Allah Nedir Sizce ?

doğru söylüyosun insanlar başı sıkışınca , zora düşünce Allahın adını anar oldu

güzel yorum. arkadaşın demek istediği belki o değildi ama sen başka önemli bir konuya işaret ettin.
ama insanlar her konuda aynı. genelde iyi zamanlarında kitap okumaz, değer üretmez çalışmaz düşünmezler. ne zaman dara düşerler kafaları o zaman çalışmaya başlar.

Kuran'ı çok defa okudum. Daha doğrusu sürekli rastgele ayet seçip okuyorum. Şimdiye kadar sanırım her birini 3-4 defa okumuşumdur. İncil okudum. Tevrat'ı şöyle bir yukarıdan inceleyip seçtim ve bazı bölümlerini okudum. Mesela Hz. Süleyman'ın oğluna öğütler olan bölümü bir okuyun bir gün, ne kadar da Kuran'a benzediğini göreceksiniz. Açıkçası asla reddetmiyorum her ikisi de güçlü kitaplar. Ancak hala müslümanım ve müslümanım diyebilmek için diğer kitapları inançları da bilmek (ve ayrıca yolda yerde haç görsen kaldırıp yukarı koyacak kadar saygı da duymak) gerektiğine de inanıyorum. Nihayetinde onlar arasında da aramızdaki bazı müslümanların olmadığı kadar kendini imana vermiş içten inananlar var.

Kuran'ın içinde çeşitli görevler öyküler geleceğe ve geçmişe uzanan misaller ama daha önemlisi yaşam için öğütler vardır. Esasen Kuran br öğüttür.

Kuran'da "iman eden ve hayra ve barışa yönelik işler işleyen" insanların cennete gideceğinen çok defa bahseder. Kitabın üst insan tanımı budur. Cehennem sadece zalimler için tasfir edilmiştir ve her daim tövbe kapısı sonuna kadar açıktır. Yukarıda bir arkadaşın dediği gibi Allah yaşam sonuna kadar özgür iradeye şans tanımıştır ve zalim değil, zalimlerin korkusudur. Alevler içinde cehennemi acımasız bulanlar, dünyada başka insanlara zulmedip katledip bundan keyif alanlara başka ne gibi bir ceza uygun olabilirdi bana açıklasınlar?

Kuran'ın hedefi üst insan çalışkandır. Allah bir ayetinde bir işin bitirilir bitirilmez diğer işe koyulması gerektiğini açıklamıştır ve her zorluğun ardında bir kolaylık olduğunu müjdeleyerek vazgeçilmemesi gerektiğini söylemiştir ki bu meslekte olanlar bilirler bunu, yaşadığımız her zorluğun çözümü için geliştirdiğimiz kodlar gerçekten bir sonraki projede büyük kolaylıklar getirir.
İslam toplumlarına bakınca pineklemenin ne kadar hakim olduğunu görüyoruz, çok acı.

Kuran çerçevesinde üst insan açlık gününde aç doyurur. Kuran buna sarp yokuş demiştir. Biz müslümanlar küçük dünyalarımıza kısılıp kaldık. Oysa Afrika'da aç doyuran biz olmalıydık.
Oysa İslam toplumlarında kazanılan eşit dağıtılmaz, birisine 500 kayme, öteki milyon kayme. Avrupa toplumları bu konuda çoktan bizi geçtiler çalışanlarına hisse bile veriyorlar. İnsanların severek çalışmadığı yerde gelişim mi olur?

Kuran'ın üstün insanının ahlakı bütündür. Kendi bacısını eve hapsedip sokakta gördüğü ilk kadını gözleriyle soymaz, periyodik genelev ziyaretçiliği yapmaz. Ahlakı bütündür, ilerideki eşinden ne istiyorsa o da öyle yaşar.
İslam toplumlarını anlatmaya lüzum yok. Gazetelerin 3üncü sayfalarına bakmaya can dayanmıyor. Kadınlar bu ülkede 5inci sınıf vatandaş.

Mal mülk edinmekte ahlak çerçevesinde oldukça problem yoktur. Kuran bize edindiğimiz her eşyanın bizi hapsettiğini söyler. Eğer hayatın geçiciliğine odaklanırsak bu hapislik/sahiplik dengesini ahlak çerçevesinde yaşarsak doğru yolda gidebiliriz. Hatta malı mülkü ülkemizi, tebaamızı ya da düşkünleri ayağa kaldırmak için harcamak niyetindeysek çok da güzel bir mücadele bile sayılabilir.

Sahip olduğumuz veya olamadığımız herşey bir sınavdır. Kimin iyi işler yapıp yapmayacağının sınavıdır.

Son olarak: Ben Mesih beklentisini İslam'a yakıştıramıyorum. Gelecek olabilir ama beklentisi manasız. Her müslüman yaşam çapında bir mesih sayılır. Dünyayı kurtarmak gerekmez, çalışıp kendi dünyanızı kurtarabiliyorsanız, köşedeki fakiri doyurabiliyorsanız yeter de artar bile.

Hiç bilmeyen bir insan dahi düşüne düşüne zaten bunları bulabilir bence. İslam'daki ALlah fikrini çok karışık değil, tam tersi çok akla yatkın buluyorum.
 
Yazı hoşuma gitmedi diyemiyeceğim...Anlatımda bulunan bazı kavram eksiklikleri yetersiz gibi görünse de bir mesajı var...Ancak hususların çoğunu açık seçik nktalar yerine uç sayılabilecek ve taraf olanları rahatsız edecek bir şekilde kullanmış...Siyasi içerikli durumlar gözetilmiş...Allah'ı anlatırken başka hususlara dokundurulmalardan geri de kalınılmamış...Kısacası amacından uzak bir anlatım ve amacından uzak bir yazsı olmuş...Kötü niyet gütmemekle birlikte, sahip olduğu fikilleri Allah'ı anlatmak babında başkalarına tattırmayı düşünen bir yazı...Yazının içeriği bir yana başlığından bile anlatımdaki saygı eksikliği göze çarpmakta..."Allah nedir sizce?"...Böyle bir soru olabilir mi....Allah'ın manası bellidir....Allah'ı anlamak felan gibi bir başlık olsa belki kabul edilir ancak bir eşyadan veya bir maldan bahsedilirmiş gibi Allah nedir diye soramayız...Açıklamasını veya ona yakışan kelimeleri seçmekte zorlanan Resuullah Allah'ın ona söylediği şekilde insanlara anlatmasa,hitap etmese belkide bir isim bir sıfat bulamayacakdı....Biz ise NEdir sizce gibi bir gaflete düşelim...Yazının kötü niyetli olduğunu sanmıyorum...Ama eksikleri kesinlikle var...Olur da zaten..İnsanız biz...Keza bu eksiklikler eleştirilir de...Bize saygı duymak düşer...Sabırla dinleyip hatamız varsa görmeyi...Haklı veya haksız eleştiri yağmuruna da tutulsak direk ekarte çabasına girmeyi gerektirmez....=)

Gel gelelim mevlana bu konuda bir söz der; eskiden bildiğim bir söz hatırladığım kadarıyla paylaşayım...;

"Allah'ı anlamak ; "O"nu anlayamamaktır..."

Vesselam...
 
ilginç bir çözüümleme yapmış yazıyı yazan arkadaş teşekkürler
 
Allah herkesin imanındadır ztn herkes kendine
 
rabbim herşeye gücü yetendir

etrafınıza bi bakın herşey ondan bi iz taşıyo
 
Güzel yazi, burda anlatilmak istenen Allah'ın var olup olmadığını sorgulamak değil, insanlarin Allah'ın adını kullanarak, onun bizden istediklerine ters düşen şeyler yapmalarıdır.
Ellerine sağlık.
Yazık bazı arkadaşlar konuyu ya tamamen okumadan ya da yanlış düşünceler içerisinde değişik yorumlar yapmışlar.


Birde mod arkadaşlardan ricam üstteki abuk resimleri kaldırabilirlermi?
 
- Bektaşi fıkrasında anlatıldığı gibi, bu dünyada her türlü haltı karıştırdıktan sonra, gidipte cami de yada şurda burda namaz kılınca, Kabe’nin etrafında dönünce, başkasından çaldığı koca tencere yemekten adına zekat deyipte bir iki kaşığını fakire verince, ona cennetten huri veren kirli ticaretin sahibi de değildir.

- Kendinde olmayan bir kadına, (veya bunu yapan kadınsa erkeğe) rızası olmadığı halde, cinsel münasebete giripte, öbür taraftan da inançlı kişiyi oynayarak cenabet kalmamak için gusül abdesti alan kişiyi, temiz sayan varlık da değildir.

- Daha dün politik oyunlarını başarıya ulaştırabilmek için, sözde cennetten parsel dağıtanları, ARAF’da cehennemin dibini boylamak için beklerken, onları dürüst insanlarla bir tutarak ve affederek cennete alacak varlık da değildir.

- İnsanlıktan nasibini almadığı halde, her nasılsa birilerinin desteği ile önce koca bir şehre belediye başkanlığı ve ardından bir devletin başına başbelasıolarak getirilen, alevilerin inançlarına ve ibadet biçimine pervasızca saldıran, yezidin eniğini, sevgili kullarından sayacak varlık, hele hele hiç değildir​

Kimin nereye gideceğini Allah bilir. Bizim kötü bildiğimiz belki Allah'ın hoşuna giden birşeydir. Veya kötülüğü yapan belki tövbe etmiş veya edecektir.

Allah-u Teâlâ'dan hem korkulur hem de sevilir. Maharet de ikisini dengede tutmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) günde 70bin(sayı konusunda değişik rivayetler olabilir) kere tövbe edermiş. "Sen zaten peygambersin. Günahsızsın. Cennetliksin. Neden tövbe ediyorsun ki?" diyenlere: "Ben de tövbe edip, yalvarıp, yakarıp Allah'ın sevdiği kullardan olmayayım mı" dermiş.
 
"Reca (ümid) kulu çeken yular gibidir. Havf (korku) ise kendisini kamçılayan kamçı gibidir"Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
İmam-ı Gazali kimya-yı Saadet isimli kitabında ümid ve korkunun nasıl gerekli olduğunu anlatmıştır. Yukarıdaki ifadenin yanı sıra ümit ve korkuyu Allah'a ulaştıran iki kanat olarak tasvir etmiştir. KOrku ümidin yanında bir denge unsurudur.GEnçlikte bir frenleyici sistem olarak korku, yaşlılıkta ise sonsuz bir dayanak olarak ümit duygusu ağırlıklı olamalıdır.Ama ömür boyu korku ve ümit müslümanın sinesinde yaşatması gereken duygulardır.İmam-ı Gazalî’ye göre de insanda, gençlik devresinde havf, yaşlılık döneminde de recâ duygusu ağırlıklı olmalıdır.Allah korkusu zalim ve gaddardan korkma gibi değildir. Mutlak adaletin sahibi Adil olan Allah elbette suçlu olanı cezalandıracaktır.Allah korkusu acaba ben O'nun adalet terazisinde haksız çıkacak bir suç işledim mi? korkusudur. Yada Bu suçlarla O'nun affına mazhar olamam korkusudur.
Benim düşüncelerim böyle. Umarım faydalı olmuşumdur.
 
Geri
Üst