Ahh Ahh eski diziler

Mayhoş

mayhoş
Altın Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
11,125
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ღ♥Sonu Ölüm de olsa O♥ღ
http://videonuz.ensonhaber.com/haber-17545-bonanza-dizisi.html
ßonanza Videosu :)

Bonanza, Amerikan TV kanalı NBC’de 12 Eylül 1959’dan 16 Ocak 1973’e kadar yayınlanan bir televizyon dizisidir. TV tarihinde en uzun süreli yayınlanan Western dizilerinin içinde yer alan Bonanza, 14 sezonluk gösterimiyle 20 sezon yayınlanan Gunsmoke’un hemen arkasında ikinci sırada bulunmaktadır. Bir dönem Turkiye’de de yayınlanan dizide, son derece akıllı bir aile reisi olan bir baba ve onun farklı eşlerinden doğmuş üç oğlundan oluşan Cartwright ailesinin maceraları yer almaktadır. Yayınlandığı dönemde alışılmamış bir Western türü olarak göze çarpan filmin ana temasını, baba Ben Cartwright (Lorne Greene) ile onun birbirlerine hic benzemeyen üç oğlunun; kibar mimar Adam (Pernell Roberts), sıcak ve sevimli dev Eric “Hoss” (Dan Blocker), tez canlı ve atılgan Joseph “Little Joe”nun (Michael London) birbirlerini, komşularını ve topraklarını korumaları oluşturmaktadır. Hop Sing (Victor Sen Yung) adlı bir de Çinli göçmen aşçısi olan aile, Nevada’daki Tahoe Gölü’nün kıyısındaki Ponderosa Çiftligi’nde yaşamıştır. Kulağa son derece hoş gelen ve akılda kalıcı özelliğiyle dikkat çeken filmin muzigi ise televizyon icin yapılan müzik parçaları içinde en çok bilinenlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Televizyon tarihinin en uzun soluklu televizyon dizisi olarak tarihe geçen bir zamanların meşhur Western dizisi, Bonanza Türkçe dublajlı olarak Renk Yapım farkıyla televizyon kanallarının beğenisine sunulmaktadır. Bir zamanlar TRT tarafından uzun yıllar seri halinde yayınlamış olan Bonanza, gösterildiği yıllarda büyük beğeni kazanmış ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Cartwright Ailesi ve sahip oldukları Penderosa arazisinde geçen Amerikanın ‘Vahşi Batı’ dönemi yıllarının anlatıldığı Western dizisi.

Bu dizi, bir baba ve üç oğuldan oluşan Cartwright ailesinin maceralarını anlatıyor. Baba “Ben”, oğulları “Edim”,”Has” ve “Küçük Co”her bölümde sözde kötülüklerle mücadele ediyor ve yörelerindeki sorunlara çözüm bulmaya çalışıyorlar. Cartwright Ailesi ve sahip oldukları Penderosa arazisinde geçen maceraların anlatıldığı dizi, keyifle yayınlayacağınız ve dönemin birçok dizi filmine taş çıkartacak güzellikte bir dizidir. Bonanza isimli Western dizisi 31 bölümdür ve 20 bölümlük kısmı Türkçe dublajlı olarak satışa sunulmuştur. Bir bölüm süresi bir saat/filmdir.Özellikle müziği çok hoştu.


GüzeL ve Çirkin

Pazar gecelerinin unutulmaz dizisiydi. İnsanın içine işleyen dokunaklı bir müziği vardı. Açılış jeneriğinde Vincent'ı seslendiren sanatçı harikulade bir şekilde ulaşamayacağı bir dünyada yaşayan sevdiği kadını anlatır ve "onun adı Catherine" derdi. Vincent ülkemizde aslan adam olarak tanınan acayip bir yaratıktı. New York metrosunun alt katlarında, labirent gibi esrarlı bir yerde yaşardı. Catherine ise zengin, güzel, başarılı bir avukattı. Birgün yolda saldırıya uğrayıp yüzü kesiliyor ve parka terkediliyordu. Bunu bulan Vincent kadını aşağıdaki gizli odalara götürüyor, yeraltındaki güruhun lideri Baba, Catherine'i tedavi ediyordu. Sonra Catherine ile Vincent aşık oldular, Catherine'in parmağı kesilse Vincent bunu hissedebiliyor, kükreyerek gelip Catherine'i bin türlü beladan kurtarıyordu. Catherine'in çatıkatında harika bir dairesi ve muhteşem manzaralı bir balkonu vardı, balkonun kapılarını açınca ince tül perdeler uçuşur, Catherine ağır ağır yürüyerek balkona çıkar, gecenin karanlığında ışıl ışıl parlayan Manhattan manzarasını izlerdi. Az sonra Vincent gelir, birbirlerine sarılırlar ama daha ileri gidemezlerdi. Ne yazık ki Linda Hamilton diziden ayrılınca Catherine karakteri de öldü..


Zengin Ve yoksuL
Nick Nolte'yi parlatan yapımdı. Rudi ve Tom Cordeş kardeşlerin maceralarını anlatırdı, başı beladan kurtulmayan asi kardeş Tom, Nick Nolte idi, Rudi ise akıllı, başarılı, zengin, işte her şekilde hayırlı evlattı. Dizi bu iki kardeşin kıskançlıklarını ve çekişmelerini anlatıyordu. Dizinin sonunda o zamanların en nefret edilen kötü adamı Falkonetti, Tom'u sırtından bıçaklayarak öldürmüş, ülkemizde neredeyse ulusal yas ilan edilmişti. Ceyar ortaya çıkana kadar en çok bela okunan karakter Falkonetti olarak kalmıştı.


Flamingo yoLu

"Dallas" sırasında rakip yapımcılar yeni bir dizi aramaya başlarlar.En az Dallas kadar entrika dolu olmasını istedikleri dizi olarak sonunda "Flamingo Yolu"nu bulup çıkarırlar."TRT zamanı dizileri" diye adlandırabilceğimiz dönemin vazgeçilmez
olan bu dizisini, pek çok kişi, gölden havalalan pembe flamingolarla hatırlar.
Filaminyo Yolu (Flamingo Road), "Dallas" ile "Aşk Gemisi" karşımıdır bir bakıma. 80'lerin başında oynamış olan ve her başlangıç bölümünün özellikle çocuklara çok hoş göründüğü dizinin oyuncu gemisinde, John Beck, Woody Brown, Peter Donat, Howard Duff, Morgan Fairchild, Mark Harmon, Kevin McCarthy, Cristina Raines, Barbara Rush ve Stella Stevens yer almıştır.
Günümüzde, genelde lüks semtlerde, pahalı binaların olduğu caddelere, kenarları ağaçlı, romantik yollara verilen isim olan Flamingo Yolu, Mersin'de bir cadde de ve Kınalıada'da, iskele ile havuz arasındaki sahildeki caddeye adalılarca verilen isim olarak kayıtlara geçmiştir.Flamingo Yolu bir çok çocuğun ünlü dizisidir, annelerin hararetle izlediği ve diğer bölüme kadar da izledikleri bölümün kritiklerini yaptıkları bir dizidir.Çocuklar "geç oldu" bahanesiyle yatağa yollanırken, kadınlar diziyi merakla izlemişlerdir.Kötü adamlardan biri Michael Tyron'dur, onu cahit Şaher
seslendirmiştir. Dizinin sonlarına doğru yanarak öldüğü gösterilse de, o ne yapıp ediyor, tekrar diriliyordu!"Şerif Titus" (Taytus) karakteri ise JR'a rakipti! Gülümsemesi manalarla yüklü, çirkin, şişman, bıyıklı olan bu adam diziyi seyreden kadınların az bedduasını almamıştır!Onun bu denli etkili olmasında seslendiren İstemi Betil'in eşsiz ses tonu da etkilidir.Tabii bir de dizide Constance karakterini canlandıran, Senatör olan Mark Harmon'un karısını oynayan Morgan Fairchield unutulmazlar arasına girmiştir. Dizide entrikaların baş sebebi de Constance'tır.Bazılarının favorisi ise Lane Balu'dur o vakitler...Senatör Constance ile evlidir ama Lane Balu'ya âşıktır.O zamanlar, "Çocuğa izlettirilmeyecek ayıp diziler" arasında başı çeken Flamingo Yolu, aslında 80'lerdeki hayatımızı temsil ediyordu biraz da...



http://www.vidivodo.com/52451/flamingo-yolu
İşte videomuz :)

Çağrı
En sevdiğim filmlerin başında gelir.Şu ana kadar yapılmış en güzel İslami film(Ömer Muhtar ile beraber) olması dolayısıyla büyük bir öneme sahip olan bir Mustafa AKKAD filmi.İslamiyet'in doğuşu ve önemli olayları gerçeğe uygun olarak ele almış olan film 1976 yapımı.Filmde sonradan müslüman olup olmadığı çok tartışılan Anthony Qouinn (Hz.Hamza)başrolde oynuyor.Bu filmden sonra Anthony Qouinn çok etkilendiğini bizzat kendisi söylemişti.Diğer önemli rollerde;
Hint--İrene PAPAS
Bilal--Johnny SEKKA
Ebu Sufyan---Michael ANSARA
Halid bin Velid---Michael FOREST



http://video.google.com/videoplay?docid=7515300929298616510#docid=2179287972416830373
Videomuz :)

Yalan Rüzgarı
Dünya Tv'lerinin en uzun pembe dizisidir. (Bknz. Guiness Rekorlar Kitabı) Ülkemizde gösterildiğinde rüzgar ne kelime fırtına estirmişti. İki kadın bir araya geldimi mutlaka Yalan Rüzgarı konuşulurdu. Hatta Ali Kırca Atv haberde bazı oyuncuları konuk etmişti. Bildiğim kadarıyla hala çekiliyor ve bir yerlede izleniyor. 10000. bölüme gelmiştir herhalde. Şimdi bunun son bölümünü bulun izleyin, hiç yabancılık çekmezsiniz aynı yalanlar devam ediyordur. Bizde bile bir süre sonra herkes ne olacağını bir kaç bölüm önceden tahmin eder hale gelmişti. Allahım sen tekrarından koru. :))))

http://www.akilli.tv/video/61451/Yalan-Ruzgari-Unutulmaz-Dizi.aspx
Videomuz :)

Köle İsaura

Türkiye’de gösterime girdiğinden itibaren büyük bir ilgi ve beğeniyle izlenen Brezilya dizisinin ödüllü yeni versiyonu Ramazan ayında Show TV’de sizlerle buluşmaya başlıyor…

Isaura, 1835 yılında Brezilya, Rio de Janerio’daki bir çiftlikte Kumandan Almedia’nın ve çiftlik yöneticisi Miguel’in kölesi olarak dünyaya gelir…

Bu zor ve yıpratıcı hayatı kaderi olarak kabullerek yaşarken Kumandan’ın oğlu Mr. Leoncio bu güzel köleye deliler gibi aşık olacak, her şey karmaşık ve zor bir hale gelecektir…

Isaura ‘nın ikinci versiyonu iddialı bir kast, akıcı bir senaryoyla daha muhteşem…



http://www.akilli.tv/Player.aspx?VDX=a156ab9d-7c3d-4213-abca-40b2e102b268
Videomuz :)
 
hani yerLi diziLer:(
meseLa
perihan abLa ,bizim mahaLLe
yedi numara,ikinci bahar
bizimkiLer
 
Lessi yi unutmuşsun :D

bi de küçük ev vardı.

Bak aklıma geliyo şimdi Dallas en önemlisi.
 
Dallas'ı unutmuşsun :D en unutulmayanlardan :D
 
http://www.vidivodo.com/50499/dallas-acilis
Videomuz :)

Kaçak

KAÇAK

Masum doktor Riçırd Kimbıl
Soluk soluğa izlediğimiz dizilerin başında herhalde Kaçak geliyordu.
Ayhan Işık edalı, içine kapanık, sessiz Doktor Riçırd Kimbıl karısını öldürdüğü iddiasıyla aranıyordu.
Ezeli düşmanı Komiser Gerard, bela gibi izini sürüyordu.
Asıl katil, tek kollu adamdı galiba ama bir türlü yakalanamadığından Kimbıl'ın suçsuzluğu kanıtlanamıyordu.
Kimbıl temize çıkabilmek için asıl katili arıyordu; Komiser Gerard da Kimbıl'ı...
Bu zincirleme takip haftalarca sürüp gidiyordu.
Yüreğimiz ağzımızda izlemiş ve Kimbıl'ı çok sevmiştik.
Belki o yüzden filmi geldiğinde hiç beğenmemiştik. Harrison Ford bile bizim doktorun yerini tutamamıştı.
Aynı hayal kırıklığını bir de Kimbıl'ı oynayan David Janssen, Türkiye'ye geldiğinde yaşamıştık.
Oyuncuyla rolü arasında doğrudan bağ kurma huyumuzun temelleri o zamandan atılmıştı galiba; Janssen'i Kaçak kadar sevmemiştik.
Kimbıl'ın aksine Janssen fazla dışadönüktü. O mahcubiyetten, ürkeklikten eser yoktu. Çoğu yabancı turist gibi rakı içip dansözle göbek atmıştı. Basın toplantısında çaktırmadan ayakkabısını çıkarmasından da öyle her an kaçacak bir ruh haline de sahip olmadığını anlamıştık.


KÜÇÜK EV

Kasaba ahlakı
Küçük Ev'de ne anlatıldığını epey sonraki yıllarda fark ettim.
İronik bir şekilde dizi, İslami duyarlılığı yüksek bir kanalda yeniden yayınlanıyordu; merak edip baktım ve içindeki ağır Hıristiyanlık propagandasını o zaman fark ettim.
İngılslar aslında çok iyi insanlardı.
Baba Çarls ve anne Karolin melek gibi insanlardı.
Lora ve Mery adlı kızları ve köpekleri ile harika bir hayatları vardı.
Evde birbirleriyle hiç kavga etmez, sofraya duasız oturmaz, dua etmeden uykuya yatmazlardı.
Her pazar temiz pak giyinip at arabalarına binip kiliseye gidişlerini izlerdik.
Çarls askılı pantolon giyer, kovboy şapkası takardı; kızların bezden beyaz şapkaları vardı.
Bakkalın sarı bukleli şımarık kızından ne kadar da farklılardı.
Tipik bir Amerikan kasaba ahlakı pazarlamasıydı.
Galiba küçük kız Mery göremez olmuştu.
Lora şimdilerde 40'ını aşmış olmalı.
Baba Çarls (Bonanza'ların küçük oğlu Co) ise çoktan vefat etti.

http://www.vidivodo.com/50509/kucuk-ev
Videomuz :)

Dallas

DALLAS

Ceyar'ın acı sonu
Pembe dizilerin öncüsü...
Entrikaların en başdöndürücüsü...
Jenerik başlayıp da cam kaplama gökdelenler göründü mü, ışığa koşan sinekler gibi yapışırdık ekrana...
Galiba bu kadar seksapeli olan bir diziyi ailece ilk seyredişimizdi.
Teksaslı petrolcü Yuving'lerin hayatı bizimkinden önemli hale gelmişti.
Eve giren, ailenin tüm fertlerini isim isim sayarak selamlar, sonra gider köşede bekleyen şişeden kendine bir buzlu viski koyardı.
Önder Somer'den sıkılmış, aradığımız kötü adamı Ceyar'da bulmuştuk.
O, büyük düşünür; kızları değil, dünyayı ağına düşürürdü.
Hepimiz daha az vahşi bir petrolcü olan Bobi'den yanaydık. Ama para için her şeyi mübah gören Ceyar'ın ihtirası her zaman daha çok işe yarardı.
Nitekim yıllar sonra geldi, "Yaşasın kötülük" devrinin ödülünü alırcasına bizim Petrol Ofisi reklamlarında oynadı.
Para kazanırdı ama ne fayda; annesi Bayan Eli'yi deli etmişti; karısı Su Elın alkolik olup çıkmıştı.
İşin tuhafı, bunlar bize dert olurdu. Ekrana dalıp gittiğimizde "Dallas hırsızı" denen bir hırsız türü evimize dadanırdı; Dallas saati kimsenin gözü başka bir şey görmez olduğundan o saatte soygun yapan hırsızlara öyle denir olmuştu.
12 Eylül'ün hemen ertesinde gazeteler Ceyar'ı vuranın kim olduğunu açıklamak için telefon hatları açmışlardı. Halkımız sokaklarda öldürülen evlatlarının katillerinden daha çok merak ediyordu Ceyar'ın katilini...
Televizyonun nasıl bir gözbağcılık olduğunu o zamanlar fark etmeye başlamıştık.
Ama ne oldu: Dünya Ceyar'a da kalmadı. Annesi Bayan Eli, babası Cek, üvey babası Kleytın Farlov kahırlarından öldüler.
Kendisi de köşedeki bardan viskileri yuvarlaya yuvarlaya alkolik oldu. Karaciğeri çöktü; şimdi hastalıklarla boğuşuyor.



http://www.vidivodo.com/50499/dallas-acilis
Videomuz :)

TatLı Cadı
TATLI CADI

Süpürgedeki cadı
Bir dönem hepimize burun titretme denemesi yaptıran iyi yürekli güzel cadı...
Bir ölümsüz olmasına ve annesi Endora'nın bütün itirazına rağmen nedense kendine uyuz bir ölümlü bulmuştu.
Derrin, kepçe kulakları ve her daim şaşkın havası ile Endora'ya hak verdirecek kadar antipatik bir damattı. Evde bir cadıyla yaşamasına rağmen bunu yıllarca fark etmemesi, zırt pırt yemeğe gelen "iyi patron"u Lery karşısında mütemadiyen ezilmesi ile bizi sinir ederdi. Sonradan her nedense eşcinsel olduğunu açıklayıp dizideki kompozisyonu da altüst etmişti.
Sementa rolünde oynayan Elizabeth Montgomery sempatik kızdı.
1995'te 62 yaşında iken bağırsak kanserinden öldü.
Rolüyle öyle özdeşleşmişti ki mezar taşının üzerine, süpürgede uçan bir cadı işlemesi kondu.
Yıllar sonra çevrilen filminde Nicole Kidman, (her role olduğu gibi) Tatlı Cadı rolüne de yakıştı. Bugün onu seyreden çocuklar da yıllar sonra kendi Tatlı Cadı'larının yasını tutar mı acaba?

http://www.akilli.tv/video/61485/Tatli-Cadi-80li-Yillarin-Sevilen-Dizisi.aspx
Videomuz :)

KOMİSER KOLUMBO

Sempatik komiser
Kolumbo, Hulusi Kentmen'den sonra görüp sevdiğimiz tek komiserdi.
Bogard'dan sonraki en meşhur pardösü onundu.
Bu küçük ve sempatik adam, parmaklarının arasından eksik etmediği purosu, berduş görüntüsü, dağınık saçları, kirli sakalları, külüstür arabası ile her daim, yataktan yeni kalkmış ve o telaşla olay yerine ulaşmış gibi bir görünümde olurdu.
Çevredekilerin onu aptal sanan, küçümser bakışlarına hiç aldırmaz, zengin cinayet mahallerindeki şımarık faillere acımaz, her ayrıntıyı titizlikle değerlendirerek ince zekasıyla cinayetleri çözerdi.
Bizim ilk dedektif dizimizdi.
Peter Falk daha sonra 50'nin üzerinde film yaptıysa da Komiser Columbo rolünü bir türlü aşamadı.


Alf
1986 - 1990 yıllarında NBC'de yayınlanan ABD yapımı popüler bir komedi TV dizisi. Başrolü Melmac gezegeninden A.L.F. (Alien Life Form) oynamaktaydı. Türk Televizyonlarında İlk Kez 1980'li Yılların Sonlarında TRT 2 ile yayınlanmış olup, 90'lı yıllarda Kanal D'de de gösterilmiştir. Şu An Digiturk'ün MyMax Adlı Kanalında tekrar gösterimdedir.

http://www.vidivodo.com/52461/alf
Videomuz :)

Siyah İnci
perla yani dizinin başrol oyuncusu bir yetimhaneye bırakılıyor.orda eva adlı bi kızla arkadaş oluyorlar.
perla'yı gizemli bir kadin 22 adet siyah inciyle birlikte birakmistir, eva ise thomas adlı bi adamdan (esas oğlan) bir adet charlie adında bir bebek sahibi olur.sonra eva'nın ailesiyle tanışmak üzere yola çıkarlar ama yolda trafik kazası olur ve eva bu kazada ölür.

kazada esyaları karışık olduğu icin herkes perlayı eva sanar, kimse de tanimamaktadir zaten bunlari, perla da eva rolunu ustlenir, olen arkadaşının cocugu charlie ye bakmak gibi kutsal bir gorevi ustlenmistir zaten. ama evde evayi seven kimse de yoktur aslinda. cocugun babasi olan thomas, rakip ailenin kucuk ogludur ve evanin kuzeniyle cikmaktadir. evanin buyukannesi kör taklidi yapan kadin evanin onaylamadigi bir evlilikten olmasi dolayisiyla ondan nefret etmektedir, ve bu yasli kadin aslinda perlanin oz annesidir. dizide bir adet buyuk sirket vardir ve hisseleri tartisma konusudur. beklendigi uzre dizinin yakisiklisi olarak tanitilan thomas ile eva, gercek adiyla perla arasinda nefretle karisik bir ask baslar. Çünkü hayalet olan eva sürekli perlayı ziyaret eder ve ondan intikam almak isterler.fakat melek eva da daha sonra onların aşkını anlar ve intikamdan vaz geçirmeye çalışır
 
Ceyar'ın acı sonu
Pembe dizilerin öncüsü...
Entrikaların en başdöndürücüsü...
Jenerik başlayıp da cam kaplama gökdelenler göründü mü, ışığa koşan sinekler gibi yapışırdık ekrana...
Galiba bu kadar seksapeli olan bir diziyi ailece ilk seyredişimizdi.
Teksaslı petrolcü Yuving'lerin hayatı bizimkinden önemli hale gelmişti.
Eve giren, ailenin tüm fertlerini isim isim sayarak selamlar, sonra gider köşede bekleyen şişeden kendine bir buzlu viski koyardı.
Önder Somer'den sıkılmış, aradığımız kötü adamı Ceyar'da bulmuştuk.
O, büyük düşünür; kızları değil, dünyayı ağına düşürürdü.
Hepimiz daha az vahşi bir petrolcü olan Bobi'den yanaydık. Ama para için her şeyi mübah gören Ceyar'ın ihtirası her zaman daha çok işe yarardı.
Nitekim yıllar sonra geldi, "Yaşasın kötülük" devrinin ödülünü alırcasına bizim Petrol Ofisi reklamlarında oynadı.
Para kazanırdı ama ne fayda; annesi Bayan Eli'yi deli etmişti; karısı Su Elın alkolik olup çıkmıştı.
İşin tuhafı, bunlar bize dert olurdu. Ekrana dalıp gittiğimizde "Dallas hırsızı" denen bir hırsız türü evimize dadanırdı; Dallas saati kimsenin gözü başka bir şey görmez olduğundan o saatte soygun yapan hırsızlara öyle denir olmuştu.
12 Eylül'ün hemen ertesinde gazeteler Ceyar'ı vuranın kim olduğunu açıklamak için telefon hatları açmışlardı. Halkımız sokaklarda öldürülen evlatlarının katillerinden daha çok merak ediyordu Ceyar'ın katilini...
Televizyonun nasıl bir gözbağcılık olduğunu o zamanlar fark etmeye başlamıştık.
Ama ne oldu: Dünya Ceyar'a da kalmadı. Annesi Bayan Eli, babası Cek, üvey babası Kleytın Farlov kahırlarından öldüler.
Kendisi de köşedeki bardan viskileri yuvarlaya yuvarlaya alkolik oldu. Karaciğeri çöktü; şimdi hastalıklarla boğuşuyor.

o sokağa dökülen insanlar ne maldır
 
Geri
Üst