
Adil Gür: Referandum Cumhurbaşkanlığı provası
Araştırmacı Adil Güre göre referandum bıçak sırtında. Gür, 12 Eylül aynı zamanda 2012de Tayyip Beyin Çankaya seçiminin provası olacak. Evet çıkarsa Gülün görev süresi tartışması başlar diyor
Referandum-totoda son günlere giriyoruz. Siyasi yorumcuların çoğu, birkaç ay önceki Kesin evet çıkar iddialarını Fifty-fifty ortada laflarıyla yumuşatmaya başladılar.
Oysa Adil Gür, aylardır aynı şeyi söylüyor: Referandum bıçak sırtında.
Son iki seçimde turnayı gözünden vuran A&G Araştırmanın kurucusu Adil Gürün siyasi analizlerine, ideolojik önyargılardan uzak olduğu için değer veriyorum. Toplumdaki siyasi trendleri serin kanlı bir teknisyen gözüyle okuyor, sloganvari ifadelere kolay kolay kanmıyor.
Dünkü sohbetimizde, Güre geçen hafta Ankarada sıkça duyduğum Evetler düşüyor tezini soruyorum. Katılmıyor. Ona göre zaten durum ilk günden beri başa baş. Bana göre Evetler hiç yüzde 60a varmadı diyor: Temel nedeni siyasi kutuplaşma. Kutuplaşma nedeniyle insanlar oylanan maddelere göre değil, aidiyet hissettikleri partiye göre hareket ediyor. Sandığa gidecek her yüz kişiden 90ı maddeleri bilmiyor bile.
Evet kampanyası dozu aştı
Dünkü sohbetimizde Adil Gürün çok önemli 3 saptaması daha oldu.
Bunlardan biri, yoğun Evet propagandasının geri tepmeye başladığı yolunda. Gerçekten de memlekette dağ taş Evet billboardlarıyla donatılmış durumda. Açtığınız her tele-vizyon kanalında Tayyip Erdoğan, her gazete manşetinde gizli bir Evet mesajı var. Doğru, Türk halkı, dedikleri gibi gücü sevebilir. Ama bu kadar yoğun bir Evet baskısı, bu mutlak güç algısı, makul bir siyasi denge olmadığı hissiyle de birleşince, geri tepmeye başladı. Bu aşırı güç algısı Hayır oylarını tetiklemiyor mu? Gür sorumu şöyle yanıtladı: Reklamcılıkta bir kural vardır. Yapacağınız reklamı dozunda ayarlamak lazım. Her yerde evet, ama hayır afişi billboardu neredeyse hiç yok. İletişimde de, halkla ilişkilerde de dozun aşıyor olması bıkkınlığa ve sıkılmaya neden olur. Evet kampanyası dozu aşmış durumda. Zaten bu kampanyalar normalde yüzde 3-4 üzerinde etkili olur. Kimse Aaa ne güzel afiş Evet vereyim bari demez. Ama bu sefer tam tersi bir etki oluyor. Evet kampanyası insanları rahatsız eder hale geldi.
Evetin halledemedikleri
Referandumda Evetin bizi ileri demokrasiye götüreceği söyleniyor. Oysa 13 Eylülde Evet çıksa bile Türkiye ileri demokrasiden çok uzak olacak. Neden mi?
BARAJ: Yüzde 10 gibi yüksek bir barajın olduğu bir ülke, ağzınızla kuş tutsanız ileri demokrasi sayılamaz. Meclisteki partilerin üzerinde anlaştığı tek şey, Kürt siyasetini parlamento dışında tutmak. Baraj düşmedikçe, Kürt siyasi hareketi resmen parlamentoya girmedikçe ne toplumsal barış, ne ileri demokrasi gelir.
YENİ ANAYASA: Oylanacak paket, Türk demokrasisinin en temel sorunlarını değil, sadece AK Partinin yüksek yargıyla olan sıkıntılarını çözmektedir. Türkiyenin ileri demokrasi olabilmesi için asıl değişmesi gereken HSYKya o değil bu seçsin maddesi değil, anayasanın tümüdür. Bu ülkenin ihtiyacı olan ciddi bir kamu reformu, yeni bir sivil anayasa ve daha kapsayıcı bir vatandaşlık tanımıdır.
KUTUPLAŞMA: Halk oylamasında liderlerin üslubu, toplumu inanılmaz gerdi. Korkarım Türkiye, İstikrarlı kalamayacak kadar gergin görüntüsü vermeye başladı. Sağ-sol kavgasına, siyasi rekabete sözümüz yok. Ancak toplumda artık sağ-sol kavgasının ötesinde Türk-Kürt gerilimi ve son zamanlarda yıkıcı bir fısıltı kampanyasıyla yürütülen Alevi-Sünni ayrışması vardır. Bu Türkiyeyi tehlikeli sulara sürüklemektedir.
SİVİL OTORİTERLEŞME: Referandumda Evet çıksa bile, 13 Eylülde Türkiyenin yüzleşmesi gereken bir sivil otoriterleşme meselesi olacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde anti-demokratik yöntemlerle demokrasi inşasının örneği yoktur. Söz ettiğim medyaya baskı, ifade özgürlüğünün önünde engeller, devlet imkanlarıyla telefon dinlemeler, devlet içinde gizli yapılanmalar ve demokrasiyle bağdaşmayan astığım astık, kestiğim kestik lider portresinin iyice yerleşmiş olmasıdır. 13 Eylülde bunlar hâlâ demokrasi önünde ciddi engeller olmaya devam edecektir.
BATIYLA?İLİŞKİLER: Referandum sonrası Türkiye acilen Batıyla örselenen bağlarının inşa etmelidir. Bunun demokrasiyle doğrudan ilgisi var. Batı ittifakı dışında kalan, alternatif arayışları olan bir Türkiyede demokrasinin garantisi yoktur. Batı mükemmel olmayabilir ama arzuladığımız açık toplum modeli sadece orda vardır.
Başbakanın mitingleri olumsuz etkilemeye başladı
Adil Güre göre, Tayyip Erdoğanın mitinglerinde kullandığı üslup da Evet oylarını olumsuz etkilemeye başladı: Eskiden Sayın Başbakan miting yaptığında, seçtiği konuya bağlı olarak trend yukarı giderdi. Ama son dönemde mitinglerin olumlu değil olumsuz etkisi olduğunu görüyoruz. Bunda en önemli neden, konuşma metninin dışına çıktığında kullandığı sert söylemler. Bu insanları tedirgin ediyor. Başbakan neden bu kadar sinirli ve gergin, diye düşünüyor, altından bir şeyler arıyorlar.
Erdoğanın Çankaya provası
Adil Güre, 13 Eylülde Evet ya da Hayır çıkmasının Abdullah Gül açısından ne anlam ifade edeceğini soruyorum. Ne alakası var? diyeceksiniz. Şöyle... AK Parti, şu zamana kadar Gülün görev süresinin 2012de mi 2014de mi biteceği sorunu bilerek ve isteyerek muallak bıraktı. Başbakan Erdoğanın Çankayaya ilgi duyduğunu, Cumhuriyetin seçimle başa gelen ilk cumhurbaşkanı olmak istediğini biliyoruz. Ancak Erdoğanın 2012de Çankayaya çıkmasının önünde iki engel var. Biri, Abdullah Gülle olan hukuku. Gülün gönlünü kıran, ezip geçen bir hamleyi kendine reva görmeyecektir.
Ama ikinci ve daha önemli neden, Erdoğanın aynı anda Türkiyenin hem en popüler hem de en sevilmeyen siyasetçisi oluşu. Evet, Erdoğan en çok oy alan siyasi lider. Ancak AK Parti içinde yapılan araştırmalarda, Abdullah Gülün Çankayaya seçilmesi, Erdoğanın seçilmesinden daha kolay gözüküyor. Neden? Çünkü Erdoğanın bir o kadar da sevmeyeni var. Toplumu bölen bir figür. Oysa daha yumuşak bir siyasi çizgisi olan Gül, AK Parti dışı başka partilerin seçmeninden de oy alabiliyor.
Bu durum, Ak Parti yöneticilerinin dikkatinden kaçmıyor. İşte bir hayli kişiselleştirilmiş ve Tayyip Erdoğanı beğeniyor musun, beğenmiyor musun? oylamasına dönüşmüş olan bu referandum, ister istemez Erdoğanın Çankaya serüveninin de bir sınavı olacaktır.
Bu gözlemimi Adil Güre aktardığımda şöyle yanıtladı: Ben bu referandumu anayasa oylamasından daha çok Tayyip Beyin 2012 deki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bir güç gösterisi olarak görüyorum. Evet çıkarsa, partide 13 Eylülden itibaren Sayın Gülün görev süresinin 2012 de bittiği dillendirilmeye başlanacaktır. Bu yüzden referandum bir şekilde Tayyip Beyin cumhurbaşkanlığı seçiminin provasıdır...
Katılmamak mümkün değil...
Aslı Aydıntaşbaş - Milliyet