Ahmet Hakan Yine Yazdı Yazacağını

Newwave

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
17 Kas 2007
Mesajlar
12,976
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
World Of Hackhell

156v2hl.jpg


Yine yazdı yazacağını

BEN İslamcılık ideolojisine sıkı sıkıya bağlı biri iken... "Sol ideoloji"ye fena halde öykünürdüm... İmrenirdim... Gıpta ederdim...

Bu yüzden... İslamcılık ideolojisinin Marksist ideolojiden hiç de geri kalmadığını kanıtlamak için uğraşır dururdum...

Mesela.. Marksist terminolojide "Ezen / Ezilen çelişkisi" mi var?

Ben hemen Kuran’da geçen "Müstekbir / Mustazaf çelişkisi"ni devreye sokardım...

"Müstekbir..." Yani kibirlenen... Yani büyüklenen... Yani ezen...

"Mustazaf..." Yani zayıflatılan... Yani sömürülen... Yani ezilen...

Ve hükmümü verirdim:

"Solcular ezenlerin karşısında, ezilenlerden yanaysa... Biz İslamcılar da ezenlerin karşısında, ezilenlerin yanındayız."

Ardından da şöyle derdim:

"Ben asla ezenlerin diliyle konuşanlardan olmayacağım."

* * *

Ben şunca savrulmuşluğuma karşın...

Hálá ve ısrarla "Ezenlerin diliyle konuşanlardan olmayacağım" sözümü tutmaya çalışıyorum...

Peki ya benim eski dostlarım?

Hiç savrulmamış, istikametlerini hiç bozmamış olan eski dava arkadaşlarım?

Onlar ne álemde? Çıkardıkları gazetelerde kimin diliyle konuşuyorlar?

"Müstekbirlerin dili" ile mi?

"Mustazafların dili" ile mi?

Gelin son bir haftanın örneklerine bakalım...

* * *

Birinci örnek şudur:

Tuncay Özkan, tam dört gün boyunca gözaltında tutuldu... Gözaltına alınırken gayet şık ve intizamlı görünen Tuncay Özkan, dört günlük gözaltı macerasının ardından bir hayli hırpalanmış olarak çıktı...

Bundan daha doğal ne olabilir?

Adam dört gün boyunca doğru dürüst uyuyamamış, duş alamamış, üzerindeki kıyafeti değiştirememiş, tıraş olamamış...

Tabii ki çökecek...

Bizim arkadaşlar ise bu "çökme" halinden bariz bir haz aldıklarını saklamayarak, olayı şu alaylı manşetle haberleştirdiler:

"Dört günde çöktü."

Ne ayıp... Ne fena... Sanki kendilerini dört gün nezarette tutsalar, hiç çökmeden, jilet gibi çıkacaklar... Ne oluyor yahu?

Düşmanına karşı bile adil olmayı öğütleyen bir öğretinin takipçilerinin düştüğü duruma bakar mısınız?

* * *

Devam edelim:

CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu çıkmış, iktidarla ilgili doğru yanlış birtakım iddialarda bulunuyor...

Peki bizim "eski yoldaşlar" ne yapıyor?

Ne yapacaklar? Yırtıcı aslanlar gibi atılıyorlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun üzerine...

Söyledikleri şu:

"Batı Çalışma Grubu" raporlarında Kılıçdaroğlu hakkında acayip iddialar var!

Görüyor musunuz?

28 Şubat’ın ünlü zulüm makinesi "Batı Çalışma Grubu", şimdi bizimkilerin elinde en güvenilir kaynak olmuş...

Bununla da yetinilmiyor...

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’de doğmuş olmasını da dillerine doluyorlar...

"Dersim isyanlarıyla meşhur Tunceli’de dünyaya gelen Kemal Kılıçdaroğlu" cümlesini yazarak, "Tunceli’de dünyaya gelenin iddiaları muteber değildir" mesajını vermeye çalışıyorlar... Başbakan Erdoğan’ın deyişiyle: Ne kadar çirkin...

* * *

İşte başka bir örnek:

Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın bir kasetini çıkarmışlar ortaya...

Vuruyorlar da vuruyorlar...

Vursunlar, haklarıdır, bir şey demiyorum...

Peki ama ya "Çankaya Belediye Başkanı istifa etmelidir" çağrısına ne demeli?

Peki ama ya İçişleri Bakanı’na yaptıkları, "Görevden alsana, ne duruyorsun" baskısına ne demeli? Kendi cenahındaki biri için iddialar ortaya atıldığında... "Ne diye istifa edecekmiş ki... Yargı kararı mı var?" diye itiraz edeceksin...

Karşı cenahtaki biri için iddialar ortaya atıldığında...

"İstifa etsin! Görevden alınsın! Sürüm sürüm süründürülsün" diye efeleneceksin...

Bu "müstekbirin dili" değilse, kimin dilidir?

Bin türlü günaha batmış olabilirim... Bin türlü çelişkim olabilir... Belki de yoldan çıkmışımdır, kim bilir? Ama hiç değilse...

"Ezenlerin dili" ile konuşmamak gibi bir erdeme sahip olmak için çırpınıp duruyorum...

Keşke "istikamet sahibi" olan eski yoldaşlarımın da böylesi bir gayreti olsa...


Kaynak
 
Aslında mantıklı düşünmek gerekirse o gazeteye atılan manşetler bizim açımızdan saçma mantıksız görünebilir."Dört günde çöktü." başlığı burda insanların dikkatini çekmek amacıyla yazılmış birşey önemli olan merak edip okumamız.O açıdan o kadar da ezen dilinde değil,en azından ezmek için yazılmış olduğunu zannetmiyorum.Sonuçta hayatını o meslekten kazanan biri için normal hatta gerekli.Eline sağlık
 
AHMET HAKAN... "BEN İslamcılık ideolojisine sıkı sıkıya bağlı biri iken... "Sol ideoloji"ye fena halde öykünürdüm... İmrenirdim... Gıpta ederdim..."


işte senin dönek olduğun kimlere imrendiğini kendi ağzınla söyledin....



"İslamcılık ideolojisine sıkı sıkıya bağlı biri iken" şimdi neye bağlısın...

dur ben tahmin edeyim Aydın Doğanın paracıklarına...
 
Bin türlü günaha batmış olabilirim...
Bin türlü çelişkim olabilir...
Belki de yoldan çıkmışımdır, kim bilir? Ama hiç değilse...

"Ezenlerin dili" ile konuşmamak gibi bir erdeme sahip olmak için
çırpınıp duruyorum...

Ahmet Hakan a ait bu cümleler gayet yerinde ,geçmişte yaptıklarından
pişman olmuş duygusu var.

Şimdilik ezilenlerin tarafında,işallah böyle devam eder.
 
Geçmişini bırakıp günümüzde daha ılımlı bir çizgiye doğru geldiğini düşünsemde dönem dönem yine
aynı ideolojiye yakın fakat eleştiren bir döngüde görüyorum kendisini.
 
Düşmanına karşı bile adil olmayı öğütleyen bir öğretinin takipçilerinin düştüğü duruma bakar mısınız?



çok doğru söylemiş . islamcı geçinen kesime imam şafiden bir örnek vermek lazım . kapısının önüne her gün çöp atan hristiyana hiç bir şey demeyen bir gün atmayınca acaba biseymi oldu hastalandımı diyen imam şafii islamın en güzel davranısı olan hosgörüyü fazlasıyla göstermiş .adil hosgörülü ve doğrularla islamı insanlara sevdirmişler bu büyük isimler . şimdiki islamcı medyada ise karalama iftira taraflılık ne ararsan almış basını gitmiş . islamcı kesim diye bilinen kendine islam süsü vermiş olan insanlar kendilerine çeki düzen vermelidir .vakti çokdan geçmiştir bile .yaptığı haberler ve yayıncılık islam ahlakına ve adaletine uygun olmalıdır .
 
Adalet ve Kalkınma partisinin yanında bulunan kimi çevrelerce
yandaş medya diye tabir edilen bu grup açıkça diyorki ;


MÜSLÜMANI YIPRATMAM: Haksız servet artışı varsa, bunun acısı mutlaka çıkacaktır.
Ahirette de dünyada da. O hesapları kendi içimizde sorabiliriz. Bu benim tavrımdır. Ben; bir Müslüman’ı,
hele bir fasık saldırıyorken, asla yıpratmam. Üstadın anlayışındayım. Belki kendim ısırırım Müslüman kardeşimi.
Lakin köpeklerin yalamasına dahi müsaade etmem. Hele tarassut köpeklerinin asla.

‘İFTİRA’ DERİM: Çifte standartlarım var. Bu çifte standartlar nasıl mı işler? Basit; itham Müslüman’a yönelmişse
‘iftira olduğu önyargısından’ hareketle çıkarım yola. Deniz Feneri benimdir, Ergenekon terör örgütü kahrolası darbe düzeninin.

http://haber.superonline.com/haber/2008/09/12/60353.html

Bu anlayışta olan bir basın topluluğundan sen hala bu "müstekbirin dili" değilse, kimin dilidir?
diyorsun gündemden uzak kaldın sanırım Ahmet hakan eski dava arkadaşların nerede sen hala neyi söylüyorsun ?
 
Geri
Üst