düşhekimi
Banned
- Katılım
- 4 Ocak 2007
- Mesajlar
- 35
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Hürriyet'in "Tesettür faciası" başlıklı haberinden sonra, Sabah'ın da "El Kaide Mektebi" başlıklı haberleriyle hedef seçtiği Konya halkı isyanda... Maksatlı haberlere tepki gösteren STK'lar da, "yeni bir 28 Şubat süreci için çaba sarf ediyorlar" dediler
“Tesettür faciası” haberinin baştan sona iftiralarla dolu olduğu ortaya çıkan Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök’ün ardından, Sabah muhabiri Savaş Ay’ın da, Konya’daki aile evini “El Kaide Mektebi” olarak lanse eden haberinden sonra “dolmuşa geldiğini” belirterek, özür dilemesini Vakit’e değerlendiren Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan, “En baştan biliyorlar yazdıklarının yalan olduğunu ama birileri öyle yazılmasını istiyor olsa gerek ki öyle yazıyorlar” dedi.
Doğan, her iki haberin de 28 Şubat döneminde servis edilen haberlerden farksız olmadığını belirterek, “Türkiye’de bilinçli olarak bir yerlere hizmet edilerek bu yalan haberler servis ediliyor. Önceden bu gazetecilerin itaat ettikleri güçler ne pahasına olursa olsun servislerinin arkasında dururlardı. Ancak 28 Şubat döneminde bu servis haberlere sahip çıkan güçler şimdi sessiz kalınca bu haberler bilinçli medya kuruluşları tarafından çürütüldü” dedi.
“AMAÇ YENİ BİR 28 ŞUBAT”
Kendilerini topluma usta gazeteci olarak tanıtan birçok gazete personelinin hile hurdayla haber yaptığını belirten Doğan, “Her şeyi oldu bittiye getirmek istiyorlar. Yeni bir 28 Şubat süreci için çaba sarf ediyorlar. Bunlar şerbetli adamlar. Bu haberleri yaptıklarında yalanlansa bile, ‘Nasıl olsa unutulur’, ‘Üç gün sonra devam ederiz’ şeklinde düşünüyorlar. Kendileri bu haberlerin yanlarına kâr olarak kalacağını düşünüyorlar. Kirli ellerini sürekli milletin üstünde tutabileceklerini düşündükleri bir anda artık ülkede bazı işlerin değiştiğini gördüler. Ama bu onları asla yıldırmayacaktır” diye uyardı.
“BU TESADÜF OLAMAZ”
Birlik Haber Sen Genel Başkanı Hüsamettin Şanal ise, ülkeye mal oldukları iddiasıyla ortalıkta dolaşan iki gazetecinin bu kadar önemli iki konuda farkına varmadan yanlış yapmalarının mümkün olmadığını söyledi. Türkiye’de medyanın toplumu etki altına alarak olaylara kartel gözüyle bakmasını istediğini vurgulayan Şanal, “Bir taraftan demokrasi, insan hakları ve özgürlük derken diğer taraftan insanların bütün bu haklarını hiçe sayan yalan haberler yapmak büyük çelişkidir. Bütün bu yalan haberlerin altındaki imzaların ise yılların gazetecilerine ait olması tesadüf değildir. Bu haberlerin arkasında yatan tek gerçek ülkeyi kamplara bölmektir” dedi.
“ÖZÜR YETMEZ”
Konya’da yaşanan ve Hürriyet’in ‘Tesettür faciası’ başlığı ile duyurduğu haberin ardından Ertuğrul Özkök’ün özür dilemesinin pek bir anlam taşımadığını vurgulayan Şanal, “Eğer bir anlam taşısaydı kartel bundan ders alırdı. Ancak üstünden çok geçmeden Konya’yı hedef alan yalan haberiyle Savaş Ay’ın karşımıza çıkması bunun çözüm olmadığını gözler önüne serdi. Sonuçta Ay’da ‘üzgünüm’ dedi. Üzgünüm ve özür dilerim demek yerine basın yayının önemini kavrayıp istifa etmelerini beklerdik” diye konuştu.
“SOL SENDİKADAN TEPKİ”
KESK’e bağlı Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Baki Çınar da, her iki yayın organının yayınlarını eleştirdi ve yalan haberlerinden dolayı kınadı. Kartel medyasının sermaye güçleri tarafından yönetildiğini belirten Çınar, “Bu yayın organları için haberin içeriğinden çok kendilerine sağlayacağı rant önemlidir. İnsanların birlikte yaşaması ve bölünmelerinin önüne geçme gibi bir dertleri yoktur. Sürekli sağcı-solcu, laik-anti laik, İslâmcı-ulusalcı şeklinde kamplaşmalara neden olan haberlere imza atarak gündem değiştirmekten başka bir şey yapmıyorlar. Çünkü gazetelerinin başında halktan değil sermaye grubundan yöneticiler oturuyor. Onlar için kimin hedef haline geldiği önemli değildir. Kesinlikle bu haberler çıkar güçlerine hizmet etmektedir” diye konuştu.
http://www.vakit.com.tr/News.aspx?NID=9129

“Tesettür faciası” haberinin baştan sona iftiralarla dolu olduğu ortaya çıkan Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök’ün ardından, Sabah muhabiri Savaş Ay’ın da, Konya’daki aile evini “El Kaide Mektebi” olarak lanse eden haberinden sonra “dolmuşa geldiğini” belirterek, özür dilemesini Vakit’e değerlendiren Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan, “En baştan biliyorlar yazdıklarının yalan olduğunu ama birileri öyle yazılmasını istiyor olsa gerek ki öyle yazıyorlar” dedi.
Doğan, her iki haberin de 28 Şubat döneminde servis edilen haberlerden farksız olmadığını belirterek, “Türkiye’de bilinçli olarak bir yerlere hizmet edilerek bu yalan haberler servis ediliyor. Önceden bu gazetecilerin itaat ettikleri güçler ne pahasına olursa olsun servislerinin arkasında dururlardı. Ancak 28 Şubat döneminde bu servis haberlere sahip çıkan güçler şimdi sessiz kalınca bu haberler bilinçli medya kuruluşları tarafından çürütüldü” dedi.
“AMAÇ YENİ BİR 28 ŞUBAT”
Kendilerini topluma usta gazeteci olarak tanıtan birçok gazete personelinin hile hurdayla haber yaptığını belirten Doğan, “Her şeyi oldu bittiye getirmek istiyorlar. Yeni bir 28 Şubat süreci için çaba sarf ediyorlar. Bunlar şerbetli adamlar. Bu haberleri yaptıklarında yalanlansa bile, ‘Nasıl olsa unutulur’, ‘Üç gün sonra devam ederiz’ şeklinde düşünüyorlar. Kendileri bu haberlerin yanlarına kâr olarak kalacağını düşünüyorlar. Kirli ellerini sürekli milletin üstünde tutabileceklerini düşündükleri bir anda artık ülkede bazı işlerin değiştiğini gördüler. Ama bu onları asla yıldırmayacaktır” diye uyardı.
“BU TESADÜF OLAMAZ”
Birlik Haber Sen Genel Başkanı Hüsamettin Şanal ise, ülkeye mal oldukları iddiasıyla ortalıkta dolaşan iki gazetecinin bu kadar önemli iki konuda farkına varmadan yanlış yapmalarının mümkün olmadığını söyledi. Türkiye’de medyanın toplumu etki altına alarak olaylara kartel gözüyle bakmasını istediğini vurgulayan Şanal, “Bir taraftan demokrasi, insan hakları ve özgürlük derken diğer taraftan insanların bütün bu haklarını hiçe sayan yalan haberler yapmak büyük çelişkidir. Bütün bu yalan haberlerin altındaki imzaların ise yılların gazetecilerine ait olması tesadüf değildir. Bu haberlerin arkasında yatan tek gerçek ülkeyi kamplara bölmektir” dedi.
“ÖZÜR YETMEZ”
Konya’da yaşanan ve Hürriyet’in ‘Tesettür faciası’ başlığı ile duyurduğu haberin ardından Ertuğrul Özkök’ün özür dilemesinin pek bir anlam taşımadığını vurgulayan Şanal, “Eğer bir anlam taşısaydı kartel bundan ders alırdı. Ancak üstünden çok geçmeden Konya’yı hedef alan yalan haberiyle Savaş Ay’ın karşımıza çıkması bunun çözüm olmadığını gözler önüne serdi. Sonuçta Ay’da ‘üzgünüm’ dedi. Üzgünüm ve özür dilerim demek yerine basın yayının önemini kavrayıp istifa etmelerini beklerdik” diye konuştu.
“SOL SENDİKADAN TEPKİ”
KESK’e bağlı Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Baki Çınar da, her iki yayın organının yayınlarını eleştirdi ve yalan haberlerinden dolayı kınadı. Kartel medyasının sermaye güçleri tarafından yönetildiğini belirten Çınar, “Bu yayın organları için haberin içeriğinden çok kendilerine sağlayacağı rant önemlidir. İnsanların birlikte yaşaması ve bölünmelerinin önüne geçme gibi bir dertleri yoktur. Sürekli sağcı-solcu, laik-anti laik, İslâmcı-ulusalcı şeklinde kamplaşmalara neden olan haberlere imza atarak gündem değiştirmekten başka bir şey yapmıyorlar. Çünkü gazetelerinin başında halktan değil sermaye grubundan yöneticiler oturuyor. Onlar için kimin hedef haline geldiği önemli değildir. Kesinlikle bu haberler çıkar güçlerine hizmet etmektedir” diye konuştu.
http://www.vakit.com.tr/News.aspx?NID=9129