17 şehit BiR PAŞA EDER Mi

Ayb@rs

Banned
Katılım
14 Eki 2008
Mesajlar
200
Reaction score
0
Puanları
0
YILDIRAY OĞUR / TARAF

17 ŞEHİT BİR PAŞA EDER Mİ?
Dünya tarihinde görülmüş birşey mi bir savaşta 17 er için bir paşanın feda edildiği?
Edilmez. Bilmemiz gerekirdi. 17 basit asker için o kadar yıldıza kıyılmaz.
Savaşın mantığına aykırı.
Yine bilmemiz gerekirdi.
Türkiye'de siyaset savaşın boyut değiştirimiş halidir.
Tüm siyasal pozisyonlar da savaş koşullarına uygundur.
Cepheler kazılmıştır, ilk siren sesinde herkes siperine koşar ve savaşta artık her şey meşrudur.

Hakikatler ikiye ayrılır burada. İşinize yarayanlar yaramayanlar, sizinkiler, onlarınkiler.

Hakikat kurşun gibi, havan gibidir. Bizim hakikatimiz değilse, üzerimize, üzerimize gelir, tehlikelidir.

Hakikat üzerinize geliyorsa ona karşı elinize ne geçtiyse, balta, kazma, orak, çekiç, iftira, komplo, dezenformasyon, saldırmak sonuna kadar meşrudur.

TARAF RUTİN DIŞINA ÇIKTI
Rutin dışına çıktı bu gazete, boş yere gerginlik çıkardı. Ağızların tadını bozdu.
Rutin şuydu.

17 şehit haberini alınca birinci gün kahrolmak, dövünmek, varsa gözlerinden iki damla gözyaşı dökmek.

İkinci gün bu gariban çocukların hayat hikayelerini, en sevdiği şarkıları, sevgilileri ile ilgili ne varsa gezetenize koymak. Kahramanlık destanlarını tüketmek. 'Siz olmasanız biz burada olamazdık' edebiyatının dibine vurmak.
Üçüncü gün cenaze günüdür. Hep hor görülmüş o gencecik erlerin bedenleri bayrağa sarılı tabutlar içinde taht misali o soğuk musalla taşlarında bir namazlık saltanat yaşar.
Sonra..



ÜÇ GÜN SONRA UNUTULUR
Üç gün sonra kimse onları hatırlamaz. Acılı anneleri, babaları öyle ortada kalır. Meclis köşelerinde diğer çocuklarına iş için gidep gelirken horlanır.
İşte bu kez öyle olmadı. Bir gazete rutin dışına çıktı.

Bir gazete o çocukları, görkemli cenazeleri dağılınca, arkalarından söylenen kahramanlık türküleri kesilince, medyadaki hamaset tükenince hatırladı.
Ve sadece onlar için hiç bilmediği, el yordamıyla hereket ettiği tehlikeli yasaklı askeri bölgeye girdi.

Şehit ailelerinin bile alınmadığı o yasaklı alana.

'Çocuğum nerede, nasıl ve neden öldü' sorularının ağza tıkıldığı, çocuklarına otopsi yaptırmak isteyen annelere hain gözüyle bakıldığı, çocuklarının gömüleceği mezara bile devletin karar verdiği yasak bölgeye.

Bugüne kadar kimsenin girmeye cesaret edemediği, mayınlarla, örümcek ağlarıyla kaplı, bilinmez, akıl sır ermez, korkutucu askeri alana.

Öyle şeyler gördük ki orada, öyle karanlık işbirlikleri, öyle iktidar ilişkileri, öyle vurdumduymazlıklar, öyle basiretsizlikler, ihanetler, ihmaller.

Öfkeden deliye döndük.
Bekledik ki bizim gibi bunları görenler de öfkeden deliye dönsün, bir kereliğine olsun kafalarını cephelerinden çıkarsınlar, hesap sorsunlar, bir açıklama beklesinler.

AHMET HAKAN BENİ ŞAŞIRTTI
Ve bir sürpriz oldu. Bunca garip ilişki ağına, üzerimize çökmüş iktidar bloklarına rağmen medyadan cesur sesler çıktı. Hürriyet'ten Ahmet Hakan, Milliyet'ten Sedat Ergin beni en çok şaşırtanlardı.

Sonra birileri yine savaşta oludğumuzu hatırladı ve savaşta 17 er için bir paşanın feda edilemeyeceğini hatırladı.

Savaş baltalarını çıkardı.

Kabuslarına giren o 17 şehidi bağırıp çağırarak başından savabileceğini zanneden bol yıldızlı, kudretli beş paşanın arkasında saf tuttu.
Fatih Altaylılar, Uğur Dündarlar, Yılmaz Özdiller işte bugün için doğmuştu.
Gerektiğinde paşalar için fedailik yapmak, en akla gelmedik iftiralarla gözü kalapı saldırmak, dezenformasyon yapmak, montaj, komplo, iftira diye bağırmak, bağırlarını açıp kendilerini ortalara atmak için.

Necip fazıl hayranı, Milli Türk telebe Birliği sempatizanı, Milli Görüşçü günlerinden Tayyip Erdoğan'ın, Abdullah Gül'ün beyinlerine yerleştirilmiş 'devlet ebed müddet', 'Allah devletimize zarar vermesin', ' peygamber ocağı ordu' çiplerinin zamanlaması da kudretli paşanın haşmetli bağırtılarıyla devreye girdi.

Erdoğan'ın öfkeli gözlerinin içine bakarak muhafazakar-demokratlık tezleri uyduran kişisel akademisyeni, liderinin en savunulmayacak böyle bir gününde bile bokundan boncuk çıkarsın diye vardı.

Memleketin dindarlarının basiretinden fersah fersah geride kalmış, Akif'i bir çağ geriden izleyen, 3.dünyacı İslamcılardan 'sivil servislerle' Başbakan-Başbuğ muhabbetinin örselendiği komplo teorilerinden başka ne beklenebilirdi ki?

KURUMLARI YIPRATMAMAK LAZIM GEYİKLERİAKP'lilik ile demokratlık arasında sıkışan için tek çare 'Ama kurumları yıpratmamak lazım' geyiklerindeydi.

Bu savaşa kendini fena halde kaptırmış, bütün siyaseti güç meselesi şeklinde okumaktan hakikate karşı duyarsızlaşmış bazı demokratlar için de 'Taraf iyi paşa Başbuğ'u zor durumda bırakmaya çalışan Ergenekoncu askerlerin oyununa gelmişti.'

Görüyorsunuz. Bu kadar büyük bir kavgada, böylesine büyük hesaplaşmalarda, akıl sır ermez uluslararası komplolarda, dünya düzeni, derin devlet analizlerinde kimin umurundaydı 17 çocuğun ölümünde ihmal olup olmadığı?

Hakikat terazileri şaşırmış, 'siperlere borusuyla' vicdanlarını atkarının terkislerine atan kurşun askerler için sahici Mehmetçiklerin kısa ve değersiz ömürlerinin bir kıymeti olabilir miydi?

'17 ÖLÜ ÇOCUK İÇİN BUNLAR DEĞER MİYDİ?'
O 17 çocuk için on bin yıllık devlet geleneğimizin köküne kibrit suyu dökmek caiz miydi?
O 17 ölü çocuk için medyada gerginlik çıkarmak, hükümet-ordu ilişkilerini bozmak, orduyu yıpratmak, paşaların tatlı canlarını sıkmak, onları öfkelendirmek reva mıydı?
O 17 çocuk için beş paşaya kıyılır mıydı? O 17 çocuk için cumhuriyetimizin temeli ordunun yıpratılmasına göz yumulur muydu? O 17 çocuk bu kadar mesele yapılıp, ekonomik kriz gibi meseleler ikinci plana atılır mıydı?

KAPATALIM KONUYU ÖNÜMÜZDEKİ ŞEHİTLERE BAKALIM
17 çocuk için 10 gündür konuşuyoruz işte. Yeter bu kadarı onlara.
Ölene çare bulunmaz.
Çok uzadı, koordinatlar falan.
Ne yapalım ordu bizim ordumuz atsan atılmaz, satsan satılmaz.
Başbakan bizim başbakanımız, arada bağırıp çağıracak öyle, kaderimiz, çekeceğiz.
Hadi kapatalım artık bu mevzuyu burada.
Kapatalım üstünü ve önümüzdeki şehitlere bakalım.


http://www.ensonhaber.com/Medya/157957/17-sehit-bir-pasa-eder-mi.html
 
Kapatacaksınız tabi ama askere uzanan ağzınızı kapatacaksınız. Daha ne geri adımlar attırıp neleri yutturacağız size.

Hala anlamıyorsunuz değil mi birlik ve beraberliğe düşmanlığı. Buna rağmen tam destek helal olsun. Bütün tarafcılara helal olsun. Bir siz kalmıştınız bölmedik.
 
Kapatacaksınız tabi ama askere uzanan ağzınızı kapatacaksınız. Daha ne geri adımlar attırıp neleri yutturacağız size.

Hala anlamıyorsunuz değil mi birlik ve beraberliğe düşmanlığı. Buna rağmen tam destek helal olsun. Bütün tarafcılara helal olsun. Bir siz kalmıştınız bölmedik.

Nedir bu kin? Ve neden hep konu başka yerlere çekiliyor? Ha çekilsede farketmez tartışırım ama neden? Birşey mi saklanıyor? Yani sizin sözünüzden şunu mu anlamalıyım?
17 şehit bir paşa etmez!
Askerlere karakol yapacağımıza paşalara golf sahası yaparız daha iyi!
Ne güzel gerçekten değil mi yaptık cenazeyi başbakan da saf durdu. Hemde yurtdışı gezisini iptal etti! Vay anasını ya harbiden yuh! Gerçekten bu kadar basit sizin için demek 17, 35, yüz, bin ,on bin şehit, gencecik insan "Şehitler ölmez vatan bölünmez!" işte bu kadar.Gerçi doğru "Birlik ve beraberliğe en ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde" kapamalı bazıları çenelerini haklısınız!
 
Gene taraf ,gene hakaret, gene şehitlerimiz üzerinden yapılan iğrenç
bir propaganda.
*
Ulusal birlik ve beraberliğimize zarar veren taraf gazetesini ve bilerek
taraf olanları kınıyorum.
 
bunu yazan müslüman olsaydı şehitlere ölü demezdi.
 
sarhoş kuzu dağda kurt avına gider miş...Taraf neden böyle yazılar yazıyor..Acaba traj meselesimi yoksa halkı uyandırmak mı..(!) ya da birilerinin ekmegine yağ sürmek için mi..
 
şehitleri ölçü birimi gibi tasvir eden kokuşmuş aşşağılık bir yazı .bunu kaleme alan zat kaç müslümanın bir muhammet(s.o) edeceğini kaç hristiyanın bir isa edeceğinide hesaplayabilir kaç meleğin bir allah edeceğinide hesaplayabilir.
 
Geri
Üst