyemez. Anayasa değişikliği konusunda iptal kararı verebilmek için üçte iki oyçokluğu gereklidir (Madde 148 ve 149).

Biçim açısından yasaların denetlenmesi, son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığına ve Anayasa değişikliklerinde de teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülme yasağına uyulup uyulmadığıyla sınırlıdır. Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan yasa hükmünde kararnameler bakımından çok önemli bir sınırlama vardır. Olağanüstü hallerde çıkarılan yasa hükmünde kararnamelerin biçim ve öz bakımından Anayasaya aykırılığı savıyla, Anayasa Mahkemesi'nde dava açılamaz (Madde 148). Ancak, bu tür KHK'lerin Anayasa'nın anayasal niteliklere uygun olup olmadığı incelenir, uygun bulunmazsa denetimi yapılır. Ayrıca, bu durumlarda çıkarılan yasa hükmünde kararnameler Resmî Gazete'de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onayına sunulur. Onaydan sonra da normal bir yasa biçimine bürüneceğinden Anayasa Mahkemesi'nce denetlenebilir (Madde 121 ve 122).

Yasaların biçim bakımından Anayasa'ya uygunluğu denetimi, Cumhurbaşkanı veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Her ne kadar iptal davası açma hakkı, iptali istenen yasa, yasa hükmünde kararname ya da TBMM İçtüzüğü'nün Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşerse de, biçim bakımından iptal istemi yasanın yayımlandığı tarihten başlayarak ongün geçtikten sonra yapılamaz ve itiraz davası yoluyla da ileri sürülemez (Madde 151 ve 148).

Şunu da belirtmek gerekir ki, yöntemine uygun biçimde yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmalar yasa hükmünde ise de,bunlar hakkında Anayasa'ya aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz (Madde 90).

Anayasa Mahkemesi, anayasaya uygunluk denetimi dışında Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir. Bu görevler kısaca şunlardır :

1.Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı'nı, Bakanlar Kurulu Üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Yüce Divan'da savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya vekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir (Madde 148).

2.Siyasî Partilerin kapatılması, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanır (Madde 69).

3.Siyasî Partilerin malî denetimi de Anayasa Mahkemesi'nce yapılır (Madde 69).

4.Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düştüğüne Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce karar verilmesi durumunda, bu karar tarihinden başlayarak bir hafta içinde ilgili üye ya da milletvekillerinden herhangi biri tarafından bu kararın Anayasa'ya veya İçtüzük hükümlerine aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulabilir. Anayasa Mahkemesi bu iptal istemini onbeş gün içinde karara bağlar (Madde 85). Anayasa Mahkemesi esas olarak tüm işleri dosya üzerinden inceler. Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar bundan ayrıdır. Gerekli gördüğü durumlarda sözlü açıklamaları dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir.


T.C. Anayasa Mahkemesi

Umarım Görevlerinin Ayrı Ayrı Neler Olduğunu Kısaca Belirtebilmişim dir Sayın Bölükbaşı !

Öncelikle Anayasanın Eşitlik İlkesine Sonra Erkler (Kuvvetler) Ayrılığına , Sonra Anayasanın Değiştirilmesi Teklif Dahi Edilemez olan birinci kısım ikinci maddesine ;

II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Aykırı olduğunu düşündüğüm bu değişiklik paketine ;

Anayasa Mahkemesi ;

Yüce Türk Milleti Adına Karışmak Zorunda dır !

Siz isteseniz de , istemeseniz de karışmak Zorunda dır !

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ;

Bu İşin Böyle Olması Gerektiğini Söylemektedir !

Siz Başbakan ile meydanlarda ve milletin vicdanını göstereceği referandum sandığında hesaplaşmak istiyebilirsiniz belirtmiş olduğunuz gibi ama ;

Yüce Mahkeme de Öncelikli Olarak Görevini Yapmakla Yükümlüdür Ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti Yaşadığı Sürecede Umarım Kıyamete Kadar Bu Yaşam Dünya Üzerinde Devam Eder ;

Anayasa Mahkemesi de Olması gerektiği gibi bu Görevini ,Yükümlülüğünü Yapıcaktır Sayın Deniz Bölükbaşı iyi günler diliyorum.

 
(Newwave) Hackhell Onursal Demirbaşı' nın başka bir yoruma mahal vermeyecek şekilde yaptığı açıklamalar için teşekkür ediyorum.

Kimse çıkarları için doğruları gözmezden gelmesin. Bilinmelidir ki ; Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.

Soz kalpten cikarsa kalbe kadar gider, dilden cikarsa kulagi asamaz.
 
Anayasa Mahkemesi anaysa değişikliklerini sadece şekil yönünden inceler esasına giremez. girerse bizatihi kendisi anayasayı ihlal eder
 
Geri
Üst