22 Ağustos 2011'de uygulanmaya başlayacak "İnternet Filtresi"ni destekliyor musunuz ?
Türkiye'de internette özgürlüklere ilişkin en büyük demokrasi sınavlarından biri yaşanıyor. 22 Ağustos'ta yürürlüğe girecek olan ve 'çocukları korumayı' hedeflediği öne sürülen yönetmelikle aslında tüm kullanıcılara sıkı kontrol getiriliyor.
22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek 'İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar' hükümlerine göre kullanıcılar BTK'nın belirlediği 4 internet filtresinden birini ‘yasa gereği’ seçmek zorunda kalacak. Yöntem olarak Çin’de uygulanan ve ‘Çin Seddi’ adı verilen siber-sansür duvarını andıran uygulama, filtre kullanmak istemeyenleri de rahat bırakacağa benzemiyor. Çünkü yönetmelik, tüm kullanıcıların sadece belirlenen kullanıcı adı ve şifreyle internete girebilmelerine izin verecek. Böylece herkesin ziyaret ettiği siteler, yaptıkları işlemler kayıt altında olacak.
5809 sayılı Kanunun 4’üncü 6’ncı ve 50’inci maddeleri ile 28.07.2010 tarihli ve 27655 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesi hükümleri kapsamında, BTK tarafından hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı” 22 Şubat 2011 tarihinde 2011/DK-10/91 no’lu karar ile onaylanarak, “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar”ın 22 Ağustos 2011’de yürürlüğe girmesine karar verildi.
22 Ağustos'ta devreye girecek düzenlemeye göre 4 tip filtre 'aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket' olarak sıralanıyor. Her internet abonesi bunlardan birini seçmek zorunda kalacak. İnternet kafelerde uygulanan Websense filtresine benzeyen uygulamayla, kimler tarafından oluşturulduğu bilinmeyen bir ekibin belirlediği ‘kara liste’deki sitelere giriş yapılamayacak. Üstelik yasaklı site olmadığı belirtilen ‘standart paket’le bile bu mümkün olmayacak.
Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılacak. Ayrıca internet servis sağlayıcıları filtrelerin aşılmasını engellemekle sorumlu tutuluyor, aksi halde onlara da ağır para cezaları öngörülüyor
Sürekli ‘çocuk ve gençler internetteki zararlı içerikten koruma’ gerekçesinin ardına sığınan BTK ve hükümet yetkilileri, bu uygulamayla sadece çocukların değil tüm kullanıcıların sadece kurumun onay verdiği sitelere girebilmesini sağlayacak.
Bu kara listelerin belirlenmesinde ne gibi kriterler uygulanacağı da muğlak. Zira aynı 5651 sayılı İnternet Yasası’nda yer alan ‘müstehcen’lik kelimesiyle yapıldığı gibi, listeye girecek sitelerin tespitinde son derece öznel ve kişisel kararlar egemen olacak. 'Standart filtre'de daha az yasaklı site olacağı söyleniyor. Ancak bunun sürecinin net şekilde tanımlanmaması, bu listelerin keyfi şekilde uzaltılmasına zemin yaratıyor.
Dahası standart filtre kapsamında, DNS’ler kullanarak bu tip sitelere girebilenler de artık bunu teknik olarak başaramayacak.
İNTERNET ÖZGÜRLÜĞÜNDE GERİLİYORUZ
BM desteğiyle Freedom House tarafından Nisan 2011 de yayınlanan İnternette Özgürlük Raporu’na göre, Türkiye’nin “kötü puan’ını 42'den 45'e yükselterek” internete erişim özgürlükleri konusunda geriye doğru gitmeyi sürdürüyor.
IPS İletişim Vakfı-Bianet, 13 Nisan 2011 tarihinde “yürütmenin durdurulması” talebiyle, söz konusu usul ve esaslara karşı Danıştay’a iptal davası açtı. Vakıf, Danıştay’a yaptığı başvuruda BTK’nın aldığı yeni kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle tanınan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüz şekilde kısıtladığını belirtti. Vakıf adına başvuruda bulunan avukat Ayşe Altıparmak, BTK’nın keyfi bir şekilde yasaklı siteler listesi hazırlayabileceğini, çocukları zararlı içerikten korumak için ebeveynlerin yerine devlet eliyle karar verilmesinin doğru bir uygulama olmadığını belirterek, “Gerek Avrupa Birliği gerekse Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonu çocuklar gibi zarar görmesi mümkün grupları korumak için yasal önlemler almaktansa özdenetim yollarına gidilmesini teşvik etmektedir. Bu nedenle, üye ülkeler ev ve okul bilgisayarları ile internet kafelerde filtre programlarının kullanılmasını teşvik etmeli ama devlet düzeyinde filtreleme girişimlerinden her ihtimalde kaçınmalıdır” açıklamasında bulunmuştu.
--
İnternet sansüründe çok başarılıyız!
BM desteğiyle hazırlanan İnternette Özgürlük raporuna göre Türkiye, 'kötü puan'ını 42'den 45'e yükselterek özgürlüklerde pek çok ülkenin gerisine düştü.
Birleşmiş Milletler Demokrasi Fonu, 37 ülkenin internet özgürlüğünü araştırdığı raporu açıkladı. Türkiye raporda sansürcü ülkeler arasında sayıldı.
Freedom House düşünce kuruluşunun Birleşmiş Milletler için hazırladığı ‘İnternette Özgürlük’ raporunda Türkiye, 45 ‘kötü puan’la 17. olarak Kenya, Nijerya ve Malezya’nın gerisinde kaldı.
Çalışmaya göre, Estonya internetin en özgür olduğu ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Estonya’yı ABD, Almanya, Avustralya ve İngiltere takip ediyor. Türkiye, “kısmen özgürler” listesinde Malezya, Hindistan ve Ürdün gibi ülkelerden sonra 16. sırada yer alıyor. Listenin sonunda internet erişimi birçok siteye koyduğu sansürle bilinen İran yer alıyor.
Bazı ülkelerin kısaca internet geçmişlerinin de değinildiği raporda, Türkiye başlığında ilginç veriler bulunuyor. İnternet özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalarda 2009 yılında 42 kötü puan alan Türkiye, 2011’de 45 puan alarak “dikkate değer gerileme” gösterdi.
Raporda 2001’den bu yana hükümetin, bazı siyasi içerikler de dahil olmak üzere, internet erişimine sınır getirecek önemli yasal adımlar attığı yer alıyor. Rapor, 2008 yılından 2010 Temmuz ayına kadar 5 bin civarında internet sitesinin sansürlenmesinin, ilk kez yürüyüş eylemine yol açtığı belirtiliyor.
37 ülkeden 23’ünde, bir blogger ya da internet kullanıcısının yazdığı içerikten dolayı tutuklandığı da raporda belirtiliyor. 2009-2010 arasında sosyal veya siyasi konular nedeniyle sansür uygulayan ülkeler Bahreyn, Beyaz Rusya, Çin, Birmanya, Küba, Etiyopya, İran, Kazakistan, Pakistan, Suudi Arabistan, Güney Kore, Tayland, Tunus, Türkiye, Vietnam olarak sıralanıyor.
'SİBER MAHALLE BASKISI' MI?
Türkiye'de halen sansürlü web sitesi sayısı 10 bini, sayfası sayısıysa 60 bini geçmiş durumda. YouTube, Blogspot, Vimeo gibi dev siteler de sansürden nasibini almış siteler arasında.
Bu alandaki son gelişmelerden biri de yakında uygulamaya sokulacak olan 'filtre' düzenlemesi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) şubat sonunda onayladığı "İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı", eskiden sadece internet kafelerin kullanması zorunlu tutulan filtreleme programlarının tüm internet kullanıcılarına yaygınlaştırılmasını öngörüyor.
Ancak bu filtre programındaki yasaklı site listelerini kimin hangi kriterlerle belirleyeceği bilinmezken, servis sağlayıcıların abonelerine bunu otomatik olarak (default) kullandırması, istemeyen kullanıcının da ancak 'başvurarak' bu filtreyi devre dış bırakabilmesi öngörülüyor.
---
Bu konudaki ilk resmi açıklama (tepki) TR.NET'ten geldi:
Küreselleşen günümüzde, sanal bir dünya halini alan internetin "güvenli internet" adı altında "sınırları başkaları tarafından çizilmiş bir internet"e dönüştürülmesi, özgürlük anlayışı ile çelişmektedir. Söz konusu düzenleme, bazı siteleri engelleme ve alan adlarına yasaklama getiren uygulamalar ile sarsıldığı düşünülen "İnternet Özgürlüğü" kavramının, daha da zedeleneceği bir döneme geçiş sürecinin sinyalleridir.
Uygulanmak istenen filtre sistemleri, internet servis sağlayıcılar, işletim sistemleri, ya da çeşitli programlar aracılığıyla kullanılabilmektedir. Fakat bu opsiyon yeni düzenleme ile bir zorunluluk halini almaktadır.
Bu durum bireysel özgürlüklerin kurumsal otoriteler ile sınırlandırılmasını gündeme taşımaktadır. İfade özgürlüğü, iletişim özgürlüğü, bilgi alma ve yayma özgürlüğü gibi temel hakların ihlaline ortam hazırlamaktadır.
Sadece temel haklar değil, düzenlemenin yansımaları sosyal, tarihsel, ekonomik anlamda olumsuz sonuçlara da devetiye çıkaracaktır. İnternet ortamında seçme hakkının elinden alınarak, kişi yerine düşünülen bir ortam yaratmak, özgür ve karar alabilen nesiller icin uzun vadede bir tehlikedir. Geçmişten günümüze özgürlüklere çanak tutmuş, çağdaş medeniyetlerin beşiği olmuş ülkemizin imajının da zedelenmesine meyil verecektir. Her konuda ileri olduğumuz bir çok ülkenin, internet alanındaki günün gerisinde kalan uygulamalarına geri dönerek geri bir adımı tercih etmektir.Türkiye'nin ilk İnternet Servis Sağlayıcısı olan TR NET, sosyal sorumluluk bilinci çerçevesinde söz konusu düzenlemenin orta ve uzun vadede ülke toplum ve kişiler adına en doğru şekilde sonuçlanması için elinden geleni yapmaya hazırdır. ""
Kamuoyunun bilgisine arz olunur.
TR NET İnternet Hizmetleri

Türkiye'de internette özgürlüklere ilişkin en büyük demokrasi sınavlarından biri yaşanıyor. 22 Ağustos'ta yürürlüğe girecek olan ve 'çocukları korumayı' hedeflediği öne sürülen yönetmelikle aslında tüm kullanıcılara sıkı kontrol getiriliyor.
22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek 'İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar' hükümlerine göre kullanıcılar BTK'nın belirlediği 4 internet filtresinden birini ‘yasa gereği’ seçmek zorunda kalacak. Yöntem olarak Çin’de uygulanan ve ‘Çin Seddi’ adı verilen siber-sansür duvarını andıran uygulama, filtre kullanmak istemeyenleri de rahat bırakacağa benzemiyor. Çünkü yönetmelik, tüm kullanıcıların sadece belirlenen kullanıcı adı ve şifreyle internete girebilmelerine izin verecek. Böylece herkesin ziyaret ettiği siteler, yaptıkları işlemler kayıt altında olacak.
5809 sayılı Kanunun 4’üncü 6’ncı ve 50’inci maddeleri ile 28.07.2010 tarihli ve 27655 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesi hükümleri kapsamında, BTK tarafından hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı” 22 Şubat 2011 tarihinde 2011/DK-10/91 no’lu karar ile onaylanarak, “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar”ın 22 Ağustos 2011’de yürürlüğe girmesine karar verildi.
22 Ağustos'ta devreye girecek düzenlemeye göre 4 tip filtre 'aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket' olarak sıralanıyor. Her internet abonesi bunlardan birini seçmek zorunda kalacak. İnternet kafelerde uygulanan Websense filtresine benzeyen uygulamayla, kimler tarafından oluşturulduğu bilinmeyen bir ekibin belirlediği ‘kara liste’deki sitelere giriş yapılamayacak. Üstelik yasaklı site olmadığı belirtilen ‘standart paket’le bile bu mümkün olmayacak.
Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılacak. Ayrıca internet servis sağlayıcıları filtrelerin aşılmasını engellemekle sorumlu tutuluyor, aksi halde onlara da ağır para cezaları öngörülüyor
Sürekli ‘çocuk ve gençler internetteki zararlı içerikten koruma’ gerekçesinin ardına sığınan BTK ve hükümet yetkilileri, bu uygulamayla sadece çocukların değil tüm kullanıcıların sadece kurumun onay verdiği sitelere girebilmesini sağlayacak.
Bu kara listelerin belirlenmesinde ne gibi kriterler uygulanacağı da muğlak. Zira aynı 5651 sayılı İnternet Yasası’nda yer alan ‘müstehcen’lik kelimesiyle yapıldığı gibi, listeye girecek sitelerin tespitinde son derece öznel ve kişisel kararlar egemen olacak. 'Standart filtre'de daha az yasaklı site olacağı söyleniyor. Ancak bunun sürecinin net şekilde tanımlanmaması, bu listelerin keyfi şekilde uzaltılmasına zemin yaratıyor.
Dahası standart filtre kapsamında, DNS’ler kullanarak bu tip sitelere girebilenler de artık bunu teknik olarak başaramayacak.
İNTERNET ÖZGÜRLÜĞÜNDE GERİLİYORUZ
BM desteğiyle Freedom House tarafından Nisan 2011 de yayınlanan İnternette Özgürlük Raporu’na göre, Türkiye’nin “kötü puan’ını 42'den 45'e yükselterek” internete erişim özgürlükleri konusunda geriye doğru gitmeyi sürdürüyor.
IPS İletişim Vakfı-Bianet, 13 Nisan 2011 tarihinde “yürütmenin durdurulması” talebiyle, söz konusu usul ve esaslara karşı Danıştay’a iptal davası açtı. Vakıf, Danıştay’a yaptığı başvuruda BTK’nın aldığı yeni kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle tanınan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüz şekilde kısıtladığını belirtti. Vakıf adına başvuruda bulunan avukat Ayşe Altıparmak, BTK’nın keyfi bir şekilde yasaklı siteler listesi hazırlayabileceğini, çocukları zararlı içerikten korumak için ebeveynlerin yerine devlet eliyle karar verilmesinin doğru bir uygulama olmadığını belirterek, “Gerek Avrupa Birliği gerekse Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonu çocuklar gibi zarar görmesi mümkün grupları korumak için yasal önlemler almaktansa özdenetim yollarına gidilmesini teşvik etmektedir. Bu nedenle, üye ülkeler ev ve okul bilgisayarları ile internet kafelerde filtre programlarının kullanılmasını teşvik etmeli ama devlet düzeyinde filtreleme girişimlerinden her ihtimalde kaçınmalıdır” açıklamasında bulunmuştu.
NTVMSNBC
--
İnternet sansüründe çok başarılıyız!
BM desteğiyle hazırlanan İnternette Özgürlük raporuna göre Türkiye, 'kötü puan'ını 42'den 45'e yükselterek özgürlüklerde pek çok ülkenin gerisine düştü.
Birleşmiş Milletler Demokrasi Fonu, 37 ülkenin internet özgürlüğünü araştırdığı raporu açıkladı. Türkiye raporda sansürcü ülkeler arasında sayıldı.
Freedom House düşünce kuruluşunun Birleşmiş Milletler için hazırladığı ‘İnternette Özgürlük’ raporunda Türkiye, 45 ‘kötü puan’la 17. olarak Kenya, Nijerya ve Malezya’nın gerisinde kaldı.
Çalışmaya göre, Estonya internetin en özgür olduğu ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Estonya’yı ABD, Almanya, Avustralya ve İngiltere takip ediyor. Türkiye, “kısmen özgürler” listesinde Malezya, Hindistan ve Ürdün gibi ülkelerden sonra 16. sırada yer alıyor. Listenin sonunda internet erişimi birçok siteye koyduğu sansürle bilinen İran yer alıyor.
Bazı ülkelerin kısaca internet geçmişlerinin de değinildiği raporda, Türkiye başlığında ilginç veriler bulunuyor. İnternet özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalarda 2009 yılında 42 kötü puan alan Türkiye, 2011’de 45 puan alarak “dikkate değer gerileme” gösterdi.
Raporda 2001’den bu yana hükümetin, bazı siyasi içerikler de dahil olmak üzere, internet erişimine sınır getirecek önemli yasal adımlar attığı yer alıyor. Rapor, 2008 yılından 2010 Temmuz ayına kadar 5 bin civarında internet sitesinin sansürlenmesinin, ilk kez yürüyüş eylemine yol açtığı belirtiliyor.
37 ülkeden 23’ünde, bir blogger ya da internet kullanıcısının yazdığı içerikten dolayı tutuklandığı da raporda belirtiliyor. 2009-2010 arasında sosyal veya siyasi konular nedeniyle sansür uygulayan ülkeler Bahreyn, Beyaz Rusya, Çin, Birmanya, Küba, Etiyopya, İran, Kazakistan, Pakistan, Suudi Arabistan, Güney Kore, Tayland, Tunus, Türkiye, Vietnam olarak sıralanıyor.
'SİBER MAHALLE BASKISI' MI?
Türkiye'de halen sansürlü web sitesi sayısı 10 bini, sayfası sayısıysa 60 bini geçmiş durumda. YouTube, Blogspot, Vimeo gibi dev siteler de sansürden nasibini almış siteler arasında.
Bu alandaki son gelişmelerden biri de yakında uygulamaya sokulacak olan 'filtre' düzenlemesi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) şubat sonunda onayladığı "İnternetin Güvenli Kullanımına Dair Usul ve Esaslar Taslağı", eskiden sadece internet kafelerin kullanması zorunlu tutulan filtreleme programlarının tüm internet kullanıcılarına yaygınlaştırılmasını öngörüyor.
Ancak bu filtre programındaki yasaklı site listelerini kimin hangi kriterlerle belirleyeceği bilinmezken, servis sağlayıcıların abonelerine bunu otomatik olarak (default) kullandırması, istemeyen kullanıcının da ancak 'başvurarak' bu filtreyi devre dış bırakabilmesi öngörülüyor.
NTVMSNBC
---
Bu konudaki ilk resmi açıklama (tepki) TR.NET'ten geldi:
Küreselleşen günümüzde, sanal bir dünya halini alan internetin "güvenli internet" adı altında "sınırları başkaları tarafından çizilmiş bir internet"e dönüştürülmesi, özgürlük anlayışı ile çelişmektedir. Söz konusu düzenleme, bazı siteleri engelleme ve alan adlarına yasaklama getiren uygulamalar ile sarsıldığı düşünülen "İnternet Özgürlüğü" kavramının, daha da zedeleneceği bir döneme geçiş sürecinin sinyalleridir.
Uygulanmak istenen filtre sistemleri, internet servis sağlayıcılar, işletim sistemleri, ya da çeşitli programlar aracılığıyla kullanılabilmektedir. Fakat bu opsiyon yeni düzenleme ile bir zorunluluk halini almaktadır.
Bu durum bireysel özgürlüklerin kurumsal otoriteler ile sınırlandırılmasını gündeme taşımaktadır. İfade özgürlüğü, iletişim özgürlüğü, bilgi alma ve yayma özgürlüğü gibi temel hakların ihlaline ortam hazırlamaktadır.
Sadece temel haklar değil, düzenlemenin yansımaları sosyal, tarihsel, ekonomik anlamda olumsuz sonuçlara da devetiye çıkaracaktır. İnternet ortamında seçme hakkının elinden alınarak, kişi yerine düşünülen bir ortam yaratmak, özgür ve karar alabilen nesiller icin uzun vadede bir tehlikedir. Geçmişten günümüze özgürlüklere çanak tutmuş, çağdaş medeniyetlerin beşiği olmuş ülkemizin imajının da zedelenmesine meyil verecektir. Her konuda ileri olduğumuz bir çok ülkenin, internet alanındaki günün gerisinde kalan uygulamalarına geri dönerek geri bir adımı tercih etmektir.Türkiye'nin ilk İnternet Servis Sağlayıcısı olan TR NET, sosyal sorumluluk bilinci çerçevesinde söz konusu düzenlemenin orta ve uzun vadede ülke toplum ve kişiler adına en doğru şekilde sonuçlanması için elinden geleni yapmaya hazırdır. ""
Kamuoyunun bilgisine arz olunur.
TR NET İnternet Hizmetleri