AhLaK PoLiSi Mi GeLDi?

Leke

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
25 Haz 2005
Mesajlar
9,652
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
DoĞDuĞuMDa O KaDaR ŞaŞıRDıM Ki , BiR BuÇuK SeNe Ko
AHLAK POLİSLERİ Mİ GELDİ?

İran’da İslâmi baskı rejimi altında vatandaşların “saçın, pantolonun, renkli türbanın, eteğinin, kolunun boyu” diye din ve ahlak polisleri tarafından sürekli taciz edildiklerini biliyoruz. Benzer uygulamaların “Türkiye’ye çok uzak” olduğunu düşünenler YANILMAMAK İÇİN bu zabıta terörü gibi olayları dikkatle izlemeliler.

Konu yalnızca içki değildir, aynen olayı gündeme getirmenin “içki savunması” olmadığı gibi... Konu laik ve demokratik bir rejimde insanların din ve inançlarının kararını, ölçüsünü sevabıyla-günahıyla kendilerinin vermesi, kendilerinin belirlemesidir. Sevap işleme özgürlüğü olduğu gibi günah özgürlüğünün de (başkasına zararı dokunmadığı sürece) olmasıdır.

İçki içecek-içmeyecek, oruç tutacak-tutmayacak, namaz kılacak-kılmayacak, türban takacak-takmayacak (kamusal alanlar dışında ki o da siyasi İslâm’ın hakim olduğu ülkelerde görülmüş baskıları önlemek üzere konmuş bir sınırlama) bunların kararı vatandaşın özgür iradesine kalmıştır.

Burada ise Ramazan öncesi “fiziki güç kullanarak korku salma, korku terörü yaratma” durumu açıkça görülüyor. Bir başka büfe sahibi de bunu açıkça belirtmiş.

Şimdi “Ramazan’da restoranlar açık tutulmayacak” dediklerinde buna karşı çıkmak (hayati tehlikeyi düşünmemek) esaslı cesaret istemez mi sizce?

Veya örneğin oruç tutmadığını etrafa belli etmek veya bir restorana girip yemek istemek?

Bunlar daha başlangıç... Cumhurbaşkanı Gül “içinin çok rahat olduğunu” söylüyor ama acaba milletin içi ne kadar rahat, onu hiç araştırıyor mu?

Nasılsa yetkiler padişah yetkisi, keşke padişahlar gibi tebdil-i kıyafet halkın arasına inip bir dinleyiverseler!

İçki dayağı Ramazan için gözdağı mı?


Olayların tam Ramazan’ın başlamasından birkaç gün önceye denk gelmesi çok garip bir tesadüf...

Belediye zabıtaları Ankara ve İstanbul’da bugüne kadar görülmemiş şekilde çivili sopalarla, demir çubuklarla, kayalarla, bıçaklarla satıcılara saldırıyor ve onları hastanelik ediyorlar.

Hatta bu arada İstanbul’daki olayda zabıtayı uyaran Su Ürünleri Kooperatif Başkanı’na da saldırılmış. Onun dövüldüğünü, kan revan içinde kaldığını görünce araya girmek isteyen besteci-söz yazarı Muzaffer Uludağ’ın kafasında ise odun kırmışlar.

Ankara Keçiören’de içki satan büfeciye yapılanlar görüntülerle sabit iki zabıta memurunun çivili sopayla attığı dayaktan büfecinin sağ kurtulmuş olması bile büyük şans.

ODTÜ’yü yıkmaktan başka bir şey düşünmeyen Melih Gökçek’in sesi çıkmıyor, Kadir Topbaş ise ABD’nin, Büyükelçisi’ni olayı soruşturmakla görevlendirecek kadar ciddiye aldığı olayı çook çok hafif geçiştiriyor:

“Kesinlikle fiziki eylem söz konusu olmamalı, şayet olmuşsa gerekeni yaparız.”

“Şayet olmuşsa” ne demek, günlerdir kamera görüntüleri gazetelerde ekranlarda...

“Fiziki eylem”, “gerekeni yapmak” ne demek? Zabıtanın görevi adı üstünde zabıt tutmak, denetlemektir, yasalara aykırı bir durum varsa o zaman belediye gerekeni yapar (gerçi artık belediyeler yasalara aykırı işleri kendileri yapıyorlar ama)... Burada ise adamlar fiziki eylemde tavan yapmış, büfeciye çivili sopayla saldırmışlar.

Önce derhal belediyeden ihraç edilmeleri, sonra da yargıya sevk edilmeleri gerekir. Ama Kadir Topbaş’ın sözleri, belgeli, ispatlı Şaban Dişli skandalında Başbakan’ın “Yetim hakkı yiyeni aramızda barındırmayız” derken bir yandan da “Parti içinde arkadaşlarımız olayı araştırıyor” demesine benziyor.

Yani nedense herkeslerin gördüğü, apaşikâr olayları onlar bir türlü göremiyor, emin olamıyorlar. Bir olsalar adalet yerini bulacak (!) ama...


Ruhat MenGi - 30.08.2008


Militarist Polis Devletinin Temellerini Atan akp , Şimdide Militarist Zabıta mı Yetiştirecek ?
 
adam zabıtaya karşı geliyor küfür ediyor zabıta dayanamayıp adamı dövüyor
bunun adıda içki sattı diye dövüldü oluyor.
işin ilginç yanı ise dine saldırmayı kendine görev addeten bu kadının gazetesi aynım zamanda ramazan ayında kuran meali vereceğini açıklıyor
 
adam zabıtaya karşı geliyor küfür ediyor zabıta dayanamayıp adamı dövüyor
bunun adıda içki sattı diye dövüldü oluyor.
işin ilginç yanı ise dine saldırmayı kendine görev addeten bu kadının gazetesi aynım zamanda ramazan ayında kuran meali vereceğini açıklıyo



Dayak olayı ilk değilmiş!
Keçiören'de zabıtaların dövdüğü tekel bayisi ilçede ilk olay değil. Başkan Altınok'un kurduğu iddia edilen A Takımı halkı terörize etti..
Başkentin göbeğinde Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Atalay'ın da oturduğu Keçiören'deki bir dayak olayı, ilçedeki daha büyük bir sıkıntıyı ortaya çıkardı. Yeni Aktüel dergisinin muhabirleri Onur Yazıcıoğlu ve Emre Ünsallı, geçtiğimiz hafta iki gün boyunca Keçiören'de nabız tuttu. Belediye Başkanı Turgut Altınok'un kurduğu iddia edilen 'A Takımı' baskı ve korku üzerine kurulu yönetim anlayışının atardamarı haline gelmiş.

PARKTA DAYAK
Aslında "fısıltı gazetesi" Keçiören ilçesindeki bu tür "dayak" haberlerini sürekli vermekteydi. Sonunda, 14 Ağustos gecesi dükkânını kapatmadığı gerekçesiyle Metin Şahin'in zabıtalar tarafından hastanelik edilmesi ve görüntülerin atv'de yayımlanması üzerine tüm gözler 1 milyon insanın yaşadığı ilçenin belediyesine döndü. İşte muhabirlerin 20 Ağustos tarihinde saatler 22.20'yi gösterirken Mehmet Çakıroğlu Parkı'nda tanık olduğu bir olay: Bu park, Başbakan'ın evine yaklaşık 1.5-2 km. kadar uzaklıkta. 10 metre mesafede polis karakolu, parkın içindeyse muhtarlık binası var. 15 yaşlarında görünen iki erkek çocuğunun fısıldaşarak gezdiklerini görüp, yanlarına yaklaşıyoruz. Birinin diğerine, bu mahallenin çocukları olmadıklarını ve başlarına bir iş geleceğinden korktuğunu söylediğini duyuyoruz. İşte o sırada beyaz gömlekli, siyah pantolonlu 20 yaşlarında bir adam iki çocuğu parkla polis karakolunu ayıran duvarın dibine çekiyor. Yanlarına dört kişi daha geliyor. Beyaz gömlekli olan, gömleğinin içinden 1 metre uzunluğunda, 10 cm. kalınlığında kılıca benzeyen bir silah çıkarıyor. Daha önce duyduğumuz ve "sallama" adı verilen silahın ta kendisi bu! Diğerlerinden bir beyzbol sopası, cop ve sopa çıkıyor.

SİYAH PLAKALI ARAÇ
Cop çocuklardan bir tanesinin sırtında patlıyor. Beyaz gömlekli , "Bir daha sizi burada görmeyeceğiz!" diye bağırarak iki çocuğa da tekme savuruyor. Karakoldan bakan olmuyor. Çocukları uzaklaştırdıktan sonra "A Takımı" elemanları, 06 EBT 23 siyah plakalı bir Renault 12 Toros'a biniyorlar. İlçe sakinlerinin anlattığı diğer olaylar Yeni Aktüel'in bugün piyasaya çıkan yeni sayısında yer alacak.

kaynak : http://gencturkhaber.com/turgut-altinok-a-takimi-kecioren-dayak.html,08094



keçiöreni bilmeden anakrada yaşamadan konuşmayın.
 
Basın yayın organlarında hep İRAN dan bahsediliyor halbuki aynı gerçekler Suudi Arabistan için de geçerli. Ama nedense Arabistan eleştirilmiyor çünkü batılı devletlerin kontrolu altında. İran ise emparyalist devletlere karsılıgından batılılar her kozda İranı kullanıyorlar.
Birileri uyansa iyi olacak..
 
Geri
Üst