Albay hikayeyi, Paşa da ağlamayı kessin artık_____

LOOPUSED

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Albay hikayeyi, paşa da ağlamayı kessin artık!


Sanık Albay anlatıyor: “Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebilirsiniz ama ben Ercan Kireçtepe’ye bakınca Kardak’a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin alan kişiyi görüyorum. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’yı arıyor. O da bizi aradı. Ben nasıl ‘Komutanım benzin yok’ diyeyim. Şimdi ise burada terör örgütü üyeliğinden yargılanıyoruz.”
Ali Türkşen Albay bunları anlatırken, kendisi da aynı davanın sanığı olan Koramiral Feyyaz Öğütçü, gözyaşlarını tutamamış, mendille gözlerini siliyormuş!
Oysa ben ne albayın anlattığı hikayeyi, ne de gözyaşlarını samimi bulmadım..
Bırakın samimiyeti, TSK için büyük bir ciddiyetsizlik olarak gördüm.
Nitekim dünkü duruşmada, mahkeme heyetinden bir üye sormuş: “Siz bayrak dikmeye giderken, bota kendi cebinizden yakıt aldığınızı söylüyorsunuz. Türk Ordusunun, böyle bir durumda harekat planı yok muydu? Askerimizin gemisi yakıtsız mı duruyor? Askerimiz kumanyasız mı kalıyor?"
Albayımız hikayesini biraz değiştirerek, şöyle vermiş cevabı:
"Bize 'bütün malzemelerinizi alın, sizi uçak bekliyor, onunla Bodrum'a ineceksiniz' dendi. Biz de tüm malzemelerimizi alarak uçağa gittik. Ancak benzinler uçak pilotu tarafından uçağa alınmadı. Hatta dalış tüplerimiz de uçağa alınmadı. Gittiğimiz yere en yakın askeri birlik Aksaz'daydı. Bize harekatın süresi konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Sürekli ‘Hâlâ adaya çıkmadınız mı?' diye soruldu. Biz bu kadar zamanla yarışırken, Aksaz'dan benzin bekleyemezdik. Onun için de böyle bir çözüm bulduk."
Hemen bu araya, Akşam gazetesindenSerdar Akinan’ın 27 Nisan 2009 tarihli “Kahraman mı, hain mi?” başlıklı yazısından, aynı albayın anlatımı olduğunu tahmin ettiğimiz bölümü alalım: “SAT timleri Bodrum’a gitmek için hazırlanır ve neredeyse bir TIR dolusu malzeme ile Yeşilköy askeri havalimanına gelir. C-130’un pilotu bidonları fark eder, ‘Bunlarda ne var?’ diye sorar. SAT’lar, ‘Benziiiin...’ derler, ‘Zodiak botların kıçında motor var ya... Onları çalıştırmak için lazım olan benzin.’ Pilot gülmez, ‘Uçağa alamam’ der. SAT’lar, çaresiz, o benzinleri dökerler. Bodrum’a inerler ama Kardak’a çıkacak benzinleri yoktur. Gümüşlük yolunda gece yarısı bir benzinci bulurlar. Yanlarına her şey almışlardır ama nakit almamışlardır. Tim komutanlarından biri, cebinden kredi kartını çıkartır. Ve yüzlerce litre benzin alır. Kardak’a o benzinle çıkılır.”
“Kahramanlık edebiyatı” ile, bugün yargılandıkları davada kendilerine yöneltilen suçlamaları gözlerden kaçırmaya çalışan albaya: “SATkomandoları sadece İstanbul’da mıdır? İzmir’de, bu komandolardan yok mudur? Allah göstermesin, acil bir ihtiyaç olsa, İstanbul’dan İzmir’e SAT komandosu mu gönderilecektir?” diye sorsak, ne cevap verir acaba?
Öyle ya.. Kardak’a çıkmak için, niye İzmir’den gidilmiyor da, İstanbul’dan komando çağrılıyor?
Bir anlığına bunu da kabul edelim..
Peki, bu işi planlayan kim ise, bilmiyor mu, “Uçağa benzin bidonu alınmayacağı”nı..
Komandolar, botun benzinini, uçağa koyup götürmeye kalkışıyorlar. Bir de uçağın pilotu ile dalga geçmeye kalkışıyorlar..
Oysa uçak askeri uçak.. Pilot da, kendileri gibi bir subay..
Feyyaz Öğütçü Paşa, bu acıklı tabloya ağlamalıydı aslında.. “Askerimiz bu kadar mı acemi? Bu kadar mı plansız?” demeli, gözyaşlarını bu sebeble tutamamalı idi..
İstanbul’dan “TIR dolusu malzeme”yi Bodrum’a götürme rezaletini.. Buna rağmen albayın, “kendi paramızla peynir ekmek aldık” acındırmasını es geçelim..
Kardak krizinin patladığı günü not alalım: 30 Ocak 1996!
Dönemin Başbakanı’nı hatırlatalım: Tansu Çiller..
Kardak krizinin çözümünü “Bizim çocuklar 24 saat içinde bayrağımızı oraya diker” şeklinde formüle eden, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın ismini altını çizerek yazalım..

24 Aralık seçimlerinin yeni sonuçlandığını, Refah Partisi’nin birinci parti olarak TBMM’ye girdiğini ve malum cenahın “Erbakan’sız bir hükümet” için planlar yaptığı o günlerde, tam da 31 Ocak 1996 günü, NecmeddinErbakan ile TansuÇiller’in hükümet kurma çalışmaları için görüşeceği bilgisini verelim..

Bugünlerde duruşmaları başlayanBalyoz davasının birinci sanığı Çetin Doğan ile GüvenErkaya’nın, 28 Şubat sürecindeki BÇG’nin mimarları olduğunu belirtelim..
Balyoz Planı’nda da “Yunanistan ile çatışma çıkarılarak sıkıyönetim ilan edilmesi” düşüncesini hatırlatalım..


Ne mi demek istiyorum?
Hiçç! Havalar iyice ısınmaya başladı da!



Ali Karahasanoğlu / Albay hikayeyi, paşa da ağlamayı kessin artık! - En Doğru ve Güncel Haber
 
Bir askerin onuru , hayatından daha önemlidir. Yıllardır gecesine gündüzüne kattığı , Türk Silahlı Kuvvetlerinden sonra bir anda hakimin karşısına suçlu olarak çıkmak , bu adamın onurunu yerler altına almaktır ki görevleri de ortada.Yine yandaş medya , yine saman kağıtları , yine TSK düşmanlığı.Hocaefendiniz bile daha fazla ağlıyor , daha fazla hikaye okuyor biyad edenleri uyutmak için. Hani din iman sizde ya , Allah sizin gibilerden , sizin yaptığınız işlerden razı olacak mı acaba...
 
Bir askerin onuru , hayatından daha önemlidir. Yıllardır gecesine gündüzüne kattığı , Türk Silahlı Kuvvetlerinden sonra bir anda hakimin karşısına suçlu olarak çıkmak , bu adamın onurunu yerler altına almaktır ki görevleri de ortada.Yine yandaş medya , yine saman kağıtları , yine TSK düşmanlığı.Hocaefendiniz bile daha fazla ağlıyor , daha fazla hikaye okuyor biyad edenleri uyutmak için. Hani din iman sizde ya , Allah sizin gibilerden , sizin yaptığınız işlerden razı olacak mı acaba...

Bu ülkede Kurtuluş savaşının emsalsiz komutanlarından Kazım Karabekir Paşa bile yargılandı. Onun yanında bunların kahramanlığı ne ola ki yargılanmalarına engel olalım. Eğer suçluysa PAŞA PAŞA cezasını çekecek.
 
Bu ülkede Kurtuluş savaşının emsalsiz komutanlarından Kazım Karabekir Paşa bile yargılandı. Onun yanında bunların kahramanlığı ne ola ki yargılanmalarına engel olalım. Eğer suçluysa PAŞA PAŞA cezasını çekecek.

Bu ülkede suç yıkmak , suçlu ilan edilmek kadar kolay birşey yok gerçekten.Karabekir Paşa örneğini vermişsin. Erzurum Kongresi öncesinde askerlikten istifa eden Mustafa Kemal'in yanına gidip , " Emrinizdeyiz Paşam " diyen Karabekir Paşa'nın gerçekten Mustafa Kemal'e suikast düzenleyeceği ihtimalini düşünmüyorum.Dolayısıyla birlik ve beraberliğin kaybedildiği bir zamanda türlü iddianamelerle hazırlanan davalar , tutuklanan ve akabinde serbest bırakılan askerler , yazarlar , ve diğer kişiler bir ideolojik çatışmadan doğan durum içinde bunları yaşadılar.
 
Bu ülkede suç yıkmak , suçlu ilan edilmek kadar kolay birşey yok gerçekten.Karabekir Paşa örneğini vermişsin. Erzurum Kongresi öncesinde askerlikten istifa eden Mustafa Kemal'in yanına gidip , " Emrinizdeyiz Paşam " diyen Karabekir Paşa'nın gerçekten Mustafa Kemal'e suikast düzenleyeceği ihtimalini düşünmüyorum.Dolayısıyla birlik ve beraberliğin kaybedildiği bir zamanda türlü iddianamelerle hazırlanan davalar , tutuklanan ve akabinde serbest bırakılan askerler , yazarlar , ve diğer kişiler bir ideolojik çatışmadan doğan durum içinde bunları yaşadılar.

Aynı noktadayız o zaman. ben karabekirin öyle bir ihanet içine gireceğine inanmıyordum. karabekir yargılandı ve beraat etti. Fakat Emekli Tümgeneral Rüştü Paşa (Kurtuluş Savaşı Komutanlarından), Emekli Teğmen Çopur Hilmi ve Emekli Baytar Albay Rasim ise aynı kapsamda sorgulanıp suçlu bulundular ve idama mahkum edildiler. Suçlunun suçsuzdan ayrılabilmesi için bırakında Herkes mahkemeye çıksın. Sonuçta Suçluya yada suçsuza karar verecek olan Mahkemedir. Mahkemeye sunulan binlerce sayfalık iddianameye " Fasa Fiso " dersek Anayasanın " HUKUK DEVLETİ" ilkesini çiğnemiş oluruz.
 
Aynı noktadayız o zaman. ben karabekirin öyle bir ihanet içine gireceğine inanmıyordum. karabekir yargılandı ve beraat etti. Fakat Emekli Tümgeneral Rüştü Paşa (Kurtuluş Savaşı Komutanlarından), Emekli Teğmen Çopur Hilmi ve Emekli Baytar Albay Rasim ise aynı kapsamda sorgulanıp suçlu bulundular ve idama mahkum edildiler. Suçlunun suçsuzdan ayrılabilmesi için bırakında Herkes mahkemeye çıksın. Sonuçta Suçluya yada suçsuza karar verecek olan Mahkemedir. Mahkemeye sunulan binlerce sayfalık iddianameye " Fasa Fiso " dersek Anayasanın " HUKUK DEVLETİ" ilkesini çiğnemiş oluruz.

HErkes mahkemeye çıksın. Buna çıkmasın diyecek yoktur heralde. Ama ortada delil değil iddaalar var. Benim bildiğim iddaalar üzerine aylarca gözaltında tutamazsın.(Suçunun ne olduğunu anlayamadan gözaltında ölen insanlar var)
Ne yani subaylarımızın kaçmasından mı korkuyoruz?

Yüksek makamdaki insanların geceyarısını evini arayıp göz altına alamazsın. Hadi aldın diyelim ki eminsin kaçma gibi şüphe var. Adama sorarlar dtp milletvekillerini niye zorla aldırmıyon. Dokunulmazlık var demeyin isteseler bir gece onların dokunulmazlığını kaldırırlar.

Genelkurmaybaşkanına sen bunlara cevap ver gibi manşetten yazılar atamazsın.

Eğer başbakansan ben bu davanın savcısıyım diyemezsin.

Eğer bakansan çıkıp dava sonuçlanmadan iddaalara dayanarak bağırsaklarımızı temizliyoruz gibi açıklamalar yapamazsın.

Deniz Fenerine basın yasağı koyarken, iddaalara dayalı bir olayı hergün başhaber olarak yayın yapamazsın.

Hukuk Devletiyiz ya o yüzden söyledim.

Not: Asıl Hukuk Devleti ilkesi haburda çiğnenmiştir. Ne anlatsak habur yanında hiç kalır.
 
Aynı noktadayız o zaman. ben karabekirin öyle bir ihanet içine gireceğine inanmıyordum. karabekir yargılandı ve beraat etti. Fakat Emekli Tümgeneral Rüştü Paşa (Kurtuluş Savaşı Komutanlarından), Emekli Teğmen Çopur Hilmi ve Emekli Baytar Albay Rasim ise aynı kapsamda sorgulanıp suçlu bulundular ve idama mahkum edildiler. Suçlunun suçsuzdan ayrılabilmesi için bırakında Herkes mahkemeye çıksın. Sonuçta Suçluya yada suçsuza karar verecek olan Mahkemedir. Mahkemeye sunulan binlerce sayfalık iddianameye " Fasa Fiso " dersek Anayasanın " HUKUK DEVLETİ" ilkesini çiğnemiş oluruz.

O dönemde tek bir amaç vardı , tek bir düşünce vardı , milli birlik ve beraberlik vardı. Peki bu dönemde ? Bu komutan ne suçu işlemiş ? Bunu yaparken neden yapmış ? Bunları incelemek lazım. Avrupa'da ceza davalarında iddianameler 10-15 sayfayı geçmezken. Böyle bir dava için binlerce sayfa iddianame hazırlatılıyor. O yüzden yine diyorum suçlu ilan edilmek için hiçbirşey yapmana gerek yok. Onlar isterlerse seni suçlu yapabilirler.Buradaki amaç TSK içine kurt düşürmek , halkı TSK'ya karşı soğutmak. Avrupa'nın isteği üzerine de TSK'nın etkisini minimuma indirmek. Neden ? AB uyum yasaları gereği ordu kriterleri falan falan. Sen bu olayı Türkiye gibi stratejik ve jeopolitik önemi olan bir ülkeye yaparsan , o zaman Fransızlar , İtalyanlar , Ruslar ,ABD ve diğer ülkeler bu ülkede cirit atarlar. Bunun yanında da kürdistan devleti de kurarlar. Nerede Türkiye ?? " Atam İzin'deyiz."
 
HErkes mahkemeye çıksın. Buna çıkmasın diyecek yoktur heralde. Ama ortada delil değil iddaalar var. Benim bildiğim iddaalar üzerine aylarca gözaltında tutamazsın.(Suçunun ne olduğunu anlayamadan gözaltında ölen insanlar var)
Ne yani subaylarımızın kaçmasından mı korkuyoruz?

Yüksek makamdaki insanların geceyarısını evini arayıp göz altına alamazsın. Hadi aldın diyelim ki eminsin kaçma gibi şüphe var. Adama sorarlar dtp milletvekillerini niye zorla aldırmıyon. Dokunulmazlık var demeyin isteseler bir gece onların dokunulmazlığını kaldırırlar.

Genelkurmaybaşkanına sen bunlara cevap ver gibi manşetten yazılar atamazsın.

Eğer başbakansan ben bu davanın savcısıyım diyemezsin.

Hukuk Devletiyiz ya o yüzden söyledim.

Not: Asıl Hukuk Devleti ilkesi haburda çiğnenmiştir. Ne anlatsak habur yanında hiç kalır.

Kardeş yüzbinlerce sayfa iddianın iftiralardan ibaret olduğunu düşünmüyorsun değil mi.? Ki; bunların içerisinde binlerce delil mevcut. Artık ETÖ'nün varlığı konusunda şüphe yok. Bilinen eylemlerden daha fazlası yapılmışmı onlar araştırılıyor. Zaten ne veli küçük nede doğu perinçek böyle bir oluşum yok demiyor. Yaptık ama VATAN (!) için yaptık diyorlar.

Genelkurmay başkanına " CEVAP VER " diyen bir siyasi değil , bir gazete. Ve Gen.Kur.Başkanıda çıkıp artık silahlı bir terör örgütü kimliği kazanmış oluşumdakilere destek veren açıklamalar yapmaması lazım. Yargıya aksetmiş bir konuda herkes sakin olmalı. Birileri çıkıp " BEN AVUKATIM " derse , başka biriside çıkıp " BENDE SAVCIYIM " der.

Dilinize doladınız bir habur lafını. Haburdaki olayda şehidimiz yok. Farzetki o habur olayı olmasaydı. Hiç kimse öyle gösteri yapmasaydı. Fakat o gün haburda teslim olanlar dağda bir devriyemizi pusuya düşürerek birkaç tane askerimizi şehit düşürselerdi , sonrasındada biz pişman olduk diyerek Türk bayrakları ile Haburdan giriş yapsalardı. Türkiyenin bölünmez bütünlüğü ile ilgili sloganlar atsalardı daha mı iyiydi. ? Bu kadar şekilci olmayalım artık.

O dönemde tek bir amaç vardı , tek bir düşünce vardı , milli birlik ve beraberlik vardı. Peki bu dönemde ? Bu komutan ne suçu işlemiş ? Bunu yaparken neden yapmış ? Bunları incelemek lazım. Avrupa'da ceza davalarında iddianameler 10-15 sayfayı geçmezken. Böyle bir dava için binlerce sayfa iddianame hazırlatılıyor. O yüzden yine diyorum suçlu ilan edilmek için hiçbirşey yapmana gerek yok. Onlar isterlerse seni suçlu yapabilirler.Buradaki amaç TSK içine kurt düşürmek , halkı TSK'ya karşı soğutmak. Avrupa'nın isteği üzerine de TSK'nın etkisini minimuma indirmek. Neden ? AB uyum yasaları gereği ordu kriterleri falan falan. Sen bu olayı Türkiye gibi stratejik ve jeopolitik önemi olan bir ülkeye yaparsan , o zaman Fransızlar , İtalyanlar , Ruslar ,ABD ve diğer ülkeler bu ülkede cirit atarlar. Bunun yanında da kürdistan devleti de kurarlar. Nerede Türkiye ?? " Atam İzin'deyiz."

O dönemle bu dönemin farkı yok. Yine düşünce " Milli Birlik ve Beraberlik " .. O Komutanda elbette ifadesinde bu işi vatana ihanet olsun diye yaptım demiyor. Vatana (!) Hizmet için yaptım diyor. Dilin kemiği yok herşyi söyler.

"Suç işlemene gerek yok Onlar isterlerse seni suçlu bulurlar" sözünü ayakta alkışlıyorum. Fakat bu sözü söyleyen birisininde Tayyip Erdoğan'ın okuduğu bir şiir sonrası nasılda hapse mahkum edildiği ve siyaset yasağına çarptırıldığınıda yorulaması gerekir diye düşünüyorum. Hatırlarsın Ziya Gökalp'e ait olan bu şiir 100 yıldır binlerce kez okundu ama kimse cezalandırılmadı. Oysaki R.Tayyip Erdoğan bir kere okudu Diyarbakır DG Mahkemesi tarafından 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
 
Suç işlemene gerek yok Onlar isterlerse seni suçlu bulurlar" sözünü ayakta alkışlıyorum. Fakat bu sözü söyleyen birisininde Tayyip Erdoğan'ın okuduğu bir şiir sonrası nasılda hapse mahkum edildiği ve siyaset yasağına çarptırıldığınıda yorulaması gerekir diye düşünüyorum. Hatırlarsın Ziya Gökalp'e ait olan bu şiir 100 yıldır binlerce kez okundu ama kimse cezalandırılmadı. Oysaki R.Tayyip Erdoğan bir kere okudu Diyarbakır DG Mahkemesi tarafından 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Cezalandırılmayanlar , Ziya Gökalp'in şiirini orjinal olarak okudu. Erdoğan ise değiştirilmiş halini okudu. 10 ay hapis yatmadı aslında ceza infaz gereği 4 ay yattı ve 176 küsür milyar para cezasına çarptırıldı. Onun birçok sözleri vardı aslında hepsi görmezden gelindi. Yine diyorum , amaçlarına ulaşamayacaklar...
 
Cezalandırılmayanlar , Ziya Gökalp'in şiirini orjinal olarak okudu. Erdoğan ise değiştirilmiş halini okudu. 10 ay hapis yatmadı aslında ceza infaz gereği 4 ay yattı ve 176 küsür milyar para cezasına çarptırıldı. Onun birçok sözleri vardı aslında hepsi görmezden gelindi. Yine diyorum , amaçlarına ulaşamayacaklar...

Kardeş hem diyorsun ki; " Suç işlemene gerk yok , eğer isterlerse suç bulurlar" sonrada çıkıp tayyip erdoğanın okuduğu şiirin değiştirildiğini söylüyorsun. Bak Erdoğanın konuşmasının o bölümü aşağıda.
Batı insanının bile inanç hürriyeti var. Türkiye'de neden buna saygı gösterilmiyor. Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler ise kışlalarımızdır. Okunan ezanı kimse susturamayacak.
değiştirilmiş birşey yok. sadece şiirin tamamı okunmamış sadece bir kıtası okunmuş. Dört ay yada 10 ay farketmez. Önemli olan hüküm giymesidir. Bugün Diyarbakır belediye başkanı çıkıp olmadık açıklamalar yapıyor ama bakıyorsun Cumhuriyet Savcılarından herhangi bir suç duyurusu çıkmıyor. Yani Baydemir bu şiirin bu kıtasını okusa onada hapis cezası gelir mi sence.?
 
Kardeş yüzbinlerce sayfa iddianın iftiralardan ibaret olduğunu düşünmüyorsun değil mi.? Ki; bunların içerisinde binlerce delil mevcut. Artık ETÖ'nün varlığı konusunda şüphe yok. Bilinen eylemlerden daha fazlası yapılmışmı onlar araştırılıyor. Zaten ne veli küçük nede doğu perinçek böyle bir oluşum yok demiyor. Yaptık ama VATAN (!) için yaptık diyorlar.

Ne delili hocam Allah aşkına birileri tanık diye atıp tutuyo.Asit kuyusu dediler hayvan kemikleri çıktı. Asker köy yakıyo dediler pkk çıktı. Hadi bunları geçtim bırakın artıkta bu askerlerde görevleri gereği teröristi öldürsünler. Bu davalardan yüz bulup devlete hass*ktir çeken şahsiyetsizler var. Bugünler kara leke olarak tarihe geçti.

Doğu Perinçekle ordunun arası ne zaman iyi oldu ki beraber iş yapsınlar.

Genelkurmay başkanına " CEVAP VER " diyen bir siyasi değil , bir gazete. Ve Gen.Kur.Başkanıda çıkıp artık silahlı bir terör örgütü kimliği kazanmış oluşumdakilere destek veren açıklamalar yapmaması lazım. Yargıya aksetmiş bir konuda herkes sakin olmalı. Birileri çıkıp " BEN AVUKATIM " derse , başka biriside çıkıp " BENDE SAVCIYIM " der.

Gazete bu ülkenin hukuk devleti olduğunu bilmiyor mu? O zaman gazeteye sen napıyorsun diye hesap sorulması lazım. Hadi onuda yapmıyon TRT' ye çeki düzen ver. TRT devlet kanalı değil mi? Onun yaptığı haberler Hukuk Devleti ilkesine ne kadar uyuyor.Adamlar polis varmadan olay yerine varıyolar. Bu ne haber aşkıysa.

Suçluda suçsuzda olsa herkesin savunulma hakkı vardır. Bunda yanlış birşey yok. Herkes savunabilir. Sana şöyle söyliyim. Benim bildiğim bir kişi hem milletvekilliği hem avukatlık yapabiliyor ama hem savcı hem milletvekilliği yapamıyor. Umarım cevap olmuştur. Başbakan eğer hukuk bilgisi varsa gitsin avukatlık yapsın, kusura bakmasın savcılık yani suçlama yapamıycak.

Dilinize doladınız bir habur lafını. Haburdaki olayda şehidimiz yok. Farzetki o habur olayı olmasaydı. Hiç kimse öyle gösteri yapmasaydı. Fakat o gün haburda teslim olanlar dağda bir devriyemizi pusuya düşürerek birkaç tane askerimizi şehit düşürselerdi , sonrasındada biz pişman olduk diyerek Türk bayrakları ile Haburdan giriş yapsalardı. Türkiyenin bölünmez bütünlüğü ile ilgili sloganlar atsalardı daha mı iyiydi. ? Bu kadar şekilci olmayalım artık.

Bu kadar polyanna olmayın ya. Yok şehit olsaydı falan.Olsaydı ölseydi ile politika olmaz. İlla politika yapıcaksan açılım olmasaydı böyle olur muydu diye sormak lazım?
15bin şehidin kemikleri sızladı o gün. Aileleri hangi ülkede yaşadıklarını sordular kendilerine. Bunu öyle dilinize dolandırdınız gibi laflarla önemsizmiş gibi bahsedemezsiniz. Türk tarihine çuvaldan sonra en büyün kara leke olarak geçti. Siz unutabilirsiniz ama tarih unutmaz. Habur rezaletininde hesabı sorulcak vekillerden elbet o dokunulmazlıklar kalkacak.
 
Sana mı soracaklar?

Albay hikaye anlatıyorsa anlatıyor, general gözyaşı döküyorsa döküyor....Sana ne kardeşim?Senden izin mi alacaklar?

Ne çirkefsiniz beee...Bu kadarına da pes...
 
Gazete bu ülkenin hukuk devleti olduğunu bilmiyor mu? O zaman gazeteye sen napıyorsun diye hesap sorulması lazım.

Bu kadar polyanna olmayın ya. Yok şehit olsaydı falan.Olsaydı ölseydi ile politika olmaz. İlla politika yapıcaksan açılım olmasaydı böyle olur muydu diye sormak lazım?

Kardeşim Polyannacılık yapmayalım Realist olalım ve eskiye dönelim. Demokratik açılım 1 yıllık bir hikaye fakat Terör olayları 26 yıllık hikaye. Demokratik açılımdan sonra 215 kişi şehit düştü . 25 yılda Asker Sivil toplam 35.000 kişi. Bak realist oluncada bu sonuçlar çıkıyor. O zaman biraz Pollannacı olmaktan ne zarar gelir. Yıllarca Açılımsız devam etti Terör belası , Bırakalım bir sürede Açılımla devam etsin , Belki bu terörün ilacı açılımdır terör azalıp gider . Yok eğer bitmezse , Zaten vardı bu terör ,Açılımla gelmediki açılımla gitsin deriz , başka bir çare düşünürüz.

Gazete bu ülkenin hukuk devleti olduğunu biliyordur. Biliyordur fakat yazdıkları haberlerin doğruluğuna güvendiği için Pervasızca yazabiliyor. Fakat ilginç olan başka bir medya organı en küçük bir sataşma yapsa Mahkeme Mahkeme sürünüp sonunda trilyon'u bulan tazminatlar öderken bu gazete için böylesi mahkemelere gidilmemesi hatta savcılıklara suç duyurusunda bulunulmamamsı benim korkularımın gerçek olduğu havasını estiriyor.

Eğer Ordu mensubu bir subayın komutanına " Bizim adamlar çok zayiat veriyor , şu heronların çaresine bakalım" diye ricada bulunuyorsa ve bunu yazan gazete hakkında kimse suç duyurusunda bulunmuyorsa hatta kimse yalanlamıyorsa. Şapkayı önümüze koyup düşünme vakti çoktan gelmişte geçiyordur bile.

Aklıma Gelen Korkunç Soru Şu.?
Terörü bitirmeyen Demokratik Açılım mı , Yoksa Terörle mücadele etmesi gereken silahlı güvenlik güçleri mi ?

 
Kardeş hem diyorsun ki; " Suç işlemene gerk yok , eğer isterlerse suç bulurlar" sonrada çıkıp tayyip erdoğanın okuduğu şiirin değiştirildiğini söylüyorsun. Bak Erdoğanın konuşmasının o bölümü aşağıda.
Batı insanının bile inanç hürriyeti var. Türkiye'de neden buna saygı gösterilmiyor. Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler ise kışlalarımızdır. Okunan ezanı kimse susturamayacak.
değiştirilmiş birşey yok. sadece şiirin tamamı okunmamış sadece bir kıtası okunmuş. Dört ay yada 10 ay farketmez. Önemli olan hüküm giymesidir. Bugün Diyarbakır belediye başkanı çıkıp olmadık açıklamalar yapıyor ama bakıyorsun Cumhuriyet Savcılarından herhangi bir suç duyurusu çıkmıyor. Yani Baydemir bu şiirin bu kıtasını okusa onada hapis cezası gelir mi sence.?

Bak arkadaşım , şiire defalarca baktım 5 kıtadan fazla hiçbiryerde yok. Kendin bak istersen. İşte sizin için önemli olan herşey şekilcilik. 1912'de yazılan şiir , 1999'da okunuyor. Okuyan kim ? Erbakan'ın dizinin dibinden ayrılmayan Erdoğan. Türlü tarikatlarla ilişkisi bulunan Erdoğan. Demokrasiyi kendi ağzıyla araç olarak kullanan Erdoğan. Kimse kimseyi kandırmasın. Yok şiir okudu yok öyle yaptı. O adamın amacının ne olduğunu herkes biliyor. Çok da yerinde bir karar verdi DGM. 4 ay az bile yattı. He daha sonra ne oldu peki ? 2 sene sonra partisi iktidar oldu. Kendisi siyasi yasaklıydı. Nasıl oldu da bir anda başbakan oldu ? Çok kolay...Tek bir şehirde oyların tekar sayılması gerekiyordu. O da şaşırtıcı bir şekilde Siirt :) Yani Emine Erdoğan'ın memleketi. Jet Fadıl yurtdışına kaçtığından milletvekilliği düşürüldü.Zaten buraya gelir gelmez tutuklandı. Erdoğan'ın önünde tek bir engel kalmıştı o da Mervan Gül. Zaten kendi tayfasından. Bir emriyle çekildi. Ve kendi memleketi olmadığı halde Siirt'ten %85 kadar oy alarak başbakan seçildi bu adam. Çok mu temiz he ? Benim bazı akrabalarım Refah Partisi'ne üyeydi. Bu adamın da orada olduğu zamanlar işte. Onlar da bunların neler yaptığını kendi gözleriyle gördükten sonra soğudular.
Al bakayım şunu da oku.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?viewid=177059
 
Bak arkadaşım , şiire defalarca baktım 5 kıtadan fazla hiçbiryerde yok. Kendin bak istersen. İşte sizin için önemli olan herşey şekilcilik. 1912'de yazılan şiir , 1999'da okunuyor. Okuyan kim ? Erbakan'ın dizinin dibinden ayrılmayan Erdoğan. Türlü tarikatlarla ilişkisi bulunan Erdoğan. Demokrasiyi kendi ağzıyla araç olarak kullanan Erdoğan. . Çok mu temiz he ? Benim bazı akrabalarım Refah Partisi'ne üyeydi. Bu adamın da orada olduğu zamanlar işte. Onlar da bunların neler yaptığını kendi gözleriyle gördükten sonra soğudular.


Şekilcilik kimin hasleti kardeşim. Başörtüsünü boğazın altından bağlarsn SORUN YOK , boyuna dolarsan İRTİCA.. Aynı şiiri Ziya Gökalp Okursa ŞAİR , Tayyip Erdoğan okursa KİN ve NEFRET . Hangi tarikatla ilişkisini gördünüz merak ediyorum. Esas tarikatlarla ilişkisi olan N.Erbakan'dır. Başbakanlık konutunda Tarikat şeyhlerini toplayıp yemek veren ve sonrasında " İ.H.Liseleri bizim arka bahçemiz " , " Başörtülü Kızlarımızın karşısında Rektörler esas duruşa geçecek " , " Bu Düzen değişecek , bakalım Kanlı mı olacak yoksa Tatlı mı.? " diyen erbakanın ta kendisidir. Ne hikmettir bilinmez O günlerde Erbakan yüzünden inançlı tüm insanlara kan kusturanlar bugün Tayyip Erdoğan karşısında çaresiz kaldıklarından mıdır nedir , Erbakan'ın ve yanındakilerin ipine sarılıp Tayyip Erdoğana yüklenmektedirler. Hatta Referandum da EVET vereceğini açıklayan Numan Kurtulmuş'a Erbakan ailesinin üyeleri (Fatih , Elif ..) çok yüksek sesle tepki koymuşlar ve Babalarının malı gibi hareket ederek " Babamızın partisini kullanarak EVET veremezsin " baskısı yapmaktalar. Şekilcilik haaaa.
 
Şekilcilik kimin hasleti kardeşim. Başörtüsünü boğazın altından bağlarsn SORUN YOK , boyuna dolarsan İRTİCA.. Aynı şiiri Ziya Gökalp Okursa ŞAİR , Tayyip Erdoğan okursa KİN ve NEFRET . Hangi tarikatla ilişkisini gördünüz merak ediyorum. Esas tarikatlarla ilişkisi olan N.Erbakan'dır. Başbakanlık konutunda Tarikat şeyhlerini toplayıp yemek veren ve sonrasında " İ.H.Liseleri bizim arka bahçemiz " , " Başörtülü Kızlarımızın karşısında Rektörler esas duruşa geçecek " , " Bu Düzen değişecek , bakalım Kanlı mı olacak yoksa Tatlı mı.? " diyen erbakanın ta kendisidir. Ne hikmettir bilinmez O günlerde Erbakan yüzünden inançlı tüm insanlara kan kusturanlar bugün Tayyip Erdoğan karşısında çaresiz kaldıklarından mıdır nedir , Erbakan'ın ve yanındakilerin ipine sarılıp Tayyip Erdoğana yüklenmektedirler. Hatta Referandum da EVET vereceğini açıklayan Numan Kurtulmuş'a Erbakan ailesinin üyeleri (Fatih , Elif ..) çok yüksek sesle tepki koymuşlar ve Babalarının malı gibi hareket ederek " Babamızın partisini kullanarak EVET veremezsin " baskısı yapmaktalar. Şekilcilik haaaa.

Aynen öyle , şekilcilik... Zoruna mı gitti ? O türbanı da alet eden sizler değil misiniz ? İnsanları galyana getiren sizler değil misiniz ? Boyun altı bağlama olayı yıllar yılı vardır. Bunu kullanan sizler değil misiniz ? Ne o ? Zamanında Erbakan'ın dizinin dibinden ayrılmayan Erdoğan - Gül ikilisi onlara bağlıyken Erbakan Başkandı. Padişahtı. Şimdi mi bunak oldu ? Zamanında Erbakan'ın emrinden çıkmayan , onun söylediklerini vahiy gelmişçesine uygulayanlar şimdi AB'nın bilmem neresinden ayrılmıyor. Erdoğan hangi tarikatla ilişkisi var demişsin. Önemli olan başbakanlıkta yaptıkları değil , önemli olan geçmişte ne yaptıklarıdır. Yok gömlek değiştirmiş , yok pantolon değiştirmiş bundan banane! gümüşhanevi dergahı lideri Mahmut Esad Coşan'ın sohbetlerine katıldı gençliğinde ve onun elinden tutan da Esad Coşandır. O kim peki ? Nakşibendi tarikatına bağlı birisi. Daha sonra , Sovyet baskısından kurtulan Afganistan'da 90'lı yıllarda başbakan seçilmiş Gubettin Hikmetyar'ı bilir misin ? Hani Erdoğan'ın dizinin dibinde oturduğu milletin peygamber yerinde koyduğu insan. O kim ? ABD destekli teröristin teki. Şimdi gelip de buradan Erbakan ailesinin Dallas hayatından bahsetme!
 
Aynen öyle , şekilcilik... Zoruna mı gitti ? O türbanı da alet eden sizler değil misiniz ? İnsanları galyana getiren sizler değil misiniz ? Boyun altı bağlama olayı yıllar yılı vardır. Bunu kullanan sizler değil misiniz ? Ne o ? Zamanında Erbakan'ın dizinin dibinden ayrılmayan Erdoğan - Gül ikilisi onlara bağlıyken Erbakan Başkandı. Padişahtı. Şimdi mi bunak oldu ? Zamanında Erbakan'ın emrinden çıkmayan , onun söylediklerini vahiy gelmişçesine uygulayanlar şimdi AB'nın bilmem neresinden ayrılmıyor. Erdoğan hangi tarikatla ilişkisi var demişsin. Önemli olan başbakanlıkta yaptıkları değil , önemli olan geçmişte ne yaptıklarıdır. Yok gömlek değiştirmiş , yok pantolon değiştirmiş bundan banane! gümüşhanevi dergahı lideri Mahmut Esad Coşan'ın sohbetlerine katıldı gençliğinde ve onun elinden tutan da Esad Coşandır. O kim peki ? Nakşibendi tarikatına bağlı birisi. Daha sonra , Sovyet baskısından kurtulan Afganistan'da 90'lı yıllarda başbakan seçilmiş Gubettin Hikmetyar'ı bilir misin ? Hani Erdoğan'ın dizinin dibinde oturduğu milletin peygamber yerinde koyduğu insan. O kim ? ABD destekli teröristin teki. Şimdi gelip de buradan Erbakan ailesinin Dallas hayatından bahsetme!

Bak dostum. Bu zoruna mı gitti terennümleri beni herzaman germiştir. Zoruna gidenin ..... diye bir söz vardı askerde , Ortamı bozmamak adına söylemek istemiyorum. Verecek cevabın olmadığı için sürekli benim sorduğum soruları bana sormuşsun. Buda acizliğini gösteriyor. Tayyip Erdoğan bir açılış yaparken Ya Allah Bismillah der takiyye olur ama bazı gruplar aynı kelimeyi şehit cenazelerinde slogan olarak atar vatanperverlik olur. tayyip erdoğan dua edelim dediğinde irticacı olur fakat çakma gandi şehit cenazesinde El Fatiha dediğinde dindar olur. Erbakanın ben hiç peşine gitmedim. Ona peygamberde demedim Diyeninde Anasını... ... ağzımı bozdurma. Tayyip Erdoğan Erbakanın yanlış adam olduğunu görüp yanından ayrılmış ama siz düne kadar yanlış adam dediğiniz Erbakanın eteklerine sarılmışsınız medet ya erbakan diye. Acizliğin doruk noktası.

Gelelim Gulbettin Hikmetyar'a . Afganistan yıllarca SSCB ordusu ile savaşırken Onurlu bir şekilde ülkesini savunan afgan kahramanı Hikmetyar savaş sonrası Ülkede Başbakanlık yapmıştır. Benim ülkemin Kurtarıcısına hakaret içeren video yayınladığı için youtube'yi lanetlemiştik hep birlikte. Ama Dost ve kardeş bir ülke olan Afganistanın Kurtarıcılarından sayılan ve işgal sonrası ilk başbakanı olan bir adama hakaret ederken dilin hiç sürçmüyor seni kınıyorum. Doğru ya Amerikaya karşı harp ilan etmiş bir Afgan Devlet büyüğüne hakaret etmek mübahtır. Nede olsa senin okuduğun medya ABD tarafından yönlendirilen medya ve Hikmetyarı terörist diye tanıttı sende öyle tanıdın. Türkiye aleyhinde sarfedilmiş tek bir söz yada kalkışılmış bir tane hareteti olmayan bir adam ne hikmetse Ülkemde terörist diye adlandırılmakta. ABD 2003 yılında George Bush'un başkan olduğu yıllarda Gulbeddin Hikmetyar'ı küresel terörist ilan etti ve senin gibi taraflı basından haber takibi yapanlarda Hikmetyara Terörist Gözüyle baktınız. Oysaki hikmetyarın direniş grubu Taliban'a karşı eylemleriyle Afganistanda hala destanlar yazmaktadır. kaynak
 
Geri
Üst