TraFoo
Banned
- Katılım
- 3 Ağu 2009
- Mesajlar
- 2,032
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
AKP-PKK İttifakı
Ülkemizde siyasal İslâm ile bölücülük hep ikiz kardeş olarak ortada dolaşmışlardır. Daha cumhuriyet kurulmadan önceki bütün ayaklanmalarda da hep “Kürtçü- İslâmcı” ittifakı görülmüştür. Kürtçü Şeyh Sait ayaklanmasına kayıtsız koşulsuz destek verende, siyasal İslamın kurucusu Kürt Sait idi. Zaten güneydoğudaki seçimleri de iyi bir şekilde analiz ettiğimiz de kendilerini solcu ve demokrat olarak nitelemelerine karşın, seçimlerde bölücü ve gerici akımların ön plana çıkması ve demokratik ve laik partilerin ise esamelerinin okunmaması “bölücü dinci ittifakını” açıkça ortaya koymaktadır. Halbuki, “gerçek bir sol ile siyasal İslam” ya da “gecikmiş ulusallaşma ile siyasal İslam” asla bağdaşıklık kuramazlar. Çünkü, birinin olduğu ortamda diğerine yaşam hakkı yoktur. Hele hele İslam tarihine baktığımızda insanın her anına müdahale eden ve Arap “emperyalizminin” misyoneri haline gelen bir İslamla “materyalizmin” ya da “laik ulusallaşmanın” yan yana olması doğanın kanunlarına aykırı. Ama “Kürtçü - İslamcı” ittifakını görünce ortada bir “ulusallaşma” ve “İslamlaşma” olmadığını aksine, Türk düşmanlığına dayalı gerici blokunu görüyoruz.
İTTİFAK İKİ FARKLI KOLDAN BÜYÜDÜ!
Cumhuriyet döneminde fırsat bulamayan “siyasal İslam” ve “Kürtçü” akım ikinci dünya savaşından sonra ve “DP” “Emperyalizm” işbirliği sonucu CHP iktidarını devirmelerinin ardından “siyasal İslam” ve “Kürtçü” akım, iki farklı koldan ülkemizi bir ahtapotun kolları gibi sarmaya başladılar. Aslında birbirinden farklı gibi gözükse de DP, AP, ANAP, MSP,RP vb partilerin üst yönetimlerinde Cumhuriyet ve Laiklik düşmanı “Kürt İslamcı” siyasetçiler bulunmuş ve bu partilere destek vermişlerdir.
FETULLAH GÜLEN VE PKK
1970 yıllarda Kürtçü akımlar dönemin rüzgarına kapılarak sol cenahta yer alsalar da, eğilimler genelde batı ile ittifak halinde olan ve bir şekilde rejim karşıtı sağ cenah ta daha fazla ağırlıklarını hissettirmişlerdir. O dönem Kürt Sait'in ardılı olan Fetullah gülen örgütü komünizmle mücadele adına MHP içine sızarak Milliyetçi Hareket Partisi'ni Milliyetçiliği Halletme Partisi haline çevirmişlerdir. Simgesi Kurt olan MHP'nin, simgesinin üç hilale dönüştürülmesi de Milliyetçiliğin tasfiyesinin bir resmidir. Sol cenahta bulunanlar ise solun “ulusalcılık” ve “anti emperyalizm” duruşunu ortadan kaldırarak solu adeta mezhepsel ve bölgesel ırkçılık batağına saplamışlardır. 12 Eylül darbesi ile tasfiye edilen sağ ve solun yerini artık “Kürt İslamcı” Fetullah Gülen alıyor.
ÖZAL DÖNEMİ
Özal dönemi ülkemizin adeta kırılma noktası halini alıyor. Artık ülkemizde halk sindirildiğine, Türkler ise “Maraş”, “Çorum” olayları ile “alevi-sünni” çatışmasının ortasına atılıp birbirine düşman edildiğine göre, bu iki koldan hareket eden “Kürtçü” ve “İslamcı” kesimin birleştirilmesinde bir besi yoktu artık. Ve öylede oldu. Özal'ın kendisi zaten bir “Kürt İslamcı” idi. Özal partisine baktığınızda ise “Milliyetçilikleri” güdüklenmiş MHP ve siyasal İslamcı kürtlerin karmasından oluşan bir parti idi. O dönem de artık Fetullah sık sık boy gösteriyor. Terörle mücadele (!) adına güneydoğu da örgütleniyordu. Samanyolu televizyonu ile Milliyetçilerin gazını almak için programlar yapıyor ama güneydoğuda da “kürt islamın” temellerini atıyordu.
AKP VE KÜRT İSLAM
Hedeflerine adım adım yaklaşan “Kürtçü – İslamcı” ittifat AKP döneminde artık halktan gizlemiyorlardı birlikteliklerini. AKP'nin kurmay kadrosu ise “Nakşibendi” tarikatının “Kürtçü” siyasileri idi. Cüneyt Zapsu, Hüseyin Çelik, Mehdi Eker, Dengir Fırat, Ömer Çelik, Abdûlkadir Aksu, önde gelen “Kürt İslamcıları” ve AKP'nin lokomotifleri.
Bir dönem Türk milliyetçileri içinde olan “Gülen örgütü” de açıktan açığa “Kürt Sait” in çizgisini savunmaya başladılar. Oda tv'nin haberine göre, DİSİAD (Diyarbakır sanayicileri ve iş adamları derneği) ile Gülen'e yakın iş adamları bir toplantı yapıyorlar. O günden sonra STV ve diğer Gülen'ci TV ve radyolarda her gün bir “kürtçü” boy göstermekte. Hatta Gülenci, Pkk eylemlerini görmezden gelmektedir. Son PKK saldırısında ise gerek Hüseyin Çelik'in, gerek Tayyip Erdoğan'ın gerek Ahmet Türk(!) ve diğerlerinin açıklamalarına bakılırsa PKK eylemini örtbas etmek ve bu hain saldırıyı TSK üzerine yıkarak TSK “lağvetmek” ve “TeCe” yi “ Kürt İslam” kafesine sıkıştırmak için “PKK, AKP İTTİFAKI” kurulmuş durumdadır.
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - AKP-PKK İttifakı-Özgür KÖÇMEN
Ülkemizde siyasal İslâm ile bölücülük hep ikiz kardeş olarak ortada dolaşmışlardır. Daha cumhuriyet kurulmadan önceki bütün ayaklanmalarda da hep “Kürtçü- İslâmcı” ittifakı görülmüştür. Kürtçü Şeyh Sait ayaklanmasına kayıtsız koşulsuz destek verende, siyasal İslamın kurucusu Kürt Sait idi. Zaten güneydoğudaki seçimleri de iyi bir şekilde analiz ettiğimiz de kendilerini solcu ve demokrat olarak nitelemelerine karşın, seçimlerde bölücü ve gerici akımların ön plana çıkması ve demokratik ve laik partilerin ise esamelerinin okunmaması “bölücü dinci ittifakını” açıkça ortaya koymaktadır. Halbuki, “gerçek bir sol ile siyasal İslam” ya da “gecikmiş ulusallaşma ile siyasal İslam” asla bağdaşıklık kuramazlar. Çünkü, birinin olduğu ortamda diğerine yaşam hakkı yoktur. Hele hele İslam tarihine baktığımızda insanın her anına müdahale eden ve Arap “emperyalizminin” misyoneri haline gelen bir İslamla “materyalizmin” ya da “laik ulusallaşmanın” yan yana olması doğanın kanunlarına aykırı. Ama “Kürtçü - İslamcı” ittifakını görünce ortada bir “ulusallaşma” ve “İslamlaşma” olmadığını aksine, Türk düşmanlığına dayalı gerici blokunu görüyoruz.
İTTİFAK İKİ FARKLI KOLDAN BÜYÜDÜ!
Cumhuriyet döneminde fırsat bulamayan “siyasal İslam” ve “Kürtçü” akım ikinci dünya savaşından sonra ve “DP” “Emperyalizm” işbirliği sonucu CHP iktidarını devirmelerinin ardından “siyasal İslam” ve “Kürtçü” akım, iki farklı koldan ülkemizi bir ahtapotun kolları gibi sarmaya başladılar. Aslında birbirinden farklı gibi gözükse de DP, AP, ANAP, MSP,RP vb partilerin üst yönetimlerinde Cumhuriyet ve Laiklik düşmanı “Kürt İslamcı” siyasetçiler bulunmuş ve bu partilere destek vermişlerdir.
FETULLAH GÜLEN VE PKK
1970 yıllarda Kürtçü akımlar dönemin rüzgarına kapılarak sol cenahta yer alsalar da, eğilimler genelde batı ile ittifak halinde olan ve bir şekilde rejim karşıtı sağ cenah ta daha fazla ağırlıklarını hissettirmişlerdir. O dönem Kürt Sait'in ardılı olan Fetullah gülen örgütü komünizmle mücadele adına MHP içine sızarak Milliyetçi Hareket Partisi'ni Milliyetçiliği Halletme Partisi haline çevirmişlerdir. Simgesi Kurt olan MHP'nin, simgesinin üç hilale dönüştürülmesi de Milliyetçiliğin tasfiyesinin bir resmidir. Sol cenahta bulunanlar ise solun “ulusalcılık” ve “anti emperyalizm” duruşunu ortadan kaldırarak solu adeta mezhepsel ve bölgesel ırkçılık batağına saplamışlardır. 12 Eylül darbesi ile tasfiye edilen sağ ve solun yerini artık “Kürt İslamcı” Fetullah Gülen alıyor.
ÖZAL DÖNEMİ
Özal dönemi ülkemizin adeta kırılma noktası halini alıyor. Artık ülkemizde halk sindirildiğine, Türkler ise “Maraş”, “Çorum” olayları ile “alevi-sünni” çatışmasının ortasına atılıp birbirine düşman edildiğine göre, bu iki koldan hareket eden “Kürtçü” ve “İslamcı” kesimin birleştirilmesinde bir besi yoktu artık. Ve öylede oldu. Özal'ın kendisi zaten bir “Kürt İslamcı” idi. Özal partisine baktığınızda ise “Milliyetçilikleri” güdüklenmiş MHP ve siyasal İslamcı kürtlerin karmasından oluşan bir parti idi. O dönem de artık Fetullah sık sık boy gösteriyor. Terörle mücadele (!) adına güneydoğu da örgütleniyordu. Samanyolu televizyonu ile Milliyetçilerin gazını almak için programlar yapıyor ama güneydoğuda da “kürt islamın” temellerini atıyordu.
AKP VE KÜRT İSLAM
Hedeflerine adım adım yaklaşan “Kürtçü – İslamcı” ittifat AKP döneminde artık halktan gizlemiyorlardı birlikteliklerini. AKP'nin kurmay kadrosu ise “Nakşibendi” tarikatının “Kürtçü” siyasileri idi. Cüneyt Zapsu, Hüseyin Çelik, Mehdi Eker, Dengir Fırat, Ömer Çelik, Abdûlkadir Aksu, önde gelen “Kürt İslamcıları” ve AKP'nin lokomotifleri.
Bir dönem Türk milliyetçileri içinde olan “Gülen örgütü” de açıktan açığa “Kürt Sait” in çizgisini savunmaya başladılar. Oda tv'nin haberine göre, DİSİAD (Diyarbakır sanayicileri ve iş adamları derneği) ile Gülen'e yakın iş adamları bir toplantı yapıyorlar. O günden sonra STV ve diğer Gülen'ci TV ve radyolarda her gün bir “kürtçü” boy göstermekte. Hatta Gülenci, Pkk eylemlerini görmezden gelmektedir. Son PKK saldırısında ise gerek Hüseyin Çelik'in, gerek Tayyip Erdoğan'ın gerek Ahmet Türk(!) ve diğerlerinin açıklamalarına bakılırsa PKK eylemini örtbas etmek ve bu hain saldırıyı TSK üzerine yıkarak TSK “lağvetmek” ve “TeCe” yi “ Kürt İslam” kafesine sıkıştırmak için “PKK, AKP İTTİFAKI” kurulmuş durumdadır.
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - AKP-PKK İttifakı-Özgür KÖÇMEN