AKP’nin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu eleştirmeye hakkı var mı?

aytoldi

New member
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
1,156
Reaction score
0
Puanları
0
Çok ilginç şeyler oluyor, çoook!

Dün sabah saatlerinde ilk haber Erzurum’dan geldi:

Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandı.

Sonra...

Ankara’da inanılmaz bir hareketlilik başladı:

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanmasını görüşmek üzere acilen toplandı.

Bu toplantıya Adalet Bakanı katılmadı...

Eğer Adalet Bakanlığı Müsteşarı da katılmasaydı; Kurul toplanamayacak ve konuyla ilgili bir karar alamayacaktı...

Ama...

Sayın Müsteşar toplantıya katıldı...

Üstelik gündemin belirlenmesi sırasında da kabul oyu kullandı...

Yani; HSYK’nın, Erzincan ve Erzurum’da olup bitenleri görüşmesine “yeşil ışık” yaktı...

Sonra... Toplantıyı terk etti!

Böylece HSYK’nın verdiği kararın sorumluluğuna ortak olmadı ama...

Karar vermesini sağladı...

HSYK da oy çoğunluğuyla, Erzincan Başsavcısı’nın hukuka aykırı şekilde gözaltına alındığına, bu nedenle Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın da aralarında bulunduğu dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi...


***


Peki; sonra ne oldu?

“Liberal ve dinci miçolar” ekranları bastı; HSYK üyelerini “hâkim ve savcıların yetkilerine müdahele etmekle”, “soruşturmaları engellemekle”, “dosya kapatmakla” suçlamaya başladı!

Öğle saatlerinde ise AKP’nin tavrı belli oldu...

Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, zehir zemberek bir açıklama yaparak, “HSYK suç işlemiştir. Alınan karar yargı bağımsızlığına vurulan bir darbedir” dedi...

***


AKP kurmayları HSYK’yı ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler; bu karar AKP iktidarının “AÇIK DESTEĞİ” sayesinde çıktı...

Çünkü hepimiz biliyoruz ki; toplantıya Adalet Bakanlığı Müsteşarı katılmasaydı ve gündemi kabul yönünde oy kulanmasaydı, HSYK daha önce onlarca kez olduğu gibi bu kez da karar alamayacaktı...

***


Sahi:

Adalet Bakanlığı Müsteşarı neden toplantının yapılmasını sağladı?

Neden gündemi kabul etti?

Ve gündem belli olunca neden apar topar toplantıyı terk etti?

Tüm bunları Adalet Bakanı’ndan habersiz mi yaptı?

Öyleyse; Adalet Bakanı neden müsteşarını görevden almadı?

Eğer Müsteşar, Adalet Bakanı’nın izniyle HSYK toplantısına katılıp, onun belirlediği stratejiyi izlediyse; o zaman ağızlarından ateş saçan AKP kurmayları Adalet Bakanı ile ters düşmüş olmuyor mu?

Partisiyle bu kadar ters düşen bir Bakan’ın istifa etmesi gerekmez mi?

Yoksa... Bunların hepsi bir “ince taktik”ten mi ibaret?

***


“Liberal ve dinci miçolar”; haydi bu soruları da yanıtlayın...

Her şeyi biliyorsunuz ya...

Elbette, bunları da bilirsiniz!


***



GÜNÜN SORUSU

Erzincan Başsavcılığı’nın talimatıyla yapılan telefon dinleme kayıtları da sonunda ortaya döküldü. Sorumlu gazetecilik anlayışının gereği olarak bu konuşmalara ilişkin tek satır bile yazmayacağım...

Ama sormadan da duramayacağım:

Ergenekon iddiasıyla yargılanan sanıklara, hatta suçsuz kişilere ilişkin dinleme kayıtlarını yayınlayıp, özel hayatlara burunlarını sokmakta hiçbir sakınca görmeyen yandaş medya, bu tutanakları da yayınlayacak mı?


***



Devlet kesesinden 50 bin lira maaşla iktidar miçoluğu!

İktidarın kayıtsız şartsız destekçisi ve asker karşıtı ekonomi profesörü Mehmet Altan’ın devletin yönetimindeki Cine-5 televizyonundan her ay 50 bin TL maaş aldığı iddia edildi...

İddianın sahibi, gazeteci Sabahattin Önkibar...

Önkibar’ın dünkü yazısına göre, elektrik faturalarına ödediğimiz paralarla ayakta duran devlet televizyonu TRT de Tayfun Talipoğlu’na ayda 60 bin TL maaş veriyormuş...

TEKEL işçilerine zırnık verilmez:

Çünkü devlet büyüklerimiz “fakir fukaranın, garip gurebanın” parasını kimselere yedirmez!

Ama iktidar yandaşlarına bol keseden maaş ödenir!

O zaman kimse “fakir fukara, garip gureba edebiyatı” yapmaz...

Ne diyelim:

Yaşasın iktidar miçoloğu, yaşasın özgür ve zengin medya!

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=AKPnin_Hkimler_ve_Savcilar_Yuksek_Kurulunu_elestirmeye_hakki_var_mi&tarih=18.02.2010&Newsid=288231&Categoryid=4&wid=102
 
Bence yok .Olsaolsa HSYK nın hükümeti eleştirme hakkı vardır.

şaka bir yana başlığa bakınca bile yazının içieriğini anlamak mümkün
 
çok soru işaretleri var.:utan sonu ne olacak bakalım bu gerilimin :sigara:
 
Çünkü devlet büyüklerimiz “fakir fukaranın, garip gurebanın” parasını kimselere yedirmez!

Ama iktidar yandaşlarına bol keseden maaş ödenir!

O zaman kimse “fakir fukara, garip gureba edebiyatı” yapmaz..

Katılmamak elde mi?
 
Herkes haddini bilecek bu ülkede hiçbir kurum millet üstün değildir millet bu meclisi bu hukumetı secıyorsa herkes gerekenı yapacak
 
milletten kendini ustun sayanlar herzaman ezilmeye mahkumdur yandaslarida dahil
 
Çünkü devlet büyüklerimiz �fakir fukaranın, garip gurebanın� parasını kimselere yedirmez!

Ama iktidar yandaşlarına bol keseden maaş ödenir!

O zaman kimse �fakir fukara, garip gureba edebiyatı� yapmaz..

Katılmamak elde mi?

o bol keseden maaşı kanıtlayabilir misin ? iftiralarınızı değil gerçekleri yazın
 
Herkes haddini biliyor mu?

Sevgili arkadaşlar merhabalar.
Saat sabahın 05:00. Yeni uyanan varsa hayırlı sabahlar.

Bir vatandaş olarak anladığım kadarıyla Türkiye ve dünya gerçeklerinden habersiz ve muhtemelen dışarıdan güdülen bir müsvette diyordu ki:

Türkiyede kurumlar arası bir çatışma yada gerilim ortamı yoktur. Türk halkının birincil derdi geçim, iş, ekmek, aş değildir.

Peki neydi öncelikli ihtiyaçlarımız. Bir ülkenin var olma nedenine doğrudan saldıran hainlere açılım yapılmalıydı. Kendisi üretmeyip dışarıdan satın almalıydı. Olabildiğince borçlanmalıydı. İşleyen kuruluşlar atıl oldu diye 10 liralık değeri varsa 3 liraya satılmalıydı. İnsanların ekonomik kriz bahanesiyle işleri sonlandırılıp ardındanda sosyal devlet kisvesiyle odun, kömür, ekmek, beyaz eşya dağıtılmalıydı. insanlar iddianamelerle 2-3 yıl aptal yerine koyarak oyalanmalıydı. Halk çeşitli bahanelerle gruplara bölünüp birbirine düşürülmeliydi.... Diye uzayıp giden mutlu, huzurlu bir tablo.

Böylesi büyük başarılara imza atan kişileri, Türk halkını bu çağda yönetmeyi başardıkları için taktir ediyor ve alkışlıyorum.

Başka bir konu daha:
Demokratik ve çoğunluk desteği ile seçilmiş olmak elbetteki büyük bir fazilettir. Bu arada ben bu çoğunluğa katkı sunan biri değilim onuda belirteyim. İyi güzelde peki seçilen, yetki verilen kişi saçmalamaya başlamışsa oturup seyredilmeli mi. Seçtiğimiz kişiler vatanını, milletini, tarihini sevmiyorsa ne yapmalıyız. Oturup seyretmeli, üstüne üstlük birde taktir mi etmeliyiz. Bireysel anlamda bunu yapmak demek kendime saygı duymamak demek olur. Düşünme yeteneğime hakaret etmek demek olur. Benim fikrim bu.
 
Sevgili arkadaşlar merhabalar.
Saat sabahın 05:00. Yeni uyanan varsa hayırlı sabahlar.

Bir vatandaş olarak anladığım kadarıyla Türkiye ve dünya gerçeklerinden habersiz ve muhtemelen dışarıdan güdülen bir müsvette diyordu ki:

Türkiyede kurumlar arası bir çatışma yada gerilim ortamı yoktur. Türk halkının birincil derdi geçim, iş, ekmek, aş değildir.

Peki neydi öncelikli ihtiyaçlarımız. Bir ülkenin var olma nedenine doğrudan saldıran hainlere açılım yapılmalıydı. Kendisi üretmeyip dışarıdan satın almalıydı. Olabildiğince borçlanmalıydı. İşleyen kuruluşlar atıl oldu diye 10 liralık değeri varsa 3 liraya satılmalıydı. İnsanların ekonomik kriz bahanesiyle işleri sonlandırılıp ardındanda sosyal devlet kisvesiyle odun, kömür, ekmek, beyaz eşya dağıtılmalıydı. insanlar iddianamelerle 2-3 yıl aptal yerine koyarak oyalanmalıydı. Halk çeşitli bahanelerle gruplara bölünüp birbirine düşürülmeliydi.... Diye uzayıp giden mutlu, huzurlu bir tablo.

Böylesi büyük başarılara imza atan kişileri, Türk halkını bu çağda yönetmeyi başardıkları için taktir ediyor ve alkışlıyorum.

Başka bir konu daha:
Demokratik ve çoğunluk desteği ile seçilmiş olmak elbetteki büyük bir fazilettir. Bu arada ben bu çoğunluğa katkı sunan biri değilim onuda belirteyim. İyi güzelde peki seçilen, yetki verilen kişi saçmalamaya başlamışsa oturup seyredilmeli mi. Seçtiğimiz kişiler vatanını, milletini, tarihini sevmiyorsa ne yapmalıyız. Oturup seyretmeli, üstüne üstlük birde taktir mi etmeliyiz. Bireysel anlamda bunu yapmak demek kendime saygı duymamak demek olur. Düşünme yeteneğime hakaret etmek demek olur. Benim fikrim bu.


3 paraya satıldığını iddia ettiğin yerler nereleri , kanıtlar mısın?
Bu insanların ülkelerini sevmediklerini nerden biliyorsun açıklar mısın ?
Vahdettin e de hain demişlerdi ama Ecevit kendi itiraf etti değil mi?
Kirletme yıpratma siyaseti bir kenara bırakılmalı...
Türkiye nin sorunu açlık değil öyle mi peki o zaman tekel işçilerinin sorunu açlık değilse neydi?
Sana göre tarih sevmek ne demek ve tarih olarak kimi neyi baz alıyorsun , Osmanlıyı Selçukluyu mu yoksa daha da eskisini mi?
İktidar hakkında pek iyi seyler söylememiş bi de onlardan olmadığını belirtmişsin saçma...
sanki objektif bakar gibi görünmeye calısmıs ama alttan alta mesaj veriyorsun...
Türkiye de askeriyenin ve yargının hükümetle arasınıngergin olduğunu görmeyecek kadar mı başka şeylerle ilgileniyorsunuz FB maçında mı aklın ya da GS...
Askeriyenin AKP yi bir kaşık suda boğmak isterken AKP nin elinde tuttuğu kozlar neticesinde patırayamadığı aşikar...
Özel sektörler dediğin gibi işçi çıkarabilir , bundan hükümete ne?
Özelleştirme rekabet ve hizmet için şart , devlet tüccar değildir dünya liberalizmi benimsemişse sen komünist bir yaklasım gerçekleştiremezsin bu evrensel bir oyunun kurallarını kabul etmemeye benzer futbolda elle oynamak gibi...
 
Geri
Üst