Alıntı bir yazı..

Mayhoş

mayhoş
Altın Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
11,125
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ღ♥Sonu Ölüm de olsa O♥ღ
Ben işsizim, güçsüzüm diyorum da, yazın sonundan bu yana iş teklifleri yağıyor, ama pozisyonları beğenmiyorum, ehm. Çok dötüm kalktı da ayıptır söylemesi.


Her gün en az iki şirketten arıyorlar. Koca şirketler, mağazalar vesair. Ne için peki?


Yönetici asistanı


Depo Görevlisi


Kasiyer


Santral Memuru


Büro Memuru


Sebebi ne peki?


Engelli kadroları bundan ibaret.


Çünkü engellilere ayrılan kadroların layığı bu, insanlara göre.


Bir engelli ziraat mühendisi, moda tasarımcısı, ya da ne bileyim halkla ilişkiler uzmanı vesair göremezsin bu ülkede. Görürsen de söyle, öpücem alnından o işverenin.


Engelli kadrolarını açarsın, ya temizlik görevlisi, ya santral görevlisi ya da office boy dedikleri ortalık ebesi olursun memleketimde. Seni kabullenemeyen memlekete de, "memleketim" dersin benim gibi. Elin mahkumdur.


Çürük raporu alıp, engelli maaşı alır da vatandaş, sen "varsın hiç imkanı olmayan alsın maaşı" dersin, geri çekilirsin..


Engelli kadrolarına bile göz diker kimi "sağlıklı namussuz" vatandaş, aldığı çürük raporu kadar çürüktür insanlığı, gider yerleşir o hususi açılan engelli pozisyonuna..


Ona bile tamamiyle sahip olma imkanı yoktur işte engellinin.. Kendine ait devletin tek fırsatı da fırsatçılara kalıverir..


İleri adım atmak yok, geri çektirilirsin. Engelli maaşını keser devlet sen işe girer girmez.


Neden?


Çünkü işe girince görmeyen göz görüyor, yürümeyen ayak yürüyor, konuşmayan dil konuşuyor ya.. Tabi. O zaman "engelli maaşına" ihtiyacın yok demektir. Tüm engellerin kalkmış muamelesi görürsün..


İşe başlar başlamaz, engelli rampalarına ihtiyaç kalmaz, taksiyi kullanmazsın ya hani, ya da şahsi arabana bakım yaptırmazsın.. İşini buldun, otur ve kes sesini, şükret hatta.


Burda benim o meslekleri beğenmediğim anlamı çıkıyorsa, neyi beğenmediğimi açıklığa kavuşturayım.


Ben,


4 yıllık fakülte okuyacak kadar aklımın yettiğini, ve benim gibi binlercesi olduğunu bilen devletin bana bu kadrolarla gelmesini beğenmiyorum.


Bu kadrolara ihtiyacı olanların olduğunun da bilincindeyim. Okulumda, mesleğimde sağlıklı insanlar kadar birçok aktiviteye gücüm yetiyor diye bu pozisyonları da küçümsemiyorum.


Ama okuduğum fakültede, ya da kampüsümde gördüğüm onlarca engelli öğrencinin mezun olduktan sonra benim yaşadıklarım ve karşılaştıklarımla karşılaştığına da adım gibi eminim.


Kafan zehir gibi çalışıyor, ama prezentabl değilsin, olmaz.
Çok zekisin, ama oturduğu yerde iş yapacak adam değil benim aradığım. Çok yorucu bir meslek bu.


İki dil biliyorsun, yine de telefona bak. Yurtdışından da aramalar "olabilir". (ihtimaller üzerine çalışıyoruz ya)


Ne mezunusun? Hmm, biz kasiyer arıyoruz da..


Bunların sözüm ona "kibarca" ifadesine maruz kaldım kaç kere.


Kimi pozisyonları telefonda süsleyip, beni iş görüşmesine davet ettikten sonra "inan sen bana fazla iyisin..Yerin burası değil senin" diyen personel müdürleri de oldu.. Ellerinden gelmeyen dillerinden dökülüverdi..


Kimin neresi duyuyor ben çabalasam da?


Ben ayaklarımı kaybetmek pahasına öğretmenliği seçtiysem, sana ne devlet, sana ne hükümet, tercih benim tercihim değil mi?


Bana kapı açacağına, ben öğretmen olmayı hak etsem bile "görsel sınava" sokuyormuşsun ya sen zaten..


"Bakiim bi ne kadar sağlamsın" dercesine ayağına çağırıp not da veriyormuşsun ya..


Daha maçın başında faulu yapıyorsun, hakem de zaten *bne..


Yazıklar olsun sana..


Sana faydalı olması adına öğrenci yetiştirmek için bozmayı göze aldığım beden sağlığım.. Ve elimde tek kalan hasarı büyük ruh sağlığım..






Bana ait park yerlerine bile göz dikiyorken yurdum insanı, vicdanından şüphe duyduğum o "büyük insanların" sadece 3 Aralık'ta hatırladığı ben ve benden mağdur binlercesi için umut beslemek ne saçma değil mi?


Hayatın her alanında engellendiği için engelli demen normal, ama "özürlü" vasfını bu isyana beni sürükleyenler taşısın, ona itirazım var..


Aslında en büyük "özrü" bizlerden dilemek zorunda olan milyonlarcası, attıkları bir sonraki adımda başlarına ne geleceğini önemsememenin gamsızlığıyla daha çok rahat uyurlar..


Bu ülkede engellilere eğitim imkanı verirler. padişahım çok yaşa, tey tey.


Sonra eğitilmemişe dönderirler yetenekleri dışında çalıştırılarak..


Gerçi..


Vatanı uğruna canından olana kılını kıpırdatmazsa bir devlet, sağlığı uğruna hizmeti göze alanı mı düşünecekti?


Benimki de laf..





Benim de derdim, hafif düzeyde zihinsel engeli olan bazı öğrencilerime iş imkanı bulamamam. Akademik eğitim alamayacak ama iş edinebilecek durumdaki öğrencilerime iş bulamıyorum. Yani getir - götür işlerini bu çocuklara verseler de okuyan eden insanları çalıştırsalar olmuyor dimi.


Olmuyor, nasıl bir düzense, nasıl bir anlayışsa işte..
Kimi neye yerleştireceklerini, nereye kaynaştıracaklarını da, ne imkan sağlayacaklarını da bilmiyorlar..
engelli demek asosyal demek zaten..
zihinsel engellileri sosyalleştirebilirler gayet, rehabilite bile edebilirler insanlarla iletişime sokarak.. Down Cafe var mesela Ankara'da, orada işe yaradıklarını hisseden onlarca zihinsel engelli insan var..
Ama başımızdakiler 3 maymun, ne yazık ki..

ßir dosttan alıntıdır..
 
eline sağlık hepsin okudum,çok güzel bi yazı
 
Söylenecek şey yok.
Sen zaten herşeyi söylemişsin.
 
Geri
Üst