Albert Fi$h...!

d0LpHiNs™

AzraiLin GözYa$LaRı
Katılım
10 Eyl 2005
Mesajlar
1,457
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Nerde Oldugumu Bilmemeq Bat1yormu Sana...?
"Gerçek acinin son asamasi olarak gördügüm ölüm fikrini çok sevdim"
1870 Washington dogumlu seri katildir. Bes yasindayken babasi öldügünde onu bir yetimhaneye yerlestirdiler. Burada geçirdigi çok sikintili iki yil onun psikolojisini bozdu. Yedi yasina geldiginde annesine teslim ettiler. Ancak korkunç bas agrilari çekiyordu. Liseyi bitirdikten sonra ülkede yolculuk yapmaya ve ufak tefek islerde çalismaya basladi. Bu durum ona suç islemek için mükemmel bir firsat sunuyordu.
1910 yilinda iskenceler esliginde ilk cinayetini isledi. Kendisine kurban olarak kolay hedef olan çocuklari seçmisti. 1920 yilina kadar yolculuklarina devam etti ve izini kaybettirdi. Yolculuk yapmaya devam ederken arkasinda birçok kurban birakmis olabilir miydi? Kurbanlarina aci çektirirken ayni zamanda kendisine de iskenceler yapiyordu. Kasiklarina toplu igneler batiriyordu. 1910 da baslayip yakalanincaya kadar cinayet islemeye devam etti. 1932-1934 arasinda kurbanlarina ve kendisine iskenceler ve yamyamlik yaparak isledigi 4 cinayet ona Brooklyn Vampiri ünvanini getirdi. Onun cinayet sayisi kesin bilinmemekle beraber en az 15 olmasindan süphe duyuldu.
Albert Fish e "Amerika’nin Öcüsü" adi verilmistir ve bununda iyi bir nedeni vardir. Sevimli bir ihtiyar görünümü altina gizlenmis bu korkunç yamyam tüm ebeveynlerin karabasaniydi: çocuklari hoslarina gidecek bir vaatle kandirarak ortadan kaldiran bir iblis.
Halkin ilgisinin Fish’e dönmesine neden olan suç, 1928 de Grace Budd adinda 12 yasindaki sevimli bir kiz çocugunun kaçirilip öldürülmesiydi. Ebeveynleri ile arkadaslik kurmasinin ardindan Fish, seytanca bir yalan uydurdu. Yegeninin dogum günü partisi oldugunu söyledi ve Grace in gitmek isteyip istemedigini sordu. Bir büyükbaba gibi görünen bu ihtiyar adamin bir canavar oldugunu bilmelerine hiç bir imkan olmayan Bay ve Bayan Budd daveti kabul ettiler.

En güzel kiyafetlerini giyen güven dolu küçük kiz, Fish ile birlikte yola koyuldu. Fish, onu New York City’nin kuzey banliyölerinden birinde, yakinlarinda hiçbir bina olmayan terk edilmis bir eve götürdü. Burada onu bogdu, vücudunu parçalara ayirdi ve parçalarin bir bölümünü kaldigi pansiyona getirdi. Burada kizin "etini" havucu, sogani ve jambon dilimleriyle tam bir yamyam yahnisi seklinde pisirdi. Bundan sonraki 9 günü odasindan çikmadan bu igrenç yemegi yiyip devamli mastürbasyon yaparak geçirdi.

Sonraki 6 yil botunca Fish serbest dolasti, ancak Grace Budd olayini kendi kisisel haçli seferine dönüstüren William King ismindeki bir New York City dedektifi onu inatla ariyordu. Buna ragmen Fish kaçmayi basarabilirdi; tabii kendi içindeki seytanlarla basa çikabilseydi. 1934’te Bayan Budd’a bugüne dek yazilmis en hastalikli mektuplardan biri olan bir mektup göndermeye kendini mecbur hisseti. Sonuçta King, Fish’i mektup kagidindaki antetten bulup yakalayabildi.

Fish tutuklandiginda yetkililer elerinde tasavvur edilemez sapkinlikla bir suçlu oldugunu hemen anladilar; bu adam bütün ömrünü aci vererek -- hem kendisine hem de baskalarina -- geçirmistir. Diger bir çok seri katil gibi, Fish de bir din manyagiydi ve günahlarinin cezasi olarak kendisine çok tuhaf iskenceler yapmisti -- deri kayislarla ve her yerinden çiviler firlamis sopalarla kendisini dövmek, kendi diskisini yemek, kasiklarina dikis igneleri sokmak gibi. Yaraladigi ve öldürdügü çocuklar onun kaçik zihninde Tanri ya verilen kurbanlardi. Savunma makami tarafindan Fish i muayene etmesi için çagirilan New Yorklu ünlü psikiyatr Dr. Fraderic Wertham, ihtiyar adamin "bilinen her türlü cinsel sapkinliga" sahip olmasinin yaninda, bugüne degin kimsenin duymadigi anormallikler tasidigini belirtmistir (acayip zevklerinin arasinda idrar yoluna gül sapi sokmak da vardi). Hapishanede çekilen legen bölgesi röntgeninde, mesanesinin etrafindaki alana sokulmus 29 igne bulunmustu.

1935 teki durusmasinda jüri onun deli olduguna karar vermis olmasina ragmen yine de elektrikli sandalyede idam edilmesi gerektigine inandi. Idam kararinin açiklanmasindan sonra, bu anormal ihtiyarin "Elektrikli sandalyede ölmek ne de büyük bir zevk olacak! Bu tadacagim en büyük zevk olacak -- simdiye kadar tatmadigim tek zevk" dedigi bildirilmistir.
 
Geri
Üst