| 365 Gün |

Herkes Gider mi ?



-Hâlâ yalnız mısın?
-Sadece özgür.
-Peki mutsuz?
-Sadece alışmış.
-Peki ya aşık?
-Sadece eksik.

-Peki ya sen?
Hâlâ bekliyor musun?
-Beklemek, şimdi hiç duymayan birine,
Dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız.
-Peki ya umut?
-Umut, şimdi hiç görmeyen birine,
Gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.


MUTLUYUM :smile:​
 


Yokluğunda eş anlamlarını eşeledim tüm kelimelerin
Aşkın tam anlamını ‘‘sen’’ doldurdu,sensizde.

Adı belli gelişlerin nispetidir,ayrılık.
Ve mecbur gidişlerin sonu:
Acıya acelece,hükmü yıllara ödetilirmiş,sessizce.

‘‘Sen!’’ diye haykırdığınızda,
Yankılanıp geri döner mi sanıyorsunuz ses,sizce?

Öyle bir giderler ki,
‘‘Sen’’in yankısıyla bile dönmezler geriye.

Rüya biter,terleten uykulardan uyandırılırsın aniden.
Artık eskisi gibi rahat da yaşayamazsın.

Çünkü biliyorsun
‘‘Yâr’’dan az geçsen,vazgeçeceksin kendinden.

 
Evet, Bende benden Sıkıldım Biraz Değiştim.
İrem seninle konuşmam gerek
Bana bi şekilde ulaş
:smile:
 
uzaktan sevmek nereye kadar aşkın imkansızlık noktasında insalar neden ağlar hiç çaresi yokmuş gibi...
 
Bazı şeylerin gitmesine izin vermek işte bu nedenle çok önemlidir .
Onları serbest bırakmak, gevşek olanı kesmek..
İnsanların hiç kimsenin işaretli kağıtlarla oynamadığını anlaması gerekiyor .
Bazen kazanırız ve bazen de kaybederiz ; Hiçbir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ya da aşkının anlaşılmasını..
Daireyi tamamla, gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için ; Kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul..
Geçmişte olduğun kişiyi bırak ve şu anda kimsen ' O ' ol...

*​
 


Gözlerini 'do' da bıraktım, sesini 'mi' de, ellerini 'fa' da. Her melodide biraz daha terk ediyorum seni.
Sırtımda alkış kıyamet, katilim tanıdık. Tanrı yas tutuyor, "senfonik bir ayrılık."
 
Ah !
En yüksek umutlarını kaybeden soylular tanıdım ben..
Şimdi kara çalmaktalar tüm yüksek umutlarına..

Artık küstahça yaşıyorlar,anlık hazlar içinde , ve ertesi güne dair hedefleri yok neredeyse..
Ruh , şehvettir..! böyle derlerdi..
Bu sırada kırıldı ruhların kanatları ; Şimdi yerlerde sürünüyor ruhları ve kirletiyor kemirdiği her şeyi..

Bir zamanlar kahraman olmayı düşünüyorlardı..
Şehvet düşkünüler şimdi..
Kahraman , artık onlar için bir kasvet ve dehşet..!
Fakat sevgim ve umudumla sana yemin ederim terk edip gitme ruhundaki kahramanı..! Kutlu tut en yüksek umutları...

Kafatası Dertlenir
..​
 

İndirilmiş bütün kutsal kitaplardaki dualar seni bana getirmedi.
Kapandım bir mağaraya yeni ayetler diliyorum tanrıdan seni bana getirecek.
Aracı melek dudaklarını dikiyor birbirine, tanrı biliyor ya; ben seni 'yok' denilemeyecek kadar kusursuz seviyorum...



Seviyorum :hhmencool:
 


Canım yalnızca sevmek istiyor seni. Unutup, tekrar hatırladığım çok sevdiğim bir şarkıyı hiç bıkmadan defalarca ara vermeden içten içe mırıldanıp zamandan koparıp alır gibi..

Canım yalnızca sevmek istiyor seni. Saçlarını yüzünden ayırıp, gözlerini kirpiklerinden, ellerini bileklerinden, ismini bedeninden ayırıp, ayrı ayrı bir evin odalarını gezer gibi, keşfeder gibi, ilk kez ve merakla ve hayranlıkla, bir kırmızının detayında dakikalarca takılıp bakar gibi canım yalnızca sevmek istiyor seni..

Canım yalnızca sevmek istiyor seni, nereye varacağını bilmediğim bir kaçamak yolculuğa, sırf aklıma esti diye, sevdiğim hiçbir eşyayı almadan yanıma çıkar gibi..Süregelen bir sevgiyle değil, öğretilmemiş, bilmediğimiz biçimlerde, kuşların kanatlarını açıp, özgürlüğe süzülmesine yarayan içgüdüleriyle, içimden geldiği gibi canım yalnızca sevmek istiyor seni.Tarifsiz bir hisle sevmek istiyorum seni.

Tatlı, ekşi ya da tuzlu değil, bilmediğim bir tatla, bir duyguyla.Öyle, bir meyvenin tadını alır, bir kitabın adını okur gibi değil; bir yaz günü tenine vuran sıcaklığı gibi güneşin, serin bir akşamın denizden esen rüzgarıyla içine işlediği yosun kokuları gibi, anlatamadığın ama bırakmak istemediğin, bitmesini istemedigin bir hisle....


Öylesine, boşuna..
 
‎Sana çok ihtiyacım var inan. Buluşabilirsek şayet bu yüz yüze gelmemizden önceki son mektup demektir.
Aylar sonra ilk defa gözlerim bir işe yarayacak seni görerek...

:smile:
 


Bağlanmak korkutur beni
Ama aldatmam seni
Şey… Belki
Özür dilesem şimdi burada
Bir şey fark eder mi

Sevgi açlığı benimki
Arsız değilim
Şey… Belki
Kim bilir, belki ilk kez terk edildiğimden mi

:smile:
 

Gidişin;
Kelime dağarcığımın darağacına çıkarıldığı,
İlk önce ‘Dur’ ve ‘Gitme’ demelerin susturularak asıldığı gündür..
Şimdi gelsen de yanmaz canım
Sesime kısılarak öldüm..
İstersen;
İzmaritlerini kırmızıya boyadığın sigaralarını da gözbebeğimin teninde söndür,
Ölmüşün canını acıtamazsın ki..


Cuma günleri ölürse bir insan, lunaparka gömülmeli. Tam atlı karıncanın yanına. Oynakbir şeyler çalmalı bütün odalarda. Eğer Cuma günleri bir evin
banyosunda; Bileği kesilmiş cesetler bulunuyorsa...
 
..

Şimdi
Söndü ışık,
Sustu dudağımdaki sen çalan ıslık..
Sen,
Dünya ahret acımsın artık..


~~~

..

Özüm yok,
Geçmişim kayıp belki.

Senden sonra her şey bir üveylikti..
Ve sırf bu yüzden yazmadım öz geçmişimi..

Öz geçmişim,
Geçmemiştir benim..

Unutulmayı Unut +'k..


Bana gelemeyecek kadar uzak da değil,
Geri dönemeyecek kadar başkasına yakınsın artık.
 
Bugün aynı dün, yarın aynı bugün; yaşamaya devam..
 


- En büyük hayalin nedir ?

+ Yağmur altında sevgilime sarılmak.

- Ya senin ki ?

+ Yağmur altında sarıldığın kişi olmak.

:smile:
 


Kıymet bilmez fareler aşk partilerinde kemirirken sarhoş düşleri,
Yalan mafyası tarafından sökülüyordu içimden gerçeklerim.
Kulak tırmalayan çığlıklar seslenirken hücrelerimden
Kırık bir mikrofondan bağırıyor annem hırıltılı bir sesle
Çocukluğum kağıt helvanın ısırılmış kenarıyla boğazını keserken.
Gözlerindi bir balerinin eteklerinde çıkan yangında ilk kurtarılması gereken
Hesapların bilmediğimiz biri tarafından kurcalandığını çarşıda öğrendik.
Balerin kendini astı, oysa biz yangın bekliyorduk.
Amansız yakalandık ayrılma hastalığına, bu yüzden yarım kalan ne kadar yanım varsa
Tek tek denize fırlattım kordondan güneşli bir günün ardından gelen ay tutulmasında...

:rolleyes:

Yüzümü mahveden bir şarkı gibisin sen.
Güzel bir şarkı.
Ki hatırlarsan seni görünce; “You ‘re like a song” diye pikaplar da bağırdı.
Yüzündü pikapları dile getiren, yüzündü aya rest çekip yıldızları söndüren.
 


Dörtlükler örttükçe yokluğuna
Sen satır başlarıma başını yatır..

N'akli dengesi bozuk düşlerden düşerim
Özlemedim..

İçime kırılana
Kırılana kadar yine kendimi iterim..

Yoksan
Sensizlikteki deliye kelimelerden gömlek dikerim..

Ağrı kesmez içim
Sancılar mecburi istikametim..

Bu kadar F'azla konuşmaya da gerek yok aslına bakarsan
Yitirilmiş ve bitirilmiş bir Aşk'ın ardından..
 


Gözlerin:
Uzaklığın mecaz anlamı oldu artık.

Oysa hâlâ,
Gölgene bassam canım yanar yine.
 


Sen bilemezsin, paslı hançerdir yalnızlık
Gelir, en can alacak yerimden vurur
Sen bilemezsin, gecenin en uzak bir saatinde
Bir böcek nasıl girer beynime, kımıldar durur?

Sen bilemezsin, çaresizlik nasıl boğar insanı?
Yaşamak bir yerde nasıl çekilmez olur?
Tutunacak bir dal aramaktan, koşmaktan, özlemekten
El yorulur, ayak yorulur, yürek yorulur.

Sen bilemezsin bu türlüsünü ölümün
Bilemezsin, bir tek kibritin cılız aleviyle
Benzine bulanmış bir insan nasıl tutuşur?

Bu belki sevmektir bir yerde, belki unutamamak
Bu, kişinin kendi içinde eriyip, yok olmasıdır
Bilmesen de anlamaya çalış biraz, ne olur.

 


Kokmadan saklayabilmek için bir cesedi, yüzüne esrar dumanı üflemeliyiz, acele et, başaracağız. Delil bırakmayacaksak bu cinayetten geriye, birbirimizden koşarak uzaklaşmalıyız. Kokaine bulaştır ellerini yerde yatan cansız bedene dokunmadan önce. Kokaine sür ellerini, söz, parmak izi bırakmayacağız ve İblis bizi alkışlamaktan avuçlarını patlatacak. Söz, katillere inanacağız...


İstiklâl kalabalığı var içimde. Bir yanımda fahişeler, diğer yanımda faili meçhul hüzünler. Acılarımın görkemi orta çağdan kalma katedraller kadar...
 
Geri
Üst