alperenccc
Banned
- Katılım
- 23 Ara 2006
- Mesajlar
- 182
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Alperenlerin demokratik tepkisi ve 'liboş' faşistler
Ülkedeki bütün direnç mekanizmalarının çöktüğünü zanneden küstah bir organizatör, yüzyıllar boyunca Osmanlı payitahtına evsahipliği yapan Topkapı Sarayının avlusunda bir konser düzenliyor.
The Whitehall Orchestra eşliğinde ünlü piyanist İdil Biret tarafından verilen konser için hazırlanan afişlerde kullanılan bir ifade, tam da provokasyona davetiye çıkaracak nitelikte:
- Şarabını al, Topkapıya konsere gel.
Davetiyelerden birini ele geçiren Vakit gazetesi, şu manşeti atıyor:
- Kutsal mekanda içki küstahlığı.
Haberi okuyan Alperen Ocaklarına bağlı bir grup genç, soluğu sarayın kapısında alarak, protesto gösterisi yapıyorlar.
Namaz kılıp, Çinin Doğu Türkistanda gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamda hayatını kaybedenler için dua eden gençler, daha sonra olay yerinden ayrılıyorlar.
Hepsi bu.
* * *
Ertesi günü mütareke matbuatını okuyanlar, sanki Çin katliamı Doğu Türkistanda değil de Topkapı Sarayında gerçekleştirmiş gibi büyük bir ikiyüzlülük ile karşı karşıya kaldılar.
Avrupa Birliğinin paralı askerliğini yapan Primat namı ile meşhur liboş faşistin başında bulunduğu Radikal gazetesi, manşetine aynen şu başlığı atıyordu:
- Barbarlar Topkapıdaydı.
İktidarın sözcülüğünü yapan gazeteden bir liboş faşist, şu soru ile eşşeğin aklına karpuz kapuğu düşürmeye çalışıyordu:
- Ülkücü kesim gençleri niye hâlâ ocaklarda örgütlenir anlamak zor.
İktidarın kültür bakanı olacak şahıs ise aynen şu ifadeyi kullanıyordu:
- Zavallı yaratıklar.
Bilinçaltına yerleşmiş olan derin bir kini açığa vuran bu ifade, kesinlikle bir suçtur.
Alperenler, elbette ki gereğini yapacaklardır.
* * *
Peki ne yaptılar Alperenler?
Ne yaptılar da dinsizlere, imansızlara, ateistlere kırmızı karanfil dağıtıp, Gelin canlar bir olalım diye çağrı yapanlar bile bir anda akbabalar gibi üzerlerine çullanmaya kalkıştılar.
Topkapı Sarayını basıp, tabuları yıkma adına insanların tarihlerine saygısını yoketmeyi amaçlayan provokasyona imza atan organizatörü kurşuna mı dizdiler?
Konser izleme bahanesiyle, buldukları ilk fırsatta tarihi bir mekanı meyhaneye çevirmeye kalkışan çağdaş alkoliklerin kafasında şarap şişelerini mi kırdılar?
Hayır?
Ecdatlarından yadigar kalan tarihi bir mekanın önünde tekbir getirip, namaz kıldılar.
Topkapı Sarayının önünde namaz kıldın mı kesinlikle suçlusun.
Ama şarabı çektin mi en muteber insansın.
Öyle mi?
* * *
Küresel efendilerinin gösterdiği her kucağa oturmayı vazife bilen liboş faşistlerin bir bardak suda kopardıkları fırtına, aslında Alperenlere değil, milli ve manevi duyarlılık ile hareket etmeye çalışan herkesedir.
Dikkat edin, bir kadın memesine vatanı, bir şarap şişesine kendilerini satan liboş yaratıklar, aynı merkezden işaret almış gibi, toplum değerleriyle bütünleşip, milli ve manevi meseleler karşısında tavır ortaya koyanların üzerine, aynı anda, hep birlikte hücuma geçiyorlar.
Onları kamuoyunun önünde mahkum edip, toplumun dışına itmeye çalışıyorlar.
Ülkesine ihanet eden, milletinin değerlerine saldıran ne kadar it kopuk varsa, çağdaş değerlerin öncüsü olarak pompalıyorlar.
Yarın Heybeliada Ruhban Okulu açılmasın, Ermeni soykırımı tanınmasın diye ortaya çıkacak olanlar, aynı güruhun taarruzlarına karşı şimdiden hazırlıklı olmalıdırlar.
* * *
Hedeflerinde dün Ülkücüler vardı, bugün ise aynı çizgide hareket eden Alperenler.
Garp cephesinde değişen bir şey yok.
israfil kumbasar
yeniçağ gazetesi
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=9278
Ülkedeki bütün direnç mekanizmalarının çöktüğünü zanneden küstah bir organizatör, yüzyıllar boyunca Osmanlı payitahtına evsahipliği yapan Topkapı Sarayının avlusunda bir konser düzenliyor.
The Whitehall Orchestra eşliğinde ünlü piyanist İdil Biret tarafından verilen konser için hazırlanan afişlerde kullanılan bir ifade, tam da provokasyona davetiye çıkaracak nitelikte:
- Şarabını al, Topkapıya konsere gel.
Davetiyelerden birini ele geçiren Vakit gazetesi, şu manşeti atıyor:
- Kutsal mekanda içki küstahlığı.
Haberi okuyan Alperen Ocaklarına bağlı bir grup genç, soluğu sarayın kapısında alarak, protesto gösterisi yapıyorlar.
Namaz kılıp, Çinin Doğu Türkistanda gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamda hayatını kaybedenler için dua eden gençler, daha sonra olay yerinden ayrılıyorlar.
Hepsi bu.
* * *
Ertesi günü mütareke matbuatını okuyanlar, sanki Çin katliamı Doğu Türkistanda değil de Topkapı Sarayında gerçekleştirmiş gibi büyük bir ikiyüzlülük ile karşı karşıya kaldılar.
Avrupa Birliğinin paralı askerliğini yapan Primat namı ile meşhur liboş faşistin başında bulunduğu Radikal gazetesi, manşetine aynen şu başlığı atıyordu:
- Barbarlar Topkapıdaydı.
İktidarın sözcülüğünü yapan gazeteden bir liboş faşist, şu soru ile eşşeğin aklına karpuz kapuğu düşürmeye çalışıyordu:
- Ülkücü kesim gençleri niye hâlâ ocaklarda örgütlenir anlamak zor.
İktidarın kültür bakanı olacak şahıs ise aynen şu ifadeyi kullanıyordu:
- Zavallı yaratıklar.
Bilinçaltına yerleşmiş olan derin bir kini açığa vuran bu ifade, kesinlikle bir suçtur.
Alperenler, elbette ki gereğini yapacaklardır.
* * *
Peki ne yaptılar Alperenler?
Ne yaptılar da dinsizlere, imansızlara, ateistlere kırmızı karanfil dağıtıp, Gelin canlar bir olalım diye çağrı yapanlar bile bir anda akbabalar gibi üzerlerine çullanmaya kalkıştılar.
Topkapı Sarayını basıp, tabuları yıkma adına insanların tarihlerine saygısını yoketmeyi amaçlayan provokasyona imza atan organizatörü kurşuna mı dizdiler?
Konser izleme bahanesiyle, buldukları ilk fırsatta tarihi bir mekanı meyhaneye çevirmeye kalkışan çağdaş alkoliklerin kafasında şarap şişelerini mi kırdılar?
Hayır?
Ecdatlarından yadigar kalan tarihi bir mekanın önünde tekbir getirip, namaz kıldılar.
Topkapı Sarayının önünde namaz kıldın mı kesinlikle suçlusun.
Ama şarabı çektin mi en muteber insansın.
Öyle mi?
* * *
Küresel efendilerinin gösterdiği her kucağa oturmayı vazife bilen liboş faşistlerin bir bardak suda kopardıkları fırtına, aslında Alperenlere değil, milli ve manevi duyarlılık ile hareket etmeye çalışan herkesedir.
Dikkat edin, bir kadın memesine vatanı, bir şarap şişesine kendilerini satan liboş yaratıklar, aynı merkezden işaret almış gibi, toplum değerleriyle bütünleşip, milli ve manevi meseleler karşısında tavır ortaya koyanların üzerine, aynı anda, hep birlikte hücuma geçiyorlar.
Onları kamuoyunun önünde mahkum edip, toplumun dışına itmeye çalışıyorlar.
Ülkesine ihanet eden, milletinin değerlerine saldıran ne kadar it kopuk varsa, çağdaş değerlerin öncüsü olarak pompalıyorlar.
Yarın Heybeliada Ruhban Okulu açılmasın, Ermeni soykırımı tanınmasın diye ortaya çıkacak olanlar, aynı güruhun taarruzlarına karşı şimdiden hazırlıklı olmalıdırlar.
* * *
Hedeflerinde dün Ülkücüler vardı, bugün ise aynı çizgide hareket eden Alperenler.
Garp cephesinde değişen bir şey yok.
israfil kumbasar
yeniçağ gazetesi
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=9278