Ağrıyan Bedenimiz Mi Yoksa Ruhumuz Mu?

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Moderatör
Katılım
23 May 2010
Mesajlar
10,583
Reaction score
0
Puanları
0
Hayatımızın zor ve stresli dönemlerinde ya da üzüntülü,
heyecanlı ve sıkıntılı anlarında ne olur? Ruhumuzda kopan fırtınalara
paralel, bedenimizde de bir şeyler altüst olur... Mesela heyecanlanınca ya
da korkunca kalbimiz daha hızlı atar. Kiminin elleri titrer, terler; kimi
buz keser, donup kalır. Kimileri stresli dönemlerde şiddetli baş ağrıları
çekerken, kimileri mide ağrıları, yanma, ekşime ya da bulantılarından
şikayetçidir. Bazılarınınsa cildi reaksiyon verir hemen; kızarıklıklar,
kaşıntılar, dökülmeler ve sivilceler kendini gösterir. Bazen
söyleyemediğimiz sözler, ifade edemediğimiz kızgınlıklar ve kırgınlıklar
boğazımızda düğümlenir kalır; öksürük olur, boğaz ağrısı olur, yutkunma
zorluğu olur, ateş olur... Eski Türk filmlerinde, sevdiğine kavuşamadığı
için ince hastalığa, ya da tıptaki adıyla tüberküloza yakalanıp yataklara
düşen ve inceden inceye eriyip yiten karakterleri sanırım hepimiz
hatırlarız...
Ağrıyan bedenimiz değil, ruhumuzdur aslında!
Bedensel hastalıklar, ruhsal hastalıklara göre her zaman toplumda daha
fazla kabul gören, daha fazla anlayışla, hoşgörüyle ve destekle
karşılanan, daha bildik daha aşina ve daha fazla ilgi uyandıran bir
niteliktedir. Ruhum ağrıyor diyemeyiz de ya da dediğimizde bu duyulmaz da,
bedenim ağrıyor deyiveririz... "İçim acıyor", "kırgınım" ya da "kızgınım"
demektense, "kolum ağrıyor", "midem yanıyor", "ellerim uyuşuyor",
"tansiyonum yükseliyor" demek daha kolay gelir. Ama aslında ağrıyan
bedenimiz değil ruhumuzdur ! İçimizdekilerin, hissettiklerimizin,
yaşadıklarımızın; bedenimizde sembolik dışavurumudur hastalıklar !
“Psikosomatik hastalık” ne demektir ?
“Soma” beden; “somatizasyon” ise “bedenselleştirme” demektir. Yani,
somatizasyon; yaşantımızdaki ve iç dünyamızdaki duygusal ve düşünsel
çatışmaların, bedensel belirtiler, fiziksel şikayetler ve hastalıklar
olarak kendini göstermesidir. İnsan; biyolojik, psikolojik, sosyal ve
kültürel boyutlarıyla karmaşık bir bütündür. Ve tüm bu boyutlar gerek
sağlıkta ve dengede, gerekse hastalıklarda ve problemlerde birbirleriyle
sürekli bir etkileşim içindedir. Psikosomatik hastalıklar, ruhla beden
arasındaki bu karşılıklı etkileşime; diğer bir deyişle duygularımız,
düşüncelerimiz ve bedenimiz arasındaki karşılıklı iletişime ve yakın
etkileşime işaret eden en belirgin örnektir.
İstatistiklere göre...
Dünya genelinde yapılmış tarama ve araştırmalar, çeşitli dallardan
hekimlere, özellikle de dahiliye uzmanlarına ve acil servislere başvuran
hastaların % 68’inin psikosomatik hasta olduklarına işaret ediyor. Bu oran
Doğu kültürlerinde ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde daha da
yüksek oranlarda seyrediyor.
Nedenleri nelerdir ?
Psikosomatik hastalıkların ortaya çıkışını tetikleyen en yaygın faktörler,
kayıp ve ayrılıktır. Çaresizlik, güvensizlik ve umutsuzluk duyguları ve
sıklıkla bunlara eşlik eden öfke, kin, nefret, intikam, acı, üzüntü,
hayalkırıklığı, korku ve kaygı gibi bastırılmış, çözümlenmemiş ve ifade
bulamamış duygular, somatizasyona neden olan başlıca unsurlardır.
Kimlerde daha sık rastlanır ?
Duygu ve düşüncesini dışarıya yansıtmakta ve ifade etmekte zorlanan,
“hayır” diyemeyen, sınır koymakta güçlük çeken, kaygılı ve güvensiz
kişilerde daha sıklıkla rastlanır. Yani diğer bir deyişle kişi; diliyle,
sözel ve davranışsal iletişimle ve benliğiyle ifade edemediği şeyleri
bedeni ve bedeninde “yarattığı” hastalıklarla dışavurur ! Somatizasyona,
kadınlarda erkeklere oranla daha sıklıkla rastalanır.
Tesadüf değildir...
Hayatımızın hangi döneminde, vücudumuzun neresinde nasıl bir hastalık
oluştuğu çok da tesadüf değildir. Herhangi bir hastalığın neden şimdi ve
burada ortaya çıktığı ve hastalığın vücudun hangi bölümünde, nerede, nasıl
bir etki yaratarak ortaya çıktığı kesinlikle bir rastlantı değildir,
bilakis kişinin içinde bulunduğu hayata, içsel çatışmalarına ve
duygularına ve tepkilerine dair son derece sembolik anlamlar taşır.
Kelimelere dökemediğimiz, ifade edemediğimiz sıkıntılar, üzüntüler,
kırgınlıklar, kızgınlıklar, kayıplar, acılar, kaygılar ve korkular bazen
bedenimizde bir ağrı, bir uyuşma, bir kist, bir tümör ya da bir hastalık
olarak dışavurum bulur.
Somatizasyon söz konusu olduğunda; yapılan medikal muayene, tahlil ve
tetkikler; kişinin yaşadığı bedensel belirtileri açıklayabilecek organik
ya da fiziksel herhangi bir etkenin olmadığını ortaya koyar çoğunlukla...
Bu hastalar genellikle hastanelerin acil servislerine ve özellikle de
dahiliye, jinekoloji ve üroloji uzmanlarına sık sık gitmelerine ve tekrar
tekrar tahlil ve tetkiklerden geçmelerine ve hatta bazen ilaç
kullanmalarına karşın bedensel şikayetleri azalmadığı ve geçmediği gibi,
sebebi de tam olarak açıklanamamaktadır. Ve genellikle de “psikolojik
kökenli” olarak açıklama bulan hastalar, psikolog ya da psikiyatrlara
yönlendirilmektedir...
Psikosomatik şikayetlere çoğu zaman başka bir psikolojik ya da
psikiyatrik problem de eşlik eder. Depresyon, genel kaygı, panik atak ve
cinsel işlev bozuklukları somatizasyonla birlikte görülen yaygın
durumlardır.
Profesyonel psikolojik desteğe ne zaman başvurulmalı ?
30 yaşın altında başlayan,
Tekrarlayan ve uzun süren,
Tıbbi tahlil, tetkik ve değerlendirmelere rağmen organik ya da fiziksel
bir neden saptanamayan,
Saptansa da uygulanan ilaç ve tedavilerin cevap vermediği,
Kişinin günlük yaşam kalitesini, sosyal, ilişkisel ve mesleki uyumunu
sekteye uğratan bedensel şikayetlerin bulunması durumunda psikolojik ve
psikiyatrik bir değerlendirme gerekli ve faydalı olur.

Yaşamımızın kontrolü ilk olarak düşüncelerimizin, duygularımızın ve
kelimelerimizin kontrolünden geçer. Aklımızdan geçen düşünceler ve sürekli
kendi kendimize kurduğumuz cümleler, iletişim ve ilişkilerimizde kendimizi
ifade ederken seçtiğimiz kelimeler doğrudan ve dolaylı olarak gerek
bedenimizi ve sağlığımızı; gerekse ilişkilerimizi, deneyimlerimizi ve
yaşamımızı belirgin derecede etkiler.

Serap Altekin
 

Ağrıyan RuhumuzDa Olsa Bazen İşleri Oluruna Ve Zamana Bırakmak En İyisi ...
Bu Gibi ZamanlarDa KısaDa Olsa Bir Tatil On Numara Gelir Diye Düşünüyorum =)
 
Benımde tatıle cıkmam lazım o halde....
 
Zeynep bedenim acı çektiği için onça ilaclar içtim sigara içkide cabası hiç birisinin etki etmediğini gördüm sonra baktım ki aslında acı çeken yerim içdeymiş onun için ilacla bedenini tamir edersin ama ruhun öle hemen tamir olmuyo tatile gitsende nafile o günün akşamına yine içindeki sızı beşlıyo test edildi onaylandı
 
Sanırım öyle oluyor......Sana yerden göğe kadar katılıyorum....
 
Geri
Üst