Amel-i salih nedir?

NoMaD1978

Banned
Katılım
31 Eki 2006
Mesajlar
1,001
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
istanbul
Amel-i salih; “iyi, güzel ve faydalı iş,” “Allah’ın rızasına uygun amel” demektir.

“Asra yemin olsun ki, hiç şüphesiz, insan hüsrandadır. Ancak, iman edip, salih amel işleyenler, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” (Asr Sûresi, 1-3)

Kuran-ı Kerimde, imandan sonra hemen amel-i salihin zikredildiği pek çok âyet vardır. Bu bir irşattır, bir dikkat çekmedir. Allah’a iman eden bir insanın, bu imanını, kulluk şuuruyla ve ibadet hayatıyla desteklemesi gerektiği konusunda bir İlâhî ikazdır.

İmanla salih amelin birlikte zikredildiği bir başka âyet:

“İman eden ve salih amel işleyen mü’minleri müjdele ki, altından nehirler akan cennetler onlarındır.” (Bakara Sûresi, 25)


Amelin salih olması büyük önem taşır. Amelin salih olmasının en önemli şartı, ihlastır, yani o işten, o ibadetten, o hayırdan sadece Allah rızasının beklenmesi, başka bir gaye gözetilmemesidir.


Nur Müellifi, “salih amelin ruhunun ihlas olduğunu” beyan etmekle ihlas şartından yoksun amelleri ruhsuz varlıklara, heykellere benzetmiş oluyor. Yüzlerce insan heykelini bir araya getirseniz bir insan etmezler, çünkü hayatları yoktur, ruhları yoktur. Riya için, maddî menfaat için, desinler yahut demesinler için yapılan bütün ibadetler bu guruba girer.

Şu var ki, salih amel için, ruh yanında bedenin de ayrı bir önemi vardır. İhlas ile yapılan ibadetlerde, şekil şartı beden vazifesi görür.

Akşam namazının farzı üç rekattır ve bunun dört kılınması halinde, şekil yönünden, amel batıl olur. O dört rekatlık namazın şekillendiğini, tecessüm ettiğini düşününüz; ona kimse akşam namazı demez. Aynı şekilde, ramazan orucunun şekil şartı, imsakla başlayıp, güneşin batışıyla son bulmasıdır. İmsaktan sonra başlayıp, yatsıya kadar devam eden bir açlığa “oruç” denmez. Şekil yönünden o, oruçtan başka bir şeydir. Demek ki, amellerde şekil şartı da önemle dikkate alınacak, Allah’ın razı olduğu tarz nasılsa ameller ona uygun olarak yapılacaktır.


Şekil şartının yerine getirildiği ibadetlerde, kişi sorumluluktan kurtulabilir. Ancak o ibadetten alacağı feyz ve onunla kazanacağı manevî kemal, amelin ruhu olan ihlas nispetindedir.

Salih amel için Nur Külliyatında yapılan çok önemli bir tarif şöyledir:

“İmana ait bilgilerden sonra en lâzım ve en mühim a’mal-i sâlihadır. Sâlih amel ise, maddî ve manevî hukuk-u ibada tecavüz etmemekle, hukukullahı da bihakkın îfa etmekten ibarettir.” Mesnevî-i Nuriye

İnsanların maddî ve manevî hukuklarına tecavüz etmemek “salih amel” tarifi içine girmiştir. İlk bakışta bunun, daha çok, takva mânâsına geldiği sanılırsa da, takva ile salih amel arasında kuvvetli bir ilgi olduğu düşünüldüğünde, bu ifadelerin salih amel için de geçerli olduğu hemen anlaşılır. İnsanların ne maddî ne de manevî hukuklarına tecavüz etmeden geçen bir ömür, salih bir ömürdür.

Yalan söylememek takva, doğru söylemek salih ameldir. İbadet etmemeyi büyük bir suç görmek takva, ibadet etmek ise salih ameldir.

İnsanlar Allah’ın kullarıdırlar. Onların haklarını çiğnemekten Hakkın razı olmadığı açıktır. Kafire bile zulüm edilmesine Rabbimiz razı değildir. O halde, Hakkın kullarını incitmemek, onların gıybetlerini yapmamak, onlara iftirada bulunmamak, haset etmemek, canlarına, mallarına kıymamak Hakkın razı olduğu fiiller ve haller olup, salih amelin tarifi içinde yer alırlar.

“Hukukullah” denilince, daha çok kişinin itikat ve ibadet hayatı anlaşılır. İtikadı yanlış olan bir insan, Hakkın hukukuna tecavüz etmiş olacağı gibi, inancına göre yaşamayan ve Hakkın emirlerine uymayan bir insan da hukukullaha riayet etmemiş olur.

Yaptığı isyanlarla başkalarına kötü örnek olmak ise hem hukukullaha riayetsizliktir, hem de kul hakkına tecavüzdür.



Alaaddin Başar (Prof.Dr.)​
 
Allah c.c. razı olsun.Alaaddin hocayla tanışıyorum.Mehmet Kırkıncı hocanın talebelerindenir.Çok derin bir İslam anlayışına sahiptir. Amal-i salih çeşitli yerlerde çeşitli şekillerde açıklanmıştır.Fakat ilginç olan Kur'an amal-i salihi açıklamıyor.Yine aynı yerde
Risale-i nurda sünuhat adlı eserin hemen ilk sayfasında Amal-i salihi açıklarken kullandığı tabir
ilginçtir.(Kur'ân, amal-i sâlihat'ı mutlak, müphem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsün ve hayır çoğu nisbîdirler. Neviden nev'e geçtikçe değişir. Sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır. Mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa muhtelif olur. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mâhiyeti değişir
Yani salih amel her gidilen yerde ve toplumda farklılaşır.Onların İslam bilgisine ve hayat tarzlarına göre şekillenir.Fakat hadisler bu konuda gayet açıktır. Sağol, sadece Alaaddin ağabeyi değil konusunda Dünya çapında uzman abilerde var onlarıda takip etmeni tavsiye ederim.Ellerine sağlık,Allah'a emanet.


http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=authors
 
Geri
Üst