1sc0rp!tX
Altın Üye
Amerikan askerleri tecavüz, adam öldürme, Atatürk’e ve Tük bayrağına hakaret dâhil olmak üzere Türkiye’de sayısız suç işlemelerine rağmen ceza almadılar:
Marhall Yardımı ve NATO görevleri nedeniyle Türkiye’de bulunan Amerikalılar, 1950–1970 yılları arasında Türk bayrağına ve Atatürk’e hakaret başta olmak üzere ırza geçmek, kaçakçılık, adam öldürmek, esrar satmak gibi sayısız suç işlemiş, ancak bu suçların hiç birisinden ceza almamışlar. Kırmızı Çizgi Dergisi’nin Temmuz sayısında İlhami Yangın imzasıyla yayınlanan araştırmaya göre, Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra ülkemizdeki Amerikalı asker ve uzman sayısı 30 bine ulaştı. İkili anlaşmalar gereğince, Amerikalılar görev başındayken Türk polisi onlara müdahale edemiyordu. Bu ise Amerikalıların cesaretini arttırdı, güpegündüz adam vurdular, sokakta insanlara saldırdılar, bayrağımıza ve Atatürk’e hakaret ettiler. Ayrıca Amerikan asker ve uzmanlarının işledikleri suçların basın organlarında yayınlanmasına da yasak getirilmişti.
Amerika kıtasının asıl sakinlerinin medeni insanlar olduğu vurgulanan haberde, Avrupalıların bu kıtaya akın etmesi ile yeni bir dönem başladığı belirtilerek şöyle deniliyor:
Amerika oluşumu ve ilk münasebetler...
Kristof Kolomb 1492 yılında Amerika’ya ayak bastığında, Türk savaş gemilerini atlatarak Hindistan’a ulaştığını zannedecek düzeyde coğrafya bilgisine sahipti. 1498′deki üçüncü seferinde bile Venezuella sahillerini halen Doğu Hindistan kıyıları, Paria Körfezi’ne dökülen dört nehri de Nil, Fırat, Dicle ve Ganj nehirleri sanıyordu. 1500′de Brezilya’ya ayak basmış olan Cabral’da Hindistan’a geldiğini sanmaktaydı. Amerika’nın Hindistan olmayıp aslında yeni bir kıta olduğunu 1507′de kıtaya ayak basan Americo Vespuci anlamıştır.
Türklerin deniz ve karadaki önemli ticaret yollarının büyük bölümüne sahip olmaları Avrupalıları tamamen yeni kıtaya sevketti. Amerika’nın zenginlikleri Avrupalıların dilinden düşmüyordu.
Avrupa’da ne kadar Katil, hırsız, ırz düşmanı, maceraperest, kilisenin aforozundan kurtulmak isteyen dinsiz varsa kısa yoldan zengin olmak için
Amerikaya akın ettiler. Öyleki 1500–1550 yıllarında Avrupa altın stokunda 57 misli artma görülmüştür.
İspanya, Portekiz, İngiltere, Galler, İrlanda, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkeleri Amerika’da koloniler oluşturdular.
Haiti Adası beyazlar tarafından keşfedildiğinde nüfusu 500 bin civarındaydı, 22 yıl sonra ise yapılan katliamlar neticesinde 13 bine inmişti. Sadece Peru’da katledilen Kızılderililerin sayısını araştırmacılar bir milyon olarak vermektedir. Tarihçilere göre eğer imha edilmeselerdi Kızılderililerin sayısı bugün 500 milyon civarında olacaktı. Oysa bugün Amerika topraklarında yaşayan Kızılderililerin sayısı ancak binlerle ifade edilmektedir.
İspanya’nın desteği ile Peru’yu işgal etmeye giden Pizzaro ve Almagro, İnka kralı tarafından dostlukla kabul edilmişti. Bu jestine karşılık olarak kralı ateşte kızartmadan önce cennete gitmesi için vaftiz etiler.
Avrupalıların ateşli silahlarının üstünlüğü karşısında kıta sakinleri hiçbir karşılık veremiyorlardı. Amerika’da büyük bir katliam gerçekleştirip bütün topraklara el koyan Avrupalılar bu kez de silahsız savunmasız zencileri zorla köle olarak Amerika’ya götürmeye başladılar.
Barbaros “İstila edelim!”
Karadeniz’den sonra Akdeniz de bir Türk gölü haline gelince donanmalarımız Atlas, Hint ve Pasifik Okyanusu’na yelken açmış, Barbaros’un yeni keşfedilen Amerika’yı istila teklifi devşirme sadrazamlardan Damat İbrahim Paşa tarafından reddedilmişti.
Murat Reis 17. asrın ilk yarısında Manş’ı geçip kuzey Kutup dairesine girmiş, bunu Ali Biçin Reis’in İzlanda seferi izlemiş, ardından Buz Denizi aşılarak New Fouland Adası ve Kanada’nın St. Lawrance Labrador kıyılarına demir atılmıştır. Böylece Amerika kıtasına ulaşılmış hatta daha da güneye inilerek Virginia sahilleri topa tutulmuştu. Amerikalılarla Türklerin ilk münasebetleri işte böyle gümbürtülü bir şekilde başladı.
1869 yılında Sultan Abdülaziz zamanında Amerika’dan Türkülerimize konu olan 600 bin Martini tüfek ile 114 bin Spingfield tüfeği alındı. Bu silahlar Amerikan iç savaşından (1861–1865) arta kalan silahlardı. Savaş bittiği için Amerikalılar ellerinde kalan işe yaramaz silahlarını satmak için Türklerle anlaşmıştı.
İkinci Aşama...
Amerika ile ikinci münasebetimiz Birinci Cihan Harbi sonrasında oldu. Amerikalı General James G. Harbourd emrinde 15 asker, 31 sivil 46 kişilik yüksek mütehassıs heyeti ile emrinde Amerika’nın Akdeniz’de üstlenmiş savaş sahnesindeki kuvvetli donanması, o günün değeri 750 bin dolar tahsisatı olduğu halde Türk topraklarına ayak bastı. Amerikalı General’in görevi Türk topraklarında bir Ermeni devleti oluşturmaktı.
General Harbourd ve yanındaki heyet Doğu Anadolu’yu gezdi, bölge halkıyla görüştü. 20–22 Eylül 1919′da Sivas’da bulunan Mustafa Kemal Paşa ‘yla da bir görüşme yaptı. Bu görüşme Türk tarihindeki en önemli görüşmelerden birisidir. Mustafa Kemal Paşa, Amerikalı meslektaşını Ermeni propagandasına kanmaması için uyardı. Bölgenin tamamen Türklerden müteşekkil olduğunu anlattı.
Görüşme sonrası ikna olan General bir rapor yazarak Anadolu’nun Ermeni propagandasına feda edilmesinin tarihi bir hata olacağını belirtti. Bölgenin tarih boyunca da Türk yerleşimi olduğunu söyleyen General Harbourd, Ermeni devleti kurulması fikrinden vazgeçilmesini istedi.
yazı çok uzun olduğu için parça parça paylaşmayı uygun gördüm. ve amerikanın tarihimizde bize attığı kazıkları ve yaptığı zulmu daha iyi anlatabilmek için devamı gelecek. daha önce verilmedi diye biliyorum.
Kaynak: İlhami Yangın – Kırmızı Çizgi Dergisi
Marhall Yardımı ve NATO görevleri nedeniyle Türkiye’de bulunan Amerikalılar, 1950–1970 yılları arasında Türk bayrağına ve Atatürk’e hakaret başta olmak üzere ırza geçmek, kaçakçılık, adam öldürmek, esrar satmak gibi sayısız suç işlemiş, ancak bu suçların hiç birisinden ceza almamışlar. Kırmızı Çizgi Dergisi’nin Temmuz sayısında İlhami Yangın imzasıyla yayınlanan araştırmaya göre, Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra ülkemizdeki Amerikalı asker ve uzman sayısı 30 bine ulaştı. İkili anlaşmalar gereğince, Amerikalılar görev başındayken Türk polisi onlara müdahale edemiyordu. Bu ise Amerikalıların cesaretini arttırdı, güpegündüz adam vurdular, sokakta insanlara saldırdılar, bayrağımıza ve Atatürk’e hakaret ettiler. Ayrıca Amerikan asker ve uzmanlarının işledikleri suçların basın organlarında yayınlanmasına da yasak getirilmişti.
Amerika kıtasının asıl sakinlerinin medeni insanlar olduğu vurgulanan haberde, Avrupalıların bu kıtaya akın etmesi ile yeni bir dönem başladığı belirtilerek şöyle deniliyor:
Amerika oluşumu ve ilk münasebetler...
Kristof Kolomb 1492 yılında Amerika’ya ayak bastığında, Türk savaş gemilerini atlatarak Hindistan’a ulaştığını zannedecek düzeyde coğrafya bilgisine sahipti. 1498′deki üçüncü seferinde bile Venezuella sahillerini halen Doğu Hindistan kıyıları, Paria Körfezi’ne dökülen dört nehri de Nil, Fırat, Dicle ve Ganj nehirleri sanıyordu. 1500′de Brezilya’ya ayak basmış olan Cabral’da Hindistan’a geldiğini sanmaktaydı. Amerika’nın Hindistan olmayıp aslında yeni bir kıta olduğunu 1507′de kıtaya ayak basan Americo Vespuci anlamıştır.
Türklerin deniz ve karadaki önemli ticaret yollarının büyük bölümüne sahip olmaları Avrupalıları tamamen yeni kıtaya sevketti. Amerika’nın zenginlikleri Avrupalıların dilinden düşmüyordu.
Avrupa’da ne kadar Katil, hırsız, ırz düşmanı, maceraperest, kilisenin aforozundan kurtulmak isteyen dinsiz varsa kısa yoldan zengin olmak için
Amerikaya akın ettiler. Öyleki 1500–1550 yıllarında Avrupa altın stokunda 57 misli artma görülmüştür.
İspanya, Portekiz, İngiltere, Galler, İrlanda, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkeleri Amerika’da koloniler oluşturdular.
Haiti Adası beyazlar tarafından keşfedildiğinde nüfusu 500 bin civarındaydı, 22 yıl sonra ise yapılan katliamlar neticesinde 13 bine inmişti. Sadece Peru’da katledilen Kızılderililerin sayısını araştırmacılar bir milyon olarak vermektedir. Tarihçilere göre eğer imha edilmeselerdi Kızılderililerin sayısı bugün 500 milyon civarında olacaktı. Oysa bugün Amerika topraklarında yaşayan Kızılderililerin sayısı ancak binlerle ifade edilmektedir.
İspanya’nın desteği ile Peru’yu işgal etmeye giden Pizzaro ve Almagro, İnka kralı tarafından dostlukla kabul edilmişti. Bu jestine karşılık olarak kralı ateşte kızartmadan önce cennete gitmesi için vaftiz etiler.
Avrupalıların ateşli silahlarının üstünlüğü karşısında kıta sakinleri hiçbir karşılık veremiyorlardı. Amerika’da büyük bir katliam gerçekleştirip bütün topraklara el koyan Avrupalılar bu kez de silahsız savunmasız zencileri zorla köle olarak Amerika’ya götürmeye başladılar.
Barbaros “İstila edelim!”
Karadeniz’den sonra Akdeniz de bir Türk gölü haline gelince donanmalarımız Atlas, Hint ve Pasifik Okyanusu’na yelken açmış, Barbaros’un yeni keşfedilen Amerika’yı istila teklifi devşirme sadrazamlardan Damat İbrahim Paşa tarafından reddedilmişti.
Murat Reis 17. asrın ilk yarısında Manş’ı geçip kuzey Kutup dairesine girmiş, bunu Ali Biçin Reis’in İzlanda seferi izlemiş, ardından Buz Denizi aşılarak New Fouland Adası ve Kanada’nın St. Lawrance Labrador kıyılarına demir atılmıştır. Böylece Amerika kıtasına ulaşılmış hatta daha da güneye inilerek Virginia sahilleri topa tutulmuştu. Amerikalılarla Türklerin ilk münasebetleri işte böyle gümbürtülü bir şekilde başladı.
1869 yılında Sultan Abdülaziz zamanında Amerika’dan Türkülerimize konu olan 600 bin Martini tüfek ile 114 bin Spingfield tüfeği alındı. Bu silahlar Amerikan iç savaşından (1861–1865) arta kalan silahlardı. Savaş bittiği için Amerikalılar ellerinde kalan işe yaramaz silahlarını satmak için Türklerle anlaşmıştı.
İkinci Aşama...
Amerika ile ikinci münasebetimiz Birinci Cihan Harbi sonrasında oldu. Amerikalı General James G. Harbourd emrinde 15 asker, 31 sivil 46 kişilik yüksek mütehassıs heyeti ile emrinde Amerika’nın Akdeniz’de üstlenmiş savaş sahnesindeki kuvvetli donanması, o günün değeri 750 bin dolar tahsisatı olduğu halde Türk topraklarına ayak bastı. Amerikalı General’in görevi Türk topraklarında bir Ermeni devleti oluşturmaktı.
General Harbourd ve yanındaki heyet Doğu Anadolu’yu gezdi, bölge halkıyla görüştü. 20–22 Eylül 1919′da Sivas’da bulunan Mustafa Kemal Paşa ‘yla da bir görüşme yaptı. Bu görüşme Türk tarihindeki en önemli görüşmelerden birisidir. Mustafa Kemal Paşa, Amerikalı meslektaşını Ermeni propagandasına kanmaması için uyardı. Bölgenin tamamen Türklerden müteşekkil olduğunu anlattı.
Görüşme sonrası ikna olan General bir rapor yazarak Anadolu’nun Ermeni propagandasına feda edilmesinin tarihi bir hata olacağını belirtti. Bölgenin tarih boyunca da Türk yerleşimi olduğunu söyleyen General Harbourd, Ermeni devleti kurulması fikrinden vazgeçilmesini istedi.
yazı çok uzun olduğu için parça parça paylaşmayı uygun gördüm. ve amerikanın tarihimizde bize attığı kazıkları ve yaptığı zulmu daha iyi anlatabilmek için devamı gelecek. daha önce verilmedi diye biliyorum.
Kaynak: İlhami Yangın – Kırmızı Çizgi Dergisi