Aşk: İki varlık arasında yaşanan birbirine "ilişme" halleri.
Hayran olma, sevme, sevilme, düşünme, düşünülme, isteme, istenme, keşfetme, keşfedilme, özleme, özlenme, arama, bulma, haz alma, keyif alma, mutlu olma, yaşama nedeni yaratma, yalnızlığı unutma, birbirinin dünyalarına geçme, kendinden geçme, yeni dünyalar yaratma halleri. İlişme olma hallerinin hepsi.
Hemen hemen bilinmez, tariflenemez, açıklanamaz, standartlaştırılamaz, formülleştirilemez, nasıl ortaya çıkar anlaşılmaz, taraflarla var olur, niteliği de tarafların niteliği ile ilintilidir.
Bu çalışmada bir kadın ve bir erkek arasında yaşanmış ve yaşanabilecek, "Aşk" olarak tanımlanabilecek bir "ilişme" hali anlatılmaya çalışılmaktadır.
Taraflıdır, anlatanın yaşadıklarını, düşünüşlerini, oluşlarını, gel gitlerini, çelişkilerini, açmazlarını, hesaplaşmalarını, sorgulamalarını, evrimlerini, kısacası aşkının devinimini anlatmaktadır.
Yaşamın en büyük mucizelerinden birisidir. İnsanın varoluşu gibi anlaşılmaz bir nedenselliği vardır. Bu kadar çok renk, katman, iniş-çıkış; haz, keyif, mutluluk yaşamın başka hiç bir oluşunda bu kadar çok boyutlu olarak yer almaz.
Aşkın içinde tüm haller vardır. Aşk, olma ve olmama hallerinin hepsidir…
Birleşme vardır, ama ayrılıkta vardır, mutluluk vardır ama mutsuzlukta; sevgi ve nefret vardır, özlemek ve uzaklaşmakta…Denge de vardır, dengesizlikte, çoğalmakta ve azalmakta…
"Ayrılıkta aşka dahildir", tıpkı ölümün yaşama dahil olduğu gibi.
Her başlayış, kendi içinde bitişini de taşır.
Aşk öylesine heyecanlı, öylesine delidolu, öylesine hızlı ve telaşlı yaşanır ki, ancak ayrılıktan hemen sonra karşılaşılan, sanki boşlukta hareket edermişçesine ağırlaşan zamanlarda geçmişe dönerek yaşananlara bakma fırsatı bulunabilir. Geriye ise iyi, kötü, acı, tatlı, hüzünlü, mutlu, heyecanlı, coşkulu pek çok yaşanmışlık ve fotograf karelerine, şimdilerde ise fotograf makinelerinin veya cep telefonlarının çektiği düşük çözünürlüklü bol pikselli film karelerine hapsolmuş, rengi soluk, ışığı az, sesi mekanik; baktığında kendini bile tanıyamadığın, gözlerindeki ışıltıya anlam veremediğin; kimi zaman birbirinin ellerini hiç ayrılmayacakmışçasına sıkı sıkı tutan, kimi zaman birbirlerinin gözlerinin içine bakan, kimi zamanda birbirlerine sarılmış iki insanın halleri kalır…
Yaşam onları nasıl bir araya getirmiştir, nasıl birleştirmiştir, nasıl ayırmıştır, kimse bilemez, anlayamaz…
Çoğu zaman yaşayanlar bile…
Yaşam, birbirini o güne dek hiç görmemiş, bilmemiş, tanımamış, farklı yerlerde farklı şekillerde var olmuş iki insanı sihirli bir çubuk değdirmişçesine bir araya getirmiş ve onlara yaşamda farklı bir boyut, farklı bir pencere açmıştır. Artık onların yaşamları geçmişlerinden ve herkeslerin yaşamından farklıdır, diğer insanlarla aynı evrende, aynı dünyada, aynı yerlerde yaşasalar bile, her yer ve her şey farklıdır artık onlar için…
Saatlerin yengeçleri ve yelkovanları birbirleriyle sürekli yarışırken, gün gelir de bir an durup, geriye dönüp baktıklarında ise yaşanmış her şeyi anlatmaya muktedir eşsiz, benzersiz, garip bir gülümse yayılır dudaklarına, küçülen gözleri ise ister istemez bir noktada dalar gider geçmişlere...
Ölümlülerin ömür ölçeri, bilinmezliğin ortağı, durdurulamaz denen zaman durur tam işte o anda, hatta geçmişe de geri döner bir anlığına.
Sanki dün gibi orada durmaktadır yaşanmışlıklar, elini uzatsan tutabilecekmişsin gibidir.
Herkesin mutlaka bir aşkı vardır, herkes hayatında en az bir kere aşık olmuştur.
Ve aşk unutulmaz.
Birlikte olma hali olmadığı sürece de devam eder.
Belki de aşkı besleyen, köklendiren, güçlendirende ayrı kalma halidir.
Geçen yıllar pek çok şeyi siler, pek çok şeyi değiştirir, ama varlığını ortadan kaldıramaz bir türlü…Kalbin, kimi zaman ise aklın bir köşesinde varlığını devam ettirir…
Çünkü Aşka zamanın sözü geçmez…
ŞİMDİ FOTOĞRAFLARLA..
GÖKYÜZÜ GİBİDİR, SINIRSIZ
Deniz gibidir, uçsuz bucaksız
Yaşanmışlıkları vardır eski aşkların
Çok yollar, çok yıllar önce yaşanan...
Cesaret edemezsin içine girmeye...Kıyısında kalakalırsın
Her aşk kendinle yüz yüze gelmektir çünkü...
Aşk...Önce gözlerde başlar
Sonra ellerde sürer...
Bir anda büyüyüverir
BİR OYUNDUR ASLINDA
BELKİDE BİR KUMAR
Zamanlar sorular sorulmaya başlanır
Ta ki iki kişiden birisi yorulana kadar
Yeniden yolculuk zamanıdır birisi için
Çünkü ayrılıkta sevdaya dahildir
Ayrılıklar, hüzün zamanlarıdır
Mevsim sonbahardır
Karma karışıktır her şey
Günler öylesine geçmeye başlar
[/color]
Eski yeni birbirine karışır
Yavaşlar yaşam
Zaman durmuş gibidir
En sonunda yine kendinle baş başa kalmışsındır
Gidenin yeri hiçbir zaman doldurulamaz
Ama hayat devam eder
Dur durak demeden hem de
Yaşam akar geçer...
Kent dolar
Sokaklar kalabalıklaşır
Kent boşalır
Kent şarkı söylemeye başlar içinden...
İçindeki sevda ateşi ise yanmaya devam eder
"Sevdan bir ateş oldu bende, gönlüm bir deli coştu sende"
Günler, aylar geçer, gittikçe yaşlanırsın
İçindeki sevda ateşi ise yanmaya devam eder
Yaşam seni şaşırtmıştır
Tüm kapılar yüzüne kapanmıştır
Elini uzatmak için ise geç kalmışsındır
Hayran olma, sevme, sevilme, düşünme, düşünülme, isteme, istenme, keşfetme, keşfedilme, özleme, özlenme, arama, bulma, haz alma, keyif alma, mutlu olma, yaşama nedeni yaratma, yalnızlığı unutma, birbirinin dünyalarına geçme, kendinden geçme, yeni dünyalar yaratma halleri. İlişme olma hallerinin hepsi.
Hemen hemen bilinmez, tariflenemez, açıklanamaz, standartlaştırılamaz, formülleştirilemez, nasıl ortaya çıkar anlaşılmaz, taraflarla var olur, niteliği de tarafların niteliği ile ilintilidir.
Bu çalışmada bir kadın ve bir erkek arasında yaşanmış ve yaşanabilecek, "Aşk" olarak tanımlanabilecek bir "ilişme" hali anlatılmaya çalışılmaktadır.
Taraflıdır, anlatanın yaşadıklarını, düşünüşlerini, oluşlarını, gel gitlerini, çelişkilerini, açmazlarını, hesaplaşmalarını, sorgulamalarını, evrimlerini, kısacası aşkının devinimini anlatmaktadır.
Yaşamın en büyük mucizelerinden birisidir. İnsanın varoluşu gibi anlaşılmaz bir nedenselliği vardır. Bu kadar çok renk, katman, iniş-çıkış; haz, keyif, mutluluk yaşamın başka hiç bir oluşunda bu kadar çok boyutlu olarak yer almaz.
Aşkın içinde tüm haller vardır. Aşk, olma ve olmama hallerinin hepsidir…
Birleşme vardır, ama ayrılıkta vardır, mutluluk vardır ama mutsuzlukta; sevgi ve nefret vardır, özlemek ve uzaklaşmakta…Denge de vardır, dengesizlikte, çoğalmakta ve azalmakta…
"Ayrılıkta aşka dahildir", tıpkı ölümün yaşama dahil olduğu gibi.
Her başlayış, kendi içinde bitişini de taşır.
Aşk öylesine heyecanlı, öylesine delidolu, öylesine hızlı ve telaşlı yaşanır ki, ancak ayrılıktan hemen sonra karşılaşılan, sanki boşlukta hareket edermişçesine ağırlaşan zamanlarda geçmişe dönerek yaşananlara bakma fırsatı bulunabilir. Geriye ise iyi, kötü, acı, tatlı, hüzünlü, mutlu, heyecanlı, coşkulu pek çok yaşanmışlık ve fotograf karelerine, şimdilerde ise fotograf makinelerinin veya cep telefonlarının çektiği düşük çözünürlüklü bol pikselli film karelerine hapsolmuş, rengi soluk, ışığı az, sesi mekanik; baktığında kendini bile tanıyamadığın, gözlerindeki ışıltıya anlam veremediğin; kimi zaman birbirinin ellerini hiç ayrılmayacakmışçasına sıkı sıkı tutan, kimi zaman birbirlerinin gözlerinin içine bakan, kimi zamanda birbirlerine sarılmış iki insanın halleri kalır…
Yaşam onları nasıl bir araya getirmiştir, nasıl birleştirmiştir, nasıl ayırmıştır, kimse bilemez, anlayamaz…
Çoğu zaman yaşayanlar bile…
Yaşam, birbirini o güne dek hiç görmemiş, bilmemiş, tanımamış, farklı yerlerde farklı şekillerde var olmuş iki insanı sihirli bir çubuk değdirmişçesine bir araya getirmiş ve onlara yaşamda farklı bir boyut, farklı bir pencere açmıştır. Artık onların yaşamları geçmişlerinden ve herkeslerin yaşamından farklıdır, diğer insanlarla aynı evrende, aynı dünyada, aynı yerlerde yaşasalar bile, her yer ve her şey farklıdır artık onlar için…
Saatlerin yengeçleri ve yelkovanları birbirleriyle sürekli yarışırken, gün gelir de bir an durup, geriye dönüp baktıklarında ise yaşanmış her şeyi anlatmaya muktedir eşsiz, benzersiz, garip bir gülümse yayılır dudaklarına, küçülen gözleri ise ister istemez bir noktada dalar gider geçmişlere...
Ölümlülerin ömür ölçeri, bilinmezliğin ortağı, durdurulamaz denen zaman durur tam işte o anda, hatta geçmişe de geri döner bir anlığına.
Sanki dün gibi orada durmaktadır yaşanmışlıklar, elini uzatsan tutabilecekmişsin gibidir.
Herkesin mutlaka bir aşkı vardır, herkes hayatında en az bir kere aşık olmuştur.
Ve aşk unutulmaz.
Birlikte olma hali olmadığı sürece de devam eder.
Belki de aşkı besleyen, köklendiren, güçlendirende ayrı kalma halidir.
Geçen yıllar pek çok şeyi siler, pek çok şeyi değiştirir, ama varlığını ortadan kaldıramaz bir türlü…Kalbin, kimi zaman ise aklın bir köşesinde varlığını devam ettirir…
Çünkü Aşka zamanın sözü geçmez…
ŞİMDİ FOTOĞRAFLARLA..

GÖKYÜZÜ GİBİDİR, SINIRSIZ

Deniz gibidir, uçsuz bucaksız

Yaşanmışlıkları vardır eski aşkların

Çok yollar, çok yıllar önce yaşanan...

Cesaret edemezsin içine girmeye...Kıyısında kalakalırsın

Her aşk kendinle yüz yüze gelmektir çünkü...

Aşk...Önce gözlerde başlar

Sonra ellerde sürer...

Bir anda büyüyüverir

BİR OYUNDUR ASLINDA

BELKİDE BİR KUMAR

Zamanlar sorular sorulmaya başlanır

Ta ki iki kişiden birisi yorulana kadar

Yeniden yolculuk zamanıdır birisi için

Çünkü ayrılıkta sevdaya dahildir

Ayrılıklar, hüzün zamanlarıdır

Mevsim sonbahardır

Karma karışıktır her şey

Günler öylesine geçmeye başlar


[/color]
Eski yeni birbirine karışır

Yavaşlar yaşam

Zaman durmuş gibidir

En sonunda yine kendinle baş başa kalmışsındır

Gidenin yeri hiçbir zaman doldurulamaz

Ama hayat devam eder

Dur durak demeden hem de

Yaşam akar geçer...

Kent dolar

Sokaklar kalabalıklaşır

Kent boşalır

Kent şarkı söylemeye başlar içinden...

İçindeki sevda ateşi ise yanmaya devam eder

"Sevdan bir ateş oldu bende, gönlüm bir deli coştu sende"

Günler, aylar geçer, gittikçe yaşlanırsın

İçindeki sevda ateşi ise yanmaya devam eder

Yaşam seni şaşırtmıştır

Tüm kapılar yüzüne kapanmıştır

Elini uzatmak için ise geç kalmışsındır
