Alay EdiyorLar

tıesto

New member
Katılım
13 Ocak 2006
Mesajlar
12,015
Reaction score
0
Puanları
0
YİNE birileri, hepimizi aptal yerine koymanın mümkün olduğunu düşünmüş olmalı...
Nitekim o birileri, 15 Ekim 2009 günü, 8’i PKK militanı kıyafetli 34 kişinin zafer işaretleri vererek
coşku ile Habur’dan Türkiye’ye girmeleriyle başlayan süreçte “her şeyin gayet makul ve mantıklı” yaşandığını söylüyor.

Bu defaki görevi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak üstlenmiş olmalı.

Niçin bunları söylediğimizi anlatabilmek için önce halen tutuklu bulunan eski DEP Milletvekili Hatip Dicle’nin
meşhur “Habur girişi” öncesinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dan, “Hâkim ve savcılar ayarlandı,
geldikleri gibi geçecekler” sözü aldıklarına ilişkin açıklamasından başlamak lazım:

Gerçi o kesimin etkili ismi Ahmet Türk ile Dicle’nin sözünü ettiği görüşmeye katılan Sırrı Sakık,
“Bakan böyle bir şey söylemedi” dedi ama, Dicle de sözlerini geri almadı.

Önemlisi öyle bir “ayarlama” oldu mu olmadı mı?

Diyarbakır Başsavcısı elbet “olmadığını” söylüyor.
Hem Silopi’deki mahkemenin bu iş için Habur’a gitmesinin yani orada bir “seyyar mahkeme” kurulmasının o koşullarda “doğru” olduğunu söylüyor,
hem de PKK’lıların Ceza Yasası’ndaki “etkin pişmanlık”la ilgili 221’inci maddeden yararlandırılarak serbest bırakılmalarını savunuyor,
“Çünkü bu hükümden yararlandırılan kişinin ben pişmanım diye bir söz söylemesine gerek yok.
Örgütten kendi isteğiyle ayrılıp gelmesi yeterli” diyor.

Diyor ama olay öyle değil ki:

Bir defa bunlar “Biz kendi isteğimizle örgütten ayrılıp geldik” anlamında tek kelime söylemediler.
“Abdullah Öcalan talimat verdi, biz de geldik. Üstelik örgütten bir de mektup getirdik” dediler.

Dahası, siz hiç yaptıkları nedeniyle pişman olan bir insanın zafer işareti yaptığını gördünüz mü?

Tamam 221’inci maddede “Pişmanım” deme koşulu yok ama “örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş olma” koşulu var.

Sınırdan giren üniformalı 8 kişinin “PKK’nın hiçbir eylemine katılmamış ve suç işlememiş olduklarını” bizim seyyar mahkeme, bunların gözlerine bakarak mı anladı da, “Hadi serbestsiniz” dedi?

İçişleri Bakanı ister “Ayarladık” demiş olsun, ister böyle bir söz söylememiş sayılsın. Ne fark eder?

Olayın baştan sona “düzmece” olduğunu, yaşanan bu hokkabazlığı da kimsenin yutmadığını ve yutmayacağını ortaya koymak için başka neye gerek var?

Orada hükümetin bağrına bastığı terör örgütü üyesine bunlar yapılırken, Diyarbakır’dan “Başbakan Erdoğan’ın gelişinde taş atan çocuklara,
örgüte destek oldukları gerekçesiyle 11 yıl hapis cezası verildiği” haberleri geliyor.

Bunun neresinde hukuk var, neresinde adalet ve neresinde ciddiyet var.
Bir bilen söylesin de öğrenelim.



Kaynak
 
bunları bu hale getirenlerin Allah cezalarını versin.......
 
Eğer olay Dicle'nin saptırması değilse,
Eğer Ahmet Türk ve Sırrı Sakık yalan söylüyorsa,
Eğer bu adamlar sınırdan salıverilmek için geçtiyse,
Devletin halkı koruma görevi sona ermiş demektir. Eğer diyorum ama, inanamıyorum iddia edildiği kadar duyarsız olunabileceğine. Kaş yapayım derken gözü oymak olur "eğer"ler gerçekse...
 
Geri
Üst