gentleRain
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 9
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
doğru söylüyosun insanlar başı sıkışınca , zora düşünce Allahın adını anar oldu
güzel yorum. arkadaşın demek istediği belki o değildi ama sen başka önemli bir konuya işaret ettin.
ama insanlar her konuda aynı. genelde iyi zamanlarında kitap okumaz, değer üretmez çalışmaz düşünmezler. ne zaman dara düşerler kafaları o zaman çalışmaya başlar.
Kuran'ı çok defa okudum. Daha doğrusu sürekli rastgele ayet seçip okuyorum. Şimdiye kadar sanırım her birini 3-4 defa okumuşumdur. İncil okudum. Tevrat'ı şöyle bir yukarıdan inceleyip seçtim ve bazı bölümlerini okudum. Mesela Hz. Süleyman'ın oğluna öğütler olan bölümü bir okuyun bir gün, ne kadar da Kuran'a benzediğini göreceksiniz. Açıkçası asla reddetmiyorum her ikisi de güçlü kitaplar. Ancak hala müslümanım ve müslümanım diyebilmek için diğer kitapları inançları da bilmek (ve ayrıca yolda yerde haç görsen kaldırıp yukarı koyacak kadar saygı da duymak) gerektiğine de inanıyorum. Nihayetinde onlar arasında da aramızdaki bazı müslümanların olmadığı kadar kendini imana vermiş içten inananlar var.
Kuran'ın içinde çeşitli görevler öyküler geleceğe ve geçmişe uzanan misaller ama daha önemlisi yaşam için öğütler vardır. Esasen Kuran br öğüttür.
Kuran'da "iman eden ve hayra ve barışa yönelik işler işleyen" insanların cennete gideceğinen çok defa bahseder. Kitabın üst insan tanımı budur. Cehennem sadece zalimler için tasfir edilmiştir ve her daim tövbe kapısı sonuna kadar açıktır. Yukarıda bir arkadaşın dediği gibi Allah yaşam sonuna kadar özgür iradeye şans tanımıştır ve zalim değil, zalimlerin korkusudur. Alevler içinde cehennemi acımasız bulanlar, dünyada başka insanlara zulmedip katledip bundan keyif alanlara başka ne gibi bir ceza uygun olabilirdi bana açıklasınlar?
Kuran'ın hedefi üst insan çalışkandır. Allah bir ayetinde bir işin bitirilir bitirilmez diğer işe koyulması gerektiğini açıklamıştır ve her zorluğun ardında bir kolaylık olduğunu müjdeleyerek vazgeçilmemesi gerektiğini söylemiştir ki bu meslekte olanlar bilirler bunu, yaşadığımız her zorluğun çözümü için geliştirdiğimiz kodlar gerçekten bir sonraki projede büyük kolaylıklar getirir.
İslam toplumlarına bakınca pineklemenin ne kadar hakim olduğunu görüyoruz, çok acı.
Kuran çerçevesinde üst insan açlık gününde aç doyurur. Kuran buna sarp yokuş demiştir. Biz müslümanlar küçük dünyalarımıza kısılıp kaldık. Oysa Afrika'da aç doyuran biz olmalıydık.
Oysa İslam toplumlarında kazanılan eşit dağıtılmaz, birisine 500 kayme, öteki milyon kayme. Avrupa toplumları bu konuda çoktan bizi geçtiler çalışanlarına hisse bile veriyorlar. İnsanların severek çalışmadığı yerde gelişim mi olur?
Kuran'ın üstün insanının ahlakı bütündür. Kendi bacısını eve hapsedip sokakta gördüğü ilk kadını gözleriyle soymaz, periyodik genelev ziyaretçiliği yapmaz. Ahlakı bütündür, ilerideki eşinden ne istiyorsa o da öyle yaşar.
İslam toplumlarını anlatmaya lüzum yok. Gazetelerin 3üncü sayfalarına bakmaya can dayanmıyor. Kadınlar bu ülkede 5inci sınıf vatandaş.
Mal mülk edinmekte ahlak çerçevesinde oldukça problem yoktur. Kuran bize edindiğimiz her eşyanın bizi hapsettiğini söyler. Eğer hayatın geçiciliğine odaklanırsak bu hapislik/sahiplik dengesini ahlak çerçevesinde yaşarsak doğru yolda gidebiliriz. Hatta malı mülkü ülkemizi, tebaamızı ya da düşkünleri ayağa kaldırmak için harcamak niyetindeysek çok da güzel bir mücadele bile sayılabilir.
Sahip olduğumuz veya olamadığımız herşey bir sınavdır. Kimin iyi işler yapıp yapmayacağının sınavıdır.
Son olarak: Ben Mesih beklentisini İslam'a yakıştıramıyorum. Gelecek olabilir ama beklentisi manasız. Her müslüman yaşam çapında bir mesih sayılır. Dünyayı kurtarmak gerekmez, çalışıp kendi dünyanızı kurtarabiliyorsanız, köşedeki fakiri doyurabiliyorsanız yeter de artar bile.
Hiç bilmeyen bir insan dahi düşüne düşüne zaten bunları bulabilir bence. İslam'daki ALlah fikrini çok karışık değil, tam tersi çok akla yatkın buluyorum.