Almancı mı olalım, Amerikancı mı?

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
Almancı mı olalım, Amerikancı mı?



Böyle soru olur mu?
E, oluyor işte.
Bir olayın gerçekleşmesi söz konusu ise, sorusu da
soruluyor?
Almancı mı olalım, Amerikancı mı?..
Bu sorunun gerçek anlamı, Alman güdümüne mi girelim, Amerikan güdümüne mi girelim, demek.
Yani, bizi kim yönetsin, anlamında…
Niçin biz kendi kendimizi yönetmiyoruz, dediğinizi duyar gibiyim.
Yani, Türkleri Türkler yönetsin istiyorsunuz.
Bunu söylemek sizi bir anda “Turancı” ya da “Faşist” yapabilir!

Ellerinde kara leke ile dolaşıp, yurtseverlere bulaştırmak için hazır bekleyen iç-dış odaklar (gafiller), Türkiye’yi ve Türkleri yabancıların yönetmesinden memnun ve mutlular. Dahası, bunun farkında bile değiller. Hani, şimdi moda oldu ya, “Bazı kişiler Ergenekon’a üye olduklarını bilmiyorlar” sözü. Onun gibi.
Bugün bizler, Türkiye’yi Türkler yönetiyor sanıyoruz.
Oysa uluslararası kuruluşlar ve ittifaklar aracılığı ile kendi başınıza hareket etmeniz asla mümkün değil. Aşağıda değineceğim.


Bağırmaktan başka çare yok mu?
Bu tartışmaya nereden
geldim?
Anlatayım.
Çanakkale Deniz Zaferimizin 95. yılını kutluyoruz.

Doğal olarak eski defterler açılıyor. 95 Yıl kadar önce Türk Ordusu’nun komutası Almanların elinde idi. Yani, “Türk” Genelkurmay Başkanı bir “Alman” idi!
Türklerin yakın tarihte Almanlarla bir savaşı olmadı. Almanlar Türkiye’yi hiç işgal etmedi. Almanlarla müttefik olduk. (Orası da çok tartışılır ya.)
Türk-Amerikan ilişkileri ise çok farklı. Diyebilirsiniz ki, Amerikalılar Türkiye’yi işgal etti mi?
Evet etti!
“1919’un Şifresi” adlı kitabımda bunun belge ve fotoğraflarını sundum. Kitap yaklaşık 50 bin adet sattı. Okuyucu çok ilgilendi. Ama ülke çapında bir ses çıkmadı, televizyonlarda tartışma programlarına davet edilmedim, gazeteler lehinde ya da aleyhinde yazı yazmadılar. (Aleyhinde bile yazsalar gündeme gelir, milletin tümü uyanır, aman uyandıran biz olmayalım, diye düşündüler herhalde!..)

1919’da ülkemiz işgal edilirken dönemin ABD Başkanı Wilson Paris’te işgal kuvvetlerine komuta ediyor, emir veriyor; Amerikan savaş gemileri denizlerimizde cirit atıyor, İzmir’de karaya çıkan Yunanlılara eskortluk (korumalık) yapıyor, Samsun ve Trabzon denizden bombalanırken de gözlemci(!) olarak bulunuyordu.
Bugünkü Amerikan ilişkilerini ise hepiniz biliyorsunuz.
Savaş tarihinden söz ettiğimiz için tekrar soralım.
Orduyu kim yönetir?.. Türk Ordusu’nun komutası
nerededir?
Bu tehlikeli bir soru. “İyi sıhhatte olsunlar” ın eşref saatine denk gelmezseniz başınıza binbir belâ gelebilir ve siz bunun nereden geldiğini tahmin bile edemezsiniz.
Ama biz yine de sorduk.
Orduyu kim yönetir?
Başında bizim komutanlarımızın olması, ordumuzu bizim yönettiğimiz anlamına gelir mi? (Tıpkı, hükümeti bizler seçsek bile, Türkiye’yi Türklerin yönettiği anlamına gelmemesi gibi.)

Başta da söyledim. Uluslararası kuruluşlar, ittifaklar aracılığıyla dışardan yönetilme söz konusudur. O uluslararası kuruluşları kim kurduysa, bugün kim yönetiyorsa, aslında bizleri de onlar yönetiyor. (Bundan mutlu olanların bahanesi de hazır: “Bir derneğe giriyorsanız onun kurallarına uyacaksınız!” Sevsinler. Kuralı niçin sen koyamıyorsun?)
Örneğin Türk Ordusu uluslararası alanda kendi başına hareket edebilir mi? (ABD, Avrupa’nın güçlü ülkeleri, Rusya, Hindistan ve Çin ediyor!) Türk hükümeti (hükümetleri), uluslararası alanda “bağırmaktan” başka ne yapabilir, hangi aleyhteki kararı
değiştirebilir?
Dün; açıktan açığa Almanlar “Türk” Genelkurmayının başında idi. Bugün ise; örtülü bir ABD denetimi söz konusu.
Bu şu demek: Eğer ordunuzu başkası yönetiyorsa, ülkeyi de o yönetiyor demektir! (Bugünlerdeki “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganı da bu duruma işaret ediyor olsa gerek.)

Pusuya düşürülenler!..
Yavuz Selim Demirağ’ın ifadesiyle bugün ülkemizde “Pusuya düşen Türk subayları” var.
Silivri’den mektuplar yazarak dertlerini anlatmaya çalışan meslektaşlarımız, sevgili gazeteciler var.
Tuncay Özkan bir yıldır soruyor: “Benim suçum ne? Hangi somut suçtan dolayı burada tutuyorsunuz?”
Mustafa Balbay soruyor: “Darbe günlüklerinin sahibi dışarda, ben niye içerdeyim? Darbeyi asker değil, ben mi yapacaktım?”

HHH
Şimdi aynı soruyu hep birlikte soralım: Almancı mı olalım, Amerikancı mı?..
Her ikisi de olmazsak, başımıza gelecekler nedir? Ve, bizi kendi ülkemizde kim kurtaracak, kim?
Sandığa gidip kaderine sahip çıkmayan 11 milyon “Türk” olabilir mi, ne dersiniz?
Almancı mı olalım, Amerikancı mı? - İlk Kurşun Gazetesi
 
Bir solukta okudum ne yazıkki bağımsız değiliz , her hareketimize ya abd ya ab karısıyor , solcusu sağcısı birlik olmalı , uyanmalıyız , gavurdan türke dost olmadı olmaz , inanmazsan haçlı seferlerine bak kimlere karsı yapılmış ya selçuklu ya memlük ikisi de türk ikisi de müslüman...
 
bağımsız olmadığımız konusunda haklısın hala birilerinin ağzına bakıyoruz sorun sebebi ise buna askeri darbelerin sebep olması. burda darbe olurken ABD deki kişiler bizim çocuklar darbe yaptı diyor ise demek bizi güzel bri şekilde bağlamışlar bu kemikleşmiş bağ koparmaya şu anda siyaset yapan kimsenin güçü yetmez ama inşallah sürekli bu düzeni zorlayan en sonunda kıracak sağlam karakterli siyasetçiler gelir
 
bağımsız olmadığımız konusunda haklısın hala birilerinin ağzına bakıyoruz sorun sebebi ise buna askeri darbelerin sebep olması. burda darbe olurken ABD deki kişiler bizim çocuklar darbe yaptı diyor ise demek bizi güzel bri şekilde bağlamışlar bu kemikleşmiş bağ koparmaya şu anda siyaset yapan kimsenin güçü yetmez ama inşallah sürekli bu düzeni zorlayan en sonunda kıracak sağlam karakterli siyasetçiler gelir

Bizi notoya sokan zihniyeti unutmayalım , unutursak eğer neyin nerden nere gittiğini anlayamayız.

Bu gün nato karşıtı Komutanlara neden saldırılıyor neden pislik atılıyor olduğunu anlayabilmemiz için içimizdeki hain zihniyeti deşifre etmemiz gerekliii....


28 şubat mağdurlarını oynayan zihniyet neden çevik bire bulaşmıyorda nato karşıtı komutanlara yönelik her pisliği atıyor?
 
Önce Adam olun, sonra halka saygı gösterin, sonra demokrat olun, sonra halkın seçimlerine saygı gösterin, birde kafa ütülemeyin faşist ve postal yalayıcı söylemlerle......

biz faşistiz senin gibi vatansızları yok etmek görevimiz sen ve tayfan gibi abd güdümlü pkk yalayıcısı vatansız olacağımıza faşist oluruz bugün bir astsubayımız senin tayfan tarafından şehit edildi kına alıp bi tarafına yaktınmı şakirt
 
Önce Adam olun, sonra halka saygı gösterin, sonra demokrat olun, sonra halkın seçimlerine saygı gösterin, birde kafa ütülemeyin faşist ve postal yalayıcı söylemlerle......

hırsız olup halkın kanını emmektense saygısız olmayı tercih ediyoruz.Demokrat olup terörist pisliği haburdan davul zurna ile vatan toprağına sokmaktansa faşist olmakla gurur duyuyoruz.Oy için dtp artıklarının kapılarında köpek olmaktansa askerimin postalını yalamak övünçlerin en büyüğü.varmı diyeceğin....
 

hırsız olup halkın kanını emmektense saygısız olmayı tercih ediyoruz.Demokrat olup terörist pisliği haburdan davul zurna ile vatan toprağına sokmaktansa faşist olmakla gurur duyuyoruz.Oy için dtp artıklarının kapılarında köpek olmaktansa askerimin postalını yalamak övünçlerin en büyüğü.varmı diyeceğin....

olmaz dostum onlar ahmet türk adlı köpek için 3 gündür yas tutuyorlar ama bugün bir şehidimiz toprağa verildi aç bakalım şakirt gazetelerini yorumları oku nerdeyse kına yakacak kansızlar bunların babası kim cıa ajanı utahlı moruk değilmi peki o moruğun babası kim kürdistan hasretiyle geberen bir vatansız değilmiydi anladınmı şimdi içlerindeki pkk sevgisini
 
olmaz dostum onlar ahmet türk adlı köpek için 3 gündür yas tutuyorlar ama bugün bir şehidimiz toprağa verildi aç bakalım şakirt gazetelerini yorumları oku nerdeyse kına yakacak kansızlar bunların babası kim cıa ajanı utahlı moruk değilmi peki o moruğun babası kim kürdistan hasretiyle geberen bir vatansız değilmiydi anladınmı şimdi içlerindeki pkk sevgisini



Değerli kardeşim, 'Sayın Öcalan' demede, 'Kürdistan' demede, 'Türkiyelilik' demede, Talabani ve Barzani'yi dost edinmede, 'alt-üst kimlik' tartışmaları ile Türklüğe saldırmada, Mustafa Kemal Atatürk'e ait "Ne Mutlu Türküm diyene…" sözüne alerji duymada, İmralı'daki alçağa duyulan hassasiyette, PKK'lı sözde sanatçılara sahip çıkmada ve buna benzer birçok konuda AKP-DTP(BDP) arasında sağlam temellere dayalı dostluk ve ilişki vardır.

PKK eşkıyası, elbette ki Başbakana minnettar!.. APO ve DTP de minnettar.. Onun sayesinde en baş köşedeler, bayram da ediyorlar.. Şehit ve gazileri kim neylesin?.. Eşkıya daha muteber!.. Artık, "eşkıyalık" suç olmaktan da çıkmış oldu..

AKP, APO, DTP, PKK kolkola.. Ermeniler de memnun.. Azeriler bile küstürüldü?.. AKP nin umurunda bile olmadı. Has petrol ve doğalgaz alsak da has Azeriler dışlandı, gitti. Özetle;

AKP şehitleri de gazileri de, Azerileri de silip attı..

AKP, APO, PKK, DTP, ERMENİLER kolkola, dostlukları da caba!
 
Bizi notoya sokan zihniyeti unutmayalım , unutursak eğer neyin nerden nere gittiğini anlayamayız.

Bu gün nato karşıtı Komutanlara neden saldırılıyor neden pislik atılıyor olduğunu anlayabilmemiz için içimizdeki hain zihniyeti deşifre etmemiz gerekliii....


28 şubat mağdurlarını oynayan zihniyet neden çevik bire bulaşmıyorda nato karşıtı komutanlara yönelik her pisliği atıyor?

Şunu unutmamak gerek nato zamanında bizim elimizde çok iyi bir koz iken onu hiçe sayarak yunanistanı natoya alan zihniyeti heryerde olacaksınız ama herşeyi koz olarak kullanmayıda bileceksiniz biz heryerde olmayı biliyoruzda hiçbirsey koz olarka kullanmayı bilmioyruz
 
Geri
Üst