Abdullah GÜl Kİmdİr??

vega vhj

New member
BİRAZ BURDAN İRDELEYELİM!
Köşk yoluna taşı kendisi koymuş !
Başkomutan olmaya hazırlanan Gül, Atatürk ilkelerine karşı çıkıp, TSK’ya veryansın etmiş

RP Kayseri Milletvekili sıfatıyla 1993’te katıldığı “Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri
3. İstişare Toplantısı”nda konuşan Abdullah Gül, “Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik” ilkesinin halka zorla dayatıldığını iddia edip, Türkiye’de sistem bunalımı olduğunu ileri sürmüş.

Jandarma dipçikleri...
“Ne Mutlu Türküm diyene” sözünün Türkiye’yi ilkelleştirdiğini savunan Gül, konuyu TSK’ya getirip, kıyafeti yüzünden köylerin basıldığını, insanların jandarma dipçikleri ile dövüldüğünü iddia etmiş.

Dindar subay
GÜl, TSK’ya yüklenmeye şöyle devam etmiş; “Dindar olan bir subaya siz eğer kendi ordunuzda hayat hakkı vermiyorsanız, sanki ajan yakalamış gibi, onları eğer ayıklıyorsanız, siz o zaman bütünlüğünüzü nasıl temin edersiniz?...”

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklaması bekleniyor...

İlk sözde sivil Anayasacı!
AKP’nin müstakbel Köşk adayı Gül’ün Atatürk ilke ve İnkılaplarını hedef alan sözde ‘sivil anayasa’ tartışmalarının esas mimarı olduğu ortaya çıktı

22 Temmuz seçimlerinin hemen ardından, AKP Mersin milletvekili Zafer Üskül ve hükümete taslak hazırlayan Prof. Dr. Ergün Özbudun’un “Atatürk İlke ve ınkılapları Anayasa’da yer almasın” çıkışıyla başlayan sözde sivil Anayasa tartışmaları hergün yeni bir boyut kazanıyor. AKP’nin en güçlü Cumhurbaşkanı adayı olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, Özbudun ve Üskül’den tam 14 yıl önce benzer sözler sarfettiği ortaya çıktı. 19 Aralık 1992’de Refah Partisi Milletvekili sıfatıyla katıldığı “Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3’üncü İstişare Toplantısı” nda bir konuşma yapan Gül, Atatürk ilke ve Inkılaplarının zorla dayatıldığını ifade ediyor. Türklük vurgusundan duyduğu rahatsızlığı dile getiren Gül’ün konuşmasında şu satırbaşları ön plana çıkıyor:

Rejim halka düşman
* Bugün Türkiye’de bir sistem bunalımı var, kendi bünyesine uygun düşmeyen, kendi değerlerine zıt ve zoraki uygulanmaya çalışılan ve halka zorla diretilen bir sistem.

* Şimdi halkına zıt, halkı ile barışık olmayan ona düşman bir sistem bu sistemdir ki bizi bugün Türkiye’nin ve ülkenin bütünlüğünü konuşmaya getiren, onu gündem noktası haline getiren böyle bir sistem içerisindeyiz doğrusu, 70 senedir. İşte bunun içindir ki bugün bu milletin bir parçası olan senelerdir beraber olduğumuz bazı insanlar ayrılıkçı mücadele içerisine girmişler...Bu şartlar altında bütünlüğü bile koruyamaz, ülke bütünlüğünü bile, memleket bütünlüğünü bile tehlikeli duruma getirir hale gelmiş böyle bir sistem.

Atatürk ilkeleri zorla dayatıldı
* Türkiye’nin bu resmi ideolojisinin tabii karakterleri bu sistemi kuran tek partinin altı sloganı ile ortaya çıktı. Hepinizin bildiği gibi; Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik adı altında bunları özetleyebiliriz. Ama işin ilginç yanı şu ki bu milletin halkı bu millet bir araya gelipte; biz işte devletçi olalım, biz işte laik olalım, biz işte milliyetçi olalım, biz işte şöyle olalım, diye böyle bir karar vermemişler. Yani bir konsensüs neticesinde müşterek bir kararın veyahutta bir meclisin kararının neticesinde çıkmamış bu ilkeler. Bu ilkeler hep, bu halka, bu coğrafyada bu millete, Türk milletine bir zorlatma şeklinde dayatılmış ve öyle uzun bir süre devam etmiş. İşte bana göre bu zorlatma, bu diretme ki Türkiye’nin bütünlüğünü, Türkiye’nin ve burada yaşayan insanların senelerdir, yüzyıllardır beraber yaşayan insanların, birliğini tehlikeli noktaya getirir hale düşmüş.

Diktatörlükle yönetilmişiz
* Şimdi Cumhuriyetçilik ki biz bunu demokrasi olarak da genişletebilirsek, uygulamada aslında öyle bir şey olmamış uzun senelerdir. Uygulamada tam bir diktatörlük, tam bir tek parti devri, tam bir oligarşik bir devre geçmiş ve öyle olmuş ki tam halka zıt bir yönetim... Bu haliyle bütün demokratikleşme, bütün cumhuriyetleşme sözlerine nutuklarına rağmen, Türkiye bugün de hala demokrasiyle idare edilen ülkelerden çok bazı konularda dünkü demirperde ülkelerini veyahutta bugünün belki meclisleri olmasına rağmen, Irak’ını, Libya’sını, Suriye’sinin andıran büyük karakteristikleri var. Hala tabuların olduğu, hala söylenmez şeylerin olduğu, hala halkın yıldırıldığı Türkiye’de yaşıyoruz.

Her yerde aynı heykeller var!
* Türkiye’yi bu vasıfları bakımından, açık ve net şekilde konuşmak zorundayız. Demin dediğim gibi Türkiye bir Irak’a, Libya’ya benzeyen çok yanları var dedim. Neden? Aynı, tek adam pozisyonu, bugün gidin Irak’ta da, Libya’da da, Suriye’de de tek insanın resimleri vardır her yerde varsa tek insanların heykelleri vardır. Ama batıda kumandanların, sanatkarların, devlet adamlarının heykelleri vardır, resimleri vardır. İşte demokrasiyle idare edilen ülkelerde çok seslilik vardır. Ama biz bu halimizle işte bu demokratik ülkelere değil, aynı o beğenmediğimiz tam diktatörlükle idare edilen ülkelere benzeme vasfından hala kurtulabilmiş değiliz.

Milliyetçilik aslında ırkçılık
* Devrimcilik adı altında yine bir dizi hukuki düzenleme tepeden inme, zorla getirtilmiş ve halkın onayı, halkın desteği alınmadan zorla kabul ettirilmiştir. İlkelerden diğer birisi olan milliyetçilik maalesef bir nevi bir ırkçılık şeklinde devam etmiştir. Öyle olmuş ki, bırakın çok yıllar önceyi, son sıkıntılı yıllarımızda bile ne Çanakkale’de ne Medine müdafaasında, ne Trablusgarp’ta insanlar birbirini taşırken, yaralılar birbirinin yarasını sararken hiç birinin ırkının ne olduğunu sormayı akıllarından geçirmemişler. Bunları araştırmak İslam ahlakına uygun düşmeyeceğinden hiç kimsenin ilgi alanı içerisine girmemiş.

Türkçülük bizi ilkel bıraktı
* Milliyetçilik; demin dediğim gibi, öyle olmuş ki; Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez, aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela, -bunları açık söylemek zorundayım- “Ne mutlu Türküm diyene” lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. “Bir Türk dünyaya bedel” gibi, bu laflar aslında Türkiye’nin o bütünlüğünü, Türkiye’nin o geçmişteki bütün insanları İslam kardeşliği etrafında toplayan bu bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir. Şimdi ne gariptir ki, bu lafları; seyahat ederseniz, Doğu ve Orta Anadolu’ya, doğru geldikçe “Önce Vatan” yazdığını, batıya Ankara’ya İstanbul’a gittiğinizde ise hiç rastlamazsınız bunlara. Yani bunlar tek parti devrinden kalan ve zorla, halkın kendi inanç değerleriyle bütünleşmeyen, bir dünya sistemini halka zorla kabul ettirmektir. Ama bunların zararlarını tabii biz daha sonra çekmeye başlamışız.

Laiklik tehdit ediyor
* Şu da bir gerçek, tarih boyunca görüşmüştür ki en kalıcı ve birleştirici unsur din olmuştur. Ama bu demin dediğim gibi Türkiye’deki resmi ideoloji tarafından devamlı tehdit altına alınmış. Moral değerleri açısından yine Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden, en ziyade tahribatı vermiş olan, sistemin ilkelerinin birisi de laiklik ilkesidir, laiklik olayıdır... (...) Türkiye’de ve tabii din dediğimiz de İslam, potansiyel tehlike olarak görülmüş ve devamlı devlet, buna karşı teyakkuz halinde durmuş.Bu din düşmanlığını esas alan ve hukuk tanımayan uygulama, İslam inancı ve ahlakıyla yoğrulmuş olan halkımızı da tabii dışlamıştır ve özellikle onu kendi hayatında yaşamak isteyen insanları devamlı dışlamış, devamlı bunlara karşı kapılar kapatılmıştır.

Dindarlar ordudan atılıyor

* Şimdi yine düşünebilir misiniz ki kıyafeti yüzünden köylerin basıldığı, şehirlerin basıldığı, insanların jandarma dipçikleri ile dövüldüğü bir ülke, bunlar maalesef bizim ülkemizde olmuştur. Şimdi bunlar hep bir insanların tabii moral değerlerinin bir parçasıdır. Bunlar eskiden olmuş ama bugün de devam etmekte...Aynı şeklide dini inançlarından dolayı sade bir vatandaş olarak dindar olduğu için, yani dışarıda dindar olan bir esnaf, dindar olan bir işçi gibi, dindar olan bir tüccar gibi, dindar olan bir subaya da siz eğer kendi ordunuzda hayat hakkı vermiyorsanız, sanki ajan yakalamış gibi, onları eğer ayıklıyorsanız, siz o zaman bütünlüğünü, bu ülkenin devamını nasıl temin edersiniz?

Önce yalanladı, sonra sessizliğe büründü

19 Aralık 1992’deki toplantıda “Türkiye’nin Milli Bütünlüğü ve Güvenliği” konulu bir sunum yapan Abdullah Gül’ün sözlerini Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde gündeme getirmiştik.
Haberi “Ben böyle bir toplantıya katılmadım ve konuşmadım” sözleriyle yalanlayan Gül, kendinin de dahil olduğu toplantı fotografınının Yeniçağ’da yayınlamasıyla sessizliğe bürünmüştü.

“Ne mutlu Türküm diyene” lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. İNANMAYANLAR İŞTE SİTE
http://www.kanalturk.com.tr/uyeler/yazi.php?yazi_id=12428
 

cerkez57

New member
Kanaltürk ??? Bütün bunları bu siteden mi buldun? Şu CH ve P nin el altından 3 milyon dolar verdiği kanalın sitesindenmi?
 

Madness

Banned
teşekkürler vega arkadaşım güzel bir konuya değinmişsin. Ama herkes o kadar koyu bir taraftar ki kimse laf söyletmiyor nedense. Umarım gün gelecek ve bu söylenenlerin doğru olduğunu anlayacaklar. Ama ben yinede ülkenin gidişatı konusunda ümitsizim:(
 

maxpyane

New member
AZİZ NESİN demiski
Atam, hâlâ yaşıyorsak; edepsizlik sayesinde!
Altı oku soruyorsan, politika dehlizinde!
Yobazlarla gericiler, onlar bizden daha zinde!
Halkçılıkla devletçilik: Anlatamam, çok hazin de...
Çoktan beri sahteciler, ağır çeker her vezinde!
Tek umut var, o da yalnız, Amerikan dövizinde!
Sorma Ata'm, halimizi, hal mi kaldı anlatacak...
Yata yata çok yorulduk, tatil yaptık, izindeyiz!
Hocamız var, hacımız var, uçan kuşa borcumuz var,
Geçeceğiz Avrupa'yı ama şimdi izindeyiz!
"Türk milleti çalışkandır". Biz de senin tezindeyiz,
Dinlenmekten yorulduk da, onun için izindeyiz!
İlerledik Ata'm öyle, şimdi görsen tanımazsın,
Arasan da bulamazsın, Amerikan tarzındayız,
Bugün değil, bu yıl değil, çoktan beri izindeyiz!
Hani, "Türk, öğün, çalış, güven" demiştin ya...
Biz ilkinde takılıp kaldık, çalışmaya zaman kalmadı.
Her sabah güne başlarken, "Türküm, doğruyum, çalışkanım"
Diye bağıran, geri ve tembel nesiller yetiştirdik.
O gün yazdıklarını, bugün ağza alamayacak haldeyiz.
Seni aşmaktan vazgeçtik, sana ulaşamıyoruz Ata'm.
Şu "izindekiler"in listesini bir görsen, inanamazsın Ata'm;
Kendini tanıyamazsın. Bağışla bizi... İzindeyiz Ata'm

Ve ben dıyorumkı

Atatürk'ün makamına gelenlere bakınız. Kıbrısı AB'ye pazarlamaya çalışıp Allah'ın yardımıyla bunda başarılı olamayan zamanında Erbakan'ın sağ kolu olan, türbanlı eşi ülkemizi Avrupa'ya şikayet etmiş olan Dışişleri Bakanı şimdi Atatürk'ün makamına oturmaya hazılanıyor . Ey çaresizlikten AKP'ye oy veren asil Türk milleti damarlarındaki asil kana ne oldu. Bu tarihi sorumluluk sizin o kömürlü nohutlu ellerinizde aittir. Umarım bunun karşılığını bir gün ödersiniz
 

мυℓσ

тяαкуα α&#8
cerkez57' Alıntı:
Kanaltürk ??? Bütün bunları bu siteden mi buldun? Şu CH ve P nin el altından 3 milyon dolar verdiği kanalın sitesindenmi?
Bu ülkede o kadar az hükümetin yalakası olmayan kanal var ki Kanaltürk'te o nadir kanallardan biridir. Yanlış hatırlamıyorsam Salı geceleri bir program çıkıyordu "Yolsuzluk mu yoksulluk mu" diye. Program tamamen resmi belgelere dayanarak AKP hükümetinin yolsuzluklarını açığa çıkardı ve hükümeti bu bağlamda yerden yere vurdu. Ufacık bir karikatüre bilmem ne kadarlık tazminat davası açan Erdoğan Kanaltürk'e hiç birşey yapamadı. Sence bu neden olabilir ???? CH ve P'nin el altından 3 milyon dolar vermesinden dolayı mı Erdoğan Kanaltürk'ten korktu ve dava açmadı? Yoksa kanıtlara dayalı haberler yaptığı ve Erdoğan'ın bunların aksini iddia edemediği için mi?
 

esfanu

New member
Saçmalardan seçmelere devam.Kanaltürk yapamadı belki siz yaparsınız.
Aziz Nesin güzel yazmışta bu sahtecilerin İZNİ nezaman bitiyormuş,onu söylememiş.
ATATÜRKÜN makamına millet kimi layık görmüşse o gelecek,okadar.
Tartının topuzu milletin eline geçti,zoruna gidenler var.
SAYGILAR,SEVGİLER, İYİ SEYİRLER
 

free!

artık yok...
her öpücem diyene öptürmeseydiniz sizde :) anlayan anlamıştır umarım :D
 

64general1

New member
esfanu' Alıntı:
Saçmalardan seçmelere devam.Kanaltürk yapamadı belki siz yaparsınız.
Aziz Nesin güzel yazmışta bu sahtecilerin İZNİ nezaman bitiyormuş,onu söylememiş.
ATATÜRKÜN makamına millet kimi layık görmüşse o gelecek,okadar.
Tartının topuzu milletin eline geçti,zoruna gidenler var.
SAYGILAR,SEVGİLER, İYİ SEYİRLER
Tartının topuzu daha önce kimdeydi?Yoksa Akp'ye oy vermeyenleri milletten saymıyormusunuz?Aslında şuna millet diyecegine, mürid deseymişsin dogruyu söylemiş olurdun.Bende bu yazıyı yazmak zorunda kalmazdım.Şimdi o cümledeki yanlış kullandıgın kelimeyi yerine koyalım bir daha okuyalım;

Tartının topuzu müridin eline geçti,zoruna gidenler var.

Abdullah Gül Kimdir?
Yazan: Erol MANİSALI on 27 Nisan, 2007 09:00:00




- ABD'nin güvenini kazanmış bir "ılımlı İslam temsilcisidir".

- Washington'ın Ortadoğu politikalarına, "şov yapmadan, en güçlü desteği sessiz ve derinden sağlayan kişidir".

- Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde Brüksel'in taleplerini bir bir yerine getirirken önde hiç görünmeyen; hatta Tayyip Erdoğan ve Ali Babacan 'ın kırdığı potları tamir eden insandır.

- İslam Kalkınma Bankası'nda ve örgütlerindeki deneyimini, "İngiltere'de aldığı altyapı ile tamamlayan" kişidir. Hem de Osmanlı dönemindeki Anglo-Arap modeline uyan bir biçimde...

- "Batı'ya güven veren" bir kimlik yanında Sünni Arap dünyasının da bel bağladığı insandır. İngiltere, ABD, Arap üçgeninde önemli bir kişidir.

- ABD'nin üst düzey yetkilileri ve AB kurumları ile "AKP dönemindeki en önemli ve kritik anlaşmalara" imza atan biridir.

- Rand Corporation 'ın1996'daki Türkiye öngörüsünde, "Tayyip Erdoğan'la birlikte adı geçen insandır".

- Ve Abdullah Gül 1979'da Sakarya Üniversitesi yönetiminin birkaç aylığına bana tahsis ettiği bir asistandır; 5 Ocak 1982'de İktisat Fakültesi'ndeki doktora jürisinde bulunduğum kişidir, 20 Temmuz 1996'da Başbakan Necmettin Erbakan 'ı, benim ricam üzerine KKTC'ye ite kaka getiren genç bakandır.

- Yine 1995 ve 1996 yıllarında TBMM'de yaptığı çok çarpıcı konuşmalarda, "Benim AB ve Gümrük Birliği konusundaki değerlendirmelerime tam destek veren bir milletvekilidir".

Abdullah Gül 1996'daki hali ile kalsaydı acaba;

- Tayyip Erdoğan'la birlikte AKP'yi kurabilir miydi?

- AKP iktidara gelebilir miydi?

- Abdullah Gül Dışişleri Bakanı olabilir miydi?

- Ve şimdi AKPmin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenebilir miydi?

Eğer 1996 öncesindeki Abdullah Gül aynen kalsaydı bunların hiçbiri olmazdı. ABD 28 Şubat ile değişenleri kendi tarafına aldı ve operasyonlarını uygulamaya koydu.

Değişmesi gerekirdi...
Bütün bunların olabilmesi için Abdullah Gül'ün değişmesi gerekirdi. Washington'ın ve Brüksel'in taleplerine hiçbir zaman karşı çıkmayan; onların Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki isteklerine boyun eğen bir kimliğe dönüşmesi kaçınılmazdı. Kısacası anti-Amerikancı kimlikten Amerikancı Abdullah Gül'e dönmesi gerekiyordu.

Sanki AKP yönetimince Cumhurbaşkanlığı'na getirileceğini tahmin etmişçesine son kitabımda ona bir bölüm ayırdım. (*) Kendisini enine boyuna inceledim. Onun kimliğinde AKP'nin "serbest piyasa üzerinden İslamcı yapılanmaya geçiş yöntemini" sorguladım.

AB konusunda beni 1995 ve 1996'da destekleyen Gül'ün değişiminin arkasındaki nedenleri gözler önüne serdim. Bunun gerisinde Batı'nın yeni politikalarının Türkiye'yi biçimlendirmek isterken "seçtiği aktörlerin rollerini ele aldım".

ABD ve AB, Türkiye'yi değil ama Türkiye içindeki oligarşiyi değiştiriyordu. "Siyasal sermaye yanında siyasal İslam, oligarşiye dahil ediliyordu." Abdullah Gül işte burada sahneye çıkıyor ve bu senaryoda bana göre, "en önemli misyonu" üstleniyordu.

AKP iktidara geldiğinden beri Abdullah Gül Türkiye'nin iç ve dış dengelerinde çok önemli işler yaptı. Medya Tayyip Erdoğan'ı, Bülent Arın ç' ı, Abdüllatif Şener 'i konuştu.

Gölgede kalıp saklanan güç ise Abdullah Gül'dü. Batı, işlerini Abdullah Gül ile yürüttü. O medyaya çıkmadı, geride kaldı. Hatta "iyi polis" rolünde oldu; Tayyip Erdoğan, Rauf Denktaş 'a en ağır sözleri söylerken Gül gidip onun koluna girdi, el ele resimler çektirdi.

ABD'ye büyük ödünler verilirken hiçbir şey yokmuş gibi resim verdi.

Gölgedeki adam şimdi öne çıkarıldı. Washington ve Brüksel memnun; onu çok iyi tanıyorlar ve güveniyorlar; kendilerinden biri gibi görüyorlar. Ilımlı İslam için ideal bir lider.

Üstelik Sünni Arap dünyasında da fiilen çalışmış, kaynaşmış bir kişilik. Bu durum Batı için biçilmiş kaftan, arasan bulamazsın.

Türkiye'de herkes Erdoğan'ı, Arınç'ı, Şener'i konuşuyordu; Ama Batı Abdullah Gül'ü tanıyor ve onunla yüz yüze geliyordu.

Bu sadece AKP liderliğinin değil Washington ve Brüksel'in de seçimiydi. Kulağınızı verip dinleyin bakalım; Batı'ya yakın iş çevreleri ve medyası nasıl el ovuşturacaklar görün... Hepsi Abdullah Gül'ü göklere çıkaracaklar: Türkiye'nin değil ama Batı'nın penceresinden görülen manzara bu...


(*) "Avrupa'yla Derin Bağlar" , Sayfa 50-75, Truva Yay, 2007

27.04.2007 CUMHURİYET
 

sedapinar

New member
Gül Irak’ın kuzeyinde Mehmetçiğin başına çuval geçirildiğinde ABD’yi, “Büyük devletler özür dilemez ki” diye savunan ve Peşmerge önderliğinde Telafer’de Amerikan güçleri Türkmen katliamı başlattığında, “Orada Türkmenlere yönelik bir şey yok, Felluce’den kaçan teröristler Telafer’e sığınmış, operasyon Türkmenlere değil!” demiş, biridir..Tarih, 24 Mayıs 2003.

Gül’ün İsrail’in Lübnan’a saldırması sonrasında The Washington Post’ta çıkan makalesini hatırlayalım:
“ Benim neslim, demokrasinin yüksek değerlerinin yanında duran bir ABD imajıyla büyüdü… Tek başına bu trajediyi durdurma imkân ve kabiliyetine sahip olan dünyanın tek süper gücü, insanların bu kadar acı çekmesine neden göz yumuyor ve merhamet çağrılarını neden karşılıksız bırakıyor ?’ ( Abdullah Gül- Zaman- 3.8.2006)

ABD ile” Stratejik Vizyon Belgesi” mutabakatını imzalayıp BOP’u siyasallaştıran gene Gül’dür

“ Kahraman Amerikalı askerlerin sağ salim Amerika’ya dönmesi için duacıyım” diyen Erdoğan’dan sonra şimdi de ‘Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek…’ diyen Gül’dür

“ Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerimiz önemlidir. Dünyanın süper gücünün gündem maddeleri bizim de gündem maddelerimizdir. Aramızdaki işbirliğinin stratejik boyutta olmasının anlamı, bu meselelerde ulaşılması gereken hedeflere ilişkin görüşlerimizin örtüşmesidir ” diyende ABDullah Gül’dür.

Abdullah Gül, 24 Mayıs 2003 yılında ABD ile yaptığı gizli anlaşmayı Vatan Gazetesi Yazarı Sedat Sertoğlu’na böyle savunmuştu:

“Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğa vurarak) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp anlatamam ki…”

BAĞIMSIZLIK VE EGEMENLİK NASIL TESLİM EDİLMİŞ?

Yeterince anlaşılması için Abdullah Gül’ün “herşeyi de açıklayamam ki” diyerek itiraf ettiği, Tezkere’nin reddinden sonra ABD ile yaptığı gizli anlaşma maddelerini, Osmanlı İmparatorluğu’nu işgalcilerin kucağına bırakan Mondros Silah Bırakışması’nın maddeleriyle karşılaştırmakta yarar var:

1- 1918 Mondros İşgalcilerin Vahdettin’e verdiği emir:
Ordu terhis edilecek, orduya ait silahlar, taşıtlar, cephane ve donatım, İtilaf Devletleri’ne teslim edilecektir.

Bütün haberleşme, ulaşım araç ve gereçleri İtilaf Devletleri’nin denetimi altında bulundurulacaktır.

2003 ABD’nin dışişleri bakanı C.Powell’in emri:
Türkiye Kuzey Irak’tan Çekilecek. Türk Ordusuna bağlı olan özel kuvvetler 4 ay içinde aşamalı olarak Türkiye sınırları içine çekilecek.Türk Ordusunun asker ve silah sayısı ABD’nin uygun bulduğu şekilde indirilecek. Özellikle tank ve ağır silahların miktarı düşürülecek, savaş uçakları sınırlandırılacak.

2- 1918 Mondros İşgalcilerin Vahdettin’e verdiği emir:İstanbul ve Çanakkale Boğazları açılacak ve bu yerlerdeki askeri üsler, İtilaf Devletleri’nce işgal edilecektir.

Donanma, İtilaf Devletleri’nin gösterecekleri limanlarda gözaltında tutulacaklardır.

İtilaf Devletleri, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecektir.

Vilayet-i Sitte denilen Doğu Anadolu’daki 6 ilde (Erzurum, Van, Harput, Diyarbakır, Sivas ve Bitlis) karışıklık çıktığı takdirde İtilaf Devletleri bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebileceklerdir.

2003 ABD’nin dışişleri bakanı C.Powell’in emri:
PKK ve KADEK her ne yaparsa yapsın Türk Ordusu sınır harekatı yapamayacak. ABD’den izinsiz Irak sınırını geçemeyecek. Aksi halde ABD, Türkiye’ye yaptırım için askeri de olmak üzere haklarını saklı tutacak. Yani ABD himayesine aldığı PKK’lıları korumak için isterse Türkiye’ye askeri operasyon yapabilecek.

3- 1918 Mondros İşgalcilerin Vahdettin’e verdiği emir:
Osmanlı Devleti, müttefikleriyle olan bütün ilişkilerini kesecektir.

2003 ABD’nin dışişleri bakanı C.Powell’in emri:
Türkiye, ABD talep etmesi halinde Orta Doğu ve İran’a saldırılarında şartsız olarak aktif destek verecek.

4- 1918 Mondros İşgalcilerin Vahdettin’e verdiği emir:
Anadolu dışında bulunan Türk Askerleri, en yakın İtilaf Devleti askeri birliklerine teslim olacaktır.

2003 ABD’nin dışişleri bakanı C.Powell’in ,emri:
Türkiye’de bulunan ABD subaylarının görev alanları ve yetkileri genişletilecek. Türk birliklerinin de katılacağı ABD harekatlarında komuta yetkisi ABD’de olacak

5- 1918 Mondros İşgalcilerin Vahdettin’e verdiği emir:
Toros tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecektir.

2003 ABD’nin dışişleri bakanı C.Powell’in emri:
Türkiye Kuzey Irak’ta kurulacak olan kukla Kürt Devleti’ni resmen tanıyacak. Bu devletin kuruluşunu savaş nedeni sayan Milli Güvenlik siyaset belgeleri ile bu yöndeki siyasi kararlar kaldırılacak. Dört lideri dışında PKK ve KADEK’li diğer yöneticiler de dahil olmak üzere bütün teröristler affedilecek. Terör örgütünün yasallaşması sağlanacak.Böylece terör örgütü siyasete girebilecek. Dağdaki terörist başlarının siyasete girebilmesini sağlayan hukuki çalışmalar yapılacak. Belediyelere özerklik verilecek. Dört yıl içerisinde aşamalı olarak federasyona geçilecek.

Kuzey Kıbrıs’ta Annan Planı uygulanacak. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş Arafat’a uygulanan yöntemle devre dışı bırakılacak.

Ege’de Türk Jetlerinin uçuş alanı daraltılacak, Yunan doktrini geçerli olacak, Yunanistan rahatsız edilmeyecek.

Ermenistan kısıtlamaları kaldırılacak, ilişkiler iyileştirilecek. Sınır ticareti serbest bırakılacak Ermenilerin Türkiye’ye girişlerindeki kısıtlamalar kaldırılacak.

30 Ekim 1918 Mondros Anlaşması’nın bu maddeleri ile Osmanlı Devleti’nin fiilen sona erdirdi.

Anadolu’nun İtalyan, Fransız, Yunanlılar tarafından paylaşımıyla birlikte 13 Kasım 1918′de İtilaf Devletleri gemileri İstanbul Limanı’na demir attı ve İstanbul fiilen işgal edildi.

Kasım 2003 Abdullah Gül- Powell gizli anlaşması ile Türkiye bağımsız bir devlet olmaktan çıkartılmış oldu. Bu anlaşma ile Misak-ı Milli sınırları fiilen bölünmektedir.

Abdullah Gül’ün AB hakkındaki sözlerinide hatırlayalım..

Bir zamanlar Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı çıkan Abdullah Gül, TBMM’de yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu: “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmeyeceği kesindir. Bunu Avrupalılar söylemektedir. Avrupa’nın önde gelen bütün politikacıları söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Bunu biz söylemiyoruz. Avrupa’da herkes söylüyor, herkes biliyor. Halka sormaktan korkulmuştur. Demokratikseniz Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bunun için halkın oyuna başvurursunuz, gidip halka sorarsınız. Türkiye’yi bu noktaya getirenler suçludur.”

Ve değişim rüzgarına kapılıp 180 derece dönerek bakın ne diyor: )

“Türkiye’nin hedefi çok açıktır: AB üyesi olmak… Bunun ülkemizde demokrasinin ve ekonominin güçlenmesini sağlayacağını ummaktayız. Buna karşılık biz de AB’ye tam üye olarak kabul edilecek Türk devletinin saydam, demokratik bir İslam devleti olacağını taahhüt ediyoruz.” Yayın tarihi 23.11.2002.


Yinede Cumhuriyetimizin bekası için yanılmış olmayı diliyorum.Umarım devletimizin az zarar görmesi açısından sayın Gül hayırlı hizmetlerde bulunur.
 

fatich

New member
64general1 , sen türk seçmeninin nerdeyse yarısını senin gibi dşünmüyorlar diye müridlikle mi suçluyorsun.?? isteyen istediğini düşünür tabii olarak ama bence konuşurken biraz daha dikkatli olmak da fayda war...

inşallah yeni cumhurbaşkanımız hayırlı uğurlu olur vatana millete.....
 

esfanu

New member
64 GENERAL KARDEŞ,KOMUTANIMMI desem bilmiyorum,ruhunu hangisi okşarsa onu al.
Yanlış yazmışım özür diliyorum,doğru cümle herhade
DAVULUN TOKMAĞI MİLLETİN ELİNE GEÇTİ, ZORUNA GİDENLER VAR.olmalıydı.
Ben ısrarla millet diyorum sen ne dersen de.Arkadaşımız yukarda belirtmiş %47 bukadar
insan herhalde mürit olamaz.Hem senin dediğin gibi olmaz tokmağı vursa vursa ŞIH vururdu,müride bırakmazdı,mürit alt kademede kalıyor,yönetici değil anlıyacağın.
SABREDECEKSİNİZ,SIRANIZI BEKLEYECEKSİNİZ.
HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR, müridin değil.
Ama çamurdan başka bişey bulamadiğiniz için sizi hoşgörüyorum.
SAYGILAR,SEVGİLER,HAYIRLI İŞLER.
 

64general1

New member
Esfanu;Sanada bol güneşler.Sen %47'yi Millet olarak değerlendirir de %53 'ü hiç kategorisine sokarsan,karşı tarafta kendini millet görür de kendisini hiç görene yakıştıracak bir şey bulur.Nasılmış,karşıdakine hak etmediği davranışta, O insanın canını acıtabilirmiş değilmi?En azından ögrenmiş oldun.Valla,şimdiye kadar Allahımla arama kimseyi sokmadım,aracıya hiç ihtiyaç duymadım.O nedenle,tarikatlardaki rütbe hiyararşisini bilemem.Sen bunları,bana ders verebilecek seviyede bilebildigine göre demekki;en azından ,girmiş çıkmışlığın var olmalı tarikata ve "Mürid" kelimesinden rahatsızlık duyduguna göre,yazım senin baglamında ulaşmış olmalı amacına...
Evet çok haklısın "HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR"

fatich' Alıntı:
64general1 , sen türk seçmeninin nerdeyse yarısını senin gibi dşünmüyorlar diye müridlikle mi suçluyorsun.?? isteyen istediğini düşünür tabii olarak ama bence konuşurken biraz daha dikkatli olmak da fayda war...

inşallah yeni cumhurbaşkanımız hayırlı uğurlu olur vatana millete.....
EWet,fatich;Neden suçlayayım müridlik'le ilgili konuda vermiş oldugum tepkinin nedenini.Keşke herkes "mürid"ligi kendisine yakıştıramayıp tepki gösterebilse,sizin gibi.İnşaallah umarım Yeni Cumhurbaşkanı hayırlı ugurlu olur vatanada,vatandaşın üzerindeki şu gerginlik ortadan kalkar ama o kadar falso veriyor ki Akp, oda biraz zor....
 

ghuzz

New member
Sayın Abdullah gül karşıtlarıi

İşte size bir link EGO nuzu tatmin edersiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=Yw1tBWuvuP4

Ama konuyu açan arkadaşa bi teşekkür edeyim Abdullah Gül'ün söylediği şeyleri insanlarla paylaştı okuyan ve anlayan insanlar bunlardan payını almıştır herhalde.

Ben şimdi araştırıp size desemki Abdullah gül şudur budur

EEE nolacak anlayacakmısınız. Yoksa arşivlerden başka şeylermi çıkaracaksınız.

Bütün bunları gereksiz bir çırpınış olarak görüyorum ve sadece içinizde birikmiş olan duygu birikimini dir şekilde dile getirmek..

Aslında çıkın boş bir araziye Avazınız çıkana kadar BAAAAĞĞĞIIIIIIRINNNNN.

Belki rahatlarsınız. Olmadı o gönderdiğim linkteki kişiliksiz kişiler gibi basar... kala..... belki öle rahatlarsınız.

Hala rahatlayamıyorsanız benden başka öneri yok.




SAYIN ABDULLAH GÜL'ün ozaman ki veya şimdiki zamanki söylediklerine katılıyorum.

Sonuna kadarda destekliyorum.

En azından yıllar sonra "Bu Benim Cumhurbaşkanım" "İşte Halkın başkanı" diyebileceğim.

Bu nedir biliyor musunuz?

Sizin için YENİLGİDİR.
Ve bizim için ZAFERLERİN BAŞLANGICIDIR.

Ve Abdullah Gül Sizin Beğenmediğiniz, aşağılamaktan zevk aldığınız, sürekli hor gördüğünüz, ve bir türlü anlayamadığınız

MİLLETİN ŞEÇTİĞİ KİŞİDİR.

:durdurun
 

64general1

New member
ghuzz' Alıntı:
Sayın Abdullah gül karşıtlarıi

İşte size bir link EGO nuzu tatmin edersiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=Yw1tBWuvuP4

Ama konuyu açan arkadaşa bi teşekkür edeyim Abdullah Gül'ün söylediği şeyleri insanlarla paylaştı okuyan ve anlayan insanlar bunlardan payını almıştır herhalde.

Ben şimdi araştırıp size desemki Abdullah gül şudur budur

EEE nolacak anlayacakmısınız. Yoksa arşivlerden başka şeylermi çıkaracaksınız.

Bütün bunları gereksiz bir çırpınış olarak görüyorum ve sadece içinizde birikmiş olan duygu birikimini dir şekilde dile getirmek..

Aslında çıkın boş bir araziye Avazınız çıkana kadar BAAAAĞĞĞIIIIIIRINNNNN.

Belki rahatlarsınız. Olmadı o gönderdiğim linkteki kişiliksiz kişiler gibi basar... kala..... belki öle rahatlarsınız.

Hala rahatlayamıyorsanız benden başka öneri yok.




SAYIN ABDULLAH GÜL'ün ozaman ki veya şimdiki zamanki söylediklerine katılıyorum.

Sonuna kadarda destekliyorum.

En azından yıllar sonra "Bu Benim Cumhurbaşkanım" "İşte Halkın başkanı" diyebileceğim.

Bu nedir biliyor musunuz?

Sizin için YENİLGİDİR.
Ve bizim için ZAFERLERİN BAŞLANGICIDIR.

Ve Abdullah Gül Sizin Beğenmediğiniz, aşağılamaktan zevk aldığınız, sürekli hor gördüğünüz, ve bir türlü anlayamadığınız

MİLLETİN ŞEÇTİĞİ KİŞİDİR.

:durdurun
Kardeş bu kadarınada pes!,bizler diyoruz ki sizler için ya okumuyorlar ve araştırmıyorlar,o nedenle bilmedikleri için doğaldır diyoruz ama görüyoruz ki sizlerde biliyorsunuz bir şeyleri. öyle ki bir çok kişinin bilmedigi,dün ak dediğine, bugün kara diyen kişinin vidosunu çıkartıp,sanki biz biliyoruz onların böyle oldugunu diyerekten,böyle insanlara toz bile kondurmuyorsunuz.Amacınız ne sizin?Böyle şeyleride biliyor ve hala destekliyorsanız bunları, bizim vardır sizin bilip,bizim bilmediğimiz,söyleyinde bizde gidelim,peşlerinden.Bizlerde boşuna panik yapmayalım vatan elden gidiyor diye.Bagırttırmayın bizi böyle yoksa siz bizim bagırtılarımızdan,zevk mi alıyorsunuz?
 

ghuzz

New member
Valla bu çırpınışlardan zevk almadım desem YALAN olur. biraz psikopatça oldu sanki ;-)

Sanki hala başımda bir zafer sarhoşluğu var gibi (1 sene aralıksız sürdürülen kötüleme kampanyasına rağmen)

Vatan elden gidiyor. hımmm Ama kimin elinden ??????

Vatan artık MİLLETİN eline geçiyor...

eğer bu millet olmasaydı sedapınar'ın yazdığı o zamandan bu zamana ülkenin 4 bir yerinde başka bayraklar sallanacaktı.

Güçlü olan herzaman isteiği gibi At koşturur.

Ve güçlü olmak istiyorsan cumhuriyet dönemimizde ne kadar güçlendiğimizi bir araştırırsın ve sebeplerini incelersin. bu kadar araştırıp sebep sonuç ilişkisi kurabilseydiniz herhalde bu MİLLETi anlardınız. (Kötülemek yerine)


Bu milletin gelişmesini, güçlenmesini istemeyenler herzaman
VATAN ELDEN GİDİYOR YAYGARASINI KOPARANLAR OLMUŞLARDIR. tarihe bir göz at ...

Araştırma okuma kısmına gelince kaynağın hep aynı ise araştımana ve okumana gerek yoktur zaten bakıyorumda sizin bütün kaynaklarınız aynı Kapıya çıkıyo.

bütün ir binada tek bir merkezden yönetilen asansör grubu gibi hangi kata hangi kabini yönlendireceğini karıştırmış bir merkez gibi.
 

sedapinar

New member
Zaten sallanmıyor mu?
ABD, AB, Rumlar, Ermeniler, Barzani, Talabani Son olarakda DTP...Bunca şer odağının AKP döneminden başka hangi dönemde başımıza bu kadar musallat olduklarını görmek için öyle çok okumayada gerek yok.Kıvranmaya gelince hiç kıvranmıyorum.Cumhuriyetime ve milletime güveniyorum. vatanseverler ve Ordumuz hala ayakta.Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyetinin emrinde.Ama çizmeyi daha fazla aşarlarsa 85 yıllık cumhuriyet tarihi bu zihniyetin ağabeylerinin akibetleriyle dolu.Bir eksik beş fazla hiç farketmez.
Bu konudada artık cevap yazmak istemiyorum özellikle verilen video linkinden sonra bir arkadaşımızın dediği gibi sadece pes diyebiliyorum.Tartışmalar iyi niyet zemininde yapılır hepinize saygılar..
 

ghuzz

New member
Evet tabii

ABD zaten ülkenin başına çöreklenmek için AKP gibi bir hükümetin gelmesini bekliyordu. 85 yıllık cumhuriyettimizde biz hiç karışmadı. Hemdee hiçç.

AB'ye zaten türkiye oyalanmak için kendisi başvurdu. 40 yılı aşan bir süredir AB ile ilgili hiç bir yasa çıkartılmadı Bütün herşeyi AKP yaptı. tek şuçlu O

Barzani Talabani DTP bunları Kürtler olarak alayım. günydoğu bölgesinde hiç kürt yaşamadı. orada hiç bir olay olmadı şimdiye kadar bütün olanlar AKP döneminde oldu.

Ermeniler ASALA ile yıllarda tüm dünyada Türklere karşı kanlı iişlemler yapmadılar. Tüm dünyadan destek aldılar takii ürklere karşı yaılan bir eylemlerinde kendi vatandaşlarının zarar görmesine kadar. Adamlar yıllardır dünyada bir ermeni soykırımı vardır diyorlar başka bir şey demiyorlar. Sende tarihini bilmesen adamların çalışmasına onlara hak verirdin sadece.

Bütün bunlar bu mantık yüzünden başımıza geldi
Olan Problemleri tedavi etmek olan yanlışları düzeltmek yerine hep o yanlışları yokmuş gibi gördük.
Hep din ile dindar insanlarla uğraştık.
Hep dünyaya sırtımızı döndük.

ARTIK BÜTÜN ŞUÇLARI AKP VE
AKP ÜZERİNDEN DİNDARLARIN ÜZERİNE ATAMAZSINIZ
INSANLARI DAHA FAZLA KANDIRAMAZSINIZ.

VE BENCE YETER ARTIK SIZEDE YAZIK KENDINIZIDE KANDIRMAYIN...
 

ghuzz

New member
hEY maxpyane

TÜRK olmaktan sanki herzaman utanıyor gibisin. Hem niye bukadar utandın ki onu anlamadım.

Vatansız kalma konusuna gelince TÜRK olmaktan ben utanmıyorum sen utanıyorsun.

Kullandığın kelimeleri ustaca seçmeni tavsiye ederim. Yoksa oyundaki gibi taklalar atmak zorunda kalabilirsin.Hakaret içeren kelime kullanmış gibisin.
 

HTML

Üst