Ekranın dahi çocuğu başarılarına bir yenisini daha eklemeye hazırlanıyor: Şubat'ı bekleyin
Ekranın dahi çocuğu Acun Ilıcalı “Sürmenaj olmaktan korkuyorum. Son yedi yılla ilgili kayıt problemim var, hiçbir şeyi aklımda tutamıyorum. Demek ki beyin dolmuş artık, over load olmuş” dedi. Ilıcalı, Vatan’dan Banu Duran’a yarışmalardan hayatına tüm sırlarını anlattı.
Öncelikle yeni yarışmanız hayırlı olsun. Siz dans etmeyi sever misiniz peki?
Dansın “d”sinden anlamam, bu konuda çok yeteneksizim. Ancak hip hop çalarsa ritm tutarım. En kötü olduğum konulardan biridir yani.
En son ne zaman dans ettiğinizi hatırlıyor musunuz, bir düğünde çiftetelli mesela?
Hatırlamıyorum, hevesim de yok. Çiftelli ise tam sıfır, hiç konuşmayalım bile. Yabancı müzik çaldığında en azından ritm tutarım, İngilizce 150 şarkı falan ezbere biliyorum. Ancak hayatımda hiç Türkçe müzik dinlemediğim için Türkçe şarkılarda onu da yapmam.
O halde size teklif geldiğini varsayarsak, bu yarışmaya katılmazdınız herhalde?
Katılmazdım. Benim utangaç bir yapım vardır zaten. Samimi olabilmem için belli bir süre geçmesi lazım. Öyle aşırı girişken bir insan değilim. Herkesin içinde çıkıp da dans edecek medeni cesaret bende yok...
50 CENT'TEN BAŞKA HAYALİM YOK
Hayal ettiğiniz bir proje ya da program yapmak istediğiniz kimse yok mu?
Yok, hayallerimin hepsini gerçekleştirdim. 50 Cent’in hayranıydım ben; onu bile getirip yarıştırdıktan sonra hayalim kalmadı açıkçası.
24 saatin kaç saatini çalışarak geçiriyorsunuz?
Ben uyumadığım her an çalışıyorum beyin olarak. Beynim devamlı devirde. Sürmenaj olmaktan korkuyorum. Çünkü “rahat oturayım, hiçbir şey düşünmeyeyim”i yapamıyorum. Son yedi yılla ilgili kayıt problemim var zaten, hiçbir şeyi aklımda tutamıyorum. Buna doğum günleri, evlilik yıldönümümüz falan da dahil. Geçmişi daha iyi hatırlıyorum. Demek ki beyin dolmuş artık. Over load olmuş. Beyni boşaltamadığım için aşırı yoğunluk yaşıyorum beyinde. Bak bu röportajdan sonra yemeğe gideceğim ve gene iş konuşacağım. Non stop işle ilgili konuşmak zorunda hissediyorum kendimi, işkolik oldum. Hayatımı kaybettim yani, n’apalım.
Peki bu kadar kendinizi parçalamanızın nedeni nedir; para olduğunu sanmıyorum?
Panama’dayken Yunanlı bir psikolog beni durdurdu ve benimle 10 dakika konuşmak istediğini söyledi. Bana yaptığı teşhis şu; “Sen tek şeyden zevk alıyorsun, o da insanların seni takdir etmesi. Ruhun bununla besleniyor.” Gerçekten de beni yaptığım işin beğenilmesinden başka hiçbir şey mutlu etmiyor. Bunu da iyi bir şey diye söylemiyorum ama demek ki yaratılıştan itibaren böyle bir duygum var. Hiçbir zaman paraya konsantre olmadım. Tüm yaptığım işleri sadece insanlar beğensin diye yaptım ve sonuçta en çok parayı da ben kazanıyorum, o doğru yani.
TAYYİP ERDOĞAN'A BENZİYORUM
Politikacılardan en sevdiğiniz ismin Tayyip Erdoğan olduğunu biliyorum. Bunun nedeni kendilerinin halktan biri olması mı?
Çok doğru söylüyorsun. Başbakanımızın bence en büyük özelliği doğallığı. Bir şeye oynamıyor yani. Bugün Acun’un bir başarısı varsa bunun nedenini normal hayattaki doğallığımı ekrana taşıyabilmem olarak görüyorum.
Siz Tayyip Bey’le kendinizi benzetiyor musunuz?
Evet, benzetiyorum. Kendisiyle de bazen sohbet etme imkanım oluyor; o sohbette de yakın bir arkadaşımla sohbet ediyor frekansıyla konuşuyorum. Karşı taraftan da öyle bir elektrik alıyorum çünkü. Beni gördüğü yerde mutlaka bana bir laf atar, şakalaşırız da. En son Kayseri’de milli maça bermudayla gitmiştim. Bir baktım Tayyip Bey gelmiş ve ben de mecburen karşılarına bermudayla çıktım. Benimle “Bu ne hal?” diye bayağı dalga geçti... Başbakanımız kendisini Türkiye’ye adamış. Bakın, 8 yıldır Türkiye’de dolar artmıyor. Beni televizyoncu yapan dolardır. Dolar artışı yüzünden yabancı kot sattığım dükkanım battı ve ben TV’ci oldum.
16 YIL ÖNCE YEMİN ETTİM
Bir insanla 3-4 dakika konuşmam yeter; hemen çözerim. Hayatta hiç kazık yemedim. Her sırrımı paylaştığım en az 25 arkadaşım var ama hiç yanılmadım... Kalbi kötü insanı başarımla ezmeliyim diye düşünüyorum. Bundan yıllar önce İlker Yasin’in yanındayken kovulmam an meselesiydi, o kadar çok üzerime oynandı ki. İlker Abi’nin yanına gittim ve “Bu insanları pişman edeceğim” diye ant içtim.
O günden sonra yani 16 yıldır her yıl, bir öncekinden daha başarılı oldum.
En yakınlarınız kim bu camiada?
Arkadaşlarımın yüzde 20’si ünlüler dünyasından. En yakınlarım; Ali Taran, Hülya Avşar, Emre Belezoğlu, Arda Turan, Sinem Kobal, Mahsun Kırmızıgül, Okan Buruk ve Hakan Şükür. Bizim grubun özelliği nedir biliyor musun; hepimizin 19 yaşında olması. O çocukluk bizi bir arada tutuyor. Yoksa 60 kişilik şirketin sahibi geceyarısı 3’te arkadaşlarıyla playstation oynamak için buluşur mu yani? Ruh hastası derler normal standartlarda.
Gelecek planlarınızı da öğreneyim.
Şubatta süpriz bir projem var, çok ama çok iddialıyım.
kaynak