Aids-hiv Nedir(arastırma)

kuzay

Pesimist
Katılım
2 Nis 2007
Mesajlar
28,387
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kalamazsın Bu Hayatta Bakire ,En Azından Hayat Koy
aids%20isareti1.jpg




berserk_aids.JPG


AIDS
AIDS, tedavi alınmadığı takdirde 'HIV' virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatarak yol açtığı bir sendromdur. AIDS tablosuna gelen kişiler; cilt kanseri ve bunun gibi ciddi enfeksiyonlara yakalanırlar. Açılımı "Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromufare viris taşıyan kişiye HIV pozitif denir. HIV pozitif olmak ile AIDS olmak aynı şey olmadığı gibi, her HIV pozitif olan kişi AIDS tablosuna gelecektir diye bir durum yoktur. Günümüzde uygulanan ART ilaç tedavisi ile HIV pozitif olan kişiler AIDS tablosuna gelmeden yaşamlarını sürdürebilmektedirler. af çok acı verir ama geçer yağlı yiyecek yemeyin Yani doktor olarak bilinenin aksine, HIV pozitif olan kişiler artık ölümü beklemiyorlar. Günümdeki tedavi olanakları ile HIV/AIDS artık kronik bir hastalıktır.

HIV virüsü kana bulaştıktan sonra uzun yıllar belirti vermeyebilir. Bulaşma gerçekleştikten 3 ay sonra yapılan testler en doğru sonucu verir....


Belirtileri
HIV bulaştıktan sonra, AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre, 3 - 5 yıl, hatta bazen daha uzun süre sonra ortaya çıkar. HIV bulaştığı vücutta çeşitli hücrelere, özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır. Zarar gören CD4T hücreleri giderek azalır ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlayan uçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük görülür. Tüberküloz, pamukçuk, diğer bakteri, mantar ve protozoon hastalıkları fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkar.Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir. Kaposi sarkomu ve bazı lenfomalarda HIV enfeksiyonunu düşündüren önemli belirtilerdendir. Kesin tanı için anti-HIV testi yapılır.


Korunma Kan nakli sırasında, AIDS testi yapılmamış kontrolsüz kan asla kullanılmamalıdır.
Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, jilet, makas, diş hekimliği aletleri, akupunktur iğneleri kesinlikle kullanılmamalıdır ve kullanılmasına izin verilmemelidir. Böyle işlemlerde bir kez kullanılıp atılan araç-gereç kullanılmamalı ya da kullanılan aletler kesinlikle dezenfekte ya da sterilize edilmelidir.
Beden kişiye aittir. Uygulanacak işlemler sırasında akla takılan soruları sormaktan çekinmemek gereklidir.
HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan vermemelidir.
HIV'li sperm sıvısı, genital sıvı ya da kanın bulaştığı alet ve eşyanın yaralı dokuya teması ile de HIV bulaşabilir.
Açık yaralar, vücuda mikrop/virüs/bakteri girişini engellemek için bantla kapatılmalıdır.

Cinsel İlişki HIV her türlü cinsel ilişki ile bulaşır. Güvenli cinsel yaşam kurallarına uyulması HIV'in cinsel yolla bulaşmasını büyük oranda engeller.

Cinsel ilişkide "koruyucu kılıf" (prezervatif, kondom, kaput) kullanılması, güvenli cinsel yaşamın ilk şartıdır. Kurulan cinsel ilişkinin tehlikeli olmayacağı düşünülse bile prezervatif kullanımı ihmal edilmemelidir. Çoğu kişi HIV'in yalnızca fahişelerde, uyuşturucu kullananlarda, eşcinsellerde bulunduğuna dair yanlış bir kanaate sahiptir ve bu nedenle bu sayılan gruplar dışındaki ilişkilerinde kondom kullanımını ihmal eder.

Ancak, AIDS belirli bir sosyal grubun hastalığı değildir. Hastalığın mikrobu olan HIV, cins, ırk, renk, din, yaş farkı gözetmeksizin herkese bulaşabilir. HIV, kontrolsüz kan verilmesi, HIV ile kirlenmiş alet kullanılması gibi kişinin elinde olmayan nedenlerle ya da kişinin kendisinin ya da cinsel eşinin HIV pozitif kişilerle prezervatif kullanmadan ilişki kurması durumunda kişiye ve/veya eşine bulaşabilir. HIV pozitif olan kişi kendisini ve cinsel eşini korumak için her türlü cinsel ilişkisinde prezervatif kullanmalıdır.

Prezervatif doğru takılmalı ve vazelin gibi petrol türevi kayganlaştırıcı kullanılmamalıdır. Prezervatifi paketinden çıkarırken zedelenmemesine dikkat edilmelidir. Kesici aletler kullanmak ya da uzun tırnaklar prezervatife zarar verebilir. Prezervatif penis sertleştikten sonra takılmalıdır. Ucunun (meninin akması için ayrılan bölüm) sıkılarak havası boşaltıldıktan sonra prezervatif penisin başına yerleştirilmelidir. Prezervatif alt kısmından aşağıya doğru açılır. Son olarak, üzerine kayganlaştırıcı sürülür. Kayganlaştırıcı riski azaltır. Kayganlaştırıcı (lubricant) cinsel birleşmenin daha rahat gerçekleşmesini sağlayarak prezervatifin yırtılmasını engelleyen bir sıvıdır. Prezervatifi taktıktan sonra üzerine kayganlaştırıcı sürmek güvenli seks için gereklidir. İstenirse, parmak ile anüs deliğine de kayganlaştırıcı sürülebilir. Vazelin, el kremi, masaj yağı gibi maddeler kullanılmamalıdır. Bunlar, kimyasal özellikleri yüzünden prezervatifin zarar görmesine neden olurlar. Doğru kayganlaştırıcı, yağ içermemeli, su bazlı olmalıdır. Boşaldıktan sonra, prezervatif alt kısmından tutularak çıkartılır. Hiçbir zaman aynı prezervatif ikinci kez kullanılmamalıdır. Son olarak penis yıkanmalıdır. Bu işlem, penisin üzerinde meni kalmamasını sağlar.

Açılmamış prezervatif ısıdan, güneşten, floresan ışığından ve nemden korunmalıdır. Bunlar, prezervatifin ana maddesi olan lateksi zayıflatarak ilişki sırasında prezervatifin zedelenmesine, yırtılmasına neden olabilirler.



Hiv nedir
Hiv, Human Immunodeficieny Virus (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) kelimelerinin baş harfleri ile adlandırılmış HIV virüs, bağışıklık sisteminin içine yerleşerek, bireyin bağışıklık sistemini zayıflatan bir virüstür.
Hiv Pozitiflik nedir?

Kanında HIV virüsü bulunan kişilere HIV pozitif denir. Bu kişiler aynı zamanda kanında antikor bulunan seropozitif (Anti-HIV testi=ELISA testi pozitif) kişilerdir.
Hiv hakkında bilgi

1984 yılında AIDS olarak bilinen hastalığın ilk rapor edilişinden üç yıl sonra HIV-1 olarak adlandırılan virüs bulundu. Bu gelişmeden 2 yıl sonra 1986 yılında HIV virüsünün ikinci tipi olan HIV-2 'ye rastlanıldı. Batı Afrika'daki hastalarda rastlanan bu virüse daha önce hiç rastlanmamıştı. HIV-1 ve HIV-2 viral yapı bulaşma fonksiyonları ve fırsatçı enfeksiyonları açısından benzerlik göstersede, enfeksiyonun coğarafisi bakımından birbirinden ayrılırlar.

HIV-2 antikorunun test edilmesi HIV-1 gibi mümkündür ve kliniklerde, sağlık merkezlerinde ve hastanelerde mümkündür. HIV-2 antikor testi, HIV-2 enfeksiyonuna yakalanabilme riski yüksek olan kişiler için tavsiye edilir. Mesela, Batı Afrika'da yaşayan insanların hemen hemen tamamına yakını yüksek HIV-2 riski taşırlar. Bu nedenle Batı Afrika'lı bir sex partneri yada bir Batı Afrikalı insandan kan transferi sizinde HIV-2 riski altına girmenize neden olabilir. Yapılan araştırmalarda, Batı Afrika'da doğan çocukların büyük bir kısmında HIV-2 enfeksiyonuna rastlanmıştır.

HIV-2 virüsünün üretmiş olduğu antikor ile HIV-1 in üretmiş olduğu antikor benzerdir. Antikor ilk üç ay içinde tesbit edilebilir. 1992'den bu yana araştırmalarda kombine test kitleri hazırlanmış ve bu kitlerle hem HIV-1 hemde HIV-2 nin kolayca tesbit edilebilmesi sağlanmıştır.

HIV-2 virüsünün doğal tarihçesi konusunda yeterli bilgi olmamasına rağmen, bazı raporlarda HIV-2 nin oluşma süresinin HIV-1 den daha uzun olduğu varsayılmaktadır. HIV-1 ile HIV-2 nin belirtileri aynıdır fakat şuda unutulmamalıdır ki belirtiler tek başına kişinin HIV-2 ile enfekte olduğunu göstermez.

Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk HIV-2 vakası 1987 yılında görülmüştür. Bu vakanın görülmesinden sonra, hastalıktan korunma ve önleme merkezi (CDC) tarafından HIV-2 enfeksiyonu taşıyan hastalar üzerinde yapılan demografik, klinik ve labratuvar çalışmaları il e bilgi toplanmıştır. Virüsün keşfinden 30 Haziran 1995 e kadar 62 vaka rapo edilmiştir. Bunun yanında HIV-1 ve HIV-2 nin aynı anda görüldüğü vakalarda olmuştur. Aynı yıllarda Avrupa'da iki vaka tesbit edilmiştir. Günümüzde bu rakamın ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. HIV-2 de HIV-1 gibi küresel bir yayılma süreci içine girmiştir.


Hiv'in yapısı

Yapı olarak HIV basitlik göstermektedir. Viral kılıf genetik yapıyla birlikte eşlemede kullanılan protease (p9), reverse transkriptaz & RNAse (p66) ve integrase gibi enzimleri ve proteinleride içinde bulundurur. Bu materyal yapısal proteinlerden (p24) oluşan ve capsid adı verilen tek katmanlı bir tabaka içinde tutulur. Bu katmanın çevresinde ek yapısal proteinlerden (p17) oluşan bir matrix protein membranı bulunur. Virüsün en dışında yukarıda saydığımız tüm yapısal elementleri bir kılıf gibi kaplayan ve enfekte edilen hücrelerden (genellikle bağışıklık sistemi hücreleri T-Lemfosit, makrofaj) alınan yağsı maddelerden oluşmuş bir viral zarf bulunur. Lipid membranın üstünden dışarı doğru fırlamış sayısız zarf glikoprotein (gp160) başları mevcuttur. Bu uçlar virüsün enfekte edeceği hücreye çeşitli hücre yüzey reseptörleri ile bağlanma işlemini kolaylaştırır.

Zarf likoproteinleri iki ayrı parçadan oluşur. Yüzey glikoproteinleri (SU) , gp120 olarak gösterilir ve transmembran glikoproteinleri (TM) , gp41 olarak gösterilir. Bu numaralar proteinlerin dalton cinsinden yaklaşık atomik ağırlıklarını saptamak için önemlidir. Bu iki sayının toplamı (120+41) aşağı yukarı 160 daltona eşittir. Buda birleştirilmiş iki zarf glikoproteinin gp160 olarak gösterimi demektir.

Aşağıdaki şekli incelerseniz virüsün yapısı hakkında görsel olarak bilgiler edinebilirsiniz.

hiv.gif









Aids nasıl bulaşır
AIDS virüsü birçok vücutsal sıvıda bulunmasına rağmen kişi daha önceden enfekte olmuş başka bir kişiyle cinsel birleşme sırasında AIDS'li partnerinin kanından, menisinden ve vajinal boşalmadan dolayı AIDS virüsünü kendi vücuduna bulaştırabilir.Virüs kişinin cinsiyetine göre vajina yada penisten kan dolaşımına girer.Penis, parmak yada herhangi bir nesnenin vajinaya sokulması sırasında vajina duvarlarında çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük bir açıklık meydana gelir ve virüs bu açıklığı kullanarak vücudun içine rahatça girer.Bundan dolayı AIDS virüsü penisten rectum ve vaginaya geçebilir. AIDS virüsünün bulaşma riskinin bulunduğu diğer bir populasyon grubu ise uyuşturucu kullanıcılarıdır.Uyuşturucu bağımlılarının uyuşturucuyu(özellikle eroin)kendilerine enjekte etmeleri sırasında şırınga ucunda yada içinde bir miktar kan kalması olasıdır. Eğer kalan kanın AIDS li bir kan olduğu düşünülürse, virüs aynı şırıngayı kullanan başka bir bağımlının kan dolaşımına kolayca girebilecektir.Şırıngada kalan kanın miktarı ne kadar az olursa olsun içinde yaşayan AIDS virüsü mutlaka olacak ve aynı şırıngayı kullanacak olan bağımlıya doğrudan doğruya aktarılacaktır. AIDS bulaşma riski altındaki diğer bir grup ise hemofili (hemophilia) hastalarıdır. Hemofili vücuttaki K vitamini eksikliğinden meydana gelen kanın pıhtılaşmaması hastalığıdır.Hemofili hastaları zaman zaman kan yada kan ürünleri almak zorundaırlar. Eğer kullanılan kan yada kan ürünleri AIDS virüsü ile enfekte olmuş ise hasta bu ürünlerden birini aldığında hastalık onada bulaşacaktır.Güvenli kan ve kan ürünlerinin hazırlanması bilinmesine rağmen ne yazık ki çoğu yerde yapılmamaktadır. Diğer bir konu ise AIDS hastası bir kadının hamile kalmasıdır.Bu durumda hastalık kadının daha doğmamış bebeğine dahi bulaşacaktır.Yaklaşık olarak dört bebekten bir tanesi AIDS hastası bir anneden doğmakta ve anne hastalığın gelişmesiyle ölmektedir. Yaşayan bebeklerde, büyüyerek ya kan yoluyla, ya seksüel birleşme ile yada uyuşturucu kullanarak sahip oldukları hastalığı başka insanlara bulaştıracaktır.

başka bir kaynakta ise :

Korunmasız cinsel ilişki ile bulaşır
Tüm bulaşmaların %80-85 i bu yolla olmaktadır. HIV kanda bulunduğu gibi erkeğin sperm sıvısında, kadının vajina salgısında da bulunur. Cinsel ilişki sırasında vagina, penis, anüs mukozası veya ağızdaki zedelenmiş doku ve çatlaklardan vücuda girerek; erkekten kadına, kadından erkeğe, erkekten erkeğe veya kadından kadına bulaşabilir. AIDS ten başka cinsel ilişki ile bulaşan en önemli hastalıklar; bel soğukluğu (gonore), frengi (sifiliz) ve bulaşıcı sarılık (viral hepatit)dir.
Kan ile bulaşır
Tüm bulaşmaların %10-15 i bu yolla olmaktadır. AIDS hastasının ve taşıyıcısının kanında HIV bulunur. HIV li kanla bulaşma çeşitli şekilde olur:

Kontrolsüz kan nakli ile bulaşır.
Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş; şırınga, iğne, cerrehi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri, akupuntur iğneleri, jilet, makas gibi tüm kesici ve delici aletler ile bulaşma olabilir.
HIV li erkek ve kadının cinsel organlarındaki kanamaların veya adet kanının penise, vajinaya ve ağıza teması ile bulaşma olabilir.
Damar içi uyuşturucu kullananların paylaştıkları iğne, enjektör ve uyuşturucu madde eritilen kaşıklar ile bulaşma olabilir.
HIV li organ, doku ve sperm nakli ile de bulaşma olasılığı vardır.
Anneden bebeğine bulaşır.
Tüm bulaşmaların %3-5 i bu yolla olmaktadır. HIV, hasta veya taşıyıcı anneden bebeğine gebelik, doğum veya emzirme sırasında bulaşabilir. HIV pozitif kadının doğuracağı çocuğa HIV ın geçme oranı %30 civarındadır. Gebe annenin tedavisi ile bu oran %7 ye düşmektedir. Sütle geçme oranı fazla olmamakla birlikte, HIV pozitif annelere emzirme önerilmez. Gebelik ve HIV ile ilgili bilgiler için AIDS Danışma Merkezine başvurunuz.

HIV in Bulaşmadığı Durumlar Nelerdir?

HIV günlük yaşamda, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı soluma ile bulaşmaz. HIV sağlam deriden geçmez.
Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı;
El sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, yanaktan ve elden öpme;
Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon;
Tuvelet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam;
Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması, kedi köpek ve diğer hayvanlarla yaşamak, HIV in bulaşmasına neden olmaz.


Aids'den korunmak
Şüphesiz cinsel birleşmeden kaçınmak AIDS virüsünün bu yolla size bulaşmasını engelleyecektir.Fakat çoğu insan hayatlarında seksüel davranışlardan bir ölçüde olsa kaçınmak yerine bunu farklı kişilerle farklı yollarla denemeye devam etmektedir ve ne yazık ki günümüzde bu seçimi yapmış insanların bir çoğu sabah bir AIDS hastası olarak uyanmıştır. Seksüel birleşmeye girdiğiniz her kişi daha büyük bir risktir.Çünkü her yeni partner AIDS virüsüyle enfekte olma ihtimalini arttırmaktadır.Bu kendi hayatınızla RUS RULETİ oynamak gibidir.

Latex prezervatifler AIDS virüsünün meydana getirdiği enfeksiyonlara karşı korunmanın en etkin yoludur.Çünkü prezervatifler virüsün bir kişiden diğerine geçmesini engelleyecek fiziksel bariyer görevi yaparlar.Bu nedenle, AIDS veya herhangi bir zührevi hastalığa yakalanma riskini azaltmak için prezervatif kullanılması gerekmektedir.

Kişiler; hangi seksüel aktivitenin ne kadar riskli olduğunu öğrenerek, seksüel davranışlarını değiştirebilir ve böylece AIDS'e yakalanma riskinide azaltabilirler. AIDS bulaşma riski açısından az riskli diyebileceğimiz bir çok seksüel davranış olduğu bilinmektedir.Fakat;prezervatifsiz seksüel birleşme içeren aktivitelerin sonucunda kolayca AIDS bulaşabileceği unutulmamalıdır.
AIDS konusunda hepimizin üstüne düşen görev yalnızca kendimizi korumak değil, aynı zamanda diğer insanlara da HIV virüsünden korunma yollarını anlatmaktır.

Cinsel yolla bulaşan bu hastalıktan kaçınmanın en GÜVENİLİR yolu korunmasız cinsel ilişkiye girmemek ve tek eşliliği tercih etmektir.

Koruyucu kılıf (kaput, kondom, prezervatif) her cinsel ilişkide ve doğru olarak kullanılmalıdır.

Kan ve kan ürünlerinin, doku ve organ nakillilerinin kontrolü sağlık kurumlarınca yapılmaktadır. Bunun dışında delici ve kesici aletlerin (enjektör, iğne,vs.) paylaşılmaması gerekmektedir.

HIV pozitif kadına gebe kalmaması tavsiye edilmelidir. Eğer gebe kalmışsa riskleri anlatılmalı, bebeği doğurmakta ısrarlı ise ilaç tedavisine başlanarak risk en aza indirilmeye çalışmalıdır.

Güvenli kan elde etmek için Güvenli Kan bağışçılarına ihtiyaç duyulmaktadır ki hastalığın 6-12 haftalık Pencere döneminin olması sebebiyle kişi/kişilerin riskli davranışta bulunması sonucu az da olsa kan ile bulaşma söz konusu olduğundan dolayı böyle davranışlarda bulunan kişilerin kan bağışlamaması en yakın AIDS Danışma hattına başvurmaları gerekmektedir.

HIV taşıyıp taşımadığından emin olmadığınız kişilerle gireceğimiz her türlü cinsel ilişkide mutlaka koruyucu yöntem olarak kondom kullanılması gerekmektedir.

Kan ürünlerinin mutlaka gerekli testlerden geçirilmiş olduğundan emin olmak gerekir.

Berberde tıraş olurken kendimiz için yeni bir jilet kullanıldığından emin olunmalı.

Kuaförlerdeki Manikür ve pedikür aletlerinin dezenfekte edilmiş olmasına dikkat edilmeli




Aids ve Uyuşturucular

Uyuşturucu kullanıcıları kullandıkları şırıngaları başkalarıyla paylaştığı sürece AIDS bulaşma riski altınadır. Damardan uyuşturucu kullanımı sonucunda doğan riskler Damarda uyuşturucu kullanmak kişinin kendisini birçok konuda risk altına sokması demektir.Hepatit-B ve Endokarditis gibi kanla taşınan hastalıklar kirli şırıngaların kullanımıyla kolayca bulaşılabilir.

Yüksek dozda uyuşturucu alınmasıda kullanıcının sağlığını etkileyebilecek başka bir tehdit unsurudur.Çünkü uyuşturucuların kuvveti bilinemediğinden kullanıcı vücuduna ne kadar uyuşturucu enjekte ettiğini bilememektedir. Şırınga içinde kalan hava kabarcıklarının kazayla vücuda enjekte edilmesi kan dolaşımını durdurmaktadır.Ayrıca kirli şırıngaların kullanılması AIDS riskinin yanında abse ve tetanoz gibi hastalıklara da neden olmaktadır.

San Fransisco AIDS Kurumu uyuşturucu kullanıcılarına AIDS riskini azaltmak için aşağıdakileri önermektedir:

Şırıngalarınızı Paylaşmayın

Eğer uyuşturucu almaya devam ediyorsanız, AIDS riskini azaltmak için şırıngalarınızı kimseyle paylaşmayın.Aksi takdirde şırıngalarınızı paylaştığınız kişiyle hastalıklarıda paylaşmak zorunda kalırsınız.Bu nedenle kendi aletlerinizi edinin ve birileriyle paylaşmak gibi bir gaflete düşmeyin.

Aletlerinizi Temizleyin

Uyuşturucu enjeksiyonunda kullandığınız cihazları her kullanımdan sonra yıkayın ve dezenfekte etmek için bir sonraki kullanıma kadar alkol içinde bırakın.

Vücudunuzu Temizleyin

Şırıngayı enjekte etmeden önce, uyuşturucuyu vuracağınız bölgeyi alkolle temizleyin.

Sağlığınıza Dikkat Edin

Eğer kendinizi zayıf ve yorgun hissediyorsanız, herhangi bir hastalık kaptığınız anlamına gelebilir.Bu nedenle her ihtiyacınız olduğunda tıbbi tedavi görün, düzenli gıda alın ve yeterli ölçüde dinlenin.
 
Geri
Üst