Ahmet Kaya Şarkı Sözleri

Zevkler Ve Renkler tartışılmaz.Ben dinlemem sen dinlemezsin ama elbette bir dinleyen vardır.Her dinleyene it deme hakkını size vermez bu gmz ardı edilemeyecek bir gerçektir.Hakaret vb içerikli mesaj çekmek forum kurallarına aykırıdır.İnsanlık değerlerine bir tecavüzdür.Polemik yaratıp buranın huzurunu bozmayın lütfen.Bu bir şarkı sözüdür paylaşıma açılmıştır beğenirseniz yorum yaparsınız.Beğenmezseniz yorum yapmazsınız.Yorum yapma zorunluluğu yoktur ;).Tutup dinleyelere it vb şekilde ithamda bulunamazsınız.

Ayrıca yazık denilecek bir kişi aranıyorsa emin ol biz değiliz.Bu cümleleri kurup bizi zan altında bıraktığın için asıl sana yazık.Daha düzgün kendini ifade etmek varken it demek niye anlamadım.

By_Chuckies​
 
Juma' Alıntı:
bune kardesim silin sunu 30.000 kardeşimizin katılı pkk yanlısı bi itoglu itin sarkısı dinliyen en az onun kadar it dir!!!. yazık size

aynı fikirdeyim ama görüşlerimi daha düzgün ifade ettim istersen mesajını düzelt biraz :mad:
 
arkadaşlar bitim kadar sevmem .ama şarkıcılığına,yorumuna birşeyde demem.
aslında şarkılarının burda yer alması bana koydu.
eleştiri, tarz olarak itici ,tahrikçi olmadığı sürece olmalı.nasıl arkadaşların buraya topic açmaları özgür iradeleriyle gerçekleştiyse onları eleştiren arkadaşımada saygı duyulması gerek.....sadece TARZ.....lütfen politik tartışmaya dönmesin ama..
 
Juma' Alıntı:
bune kardesim silin sunu 30.000 kardeşimizin katılı pkk yanlısı bi itoglu itin sarkısı dinliyen en az onun kadar it dir!!!. yazık size
ağzını topla yoksa sana yedirtirler söylediğin lafı ben kendimi senin kadar küçük düşürmem acizsin
 
yine gece gece Ahmet Kaya damarım tuttu walla bi kaç tane daha vereyim şarkı ...

Birde Sen Gitme

Akşamlar böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner

Bir de sen gitme
Bir de sen gitme içimden
Yaralıyım ben

Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yalnızım

Biraz da sen ağla
Ölürken bile hasretim sana
Bir tek sen anla

Söz - Müzik: Ahmet Kaya


-------------------------------------------------------

Sivastopol Marşı

Akşamlar böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner

Bir de sen gitme
Bir de sen gitme içimden
Yaralıyım ben

Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yalnızım

Biraz da sen ağla
Ölürken bile hasretim sana
Bir tek sen anla



-----------------------------------------

Doğum Günü

İnsanların yüzlerini göremiyorum
Boğazım düğüm düğüm çözemiyorum
İstesen de yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı
Tutsam da yırtsam
Ah elim tutuşmasa, elini tutsam
Susmasan konuşsan sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü bağrıma bassam.

Doğum günüm bugünüm
Doğum günüm gülüm
Doğum günüm diyorsun;
Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene
Karakollar beni alır sorgular gecelerce
Hiç bekleme belki gelmem gelemem senelerce.


----------------------------------------

Çek Mustafa Çek

Genç kadınları kültürümüzle etkiledikten sonra
Vesta kızlarına, rahibelere saldırdıktan sonra
Leylakları yaktıktan bulutları gömdükten sonra
Elimize ne geçti, elimize ne geçti
Akademide bir koltuk ve bir de çek defteri
Akademide bir koltuk ve bir de çek defteri
Çek Mustafa çek çek
Çek çek rakı çek
Senin ömrün hep böyle çekmekle mi geçecek
Çek Mustafa çek çek
Çek çek rakı çek
Senin ömrün hep böyle ahkam kesmekle mi geçecek

Müzeleri havaya uçurduktan sonra
Ün peşinde koşup
O kadınla yattığımızı düşledikten sonra
Gazetelere geçsin diye
Adımız yalvar yakar olduktan sonra
Elimize ne geçti, elimize ne geçti
Akademide bir koltuk ve bir de çek defteri
Akademide bir koltuk ve bir de çek defteri
Çek Mustafa çek çek
Çek çek rakı çek
Senin ömrün hep böyle çekmekle mi geçecek
Cek mustufa cek cek
Çek çek rakı cek
Çek bir de benim için akademik rakı çek



son bir de söylemek istediğim şeyler var burası şarkı sözü bölümü siyaset yapma yeri değil .Lütfen işi siyasete karıştırmayalım. Siyaset yapan kim olursa olsun gereken ceza verilsin ....
 
Arkadasim Herkes Istedigini Dinlemekte Yapmakta Serbest Ama Bu Konuyu Kapatirsaniz Cok Iyi Olur Dinlemeyin Su Adami(adamda Denmez Ama!!) Dinleseniz Nolur Dinlemeseniz Nolur?
Ben Bu Adam Yuzunden 2 Arkadasimi Yitirdim Sizde Dinleyerek Iyice Destek Olmayin


Insallah yanlıs anlasılmıyorumdur
 
Zevkler Ve Renkler tartışılmaz.Ben dinlemem sen dinlemezsin ama elbette bir dinleyen vardır.Her dinleyene it deme hakkını size vermez bu gmz ardı edilemeyecek bir gerçektir.Hakaret vb içerikli mesaj çekmek forum kurallarına aykırıdır.İnsanlık değerlerine bir tecavüzdür.Polemik yaratıp buranın huzurunu bozmayın lütfen.Bu bir şarkı sözüdür paylaşıma açılmıştır beğenirseniz yorum yaparsınız.Beğenmezseniz yorum yapmazsınız.Yorum yapma zorunluluğu yoktur ;).Tutup dinleyelere it vb şekilde ithamda bulunamazsınız.
 
Yüregim yaniyor Ahmet Kaya

Yüregim yaniyor Ahmet Kaya



Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk.
Gözüm yaşarıyor,
Yüreğim yanıyor/kanıyor,
Olmasaydı sonumuz böyle.

“Biri saksımızı çiğneyip gitti
Biri duvarları yıktı
Camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi
Bizi yaraladı
Biri şarabımızı döktü
Soğanımızı çaldı
Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı... olmasaydı sonumuz böyle”

Gözüm yaşarıyor
Yüreğim yanıyor /kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle

Dağlarda çoban ateşiydik
Dolanarak mavzer yatağında
Ceylanın pınara inişiydik
Göğsüm daralıyor,
Yüreğim kanıyor,
Olmasaydı sonumuz böyle.

“Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe
Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında
Birer çiğ damlasıydık
Bahar sabahında gül yaprağında
Dedim ya;
Hiç yoktan susturuldu şarkımız
Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor
Bitmeseydi... bitmeseydi bizim öykümüz böyle”

Göğsüm daralıyor
Yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle.
 
Entel Maganda

"Piposu ağız kenarında
Bodrum' un entel barında
Herkesin yargılamaktan
Kimse kalmamış yanında.

Sakalları şarap tasında
Dikilmiş barın ortasında
Tanınsın diye bekliyor
Sanırsın dev aynasında.

Behey sanat hırsızı
Behey üretme kabızı
Birazcık efendi ol
Bırak elinden şu sazı.

Bir eli televizyonda
Öteki eli basında
Bir şeylerin tadı kalmış
Dişlerinin arasında.

Başkalarına hümanist
Karısına karşı dayı
Nasıl beceriyor bilmem
İkisi birden olmayı.

Behey sanat hırsızı
Behey üretme kabızı
Birazcık efendi ol
Bırak elinden şu sazı.

Konuşurken solcusun
Yaşarken karambolcusun
Oportinizme bulaşmış
Tipik bir orta yolcusun.

------------------------------------------------


Şiire Gazele

Senin eşkin meni düşürdü dile
Ne ce aşığh olur bülbüller güle
Hasret cektim, könül verdim, seni sevdim men,
Hasret cektim, könül verdim, seni sevdim.

Böyle bir güzele, eşkimir gazele,
Şiire gazele könül verdim şiire gazele

Eger menden ayrıl, gezip dolansın
Menim bu eşkime yigane kalsın
Alışaram, ot tutaram, hem yanaram men
Alışaram, ot tutaram, hem yanaram.

Bunuda bilmerem, sensiz men gülmerem
Könlümü vermerem, hec kesemem könlümü vermerem.


----------------------------------------------------

Çilli Kedi


Bu yoksulluk beni delledi
Aldı aklım yaktı külledi

Bunu yapan iki kişi
Biri erkek biri dişi
Halden bilmez iki kişi
Vay!..

Çilli kedi, çilli kedi vay
Ciğerimi yedin kedi vay

Bunu yapan iki kişi
Biri erkek biri dişi
Halden bilmez iki kişi
Vay bee!..



Söz : Ahmet Kaya
Müzik : Ahmet Kaya

------------------------------------------------------------

Ayrılığın Hediyesi


Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız doğmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Birben kaldım tenhasında...
Gecenin avutulmamıs ben.

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç boynunun
Kolyesi olsun
Buda benim sana
Ayrılırken hediyem olsun.

Soytarılık etmeden
Güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden
Doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine
Sezebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu
Arasıra biliyorsun
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir
Yargılayıp asiyorum
Bu son olsun, son olsun.

Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın
İşi gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında gecenin
Hic uyumamış ben
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç
Boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun.

Kafamı duvara vurmadan
Tanıyabilmek seni
Beyninin icindekileri anlıyabilmek ve
Yitirmeden yüzündeki anlık
Tebessümü
Bütün saatleri öyleyce
Dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı üç pakete
Çıkarttım günde
Olsun gözüm olsun,
Ne olacaksa olsun...


Sıkıntılı günlerin ilacı , her derde deva şarkılar....
No pain , no game !!!
 
walla bayılıyorum ahmete ya helal olsun wallahi süpper bi sesi ve vardı ve mutevaziydi
 
Bu Konunun Kesinlikle Kapanmasini Istiyrum Diğer Konularda Türkiyenizi Vatanizi Savunurken Burda Ahmet Kayanin şarki Sözlerimi Paylaşiliyor Paylaşilicak çok Bestecimiz Var Ahmet Kaya Gibi şerefsizlere Yer Yok !!!
 
Bak Sayın Dostum Artık Bu Ve Bunun Gibi Konuları Cevaplamaktan Sıkıntı Gelmiş Durumda Bana Ve Arkadaşlarıma.Dinleyen Var Dinlemeyen Var Herkesin ÖZgür İradesi Biz Paylaşımlarımızı Yaparız Dileyen Bakar Okur Dilemeyen Okumaz Yorum Yapma Gereğinde Kendini Hissetmez..Sanatçıyı Sevmemesi bilimum arkadaşların Bu konuyu Kapattırma Eylemini Gerektirmez HH yönetimi olarak bize.

Vatanımızı savunmaya gelince Türküm Türk Çocuğuyum Kanımın Son Damlasına Kadar Yurdumun Refahı İçin Canımı Seve Seve Veririm Laf söylettimem.Konuyu saptırmayalım lütfen.
 
bazı arkadaşlar hala akıllanmadı galiba , hala sorular hala sorunlar

size Ahmet Kaya hakkında yazılan bi yazıyı okutayım sonra da bütün son olarak bütün şarkı sözlerini vererek konuyu kapatayım...

O arkadaşar şu yazıyı bi okusunlar bence

unutturulmaya çalışıldıkça hatırlanandır.

bugün bir işhanına girdiğinizde diyarbakır türküsü dinleniliyorsa herkes tarafından, otobüste insanların cep telefonlarından giderim melodisi yükseliyorsa, mahkeme kalemlerindeki genç kızlar yakamoz'u söylüyorlarsa, yanınızdan geçen adam sizden duyduğu "söyle yağmur çamur değmedi yüreğime" mısrasını "söyle ben nerdeyim sen nerde" diyerek tamamlayabiliyorsa ahmet kaya hakettiği yere gelmeye başlamış demektir. yıllarca türk halkı'na komünizmden bile daha kötü tanıtılan ahmet kaya artık kamuya açık yerlerde ve hatta kamu binalarında duyulmaya başlanmıştır. ne yazık ki ömrü kendisinin artık bir tabu olmadığını, toplumun her kademesi tarafından kabul edildiğini görmeye yetmemiştir. her alanda uygulanan boykota rağmen insanların belleğinden silinememiş, aksine her gün biraz daha büyümüştür. bir anka kuşu gibi, kendini külünden yaratmıştır.

ve tarih ahmet kaya'yı yazacaktır, "ben adam olmam" diyenleri değil.


ve şarkı sözleri bütün hali ile

PHP:
Giderim
Artik seninle duramam, 
Bu aksam çikar giderim.
Hesabım kalsın mahşere,
Elimi yıkar giderim.

Sen zahmet etme yerinden,
Gürültü yapmam derinden,
Parmaklarımın üzerinden,
Su gibi akar giderim.

Artık sürersin bir sefa,
Ne cismim kaldı ne cefa,
Şikayet etmem bu defa,
Dişimi sıkar giderim.

Bozar mı sandın acılar,
Belaya atlar giderim,
Kurşun gibi mavzer gibi,
Dağ gibi patlar giderim.

Kaybetsem bile herşeyi,
Bu aşkı yırtar giderim,
Sinsice olmaz gidişim,
Kapıyı çarpar giderim.

Sana yazdığım şarkıyı,
Sazımdan söker giderim,
Ben ağlayamam bilirsin,
Yüzümü döker giderim.

Köpeklerimden kuşumdan,
Yavrumdan cayar giderim,
Senden aldığım ne varsa,
Yerine koyar giderim.

Ezdirmem sana kendimi,
Gövdemi yakar giderim,
Beeddua etmem üzülme,
Kafama sıkar giderim.


Ayrılğın Hediyesi
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız doğmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Birben kaldım tenhasında...
Gecenin avutulmamıs ben.

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç boynunun
kolyesi olsun
Buda benim sana
ayrılırken hediyem olsun.

Soytarılık etmeden
güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden
doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine
sezebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu
arasıra biliyorsun
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir
yargılayıp asiyorum
Bu son olsun, son olsun.

Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın
İşi gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında gecenin
Hic uyumamış ben
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç
boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun.

Kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
Beyninin icindekileri anlıyabilmek ve
Yitirmeden yüzündeki anlık
tebessümü
Bütün saatleri öyleyce
Dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı üç pakete
çıkarttım günde
Olsun gözüm olsun,
ne olacaksa olsun...


Vurdular Beni
Degirmen başında vurdular beni
Kilimli çarşafa sardılar beni
Vurma zalım vurma nar danesiyem
Anamın babamın bir danesiyem

Atımı bağladım nar ağacına
Yar goturdu beni dar ağacına
Vurma ragıp vurma nar danesiyem
Anamın babamın bir danesiyem


Amenna
Yaşayanlar bir gün ölür,
Bir gün ölür elbette
Ağaçlarla balıklarla,
Kuşlarla ben amenna
Ağlayanlar birgün güler,
Birgün güler elbette
Uyanmakla anlamakla,
Bilmekle ben amenna
Kısa çöp uzun çöpten
Hakkını alır elbette
Direnmekle kurtulmakla
Barışla ben amenna


Öyle bir yerdeyim ki
Öyle bir yerdeyim ki
ne karanfil ne kurbağa
Bir yanım mavi yosun
Dalgalanır sularda
Dostum dostum
Güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe

Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah Allah
Kızım düşmüş sokağa
Dostum dostum
Güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe


Bahtiyar
Geçiyor önümden
Sirenler içinde
Ak eller ustunde
Çiçekler içinde
Dudaginda yarım
Birsevdanın hüznü
Aslan gibi gögsü türküler içinde
Rastlardım avluda
Hep volta atarken
Cigara içerken Yavuz coplanırken
Kimseyle konuşmaz
Dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış
Öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü bahtiyar
Yaralıyım yerde kalan sazı kadar
Benide saldılar o kaldı içerde
Çok sonra duydum ki
Yozgatta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler
Gazete çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyordu
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu...


Başkaldırıyorum
Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum
Çünkü başını kuma
Saklayanlardan tiksindim
Başkaldırıyorum
Yine söylüyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Aşağılık pazarlıkların
Adı anılmayacak benle
Bir dalgayım halkdenizinde
Köpürdüm
Başkaldırıyorum
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum hey
Varın benim farkıma

Yine söylüyorum
Gözü bağlanmış korkulardan
Yasaklardan baskılardan
Asla irkilmiyorum
Çünkü kan emici yarasadan
çıldırdım
Başkaldırdım
Ve söz veriyorum
Üç kağıtçının ve pezevengin
Teslimiyetin yolu
ugramayacak bana
Bir çiçeğim halk
ormanında fıskırdım
Başkaldırıyorum
Ben bir biçak ucuyum
kavga vermis halkına
Başkaldırıyorum hey
herkes varsın farkıma


Diyarbakır
Diyarbakır etrafında tanklar var
Kuşatmışlar dörtbiryandan
kenti ordular
Kalkacak nerdeyse ayağa surlar
İstemezler gün görmeden
öle sen aman
Namluları gögsümüze dayandı
Gece bastı gene zulum dadandı 
Yağlı ilmik boynumuza dolandı
İsterler ki gün görmeden
öle sen aman


Doğum Günün
İnsanların yüzlerini
göremiyorum
Boğazım düğüm düğüm
çözemiyorum
İstesende yanına gelemiyorum
Tutsam şu karanlığı
Tutsamda yırtsam
Ah elim tutuşmasa elini tutsam
Susmasan konuşsan
sesini duysam
Tutsam güzel yüzünü
bağrıma bassam
Doğum günüm bugünüm
Doğum günüm gülüm
Doğum günüm diyorsun
Doğum günün kutlu olsun
Mutlu ol senelerce
Sana boncuktan kuş yaptım
Konacak pencerene
Karakollar beni alır
sorgular gecelerce
Hiç bekleme belki gelmem
gelemem senelerce


Geçmiyor Günler
Burda çiçekler açmıyor
Kuşlar süzülüp uçmuyor
yıldızlar ışık saçmıyor
Geçmiyor günler geçmiyor
Avluda volta vururum
Kah duşünür otururum
Türlü hayaller görürüm
Geçmiyor günler geçmiyor
Dışarıda mevsim baharmış
Gezip dolaşanlar varmış
Günler su gibi akarmış
Geçmiyor günler geçmiyor

Gönülde eski sevdalar
Gözümde dereler bağlar
Aynadan hayalin ağlar
Geçmiyor günler geçmiyor
Yanımda yatan yabancı
Her söz zehir gibi acı
Bütün dertlerin en gücü
Geçmiyor günler geçmiyor


Kara Yazımız
Geçmedi yare sözümüz
Yollarda kaldı gözümüz
Yere sürüldü yüzümüz
Böyleymiş karayazımız

Çiçekler açılmaz oldu
Pınarlar içilmez oldu
Yar bize gülmez oldu
Böyleymiş kara yazımız

Yalnız ona yar demiştik
Onda birşey var demiştik
O bizi anlar demiştik
Böyleymiş kara yazımız

Hey gönül gene bu gece
Kederim geceden yüce
Gel susalım beraberce
Böyleymiş kara yazımız


Lilimarlen Türküsü
Akşam olur mektuplar
hasretlik söyler
Zagrep radyosunda
Lilimarlen türküsü
Siperden sipere
Ateş tokuşturanlar
Karanlıkta dem tutan
ishak kusu

Biz insanlar yemin
ettik imanımız var
hürriyet için hürriyet aşkına
Savulacak dönem
Savulacak düşman
Dehrin cefasını cektik
Sefasını süreceğiz.


Metris
Metrisin önünde durdum
Hasretim yerlere vurdum
Dağlarda uçan kuştum
Kanatlarımdan vuruldum
Yıllar varki yorgunum ben
Gökyüzüne vurgunum ben
Mahpuslarda durgunum ben

Metrisin önü kahveler
Kahvede can annem bekler
Dağlar köyler türkü söyler
Yolumu gözler


Sabır Kalmadı
Her şarkının içinde
Ben seni görürüm
Sevdan bir nefes gibi
Çekmezsem ölürüm
Sabır kalmadı içimde
Dertler yaş oldu gözümde
Bu yoksulluk denizinde
Boğulmadan gel
Sensiz isyan ettim heran
Dünyam kahır, dünyam zindan
Yine başım duman duman olmadan gel

Yıllardir ne bir haber
Ne bir selamını aldım
Bu koskocaman dünyada
Sensiz yapayalnız kaldım
Sabır kalmadı içimde
Dertler yaş oldu gözümde
Bu hasretlik denizinde
Boğulmadan gel...


Sürmeli Koyun
Sürüler içinde sürmeli koyun
Şafaklar atıyor gel yarim soyun
Gencikken ettiler bana bir oyun
Ne yandasın sürmeli palazım ne yanda
Ellerim saz çalar gönlü ne yanda
Aşağıdan gelir gelinin göçü
Gelin mi ettiler canımın içi
Boynumda sakladım verdiğim saçı
Ne yandasın sürmeli palazım ne yanda
Ellerim saz çalar gönlüm ne yanda


Tedirgin
Sarı sıcak yazılar uzak
Dost uzanan eller uzak
Karanlıklar kurmuş tuzak
Benim sonum dünden belli
Haramiler sarmış yolumu
Güvercinler muhbir ucar
Telden tele fermanım gider
Benim sonum dünden belli
Gözlerim dolar kan sanırım
Betonlar boğar nefessiz kalırım
Şahidim yoktur
Perdeler örtük
İnanamassın ağlarsın

Geceler mi sen, benmi yorgunum
Mermiler mi sen, benmi yangınım
Düşlerim tutsak
Yüreğim sürgün
İçimde bir çocuk tedirgin

Suskunum vurgunum
tedirginim benim
haylanmaz uslanmaz
tedirgin...

Dağlarda kar yollar uzar
Yar belinden kollar uzar
Hasımlarım kurmuş tuzak
Benim sonum dünden belli
Müfrezeler sarmış yolumu
Menekşeler solgun açar
Dilden dile fermanım gider
Benim sonum dünden belli
Gözlerim dolar kan sanırım
Betonlar boğar nefessiz kalırım
Şahidim yoktur
Perdeler örtük
İnanamassın ağlarsın....


Üşür ölüm bile
Bir ormanda tutup onu
bağladılar ağaca
Yumdu sanki gözlerini
uyur gibi usulca
Bir soguk yel eser
üşür ölüm, ölüm bile
Anlatır akan kanı
beyaz sesiyle

Diz çöktüler karşısında
sonra ateş ettiler
Parçalanan yüreğine
yuva kurdu mermiler
Bir soguk yel eser
üşüm ölüm, ölüm bile
Anlatır akan kanı
beyaz sesiyle

Gelip kondu bir güvercin
ellerine o gece
Kırmızı bir çelenk oldu
bileğinde kelepçe
Bir soguk yel eser
üşüm ölüm, ölüm bile
Anlatır akan kanı
beyaz sesiyle


Ağlama Bebeğim 
Ağlama bebek, ağlama sende 
Umut sende herşey sende. 
Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye 
Bu kırgınlık bu dargınlık sıkıntın niye. 
Çok uzakta öyle bir yer var 
O yerlerde mutluluklar 
Bölüşülmeye hazır 
Bir hayat var. 
Ağlama bebeğim ağlama sende 
Yarın sende herşey sende. 
Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye 
Bu suskunluk bu durgunluk kızgınlık niye.



Dost 
Benim sevdalarım yeni filizlenir 
Doymasa da toprak can can içinde 
Şu kara günlerim yeni beyazlanır 
Doymasa da yürek can can içinde. 
Gül yüzlü gül destim 
Pirim ben sana küstüm 
İnan değil sana kastım 
Cahille sohbeti kestim 
Dost, dost. 
Filizlerim kokar gül deste gibi 
Bülbül figan eder sanki yasta gibi 
Benim deli gönlüm yine hasta gibi 
Artar eksilmiyor can can içinde 
Gül yüzlü gül desti 
Pirim ben sana küstüm 
İnan degil sana kastım 
Cahille sohbeti kestim 
Dost, dost.


Dosta Düşmana Karşı 
Zindanlardan taşa taşa kar beni 
Mamak'lardan Metris'lerden sor beni 
Diyarbekir'e kanla bastım mührümü 
Ceset ceset kefen kefen sar beni 
Bu türkü mor dağlarin emanetidir 
Firari mahpuslara bir avuç su 
Bir türkü dilimi içerdekine 
Çeyiz sandığında oyalı yazma 
Memeye süt 
Ve baharın toprağa bereketidir 
Sığmaz dört duvarın yanına dikenli tele. 
Cesur bir mermidir mavzer yatağında bu 
Önü kıtlık-kıran, zemheri 
Ardı ateş gülü 
Kizilcik 
Ve menekşedir 
Bir teli asuri vurur, bir keldani 
Ve yeşile çalar her mevsim 
Petrol mavisini 
Kan kızılını 
Kavruk dudakların tuzunda tadı 
Firat'ı, Dicle'yi vurur 
Heyy bree 
Şahin gagasında can suretidir 
Gül benizlim sevdiğim 
Bu türkü 
Mor dağların emanetidir 
Gün kar yanığı yüze vuranda 
Derbeşir gökçe yürek 
Kasketi kederde gömleği kan 
Sevdası bir uçurumdur 
Gözleri kar tanesi, gözleri hançer 
Gözleri cesarettir. 
Krizantem çiçeğidir emeği gülüm 
Elleri cesurdur ve de hünerli 
Mor dağların ardında 
Üç koca destan 
Üç koca dünya, üç denklem 
Üç şifre, üç atom çekirdeği ve 
Bir Çakmak, bir kıvılcım bir de dinamit 
Gün kar yanığı yüze vuranda. 
Mor dagğların türküsü gelir 
Onlar güneşin bağrında ateş 
Yeryüzünde bir taze çiçektiler 
Namluda namusun fişengi 
İsyanda yürek 
Kara düşte. 
Bembeyaz gerçektiler 
Bin yıllarin sevdası 
Nazlım 
Sabır kıyısında 
Kin köpüğü al almada 
Başaklarda gül dudaklarda hasret. 
Söyle türkünü sen 
Erinme nazlı bacım 
Ağlamadan karalar bağlamadan 
Kına gecelerinin sevincinde 
Lurke'de, Goven'de 
Temirağa'da.


Ölüm dörtlügü 
Ölüm her aklına geldiğinde 
Ah edip vah edip inleme 
Bu halinde tanrıyı incitmiş olacaksın 
Ecel kapını çaldığı zaman 
Evi telaşa verme 
O gelidiği zaman 
Sen gitmiş olacaksın.


Demedim mi Haydar 
Biz dağlarda keklik idik 
Şimdi bu çöplükte bir karga olduk 
Bizim de boyumuzu aştı bu sehir 
Yerlere serildik madara olduk 
Demedim mi Haydar demedim mi sana 
Bu İstanbul yutar adamı 
Demedim mi Haydar demedim mi söyle 
Bu serefsiz geceler satar adamı 
Biz umutlar yolcusuyduk 
Rakı sofrasında bir meze olduk 
Bizimde harcımız değildi sevmek 
Yosmalar içinde kepaze olduk 
Demedim mi Haydar demedim mi sana 
Bu İstanbul yutar adamı 
Demedim mi Haydar demedim mi söyle 
Bu şerefsiz geceler satar adamı


Yetiş nerdesin 
Ne daglar yıkılır ne de duvarlar 
Of çeker ağlarım yetiş nerdesin 
Kurumuş pınarlar gelmez baharlar eyvah eyvah... 
Ah eder ağlarım yetiş nerdesin 
Canım nerdesin sen gülüm nerdesin sen 
Bekle ben öyleyim ki o zaman gelesen 
Beyaz mintanına boş yastığına 
Yüz sürer ağlarım yetiş nerdesin 
Yandım atasına kul oldum yana Allah Allah! 
Diz çöker ağlarım yetiş nerdesin


Diyarbakır Türküsü 
Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım 
Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım 
Bu dağlarda gençligim cayır cayır yanarken 
Ay vurur gözyaşına ben gecede kalırım 
Üzülme sen üzülme başını öne eğme 
Gün olur kavuşuruz dert etme Diyarbakır 
Ağlama sen ağlama kanlı bezler bağlama 
Bu yangın söner birgün ağlama Diyarbakır 
Diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım 
Bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım 
Arkadaşların yüzü ağır ağır solarken 
Gün doğar yaylalarda kahrımdan utanırım 
Ey fırtınalı bayır ey mazlum Diyarbakır 
Dağlarinda kızıl ateş alnında kızıl bakır 
Çiğdemler solar gibi anneler yanar gibi 
Dizlerine döküldüm ağlama Diyarbakır


Karlı Dağlar 
Ilgaz dağlarında çocuk doğurdun sen 
Memende süt yoktu 
Karla doyurdun sen 
Sardın sarmaladın anam 
Sırtına vurdun anam anam 
Terketmedin karlı yolları 
Yolda çile çeker 
Şerife bacım hey 
Eller dönmüş gözler çekilmez acı 
Çocuğuna değil 
Yurduna sancın 
Terketmedin karlı yolları


Hiç Bir Şeyimsin 
Sen benim hiç bir şeyimsin 
Yazdıklarımdan çok daha az 
Hiç kimse misin bilmem ki nesin 
Lüzumundan fazla beyaz 
Sen benim hiçbir şeyimsin 
Varlığın anlaşılmaz 
Galiba eski liman üzerindesin 
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak 
Dudaklarınla cama çizdiğin 
En fazla sonbahar otellerinde 
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak 
Yalnızlığı öldüresiye çirkin 
Sabaha karşı öldüresiye korkak 
Kulağı çabucak telefon zillerinde 
Sen benim hiçbir şeyimsin 
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım 
Henüz boş bir roman sahifesinde 
Hiç kimse misin bilmem ki nesin 
Ne çok cığlıkların silemediği 
Zaten yok bir tren penceresinde 
Sen benim hiçbir şeyimsin 
Yabancı bir şarkı gibi yarım 
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak 
Hiç kimse misin bilmem ki nesin 
Uykum arasında cağırdığım 
Çocukluk sesimle ağlayarak 
Sen benim hiçbir şeyimsin


Oy Havar 
Yangınlar 
Kahpe fakları 
Korku cığlıkları 
Ve irin selleri aç yırtıcılar 
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın 
Bir cana bir başa kalmışsın vay vay 
Pasatsız duldasız üryan 
Bir cana bir de başa 
Seher vakti leylim leylim 
Cellat nişangahlar aynasındasın 
Oy sevmişem ben seni 
Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu 
He canim 
Çiçek dağı kıtlık kıran 
Gül açmaz çağla dökmez 
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla 
Küfrünü medetsiz Munzur 
Şahmurat suyu kan akar 
Ve ben şairim... 
Namus işçisiyim yani 
Yürek işçisi 
Korkusuz pazarlıksız 
Kül elenmemiş 
Ne salkım bir bakış 
Resmin çekeyim 
Ne kinsiz bir rüzgar 
Mısra dökeyim 
Oy sevmişem ben seni! 
Ve sen daha demincek 
Yıllarda geçse demincek 
Bıcaklanmış dal gibi ayrı düştüğüm 
Ömrümüm sebebi ustam, sevgilim 
Yaram derine gitmiş 
Fitil tutmaz bilirim 
Ama hesap dağlarladır 
Umut dağlarla 
Düşün uzay cağında bir ayağımız 
Ham carık kıl çorapta olsa da biri 
Düşün olasılık, atom fiziği 
Ve bizi biz eden amansız sevda 
Atıp bir kıyıya bir zamanı 
Yarının çocukları gülleri için 
Herbirinin ayva tüyü için çilleri için 
Koymuş postasını 
Görmüş restini 
He canım 
Sen getir üstünü 


Oy Havar 
Muhammed, İsa aşkına 
Yattığım ranza aşkına 
Deeey dağları un eder ferhadın gürzü 
Benim de boş yanım hançer yalımı 
Ve zulamda kan ter içinde asi 
He desem koparacak dizginlerini 
Yediveren gül kardeşi bir arzu 
Oy sevmişem ben seni!


Kaçak ve anne 
Uçtum ateş üstüne 
Dağlansın diye sızım 
Sorma halim ne olur 
Yoruldum anlamsızım 
Yağmur doldu içime 
Acım sigarasızım 
Uyuyormusun anne 
Ben geldim vefasızım 
Suç oldu suç üstüne 
Her şarkım her yazım 
Vuruştum türkülerle 
Kanla beslendi sazım 
Bir rüzgarın önünde 
Kaçağım kuralsızım 
Duyuyormusun anne 
Yalnızım çok yalnızım 
Ah dağı vursam dizine 
Uyusam doymaksızım 
Sabah olmasa gece 
Kaçmaktan dermansızım 
Sür beni gül yüzüne 
Ki sende kalsın sızım 
Ağlıyormusun anne 
Gidiyor hayırsızım.


Hani Benim Gençliğim 
Hani benim gençliğim nerde 
Bilyelerim topacım 
Kiraz ağacında yırtılan gömleğimi 
Çaldılar çocukluğumu habersiz 
Penceresiz kaldım anne 
Uçurtmam tel örgülere takıldı 
Hani benim gençliğim nerde. 
Ne varsa bu gençliği yakan 
Ekmek gibi aşk gibi 
Ne varsa güzellikten yana 
Bölüştüm büyümüştüm 
Bu ne yaman celişki anne 
Kurtlar sofrasına düştüm. 
Hani benim gençliğim nerde 
Hani benim sevincim nerde 
Akvaryumum kanaryam 
Üstüne titrediğim kaktüs çiçeği 
Aldılar kitaplarımı sorgusuz. 
Duvarlar konuşmuyor anne 
Açık kalmıyor hiç bir kapı 
Hani benim gençliğim nerde 
Yağmurları biriktir anne 
Çağ yangınında tutuştum. 
Hani benim gençliğim nerde.


Suskun 
Rüya, bütün cektiğimiz 
Rüya kahrım, rüya zindan. 
Nasıl da yılları buldu, 
Bir mısra boyu maceram. 
Sus, kimseler duymasın. 
Duymasın ölürüm ha. 
Aymışım yarı gecede 
Yağar bir yağmur sonra... 
Yağıyor yeşil. 
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi, 
Bilmezler nasıl sevdik, 
İki yitik hasret, 
İki parça can. 
Sus, kimseler duymasın 
Duymasın ölürem ha 
Aymışım yarı gecede 
Seni bulmuşam sonra


Hikayemiz Bizim 
Bir güneşti gördüğüm dağlar ardında 
Uzanıp gittiğim yollar ateşti sanki 
Tuttuğum ellerde dostluk saklı bağrımda 
Yürüyüp gittiğim yollar ateşti sanki 
Bir volkandı içimizde coşan nehirler 
Coştukça umutlar hep taşardı sanki 
Ne oldu bizim güneşe neden doğmuyor 
Uzun uzak gecelerde sabah olmuyor 
Işte bizim hikayemiz hep böyle gider 
Umutlar hep gecelerde yol olur gider 
Işte bizim hikayemiz burda biter 
Aydınlıklar karanlıkta yol olur gider

 
 
 Geçmiyor Günler
Gecmiyor Günler 
Burda çiçekler açmıyor 
Kuşlar süzülüp uçmuyor 
Yıldızlar ışık saçmıyor 
Geçmiyor günler geçmiyor 
Avluda volta vururum 
Kah düşünür otururum 
Türlü hayaller görürüm 
Geçmiyor günler geçmiyor 
Dışarıda mevsim baharmış 
Gezip dolaşanlar varmış 
Günler su gibi akarmış 
Geçmiyor günler geçmiyor 
Gönülde eski sevdalar 
Gözümde dereler bağlar 
Aynada hayalim ağlar 
Geçmiyor günler 
Yanımda yatan yabancı 
Her söz zehir gibi acı 
Bütün dertlerin en gücü 
Geçmiyor günler geçmiyor.


Karanlıkta 
Akşam olur karanlıkta gezende 
Devriyeler adım adım gezende 
Kar kaplamış solmuş güller görende 
Sarılıp dallarına öpesim gelir. 
Sanki gökten kar yerine kan yağıyor 
Kar altında üşümüş bir çocuk ağlıyor 
Yaşlı gözleriyle bana bakıyor 
Akan gözyaşını içesim gelir. 
Iste böyle karanlıklar çökende 
Devriyeler adım adım gezende 
Yar uykuda ben yine penceremde 
Doğacak güneşi göresim gelir.


Kimdi bunlar 
Ne çıramız ne lambamız 
Karanlık yollarda kaldık 
Kor kor ateşlerde yandık 
Çok uslandık, usanmadık. 
Bir rüzgar gibi tarihten geçtiler 
Neler görüp neler geçirdiler 
Aç kaldılar yine dilenmediler 
Kimdi bunlar, kimdi bunlar. 
Kara perçemleri türkü türküdür 
Hiç değilse onlar insan gülüdür 
Dedilerki düsünmenin günüdür 
Kimdi bunlar, kimdi bunlar.


Sel Dağ 
Bu hasretlik kalir gitmez tenimden 
Eksilmez acilar ezik yüreğimden 
Alma başını nasırlı ellerinden 
Sen istedin gültenimde yaralar 
Bu ayrılık hem seni 
Hem beni yaralar. 
Sel dağda birleşince 
Dağda güller ezilince 
Yara açtı gültenimde 
Ağlar dağlar 
Dağlar ağlar 
Yüreğimi sancı sarar. 
Sel dağda kalır gitmez 
Sel altında güller bitmez 
Gültenimde yara geçmez.


Alnında Dağ Ateşi 
Alnını dağ ateşiyle ısıtan dostum 
Yüzünü kan ile yıkayan dostum 
Senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül 
Benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun. 
Simdi dingin gövdende büyüyen sessizlik 
Ellerimde patlamaya sabırsız mavzer olsun 
Başını omuzuma yasla 
Göğsümde taşıyayım seni 
Gövdem gövdene 
Gövden gövdeme can olsun.


Kum Gibi 
Martılar ağlardı çöplüklerde 
Biz seninle gülüşürdük 
Şehirlere bombalar yağardi her gece 
Biz durmadan sevişirdik. 
Acımasız olma simdi bu kadar 
Dün gibi dün gibi cekip gitme 
Bırakta sarılayim ayaklarına 
Kum gibi kum gibi ezip geçme. 
Sonbahar damlarda damlarımıza 
Biz seninle sararırdık 
Aydınlansın diye şu kirli yüzler 
Biz durmadan savaşırdık 
Acımasız olma şimdi bu kadar 
Dün gibi dün gibi çekip gitme 
Bırakta sarılayım ayaklarına 
Kum gibi kum gibi ezip geçme.


Mavi'nin Türküsü 
Şu dağdaki gezene bak 
Gözlerinin rengine bak 
Mavi gözler kan kan olmuş 
Su feleğin işine bak 
Seni vuran beni de vursun 
Su feleğin işine bak 
Dağlarda talan olurmu 
Dosta hiç yalan 
Ölürsem duyan olurmu 
Su felegin işine bak.


Acılara Tutunmak 
Acı cekmek özgürlükse 
Özgürüz ikimizde 
O yuvasız çalıkuşu 
Bense kafeste kanarya 
O dolaşmış daldan dala 
Savurmuş yüreğini 
Ben bölmüsüm yüregimi 
Başkaldıran dizeler. 
Aramakmış oysa sevmek 
Özlemekmiş oysa sevmek 
Bulup bulup yitirmekmiş 
Düşsel bir oyuncağı. 
Yalanmış hepsi yalan 
Yalanmıs hepsi yalan 
Sevmek diye bir şey varmış 
Sevmek diye bir şey yokmuş 
Acı çektim günlerce 
Acı çektim susarak 
Şu kısacık konuklukta 
Deprem kargaşasında 
Yaşadim bir kaç bin yıl 
Acılara tutunarak 
Acı çekmek özgürlükse 
Özgürüz ikimizde 
Acılardan arta kalan 
İşte bu bakışlarmış 
Buğu diye gözlerinde 
Gün batımı bulutlarmış.


Şafak Türküsü 
Beni burada arama 
Arama anne 
Kapıda adımı sorma 
Saçlarına yıldız düşmüş 
Koparma anne ağlama. 
Kaç zamandır yüzün traşlı 
Gözlerim şafak bekledim 
Uzarken ellerim kulağım kirişte 
Ölümü özledim anne. 
Yaşamak isterseken delice 
Ah.. verebilseydim keşke 
Yüreği avcunda koşan herbir anneye 
Tepeden tırnağa oğula 
Ve kıza kesmiş 
Bir ülkeye armağan 
Düşlerimle sınırsız 
Diretmişliğimle genç 
Şaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşıma 
Usulca acı verdi yanağımda tomurcuk 
Pir Sultan'ı düşün anne, Şeyh Bedretinn'i 
Börklüce'yi, Torlak Kemal'i 
Insanları düşün anne 
Düşün ki yüreğin sallansın 
Düşün ki o an güzel günlere inanan 
Mutlu bir Yusufcuk havalansın 
Yani benim güzel annem 
Ala şafağında ülkemin yıldız uçurmak varken 
Oturup yıldızlar icinde kendi buruk kanımı içtim 
Ne garip duygu şu ölmek 
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma 
Bir açıklaması vardır elbet giderken dar ağacına 
Geride masa üstünde boynu bükük 
kaldı kağıt kalem. 
Bağışlar beni güzel annem 
Oğul tadında bir mektup yazamadım diye 
Kızma bana. 
Elleri değsin istemedim 
Gözleri değsin istemedim 
Ağlayıp kokluyacaktın 
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda. 
Yaşamak ağrısı asıldı boynumda 
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim 
Ölmek ne garip şey anne 
Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı 
Sedef kakmalı bir kutu içinde 
Vermek isterdim çocukların ellerine 
Sonra, sonra benim güzel annem 
Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza 
Gecenin kıyısında durmuşum 
Kefenin cebi yok 
Koynuma yıldız doldurmuşum 
Koşun çocuklar koşun 
Sabah üstüme üstüme geliyor 
Kısacası güzel annem 
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok 
Gülmek umud etmek özlemek 
Ya da mektup beklemek 
Gözleri yatırıp ıraklara. 
Ölmek ne garip anne 
Artik duvarlari kanatırcasına tırnağımla 
Şaşkin umutlu şiirler yazamıyacağım 
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamıyacağım 
Baba olamıyacağım örneğin 
Toprak olmak ne garip şey anne. 
Uçurumlar ki sende büyür 
Dagdır ki sende göçer 
Ben bayram derim çiçek derim 
Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim 
Gül yanaklı çocuğa benzer 
Yinede oğlunu yitirmek ne garip şey anne 
Her kavgada ölen benim 
Bayrak tutan çarpışan 
Her kadın toprağı tırnaklıyarak 
Doğurur beni 
Özlem benim kavga benim aşk benim 
Bekle beni anne. 
Bir sabah çıkagelirim 
Bir sabah anne bir sabah 
Acını süpürmek için açtığında kapıyı 
Adı başka sesi başka 
Nice yaşıtım 
Koynunda çiçekler 
Çicekler içinde yeni bir ülke getirirler.


Nerden Bileceksiniz 
Üstüm başım toz içinde 
Önüm arkam pus içinde 
Sakallarım pas içinde 
Siz benim nasıl yandığımı 
Nerden bileceksiniz. 
Bir fidandım deriildim 
Fırtınaydım duruldum 
Yoruldum çok yoruldum 
Siz benim neler cektiğimi 
Nerden bileceksiniz. 
Taş duvarlar yıkıp geldim 
Demirleri söküp geldim 
Hayatımı yıkıp geldim 
Siz benim neden kaçtığımı 
Nerden bileceksiniz. 
Gökte yıldız kayar şimdi 
Annem beni anar simdi 
Sevdiğim var kanar şimdi 
Siz benim niye içtiğimi 
Nerden bileceksiniz. 
Bir pınardım kan oldum 
Yol kenarı han oldum 
Yanıldım ah ziyan oldum 
Siz benim neden sustuğumu 
Nerden bileceksiniz. 
Ben ardımda yas bıraktım 
Ağlayan bir eş bıraktım 
Sol yanımı boş bıraktım 
Siz benim kime küstüğümü 
Nerden bileceksiniz.


Fosso Necdat 
Elinde bir buz bağ şişe 
Dolanıyor köşe köşe 
Şimdi karakola düşe 
Cop tirina nininomda 
Hop tirina nirinam. 
Sivri burun top yumurta 
Nara atar uluorta 
Bekçileri tarta tarta 
Tir tinina nininom da 
Tara tirina nininom. 
Gene bir gün böyle zirzop 
Gece bekcisi demis hop 
Belinin ortasına cop 
Cop tirina nininomda 
Hop tiriina nininom. 
Geçirmis bir siyah şalvar 
Poz kesiyor gaddar gaddar 
Tesbihi sarı kehribar 
Şık tirina nininomda 
Tık tirina nininom. 
Gene bir gün böyle yanya 
Hava basarak bir yandan 
Karakolun sokağından 
Pat tirina nininom da 
Pataküte de nininom. 
Şapkası tam sekiz köşe 
Zevkten olmuş dokuz köşe 
Güveniyor on kardeşe 
Hot tirina nininomda 
Zot tirina nininom. 
Mahelleyi bezmiş ama 
Çıkamıyor kimse cama 
Adam değil sanki kazma 
Host tirina nininomda 
Fos tirina nininom. 
Gene bir gün böyle çalım 
Yürüyorken adım adım 
Demişlerki gel bakalım 
Şak tirina nininomda 
Şakaşuka da tirina nininom. 
Fosso Necdat demiş aman 
Anlamış vaziyet yaman 
Kafasından çıkmış duman 
Fos tirina nininomda 
Fis tirina nininom.



Söyle 
Söyle yağmur çamur 
Deymedi yüreğime 
Söyle ben nerdeyim 
Sen nerde 
Söyle ay doğmadan 
Düşmesin yaş gözüme 
Söyle ben nerdeyim 
Sen nerde 
Dışarıda kar yağıyor 
Benim içime yağmur 
Ağlama göz bebeğim 
Biraz daha dur 
Yüreğime basa basa 
Içimden yar gidiyor 
Ağlama iki gözüm 
Biraz daha dur. 
Ay ay ay yanıyor ömrüm 
Vallahi yağmur çamur 
değmedi yüreğime 
Söyle ben nerdeyim 
Sen nerde. 
Söyle ay doğmadan 
Düşmesin yaş gözüme 
Söyle ben nerdeyim 
Sen nerde. 
Söyle yağmur söyle 
Değmeden yüreğime 
Söyle gökyüzüne 
O nerde 
Söyle ay doğmadan 
Düşmesin yaş gözüme 
Söyle gökyüzüne 
O nerde 
Söyle baksın gece 
Dağlardan hasretime 
Söyle bilmesen de 
O nerde 
Söyle ay doğmadan 
Düşmesin yaş gözüme 
Söyle gökyüzüne 
O nerde 
Ay ay ay yanıyor ömrüm. 
Vallahi yağmur çamur 
Değmedi yüreğime 
Söyle ben nerdeyim 
O nerde 
Söyle ay doğmadan 
Düşmesin yaş gözüme 
Söyle gökyüzüne 
O nerde


Arka mahalle 
Ağladm gözyaşlarım döndü denize 
Ben derdimi kimseye söyleyemedim 
Kurşunlara gelirken arka mahlede 
Düştümde yerlere bir of demedim 
Başıma neler geldi sana diyemedim 
Beni kaç kere dövdüler 
Adını söylemedim of of of of 
Yıkılsın evin 
Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe 
Yine de bu yangını söndüremedim 
Bağıra bağıra yazdim seni içime 
Bir kez olsun yüzünü güldüremedim 
Başıma neler geldi sana diyemedim 
Beni kaç kere dövdüler 
Adini söylemedim of of of of 
Yıkılsın evin.


Beni Bul Anne 
Dün gece gördüm düşümde 
Seni özledim anne 
Elin yine ellerimde 
Gözlerin ağlamaklı 
Gözyaşlarını sildim anne 
Camlar düştü yerlere 
Elim elim kan içinde 
Yanıma gel yanıma anne 
İki yanımda iki polis 
Ellerim kelepçede 
Beni bul beni bul anne 
Dün gece gördüm düşümde 
Seni özledim anne 
Gözlerinden akan bendim 
Düştüm göğsüne 
Söyle canın yandımı anne 
Camlar düştü yerlere 
Elim elim kan içinde 
Yanıma gel yanıma anne


Beni Vur 
Bir ince pusudayım 
Yolumun üstü engerek 
Bir garip akşamdayım 
Sırtımı gözler tüfek 
Ben senin sokağına 
Ulaşamam dardayım 
O mazlum gözlerine 
Bakamam firardayım 
Oysa ben bu gece yüreğim elimde 
Sana bir sırrımı söyleyecektim 
Su mermi içimi delmeseydi eğer 
Seni alıp götürecektim 
Beni vur beni onlara verme 
Külümü al uzak yollara savur 
Dağılsın dağlara dağılsın bu sevdamız 
Ama sen ağlama dur! 
Bir ince pusudayım 
Bu gece zehir-zemberek 
Bir yolun sonundayım 
Sessizce tükenerek 
Ah senin ellerine 
Uzanamam yerdeyim 
O masum hayallere 
Varamam ölmekteyim


Senin derdindeyim 
Kapıya vurdun ardımdan 
Ölecektim ben kahrımdan 
Beni vursalar anlımdan 
Yine senin derdindeyim 
Geçip karşımda dursan 
Hem bağırsan hem de kızsan 
Beni kales ile vursan 
Yine senin derdindeyim 
Kalesnikof ile vursan 
Yine senin derdindeyim


Başım Belada 
Bugün yine düsünemiyeceğin kadar başım belada
Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada 
İler-tutar yani yok 
Fişlenmişim adım-eşkalim bilinmekte 
Üstelik göğsümde yani tam şuramda 
Kirli sakkalıyla bir eşkiya gezinmekte 
Başım belada 
Adamın biri vurulmuş sokakta 
Cebinde adresim bulunmuş 
Başım belada 
Tabancamı unutmuşum helada 
Nerden baksan tutarsızlık 
Nerden baksan ahmakça 
Sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız 
Kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda 
İhanetin adı yok 
Neylersin ki çember daralmakta 
Şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim 
Yasal mermisiyle bir komser yaklaşmakta...


Kaçakçı Kurban 
Lele kurban ben olaydım 
Ah göğsünde ben olaydım 
Seni yerin sıcak kalsın 
Ah yine giden ben olaydım 
Lele kurban zor gelir 
Dağlara giden zor gelir 
Avcı yaralar kekliği 
Altum'a giden zor gelir 
Lele kurban boşa gider 
Ne söylersen boşa gider 
Çiğnelir ektiğin güller 
Ah emeklerin boşa gider 
Lele kurban gülü verin 
Dönemsem de gül verin 
Mayın tarlasına düştüm 
Kan kırmızı gül verin.


Karayazı 
Geçmedi yare sözümüz 
Yollarda kaldi gözümüz 
Yere sürüldü yüzümüz 
Böyleymiş karayazımız hey. 
Çiçekler acılmaz oldu 
Pınarlar içilmez oldu 
Yar bize gülmez oldu 
Böyleymiş karayazımız hey. 
Yalnız ona yar demiştik 
Onda bir şey var demiştik 
O bizi anlar demiştik 
Böyleymiş karayazımız hey. 
Hey gönül gene bu gece 
Kederim geceden yüce 
Gel susalım beraberce 
Böyleymiş karayazımız hey


Hasretinden Prangalar Eskittim 
Ard-arda bilmem kaç zemheri geçti 
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu 
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... 
Bir ben uyumadım, 
Kaç bahar leylim, 
Hasretinden prangalar eskittim 
Karanlık gecelerde kendimden geçtim 
Saçlarına kan gülleri takayım, 
Bir o yandan bir bu yandan 
Elma yanaktan 
Acar kankırmızı yedi verenler 
Kar yağıyor bir yandan 
Savrulur Karaca dagı savrulur Zozan 
Bak bıyığım buz tuttu 
Üşüyorum ben 
Zemheri de uzadıkça uzadı 
Seni baharmışsın gibi düşünüyorum 
Seni Diyarbekir gibi düsünüyorum.


Öyle bir yerdeyim ki 
Öyle bir yerdeyim ki 
Ne karanfil ne kurbağa 
Öyle bir yerdeyim ki 
Bir yanım mavi yosun çalkalanır sularda 
Bir yanım mavi yosun calkalanır sularda 
Dostum dostum güzel dostum 
Bu ne beter çizgidir bu 
Bu ne çıldırtan denge 
Yaprak döker bir yanımız 
Bir yanımız bahar bahçe 
Öyle bir yerdeyim ki 
Bir yanim çığlık çığlığa 
Öyle bir yerdeyim ki 
Anam gider Allah Allah
Kızım düşmüş sokağa 
Anam gider Allah Allah
Dölüm düşmüş sokağa.


Tutuşur Dizelerim 
Yiğidim yiğit olmasına yar 
Yanık türkülere vurmayın beni 
Tutuşur dizelerim sonra 
Her biri yıldız kendi halinde. 
Geceleri inen sessizlik 
Umarsız açan eski yaradır 
Işte yine yükseldi duvarlar 
Etme gözlerin koru kendini 
Sayıklasam dizelerimden 
Acıyı ..... duvar nemini 
Kirli gömleğimi koklarmış annem 
Koklasın türkümü sıcak bir ekmek gibi.


Zeytin Karası 
Gül diyorum 
Yoksul acıların gölgesinde 
Güllerin solsun istemiyorum 
Ay diyorum sonra 
Ay n'olur 
Bir vaktinde gecenin 
Hangi sevda vurmuş seni 
Hangi delikanlı 
Gönlüne 
Salvo bakışlarla... 
Soramam 
Zeytin karası gözlerini 
Yoluma yatırma 
Dayanamam.


Yorgun Demokrat 
Karanlık yollardan geçtik 
Zehir gibi sular içtik 
Bir yanımızda ölüm 
Bir yanımızda yar sevdik 
Bir değil bin bir kere 
Sırat köprüsünden geçtik 
Cehennem de ne milletin 
Ta göğsünü deldik geçtik 
Bu yolda dönemler oldu 
Mum gibi sönenler oldu 
Yar göğsüne bas koymadan 
Vurulup düşenler oldu 
Bir sen kaldın geride 
Ah akıp gidiyor hayat 
Yüreğim anlıyor seni 
Artık susma Yorgun Demokrat 
Şarkılar küsmüş dudağa 
Ömründe gecikmiş hasad 
Karışmış çoluk çocuğa 
Geçim derdinde demokrat 
İçlenir hatırladıkça 
İzlerini o günlerin 
Düşe kalka bata çıka 
Yaşadığı o depremin.


Cinayet saati 
Halic'te bir vapuru vurdular dört kişi 
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu 
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi 
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu 
Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı 
Maktul'ün onbeş yıllık arkadaşı 
Üç kamarot öteki aşçıbaşı 
Dört bıçak vurdular dört kişi. 
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü 
Ben gördüm kulaklarım gördü 
Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü 
Hiç biriniz orda yoktunuz. 
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu 
Onüç damla gözyaşını saydım 
sövüp saydım 
Şafak nabız gibi atıyordu 
Sarhoştum Kasımpaşa'daydım 
Hiç biriniz orda yoktunuz. 
Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi 
Polis katilleri arıyordu 
Deli Cafer, Ismail, Tayfur ve Şaşı 
Üzerime yüklediler bu işi 
Sarhoştum Kasımpaşa'daydım 
Vapuru onlar vurdu ben vurmadım 
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü 
Ben vursam kendimi vuracaktım.


Gayri Gider Oldum 
Gayri gider oldum gardaslar 
Ve de kizkardaslar 
Gayri haram bu can bana 
Bu toprak damlar bu yollar bana 
Bu sevdalar bu agaçlar haram bana 
Oğul uşak bir de karım 
Kurt bana hastir ceker 
Yılan bana çıyan bana 
Hastir çeker yılan bana 
Lan gardaş bu nasıl yara 
Lan gardaş bu nasıl yara 
Kanar her yerinden 
Dövülmüşüm sövülmüşüm kovulmuşum ben 
Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan 
Çeker giderim.


Turuncu gemi 
Gülüm gülüm, gülüm gülüm 
Aksam oldu bugün yine 
Gülüm gülüm, gülüm gülüm 
Hava bozdu birden bire 
Turuncu gemide yoldaşlar gidiyor 
Tüfekleri ellerinde 
Kalk gidelim evimize karlar yağacak 
Bugünde böyle geçti sanma 
Yarın neler olacak. 
Gülüm gülüm, gülüm gülüm 
Hava bozdu birden bire 
Gülüm gülüm, gülüm gülüm 
Gözündeki yaş niye 
Turuncu gemi dönmeyecek geri 
Gözündeki yaşlar niye. 
Deniz kenarı soguk 
Hemde karanlık basıyor 
Havada tam kar havası ha 
Gidilmesi zor yer var gidilmesi gereken 
Hadi gülüm toparlan gidiyoruz 
Yaşamak icin ölmek sırası bizde 
Gitmeden yetişelim gemiye çabuk.




Acılara Tutunmak 
Acı çekmek özgürlükse 
Özgürüz ikimizde 
O yuvasız çalıkuşu 
Bense kafeste kanarya 
O dolaşmış daldan dala 
Savurmuş yüreğini 
Ben bölmüşüm yüreğimi 
Başkaldıran dizeler. 
Aramakmış oysa sevmek 
Özlemekmiş oysa sevmek 
Bulup bulup yitirmekmiş 
Düşsel bir oyuncagi. 
Yalanmış hepsi yalan 
Yalanmış hepsi yalan 
Sevmek diye bir şey varmış 
Sevmek diye bir şey yokmuş 
Acı çektim günlerce 
Acı çektim susarak 
Şu kısacık konuklukta 
Deprem kargaşasında 
Yaşadım bir kaç bin yıl 
Acılara tutunarak 
Acı çekmek özgürlükse 
Özgürüz ikimizde 
Acılardan arta kalan 
İşte bu bakışlarmış 
Buğu diye gözlerinde 
Gün batımı bulutlarmış.


Geleceğim 
Gecici ayrılık benimkisi 
İlkyaz çiçeğine gebeyim 
Ağıtlar yakmayın adıma 
Ben ölmedim ölmeyeceğim 
Sıcak saklayın gecelerimi 
Karlar altından çıkıp geleceğim 
Düşlerinizin ateşinden 
Ilık bir rüzgar gibi eseceğim 
Demlice bir çay koyun üstüne 
Aç çocuk gibi besleyin sobayı 
Nasıl tutuyorsanız gözlerimde 
Öylece tutsun buharı 
Uzunca serin yatağımı 
Boyunca uzansın ayağım 
El aman deyince gece 
usulca kıvrılır yatarım 
Can canim canlarım 
Hazır mı koynunuzdaki yerim 
Gün olur gecikmiş çocuk gibi 
Bağıra çağıra gelirim


Yaşamadın Sen 
Sensiz geçmiyor bu günler biliyormusun 
Yüreğine beni beni soruyormusun 
Öyle yalnız kaldım biliyormusun 
Türküler söyledim sana duyuyormusun 
Yıllar oldu oralarda çıkamıyorsun 
Bağlanmış elin ayağın çıkamıyorsun 
Bir kuş oldun gökyüzünde 
Ucamadın sen 
Nehir oldun ırmak oldun 
Taşamadın sen 
Çocuk oldun sokaklarda 
Oynamadin sen 
Doğdunda büyüdün 
Ama yaşamadın sen.


Ağladıkça 
Dağlarda öfkeli başım 
Serhat'ta hep akşam oluyor 
Nasipsiz kıştan mı, yağmurdan mı yoksa aşktan mı 
Ağladıkça, ağladıkça dağlarımız yeşerecek 
Görecek, göreceksin 
Ağladıkça, ağladıkça 
Geceyi tutacağız göreceksin. 
İlk yazda bitti telaşım 
Alnımda hep kavga duruyor 
Vakitsiz hırstan mı 
Bahardan mı yoksa aşktan mı 
Ağladıkça, ağladıkça bozkırlar yeşerecek 
Görecek, göreceksin 
Ağladikca, ağladıkca 
Güneşi tutacağız göreceksin.


Kadınlar 
Üç etekli ak pusulu türkü bakışlı 
Kadınlar yürüyor dağlara doğru 
Leylak moru gül kurusu dağlara doğru 
Özlemlerle acılarla bir Anadolu 
Sivas'lımı Urfa'lımı bilemem gayri 
Kadınlar kadınlar dağlara doğru 
Çalı çırpı sıla gurbet dağlara doğru 
Sarı sıcak ak cibinlik dağlara doğru 
Ordu ordu çekip gider ay çiçekleri 
Bakma Turaç bakma bana bakma el gibi 
Bilemezler avcının kim olduğunu 
Sezmişler düşmanın kokusunu 
Kadınlar kadınlar dağlara doğru 
Özlemlerle acılarla bir Anadolu 
Bu sıtmalı gecelere bu beşikleri 
Bakma Turaç bakma bana bakma el gibi.


Ben Beni 
Seyyah oldum pazar pazar dolaştım 
Bir tüccara satamadım ben beni 
Koyun oldum kuzum ile meleştim 
Bir sürüye katamadım ben beni 
Ben beni, kendimi, canımı özümü. 
Dostlar beni bir kazana koydular 
40 yıl yandım daha çiğdir dediler 
Ölceğimi gram gram yediler 
Bir kantarada tartamadım ben beni. 
Ben beni, kendimi, canımı özümü. 
Deli gönlüm aktı gitti engine 
Çok boyandım çok çiçekler rengine 
Bir Mahsuni demiş oldum kendime 
Olmaz olsun atamadımbeni beni 
Ben beni, kendimi, canımı özümü.


Adı Yılmaz 
Dalyan gibi bir çocuktu 
Benim gözümde küçüktü 
Küstü de dağlara çıktı 
İner mi inmez mi bilmem 
Şimdi dağların tozudur 
Belki isyanın sazıdır 
Hala kalbimde sızıdır 
Diner mi dinmez mi bilmem. 
Adı Yılmaz kendi Yılmaz 
Makamı yok dem tutulmaz 
Dağlara soru sorulmaz 
Döner mi dönmez mi bilmem. 
Mavi gözleri boncuktur 
Ölüm korkusu suncuktur 
Azrail atı kancıktır 
Biner mi binmez mi bilmem. 
Parkasına kar yağmıştır 
Bir kenarda ağlamıştır 
Belki elleri yanmıstır 
Söner mi sönmez mi bilmem. 
Adı Yılmaz kendi Yılmaz 
Makamı özgür dem tutulmaz 
Dağlara hesap sorulmaz 
Döner mi dönmez mi bilmem


Bize kalan 
Bize kalan 
İnsanlığa birakmak istediğimiz değildi 
Binlerce fidan ektik halkın çölüne 
Su vermediler, eğildi. 
Bizim eskiden öfkelerimiz vardı 
Kızaran yanakları öpmelere utandık 
Sonra suç olmak girdi araya. 
Bizim eskiden umutlarımız vardı 
Yıkılan duvarların gövdesine yaslandık 
Sonra yanılmak girdi araya. 
Bize kir bize pas 
Bize tortusu kaldı 
Dostlar tükenip düştüler 
Yok olma korkusu kaldı. 
Bizim eskiden gülüşlerimiz vardı 
Kırılan yüreklere öylesine dağıttık 
Sonra ağlamak girdi araya. 
Bizim eskiden öfkelerimiz vardi 
Tutuşan dağların seherine yar olduk 
Sonra vurulmak girdi araya, 
Bize kan bize ter 
Bize gözyaşı kaldı 
Yıllar ciğneyip geçtiler 
Yaşama telaşı kaldı.


Korkarım 
Gencliğimi kimse bilmez 
Sakallarımdan çocuk kokusu 
Ağzımdan ayışığı fışkırır benim 
Çeketimi yağmurlara astığımdan beri 
Tehlikeli şiir okur Dünyaya sataşırım 
Güzüm baharlara 
Yüzüm yağmurlara 
Hüznüm dağlara küs. 
Gözüm sabahlara 
Ömrüm topraklara 
Hüznüm dağlara küs. 
Geceden karanlık sebebim 
Geceden mülteci kederim 
Korkarim dönmez yüreğim 
Korkarım güzelim korkarım 
Beni vuracaklar 
Beni bulacaklar 
Beni yoracaklar yar. 
Beni tutacaklar 
Beni yakacaklar 
Bana kıyacaklar yar. 
Sorulur karanlık sebebim 
Vurulur mülteci kederim 
Korkarım dönmez yüreğim 
Korkarım güzelim korkarım.


Özgür Çağrı 
Sana yalan söyleyemem 
Darılırsın yavrucağım 
Abin bir gün dağdan döner 
Sarılırsın yavrucağım 
Giden gelmez geri dönmez 
Bilmiyorsun yavrucağım 
Sen üzülme sıra bende 
Gideceğim yavrucağım. 
Elverirki coşku 
Haylaz cocuklarını boğazlamasın 
Avunmak elbette kolaydır 
Şehri yiğit bir türkü gibi dolaşmak 
Dağlara destanlar düşünmek kolaydır 
Hapislere bir sevinç çığlığı gibi düşmek 
Kızların diri göğüslerinde 
Matbaalarda ve kongre zabıtlarında 
Dünyayı tazelemek 
Yeryüzüne depremler düşünmek kolaydır 
Çünkü binlerce militanın rüzgarlı macerası 
Bir kurşun bile değildir namusun mavzerine 
Gönlün kahpeliğine tutsaksın açıkcası 
Asıl savaş alanı suskundur arkadaş 
Sahipsizdir 
Asıl savasçılar afyonlu, mütevekkil 
Öyleyse 
Şehrin girdabında çalkalanan zulüm 
Halkın şanlı isyanına işaret değil 
Bodrum duvarlarına öfkeli yazıları 
Tırnaklarınla kazıyorsan da 
Sana yalan söyleyemem 
Darılırsın yavrucağım 
Abin bir gün dağdan döner 
Sarılırsın yavrucağım 
Giden gelmez geri dönmez 
Bilmiyorsun yavrucağım 
Sen üzülme sıra bende 
Gideceğim yavrucağım. 
Bulvara dökülen bildiriler 
Harcanan bunca emek bunca değer 
Fokurdayan metal potası 
İşleyen rotatifler 
Cesetleri iğnelemek gibi bir şeydir 
Ve zaman göz kırpıp usulca telaşına 
Homurdanarak çekip gitmiştir. 
Yani bu aşağılık bir dramdır artık 
Çünkü jarjörüne 
Boş kovanları dolduran adam 
En azından kendinden utanmalıdır 
Yani yetsin diyorum 
Şarkılarınızı dağlarıma sürün diyorum 
Uzatın ellerinizi diyorum 
Uzatın, tanışalım 
Helalleşelim!


Telgrafçı Akif 
Hüseynik'ten çıktım seher yoluna 
Can ağrısı tesir etti koluma 
Yaradanım merhamet et kuluna 
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme 
Bilmem su feleğin bana cevri ne 
Telgrafın direkleri sayılmaz 
Atik hanim baygın düştü ayılmaz 
Böyle canlar teneşire koyulmaz 
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme 
Bilmem su feleğin bana cevri ne 
Lütfü gelsin telgrafın başına 
Bir tel vursun Musul'da gardaşıma 
Yazık oldu yazık su genç ömrüme 
Bilmem su feleğin bana cevri ne 
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme 
Bilmem su feleğin bana cevri ne


Can Yoldaşım 
Yağmur yağar sel olurum 
Toprak döner 
Toz olurum hey 
Seni sevdim gam çekmeden 
Gün ortasında ölürüm hey 
Canım benim can yoldaşım 
Gül tenimde kara benim hey 
Gül tenimde belam benim hey 
Gün doğarken meyhanede 
Sağımda rakim benim hey hey hey 
Çorbamda tuzum közde biberim 
Belimde silahım benim hey 
Canım benim can yoldaşım 
Gül tenimde kara benim hey 
Gül tenimde belam benim hey


Sen yanma diye 
Ben çürümüs bir asayım 
Zindanlara yol eyledi dert beni 
Çarmıha gerilmiş bir İsa'yım 
Çivilere zapteyledi dert beni 
Pir Sultan'ı darda gördüm 
Darağaca vur eyledi aşk beni 
Hacı Bektaş'ı kırda gördüm 
Bir ceylana pir eyledi aşk beni 
Her yangına her ataşa 
Köz eyledi dert beni 
Bu dağlara bu yollara 
Toz eyledi aşk beni 
Ben yanarım aşk için 
Ben yanarım gül için 
Bu ateş sönmesin diye 
Ben yanarım kim için 
Ben yanarım sen için 
Bari sen yanma diye 
Ben yakılmış bir ozanım 
Yangınlara kül eyledi dert beni 
Kerbela çölünde bir Hüseyin'im 
Damla suya kul eyledi dert beni 
Ben Yunus'u nurda gördüm 
Dergahına gül eyledi aşk beni 
O Mecnun'u firarda gördüm 
Bir Leyla'ya deleyledi aşk beni


Süryani 
Bir alev çıktı kavından 
Tutuşturdu her yanı 
Bir o yani bir bu yanı 
Heyyo savgan eg bu yani 
Mahlemizde hoş süryani 
Öpeydim sol yanağını 
Bir o yani bir bu yani 
Gel öpem sol yanağından 
Koy çatlasin öbür yani 
Bu alev yandırdı canı 
Kül etti canı cananı 
Ne kül kaldı ne dumanı 
Heyyo savgan eg bu yanı 
Mahlemiz dolu süryani 
Öpeydim sol yanağını


Entel Maganda 
Piposu agız kenarında 
Bodrum'un entel barında 
Herkesin yarğılamaktan 
Kimse kalmamış yanında 
Sakalları şarap tasında 
Dikilmiş barın ortasında 
Tanınsın diye bekliyor 
Sanırsın dev aynasında 
Bir eli televizyonda 
Öteki eli basında 
Birşeylerin tadı kalmış 
Dişlerinin arasında 
Başkalarına hümanist 
Karısına karşı dayı 
Nasil beceriyor bilmem 
Ikisi birden olmayı 
Konuşurken solcusun 
Yaşarken karambolcusun 
Oportunizme bulaşmış 
Tipik bir orta yolcusun 
Bir Allahcı bir kulcusun 
Bir davulcu bir pulcusun 
Ne kadar inkar etsen de 
Hem jigolo hem dulcusun 
O yandasın bu yandasın 
Hovardasın hep bardasın 
Artık rol yapmayı bırak 
Sen bir entel magandasın 
Behey sanat hırsızı 
Behey üretme kabızı 
Birazcık efendi ol 
Birak elinden şu sazı


Kardelenler Açınca
Gökte yıldız kayınca 
İçin yanınca 
Gözlerin ıslanınca 
Akşam olunca 
Dön yüzünü dağlara 
Bir mavzer gibi 
Sabır zorlayınca 
Akşam olunca 
Kar tanesi uçunca 
Çiğ tükenince 
Kardelenler açınca 
Otlar bitince 
Avcumda ateşle 
Dönerim sana 
Toprak uyanınca 
Bahar gelince.




ARKA CEBİMDE İKİ METRELİK KEFENİM DURUYOR.HER AN HAZIRIM. HER AN AMA. ÖLÜRSEM HAYATIMDA İSTEDİĞİM BİR TEK ŞEY VAR. ASLA BU ÜLKEYİ SEVMİYOR DEMESİNLER ASLA. BEN, EDİRNE'DEN ARDAHAN'A KADAR BU ÜLKEYİ ÇOK SEVDİM.

1998/Showtv
 
arkadaşlar lütfen polimik yapmayalım,
ahmet kayayı ben sevmem ama dinlerim,
dinledikçe içimi burukluk kaplar,
sorgucular ezgisinde kendimden geçerim

ihanet zincirini tutan utansın
dönüp arkasına bakan utansın
dost diye bağrıma bastığım insanlar
arkamı dönüpte giden utansın

müzik evrenseldir,
yabancı müzik-slow müzik-rab-sanat müziği-halk müzik
dinleyenler olacaktır
insanları dinlediği müzikle yargılamak çok yanlıştır,
ve saygısızlıktır,
isteyen istediği müziği dinlemekte özğürdür
saygılarımla
 
Bir Veda Havası

Aliye dizisinin sezon sonu finalinde Kıraç ın soyledigi Ahmet Kaya şarkısının sozleri;


Bir Veda Havası

Vakit tamam, seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan, kanmadım sevgiye.

Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.

Aşk sabitti gülse hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoş;çakal iki gözüm, hoşçakal.

Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklık
İncinen bir hayatın yarasıdır.

Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında.

Ölümse korktum savaşsa hep kaçtım
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal

Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal.
 
FLeTCh®' Alıntı:
aynı fikirdeyim ama görüşlerimi daha düzgün ifade ettim istersen mesajını düzelt biraz :mad:
arkadasim bence herkesin fikrine saygı duymalısın belki adamı sevmiyo olabilirsin ama sarkıları gercekten cok anlamLı tabi anlayana... BiLmem anLatabildimmii:eek:
 
Geri
Üst