Albayın ölümü

-HaKiKaT-

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
10,386
Reaction score
0
Puanları
0
'Sır intihar' diyen de var, 'esrarengiz ölüm' diyen de. Haksız da değiller. Olayın üzerinde bir şüphe bulutu var. Terörün memleketi kasıp kavurduğu o zor günlerde en ön safta mücadele etmiş biri Albay Abdülkerim Kırca.

Bölücü teröristlerle girdiği çatışmada yaralandığı için malulen emekli olmuş. O günden beri tekerlekli sandalyeye mahkûm. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 'Devlet Övünç Madalyası' ile taltif etmiş. O günün fotoğrafına bakıyorum, yüzünde ödül almanın mutluluğu yok, acı bir durgunluk dikkat çekiyor.

Güneydoğu'da kimi faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olduğu iddiası gündeme gelmiş. Yeni değil, ödül aldığı günlerde, 5 yıl önce yani. Hatta Susurluk raporlarında adı geçmiş. İddialar üzerine hakkında dava da açılmış. Ergenekon kapsamında aranan emekli general Levent Ersöz'ün yakalanması üzerine 'Güneydoğu ve faili meçhuller' gündeme gelince Kırca'nın ismi yeniden hatırlandı. Haberler güncellendi, bazı gazetelerde yer aldı.

Bu da gayet doğal... Medyaya yansıyan yayınlar yeni ve bilinmeyenleri haber vermiyor, eski iddiaları son tartışmalar ışığında anımsatmaktan ibaret. Bu yayınlarla Kırca'nın intiharı arasında doğrudan bağlantı kuranlar oldu. Haberlerden etkilenmiş olabilir. Ana neden bu mu bilmiyoruz. Kırca hakkındaki bilgiler yetersiz. Zor ve sıkıntılı günler geçirdiği ortada. Acaba psikolojik problemleri var mıydı?

Kırca, sıradan bir isim değil. Terörün en yoğun olduğu dönemde Güneydoğu'da görev yapmış. Üstelik varlığı uzun süre tartışılan JİTEM'in yetkilisi olarak... Hakkındaki iddialarla ilgili yargı safhası önemliydi. Üç yıl önce başlayan davada pek yol alınamadığı anlaşılıyor. Keşke iddiaların doğruluğu veya yanlışlığı açıklığa kavuşabilseydi.

Gazeteler 'sır intihar' başlığı atarken bir kuşkuyu dile getiriyor aslında. Kuşku şu: Kırca'nın ölümü gerçekten intihar mı? Yoksa başka ihtimaller mi söz konusu? Olay sırasında evde başka birileri var mıydı? İlk anda savcı ve polis ekibi eve niye alınmadı? Şüphelerin ortadan kalkması için olayın çok yönlü araştırılması lazım. Aksi bir bulgu yok, ancak kuşkuların dağılması için derinlemesine tetkik şart.

Kırca hakkındaki haberler üzerine Genelkurmay dün bir açıklama yaptı. Açıklamayı 'medyaya muhtıra' diye yorumlayanlar oldu. Doğrusu üslup ve içerik sert. Askerin Kırca'yı sahiplenmesi doğal, buna kimsenin itirazı olamaz. Nitekim bu sahiplenme Kocatepe Camii'ndeki cenaze merasimine de yansıdı. TSK'nın üst yönetimi, tam kadro cenazedeydi. Genelkurmay açıklamasında yer alan 'medyanın üzerine düşen görevleri yerine getirmek üzere gerekli tedbirleri alma zamanı' vurgusuyla neyi kastettiğini anlamakta zorlandığımı söylemeliyim.

'Kişi ve kurumların yargısız infaza tabi tutulması, yargı kararı beklenmeden suçlu ilan edilmesi' ne yazık ki bu topraklarda sıkça karşımıza çıkan bir durum. Bazen kurumlar yargısız infazın bizzat faili olabiliyor. Genelkurmay, açıklamasında bir itirafçının Kırca hakkında dile getirdiği iddiaları kastediyor. Bu iddialar için 'yazılmasın' demek ne kadar doğru? Adı üzerinde iddia... Ve dosya yargıya taşınmış. Eğer iddiaların doğruluk payı yoksa yargıdan döner.

Televizyonlardan gazetelere kadar medya sorumlu yayıncılıkla mükellef. Olayların aydınlatılması, karanlıkta kalmaması da medyanın görevi değil mi? Ağır iddialara medyanın kayıtsız kalması, duymazlıktan gelmesi beklenebilir mi? Medya, sansür veya karartma yapabilir mi? Genelkurmay'ın Kırca'yı sahiplenmesi normal ancak medyaya çekidüzen vermeye kalkışması doğru değil. Hepsinden önemlisi, Kırca'nın intiharı sır olarak kalmamalı...

21 Ocak 2009, Çarşamba
ZAMAN
MUSTAFA ÜNAL

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=806069&title=albayin-olumu
 
Allah sizi bildiği gibi yapsın ne biçim insanlardır şu zaman gazetesini çıkaranlar anlamıyorum yahu düne kadar adamın arkasından atıp tutmadığınız şey kalmadı şimdi çevir kazı yanmasın moduna geçmişler bile bir kere kıvırmayın be bir kere eğilip bükülmeyin bir kere yaptığınızın arkasında durun ve hem albayımın ailesinden hemde Yüce türk milletinden özür dileyin ama nerde sizde onu yapacak onur haysiyet size yabancı şeyler bunlar sizin kabeniz vaşington sizin allahınız dolar avro başka bir şeyde beklenmezdi zaten
 
Yorumlarımıza ve seviyemize dikkat edelim ( lan ) lı ( lun ) lu konuşmayalım baştan uyarıyorum arkadaşlar..
 
Harbi Varya Anlamıyorum Bu Ülkeyi Ve Bu Ülkede Olanları Kahramanca Terörle Mücadele Eden Adama yapılırmı bu ??
 
Yarın birgün dağda öldürülen PKK lılarada yargısız infaz
yapıldı diyebilirler...

****

İmralıda yatan Bölücübaşının da Çete suçlamasıyla suçlanan
insanların hakkında ki bilgisine başvurabilirler...

***

Ayrıca iddalar iddaa edildiği gibi BASIN idda dahilinde olan söylemleri,
toplumu bilgilendirme adına haber yapamaz.Yaparsa çamur at izi kalsın
mantığıyla yapılmuş bir haber olur...
Hattızatında idda var diye insanlar içeri alınamaz..Adı üstünde İDDAA
 
Allah sizi bildiği gibi yapsın ne biçim insanlardır şu zaman gazetesini çıkaranlar anlamıyorum yahu düne kadar adamın arkasından atıp tutmadığınız şey kalmadı şimdi çevir kazı yanmasın moduna geçmişler bile bir kere kıvırmayın be bir kere eğilip bükülmeyin bir kere yaptığınızın arkasında durun ve hem albayımın ailesinden hemde Yüce türk milletinden özür dileyin ama nerde sizde onu yapacak onur haysiyet size yabancı şeyler bunlar sizin kabeniz vaşington sizin allahınız dolar avro başka bir şeyde beklenmezdi zaten

kötüledigine ya da övdügüne dair bu yazıdan hariç zaman gazetesinin yayınladıgı haberleri gösterirmisin
 
Bu şahıs hesabı dünyada ödemeden direk allaha vermeyi tercih edip ölümü seçti

yazık
 
Bu şahıs hesabı dünyada ödemeden direk allaha vermeyi tercih edip ölümü seçti

yazık

**Hiç şüphesizki her insan Allah huzurunda birgün hesap verecektir.

Bu devlet için Gazi olmuş bir insanı karalamak için sabıkalı PKK itirafçısı üstelik hala hakkında yakalama emri varken böyle bir
adamın sözlerinden yola çıkarak infaz ediyorsunuz.Bunuda öyle
olmadığı halde bilinçli bir şekilde yapıyorsunuz.
 
İntihar mı cinayet mi?
Abdülkerim Kırca’nın ölümü, Türkiye’de ne kadar yoğun bir “muamma olaylar” silsilesi olduğunu, bir defa daha gözler önüne serdi. Bakın; Kırca’nın ölümünde, kafaları karıştıran sorular ne kadar çok! Peki Kırca'nın ölümü intihar mı, cinayet mi?



Vakit'in hukukçu yazarlarından Ali İhsan Karahasanoğlu, bu sorunun cevabını bugünkü yazısında bakın nasıl analiz etti:

İntihar mı cinayet mi, her şeyiyle muamma!

Abdülkerim Kırca’nın ölümü, Türkiye’de ne kadar yoğun bir “muamma olaylar” silsilesi olduğunu, bir defa daha gözler önüne serdi. Bakın; Kırca’nın ölümünde, kafaları karıştıran sorular ne kadar çok!
İlk haber şöyle idi: “Emekli binbaşı evinde ölü bulundu!”
Sonra bu bilgi değiştirildi: “Evinde yalnızken intihar etti!”
Daha sonra bu bilgi de değiştirildi; “Abdestini aldı, dinlenmeye çekildi. Eşi yan odada iken intihar etti!”
Bunların hangisi doğru acaba?
Evde kimse var mıydı?
Hele hele, askeri lojman içindeki nöbetçi askerlerin, kendisine gazete alıp getirdikleri iddia edildiğine göre, yanında başka birisi kalmış olabilir miydi?
Muamma!
Bir başka kafa karıştıran durum da şu: Ölüm haberinden hemen sonra, cinayet bürosundan polisler, askeri lojmanlara geliyorlar.. Ama kapıdaki nöbetçi asker, olaya askeri savcının el koyduğunu ve polisi ilgilendiren bir konu olmadığını iddia edip, kimseyi içeri almıyor!
Bir anlamda, askeri lojman, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içinde, başka bir devlet statüsü uygulamasına tabi tutuluyor. Sivil bir kişinin, askeri lojmandaki ölümünü, sivil yargı değil, askeri yargı soruşturmak istiyor..
Ama bu durum da uzun sürmüyor.. Ne oluyorsa oluyor; bir süre sonra, askeri savcı soruşturmadan vazgeçiyor.. Bu sefer de sivil savcı gelip, olay yerinde inceleme yapıyor. Ama bu arada, polislerin içeri alınıp alınmadığı da muamma.. Ve olayın üzerinden kaç saat geçmiştir, neler, ne şekilde değişmiştir/değişmemiştir, bilinmiyor!
Bitti mi?
Hayır.. Kırca’nın her şeyi bir muamma..
Geçmişi ile ilgili bir araştırma yapayım dedim.. Kimi kaynaklarda “Kerim Kırca” diye geçiyor, kimisinde ise “Abdülkerim Kırca”
Hadi bunu da normal sayalım, isim uzun olduğu için, kısaltılmış hali ile de kullanılmış diyelim..
Ama bakıyorsunuz, kimi haberlerde sürekli “emekli binbaşı” deniliyor.. Kimi haberlerde ise, “emekli albay”..
Tamam, binbaşı olduğu tarihlerde kendisine isnat edilen olayların yoğunluğu yüzünden, “binbaşı” rütbesi ile meşhur olduğu için, “emekli binbaşı” deniliyor olabilir.
Ama biraz daha araştırınca, “emekli albay” rütbesi de biraz kafa karıştırıyor.
2003 yılında Necdet Sezer’in elinden devlet övünç madalyası alırken, emekli albay sıfatı ile takdim ediliyor.
Demek ki, “emekli binbaşı” değil, “emekli albay” olduğu kesin..
Ama, ne zaman albay olduğunu araştırınca, 2000 yılı karşınıza çıkıyor.
O sırada nerede görevli Kırca?
Aslında hiçbir yerde görevli değil. Hastanede tedavi görüyor..
1998 Nisan ayında Antalya’da PKK’lılarla girdiği çatışmada yaralanıyor ve omuriliği zedelendiği için, o tarihten sonra sürekli felçli..
1998’de yarbay rütbesinde olan Kırca, tedavi görürken albaylığa terfi ediyor..
Hem de, Aytaç Yalman’ın elinden!
Garip!
Gariplikler devam ediyor..
Albay Kırca’nın yaralandığı olay hakkında bazı gizemli iddialar okuyunca, ajansların, olayın yaşandığı gün geçtiği haberleri taradım..
Antalya’da, dağlık bölgede, PKK’lılarla çatışma yaşanmış.. 10 PKK’lı öldürülmüş. Askerlerimizden ise sadece Yarbay Kırca yaralanmış!
Bu da ilginç.
Cesareti sebebi ile, en önde çarpışmıştır, bu sebeble de yaralanmıştır diyebilirsiniz..
Ama, ajansların o tarihte geçtiği haberlerde, yaralanmanın hafif olduğu bilgisi de var.. Sonradan yaralanma, kalıcı bir felç haline dönüşmüş!
Ve benim dikkatimi çeken bir başka husus, Antalya’a 10 PKK’lının bir çatışmada öldürülmüş olması.. Böyle bir olay, tarihte hiç görülmemiş bir şey..
Antalya nire, PKKnire?
Sadece benim tahminim değil bu.. Bugünden geriye, tüm olaylara baktım.. Antalya’da, 2’nin üzerinde PKK’lının, askerle çatıştığı bir başka haber hiç yok!
Kırca hakkında, Güneydoğu’da görevli iken karıştığı iddia edilen olayları, zaten daha önce okudunuz.
Bu bilgilerle birlikte, hepsini değerlendirdiğinizde, Kırca’nın ölümünün, hiç de basit bir intihar olmadığı ortaya çıkıyor.. Kim bilir, arkasında neler vardır?
Öğrenebilmemiz için, önce şuradan başlamak lazım: “Cinayet bürosu polislerini, ölümden hemen sonra, lojmandan içeri almayan nöbetçi askerler, kimden emir almışlardır?” Bir başlansın, gerisi gelir!


http://www.habervaktim.com/haber/53247/intihar_mi_cinayet_mi.html


yorumlarında görüşlere hazımsızlık sergiliyen ve kaynakları yazarları yuhlayan arkadaşlar bu albayımızın ölümüne duyarlı kesilenler acaba RIDVAN ÖZDEN albayımızın jitem tarafından öldürüldüğü iddiasına neden sessiz kalırlar varmı açıklamaları..aynı hassasiyet varmı o olayada .. nerde..?
 
Bunu içtenlikle söylüyorum Albayın ölümü umrumda bile değil lanet olsun ki kendini savunamıcak kadar acizmiş yada suçlarını kaldıramıcak kadar adilik yapmış yoksa niye bi insan intihar eder

Lanet okuyorum burdan bütün onu savunan kör sağır topal zihniyete

İntihar etmekle kendini kurtardın ama burda insanların ağzı senin gibi vatansever gözüken hainler yüzünden hiç kapanmıyor.Hergün insanları suçlamak için mahana arıyorlar ve senin gibi ne idüğü belirsiz insanlar tuz biber olmakta

Ölünün arkasından konuşulmaz diyenler onun hesabını siz mi vereceksiniz bize şuan dünyadayız ve sizin yıllardır yaptığınız çirkefliklere katlanıldı ama bunların hesabını ahirette değil burda ödüceksiniz intihar etmekle sadece kendinizi kurtarırsınız ama arkanızda bıraktıklarınız elbet bunu ödüceklerdir
 
Bence kimsenin bu fani hakkında yorum yapmaya hakkı yok. (Ölüye saygı duyuyorsanız eğer...) Sağlıklı bir insan psikolojisine sahip bir insan zaten yaşamak yerine ölümü seçmez. Kendisine Allah' tan rahmet diliyorum, bolcana ihtiyacı olacak çünkü...
 
Geri
Üst