emrah1607
Banned
14 Ekim’de Ermenistan Sınırını Açıyor musunuz?-Meyyal Uygur
Türkiye’nin gerçek sahipleri Ermenistan meselesini tüm boyutlarıyla biliyor. Ama yine de ukâlalığımdan değil, bilmeyenler, özellikle genç kardeşlerimiz için meseleyi özetlemek istiyorum. Sözü de, dün Gül’ün, bugün onun en has adamı Babacan’ın başında olduğu Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesindeki bilgilere bırakıyorum:
“Ermenistan ile diplomatik ilişki kurulamamasının belli başlı nedenleri arasında, sözde soykırımın uluslararası alanda tanınması yönünde Ermenistan’ın çaba harcaması yer almaktadır. Ermenistan Anayasası’nın giriş bölümünde Bağımsızlık Bildirisi’ne, dolayısıyla sözde 1915 ‘soykırımına’ da atıfta bulunulmaktadır. Ayrıca Ermenistan, BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayarak, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımamaya ve Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’sini işgal altında tutmaya devam etmektedir. Ancak Ermenistan'ın Azerbaycan'a ait özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ'ı işgal etmesi yüzünden Ermenistan'la Azerbaycan arasında patlak veren savaş Türkiye'yle Ermenistan arasındaki ilişkilerin bozulmasına neden oldu. 1993 yılında Türkiye Ermenistan'la olan sınır kapılarını insan ve mal trafiğine kapattı.”
Görüldüğü gibi konu gayet net. Türkiye A’dan Z’ye haklı. Ama Ermenistan bu haksız-hukuksuz taleplerinde bir milim değişiklik yapmadığı halde birileri yıllardır tepemizde boza pişiriyor. Kim o birileri? Bunu da sadece 3 yıl önce, 13 Nisan 2005’te TBMM’de yapılan Ermeni İddiaları konusundaki genel görüşmede anlatan dönemin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül’den öğrenelim:
“Özellikle Batılı ülkeler Ermenistan’la diplomatik ilişki kurarak sınırı açmamız için bize telkinde bulunmaktadırlar. Hangi devletten sınırlarını resmen tanıdığını ortaya koymayan bir devletle ilişkilerini normalleştirmesi beklenebilir?...”
Bu sözler, daha önemlisi duruşlar ciddiye alınmadı ki, AB-ABD bastırmaya devam etti. Son olarak ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Fried, Haziran ayında, “Türkiye'nin Ermenistan ile olan sınırını açması ve tarihinin karanlık bir bölümüyle yüzleşmesi gerektiğine” buyurdu.
Şimdi Ermenistan’dan kahraman(!) gibi dönen Abdullah Gül, ''Biz müttefiklerimizle ilişkilerimize sadığız ve birlikte çalışmaya önem veriyoruz. Ama inandığımız şeyler için de izin almıyoruz. Doğru gördüklerimizi izin alarak yapan bir ülke değiliz. Türkiye'yi 'muz cumhuriyeti' gibi gören bir zihniyet var. ABD söyledi (yapıyor ya da yapmıyoruz) diye bir şey yok. Ermenistan ziyareti konusunda da hiç bir telkin söz konusu değil, ABD ve Avrupa dahil...” diyebiliyor.
Madem öyle adama, “ülkenin bu kadar acil derdi varken Ermenistan’a gitmek nereden çıktı, dahası gitmeden önce Bush’a niye bilgi verdiniz” diye sormazlar mı?
Bunları da sorarlar, “Aslında biz bu ziyarete daha önce karar vermiştik ama gelmeden iki gün önce açıkladık” itirafının anlamını da!..Ya birileri çıkıp, “Türkiye Cumhurbaşkanı kendi milletine yalan söylemiş” derse, ne cevap vereceksiniz? “Kendi milletine” diyorum, zira gariban Türklere 2 gün önce haber verildi ama 30 Ağustos’ta, Rusya’nın Ragnum Haber Ajansı, Ermenistan hükümetinden ismini açıklamak istemeyen bir yetkiliye dayanarak, Gül'ün Erivan ziyaretinin kesinleştiğini çoktan duyurmuştu.
JARGON DEĞİŞTİREN GÜL MÜ, ERMENİSTAN MI?
Gül, Erivan dönüşünde ve Bakü’ye giderken Ermenistan seferini anlata anlata bitiremedi. Bir bilanço da ben çıkarayım, kararı siz verin:
-Ermenistan’la güya diplomatik ilişkimiz yoktu, Cumhurbaşkanı düzeyinde ayaklarına gidildi.
-Ermenistan “önkoşulsuz görüşelim”, yani “Ne sınırlarınızı tanımamızı, ne soykırım iddiamızdan vazgeçmemizi, ne de Azerbaycan işgalinden vazgeçmemizi isteyin” diyordu. Dediğini yaptırdı. Şimdi Gül, “Sözde soykırım meselesini ne açtılar, ne de imada bulundular” diye seviniyor. Sırayla bayım, sırayla…
-Gül, sözde “soykırım anıtına” gitmedi ama Sarkisyan’ın odasındaki Ağrı Dağı tablosu önünde poz verdi. Bu poz için, “Ağrı Dağı o şehirde her yerden gözüküyor” savunmasını yaptı. Kargalar bile gülemedi!..
-Çankaya muharrirleri, “Jest için o gece anıt ışıklandırılmadı” balonu uçurdu. Bu balonu bizzat “baş bıçkın” Cengiz Çandar patlattı.
-Tüm bunlara rağmen Gül, “Ermenistan’ın jargonu değişti” gibi çok veciz ve derin bir değerlendirme yaptı.
Evet şimdi söyleyin; jargonu değişen kim, Ermenistan mı, Gül mü?
Bu adımlardan sonra bir anlam ve önemi kalıyor mu bilemiyorum ama heybedeki büyük turpu da duyuralım. Başbakan Erdoğan’ın, Baykal’ın önerisi zannedip, “çok çirkin…herhalde aynaya bakarak, böyle konuşuyor” diye nitelendirdiği “soykırım anıtına çelenek” fikrinin babası, Gül’ün “Baş muharriri” Cengiz Çandar’a göre, 14 Ekim’de Türkiye-Ermenistan sınırı açılacakmış!..
Belli ki o iş de bitmiş!.. İyi de sizin bundan haberiniz var mı Sayın Erdoğan?..Bunca meclislerin, hükümetlerin, MGK’ların aldığı, uyguladığı bir politikayı bir Gül kendi başına değiştirilir mi?
Biz en iyisi Gül’ün bir gece ansızın Yunanistan’la ilgili “casus belli” kararını kaldırmasına da hazır olalım!...
TANRI DEĞİL, İLAHLAR İSTEDİ BAŞPİSKOPOSUM
Çok ciddi takıldık, biraz gülümseyelim…Türkiye Ermeni Patrikliği Başpiskoposu Aram Ateşyan, Türk ve Ermeni toplumunun muhakkak bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı, bunun için bir vesileye ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Ve ekledi: “İki toplum da bir adım atmadı. Bence ilk adımı Tanrı attı. Dur dedi iki takımı karşı karşıya getireyim”.
Yok Sayın Başpiskoposum, yok; Tanrı değil, “ilahlar” öyle istedi!..Boşuna mı AB, Gül için, “Kendisinden şüphemiz yok” diyordu? Ya Ermeni seferinden önce Bush’un, “Seninle gurur duyuyoruz” gazı?..
ÇANKAYA- BİLGİ ÜNİVERSİTESİ EL ELE
Bir haber daha…Eğer görmediyseniz, Çankaya Köşkü’nün yeni internet sitesini mutlaka görün. Abdullah-Hayrünisa Gül sitesi dense yeridir. Nerede Çankaya Köşkü’nün diğer birimlerinin faaliyetleri, nerede Cumhurbaşkanının imzaladığı, imzalamadığı kararlar, kararnamelerle ilgili bilgiler, nerede o Devlet Denetleme Kurulu’nun her biri ders niteliğindeki raporları?.. (Deniz Fener’i soruşturması için Gül’den DDK’nun devreye sokulmasını isteyen Bahçeli’ye özellikle duyurulur) Koyduysan bul, hepsi buhar olmuş. Adeta devlet silinmiş.
Peki bu temizliği kim yaptı biliyor musunuz? Soros’un kalesi Bilgi Üniversitesi!...Hatırlar mısınız, Cemil Çiçek Adalet Bakanı iken, o üniversite 2005’te Ermeni konferansı düzenlediğinde, “Türk Milleti’ni arkadan hançerlediler, millete ihanet ediyorlar” demişti. Acaba 3 yıl sonra geldiğimiz bu müthiş (!) noktayla ilgili de bir değerlendirmeleri olur mu?
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=7837
Türkiye’nin gerçek sahipleri Ermenistan meselesini tüm boyutlarıyla biliyor. Ama yine de ukâlalığımdan değil, bilmeyenler, özellikle genç kardeşlerimiz için meseleyi özetlemek istiyorum. Sözü de, dün Gül’ün, bugün onun en has adamı Babacan’ın başında olduğu Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesindeki bilgilere bırakıyorum:
“Ermenistan ile diplomatik ilişki kurulamamasının belli başlı nedenleri arasında, sözde soykırımın uluslararası alanda tanınması yönünde Ermenistan’ın çaba harcaması yer almaktadır. Ermenistan Anayasası’nın giriş bölümünde Bağımsızlık Bildirisi’ne, dolayısıyla sözde 1915 ‘soykırımına’ da atıfta bulunulmaktadır. Ayrıca Ermenistan, BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayarak, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımamaya ve Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’sini işgal altında tutmaya devam etmektedir. Ancak Ermenistan'ın Azerbaycan'a ait özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ'ı işgal etmesi yüzünden Ermenistan'la Azerbaycan arasında patlak veren savaş Türkiye'yle Ermenistan arasındaki ilişkilerin bozulmasına neden oldu. 1993 yılında Türkiye Ermenistan'la olan sınır kapılarını insan ve mal trafiğine kapattı.”
Görüldüğü gibi konu gayet net. Türkiye A’dan Z’ye haklı. Ama Ermenistan bu haksız-hukuksuz taleplerinde bir milim değişiklik yapmadığı halde birileri yıllardır tepemizde boza pişiriyor. Kim o birileri? Bunu da sadece 3 yıl önce, 13 Nisan 2005’te TBMM’de yapılan Ermeni İddiaları konusundaki genel görüşmede anlatan dönemin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül’den öğrenelim:
“Özellikle Batılı ülkeler Ermenistan’la diplomatik ilişki kurarak sınırı açmamız için bize telkinde bulunmaktadırlar. Hangi devletten sınırlarını resmen tanıdığını ortaya koymayan bir devletle ilişkilerini normalleştirmesi beklenebilir?...”
Bu sözler, daha önemlisi duruşlar ciddiye alınmadı ki, AB-ABD bastırmaya devam etti. Son olarak ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Fried, Haziran ayında, “Türkiye'nin Ermenistan ile olan sınırını açması ve tarihinin karanlık bir bölümüyle yüzleşmesi gerektiğine” buyurdu.
Şimdi Ermenistan’dan kahraman(!) gibi dönen Abdullah Gül, ''Biz müttefiklerimizle ilişkilerimize sadığız ve birlikte çalışmaya önem veriyoruz. Ama inandığımız şeyler için de izin almıyoruz. Doğru gördüklerimizi izin alarak yapan bir ülke değiliz. Türkiye'yi 'muz cumhuriyeti' gibi gören bir zihniyet var. ABD söyledi (yapıyor ya da yapmıyoruz) diye bir şey yok. Ermenistan ziyareti konusunda da hiç bir telkin söz konusu değil, ABD ve Avrupa dahil...” diyebiliyor.
Madem öyle adama, “ülkenin bu kadar acil derdi varken Ermenistan’a gitmek nereden çıktı, dahası gitmeden önce Bush’a niye bilgi verdiniz” diye sormazlar mı?
Bunları da sorarlar, “Aslında biz bu ziyarete daha önce karar vermiştik ama gelmeden iki gün önce açıkladık” itirafının anlamını da!..Ya birileri çıkıp, “Türkiye Cumhurbaşkanı kendi milletine yalan söylemiş” derse, ne cevap vereceksiniz? “Kendi milletine” diyorum, zira gariban Türklere 2 gün önce haber verildi ama 30 Ağustos’ta, Rusya’nın Ragnum Haber Ajansı, Ermenistan hükümetinden ismini açıklamak istemeyen bir yetkiliye dayanarak, Gül'ün Erivan ziyaretinin kesinleştiğini çoktan duyurmuştu.
JARGON DEĞİŞTİREN GÜL MÜ, ERMENİSTAN MI?
Gül, Erivan dönüşünde ve Bakü’ye giderken Ermenistan seferini anlata anlata bitiremedi. Bir bilanço da ben çıkarayım, kararı siz verin:
-Ermenistan’la güya diplomatik ilişkimiz yoktu, Cumhurbaşkanı düzeyinde ayaklarına gidildi.
-Ermenistan “önkoşulsuz görüşelim”, yani “Ne sınırlarınızı tanımamızı, ne soykırım iddiamızdan vazgeçmemizi, ne de Azerbaycan işgalinden vazgeçmemizi isteyin” diyordu. Dediğini yaptırdı. Şimdi Gül, “Sözde soykırım meselesini ne açtılar, ne de imada bulundular” diye seviniyor. Sırayla bayım, sırayla…
-Gül, sözde “soykırım anıtına” gitmedi ama Sarkisyan’ın odasındaki Ağrı Dağı tablosu önünde poz verdi. Bu poz için, “Ağrı Dağı o şehirde her yerden gözüküyor” savunmasını yaptı. Kargalar bile gülemedi!..
-Çankaya muharrirleri, “Jest için o gece anıt ışıklandırılmadı” balonu uçurdu. Bu balonu bizzat “baş bıçkın” Cengiz Çandar patlattı.
-Tüm bunlara rağmen Gül, “Ermenistan’ın jargonu değişti” gibi çok veciz ve derin bir değerlendirme yaptı.
Evet şimdi söyleyin; jargonu değişen kim, Ermenistan mı, Gül mü?
Bu adımlardan sonra bir anlam ve önemi kalıyor mu bilemiyorum ama heybedeki büyük turpu da duyuralım. Başbakan Erdoğan’ın, Baykal’ın önerisi zannedip, “çok çirkin…herhalde aynaya bakarak, böyle konuşuyor” diye nitelendirdiği “soykırım anıtına çelenek” fikrinin babası, Gül’ün “Baş muharriri” Cengiz Çandar’a göre, 14 Ekim’de Türkiye-Ermenistan sınırı açılacakmış!..
Belli ki o iş de bitmiş!.. İyi de sizin bundan haberiniz var mı Sayın Erdoğan?..Bunca meclislerin, hükümetlerin, MGK’ların aldığı, uyguladığı bir politikayı bir Gül kendi başına değiştirilir mi?
Biz en iyisi Gül’ün bir gece ansızın Yunanistan’la ilgili “casus belli” kararını kaldırmasına da hazır olalım!...
TANRI DEĞİL, İLAHLAR İSTEDİ BAŞPİSKOPOSUM
Çok ciddi takıldık, biraz gülümseyelim…Türkiye Ermeni Patrikliği Başpiskoposu Aram Ateşyan, Türk ve Ermeni toplumunun muhakkak bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı, bunun için bir vesileye ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Ve ekledi: “İki toplum da bir adım atmadı. Bence ilk adımı Tanrı attı. Dur dedi iki takımı karşı karşıya getireyim”.
Yok Sayın Başpiskoposum, yok; Tanrı değil, “ilahlar” öyle istedi!..Boşuna mı AB, Gül için, “Kendisinden şüphemiz yok” diyordu? Ya Ermeni seferinden önce Bush’un, “Seninle gurur duyuyoruz” gazı?..
ÇANKAYA- BİLGİ ÜNİVERSİTESİ EL ELE
Bir haber daha…Eğer görmediyseniz, Çankaya Köşkü’nün yeni internet sitesini mutlaka görün. Abdullah-Hayrünisa Gül sitesi dense yeridir. Nerede Çankaya Köşkü’nün diğer birimlerinin faaliyetleri, nerede Cumhurbaşkanının imzaladığı, imzalamadığı kararlar, kararnamelerle ilgili bilgiler, nerede o Devlet Denetleme Kurulu’nun her biri ders niteliğindeki raporları?.. (Deniz Fener’i soruşturması için Gül’den DDK’nun devreye sokulmasını isteyen Bahçeli’ye özellikle duyurulur) Koyduysan bul, hepsi buhar olmuş. Adeta devlet silinmiş.
Peki bu temizliği kim yaptı biliyor musunuz? Soros’un kalesi Bilgi Üniversitesi!...Hatırlar mısınız, Cemil Çiçek Adalet Bakanı iken, o üniversite 2005’te Ermeni konferansı düzenlediğinde, “Türk Milleti’ni arkadan hançerlediler, millete ihanet ediyorlar” demişti. Acaba 3 yıl sonra geldiğimiz bu müthiş (!) noktayla ilgili de bir değerlendirmeleri olur mu?
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=7837