1001Design
330i ///M3 Design
DYP ve ANAP Genel Başkanları, Rektörler Komitesi’nin cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bildirisine sert tepki göstermiş...
Kendisine “dağdaki teröristin affedilip düz ovada siyaset yapabilmesini” savunabilecek kadar “demokrat” süsü veren DYP Genel Başkanı Ağar, “Milletin iradesi dışında hiçbir gücü kabul etmeyiz” derken, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu daha sert bir çıkışta bulunmuş:
“Burası demokratik hukuk devleti, YÖK işine baksın. Bu açıklamalar demokrasiye haksız bir müdahaledir. Kimse üstüne vazife olmayan işlere kalkışmasın.”
Bu sözleri duyunca insanın isyan edesi geliyor...
Bu mu beyler sizin “demokrasi” anlayışınız?
Size göre demokrasilerde siyaset yapmak, sadece partilerin mi üzerine vazifedir?
Katılımcı demokrasi, “Toplumun kişileri ve kurumlarıyla geniş katılımının sağlandığı demokratik yapılanma” değil midir?
“Özgürlükçü demokrasi”nin, “bireylerin ve kurumların her türlü düşüncesine saygı gösteren, yasak koymayan demokrasi biçimi” olduğundan haberiniz yok mu?
O zaman nasıl olur da benzerleri gerçek demokrasilerde “toplumun lokomotifi” olarak nitelendirilen böyle bir komiteye, ülkenin kaderini etkileyecek bir seçim konusunda görüş açıkladığı için, “Kendi işine baksın” diyebilirsiniz?
***
Sizin asıl kaygınız belli Sayın Ağar ve Sayın Mumcu...
Bütün planınızı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin başından ayrılıp Köşk’e çekilmesi üzerine kurmuşsunuz... Çünkü bunun, 4 Kasım’daki seçimlerde AKP’nin alacağı oyları düşüreceğini, bu sayede de baraj altında kalmaktan kurtulacağınızı sanıyorsunuz...
İyi de ya planınız tutmazsa... Ya AKP yine tek başına iktidar olursa...
Böyle bir iktidarın, kendi içinden çıkaracağı bir cumhurbaşkanıyla ülkeyi önümüzdeki beş yılda nerelere götürebileceği sizi hiç mi ilgilendirmiyor?
Başınızı biraz olsun küçük oy hesaplarından kaldırın da vatandaşın ve kurumların duyduğu kaygının nedenini anlamaya çalışın...
Daha da önemlisi katılımcı ve özgürlükçü demokrasiye biraz daha fazla önem vermeye çabalayın...
Dağdaki eli kanlı terörist düz ovaya inip siyaset yapacak; ama bu ülkenin pırıl pırıl aydınlık insanları ağızlarını açıp tek söz söyleyemeyecek...
Bravo size!
*****
CİMBOM GÜM!
Liglerin bitmesine daha sekiz hafta var ama Kayseri Erciyes’e yenilen Galatasaray şimdiden tatile çıktı!
Şimdi herkes bu hayal kırıklığının sorumlusunu aramaya soyunacak...
Oysa suç ne teknik kadroda, ne futbolcularda, ne de seyircilerde...
Tek ve asıl suçlu, başta Özhan Canaydın olmak üzere Galatasaray yönetimi...
Keşke biraz onurlu davranıp istifa etmeyi akıllarına getirebilseler...
Ama, nerede bu yönetimde o duyarlılık?
*****
Günün sorusu
Düne kadar cebinde Türkiye Cumhuriyeti pasaportuyla dolaşan Kürt lider Mesud Barzani, Türkiye’yi tehdit etmiş ve “Türkler Kerkük’e karışmayı sürdürürlerse, biz de Diyarbakır’a karışırız” demiş...
Haydi onun küstahlığına alıştık da; ona bir türlü haddini bildirmeyen bizim Dışişleri’ne ne diyeceğiz?
*****
Bu cezalar mı insanları suç işlemekten caydıracak?
Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesi hakimlere bir yıldan az hapis cezalarını başka bir cezaya dönüştürme yetkisini veriyor ya; mahkemelerden birbirinden ilginç ceza kararları çıkıyor...
İlk haber 30 Ocak’ta Gaziantep’ten gelmişti: Kooperatif yöneticisi üç imam, genel kurulu zamanında yapmadıkları için “25 gün bara, pavyona gitmeme” cezasına çarptırılmıştı.
Bunu geçen hafta Edirne’den gelen iki ayrı haber izledi: Önce kaçak elektrik kullanan bir sanığa 6 ay 10 gün “sinemaya gitmeme” cezası verildi, ardından aynı suçtan yargılanan iki kadın 3’er ay 10’ar gün süreyle “güzellik salonuna gitmemeye” mahkum edildi...
***
Ceza hukukunda temel ilke, “Cezanın caydırıcı olması”dır...
Hayatında bir kez bile bara, pavyona, sinemaya, güzellik salonuna gitmeyen ve bundan sonra da gitmeyi düşünmeyen insanlara siz bu cezaları verirseniz, bu cezalar caydırıcı olamayacağı gibi “özendirici” bile görünebilir.
Adaletin gerçekten tecelli edebilmesi için hakimlerimizin ceza seçiminde daha dikkatli olmaları gerekmez mi?
Kendisine “dağdaki teröristin affedilip düz ovada siyaset yapabilmesini” savunabilecek kadar “demokrat” süsü veren DYP Genel Başkanı Ağar, “Milletin iradesi dışında hiçbir gücü kabul etmeyiz” derken, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu daha sert bir çıkışta bulunmuş:
“Burası demokratik hukuk devleti, YÖK işine baksın. Bu açıklamalar demokrasiye haksız bir müdahaledir. Kimse üstüne vazife olmayan işlere kalkışmasın.”
Bu sözleri duyunca insanın isyan edesi geliyor...
Bu mu beyler sizin “demokrasi” anlayışınız?
Size göre demokrasilerde siyaset yapmak, sadece partilerin mi üzerine vazifedir?
Katılımcı demokrasi, “Toplumun kişileri ve kurumlarıyla geniş katılımının sağlandığı demokratik yapılanma” değil midir?
“Özgürlükçü demokrasi”nin, “bireylerin ve kurumların her türlü düşüncesine saygı gösteren, yasak koymayan demokrasi biçimi” olduğundan haberiniz yok mu?
O zaman nasıl olur da benzerleri gerçek demokrasilerde “toplumun lokomotifi” olarak nitelendirilen böyle bir komiteye, ülkenin kaderini etkileyecek bir seçim konusunda görüş açıkladığı için, “Kendi işine baksın” diyebilirsiniz?
***
Sizin asıl kaygınız belli Sayın Ağar ve Sayın Mumcu...
Bütün planınızı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin başından ayrılıp Köşk’e çekilmesi üzerine kurmuşsunuz... Çünkü bunun, 4 Kasım’daki seçimlerde AKP’nin alacağı oyları düşüreceğini, bu sayede de baraj altında kalmaktan kurtulacağınızı sanıyorsunuz...
İyi de ya planınız tutmazsa... Ya AKP yine tek başına iktidar olursa...
Böyle bir iktidarın, kendi içinden çıkaracağı bir cumhurbaşkanıyla ülkeyi önümüzdeki beş yılda nerelere götürebileceği sizi hiç mi ilgilendirmiyor?
Başınızı biraz olsun küçük oy hesaplarından kaldırın da vatandaşın ve kurumların duyduğu kaygının nedenini anlamaya çalışın...
Daha da önemlisi katılımcı ve özgürlükçü demokrasiye biraz daha fazla önem vermeye çabalayın...
Dağdaki eli kanlı terörist düz ovaya inip siyaset yapacak; ama bu ülkenin pırıl pırıl aydınlık insanları ağızlarını açıp tek söz söyleyemeyecek...
Bravo size!
*****
CİMBOM GÜM!
Liglerin bitmesine daha sekiz hafta var ama Kayseri Erciyes’e yenilen Galatasaray şimdiden tatile çıktı!
Şimdi herkes bu hayal kırıklığının sorumlusunu aramaya soyunacak...
Oysa suç ne teknik kadroda, ne futbolcularda, ne de seyircilerde...
Tek ve asıl suçlu, başta Özhan Canaydın olmak üzere Galatasaray yönetimi...
Keşke biraz onurlu davranıp istifa etmeyi akıllarına getirebilseler...
Ama, nerede bu yönetimde o duyarlılık?
*****
Günün sorusu
Düne kadar cebinde Türkiye Cumhuriyeti pasaportuyla dolaşan Kürt lider Mesud Barzani, Türkiye’yi tehdit etmiş ve “Türkler Kerkük’e karışmayı sürdürürlerse, biz de Diyarbakır’a karışırız” demiş...
Haydi onun küstahlığına alıştık da; ona bir türlü haddini bildirmeyen bizim Dışişleri’ne ne diyeceğiz?
*****
Bu cezalar mı insanları suç işlemekten caydıracak?
Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesi hakimlere bir yıldan az hapis cezalarını başka bir cezaya dönüştürme yetkisini veriyor ya; mahkemelerden birbirinden ilginç ceza kararları çıkıyor...
İlk haber 30 Ocak’ta Gaziantep’ten gelmişti: Kooperatif yöneticisi üç imam, genel kurulu zamanında yapmadıkları için “25 gün bara, pavyona gitmeme” cezasına çarptırılmıştı.
Bunu geçen hafta Edirne’den gelen iki ayrı haber izledi: Önce kaçak elektrik kullanan bir sanığa 6 ay 10 gün “sinemaya gitmeme” cezası verildi, ardından aynı suçtan yargılanan iki kadın 3’er ay 10’ar gün süreyle “güzellik salonuna gitmemeye” mahkum edildi...
***
Ceza hukukunda temel ilke, “Cezanın caydırıcı olması”dır...
Hayatında bir kez bile bara, pavyona, sinemaya, güzellik salonuna gitmeyen ve bundan sonra da gitmeyi düşünmeyen insanlara siz bu cezaları verirseniz, bu cezalar caydırıcı olamayacağı gibi “özendirici” bile görünebilir.
Adaletin gerçekten tecelli edebilmesi için hakimlerimizin ceza seçiminde daha dikkatli olmaları gerekmez mi?
gazetevatan.com