MARCUSX
New member
‘Psikolojik harekât’ ters teper
Çirkin saldırı kampanyasının uzun süre cevapsız kalacağını sananlar yanıldılar. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Trabzon’da, Oruç Reis fırkateyninde konuştu ve şu mesajı verdi: Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülmekte olan “psikolojik harekât”ın geldiği son noktanın da farkındayız.
“Psikolojik harekât”çılar meydanı boş bulduklarını sanmışlardı, yanıldılar.
Psikolojik harekâtın geldiği son nokta mide bulandırıcı, tiksindiricidir.
O kadar tiksindirici ki, TSK ile ilgili olarak öne sürülen iddiaları tekrar etmeye bile dili varmıyor insanın. Tokat Reşadiye’de 7 askeri TSK’nın öldürttüğünü öne sürecek kadar zıvanadan çıkan bu kampanyayı yürütenler, nasıl bir sonuçla karşılaşacaklarından habersizler.
O kadar habersizler ki, bırakın Tokat saldırısını, 16 yıl önce Bingöl’de şehit edilen 33 askerin ölümünden de TSK’yı sorumlu tutmaya kadar götürüyorlar işi...
Eski ya da yeni, emekli ya da görevli askere yönelik toplu saldırı ve iddiaların akıl almaz komplo teorileri eşliğinde sürdürülmesinin, TSK’yı pıstıracağını, TSK’nın güven ve itibar kaybına yol açacağını sanıyorlar. 16 yıl önce Bingöl’de 33, 16 yıl sonra Tokat’ta 7 askerini şehit veren, acı çeken, içi kan ağlayan bir orduya, ellerinde hiçbir belge, bilgi, kanıt olmadan, kafadan sallanan iddialarla saldırmanın neye yol açacağını göremiyorlar.
Neye yol açar biliyor musunuz?
Halkın askere olan sevgisinin daha da artmasına...
Org. Başbuğ’un şu sözlerinin altını çizelim:
“Bu düşüncelerini kapalı ve açık şekilde söyleyen veya ima edenler, bize göre, bu yaptıklarıyla Türk milletine ne kadar zavallı bir durumda olduğunu göstermektedirler.”
“Bu kişiler, TSK’nın Türk halkı ile bağını, sevgisini azaltamazlar.”
“Türk milleti nelerin olduğunu, nelerin yapılmak istendiğini çok iyi bilmektedir.”
“En büyük gücümüzü, güç kaynağımızı, halkımızın TSK’ya karşı duyduğu sevgi, saygı ve güven oluşturmaktadır.”
TSK’ya karşı psikolojik harekâtı yürütenler saldırdıkça, halkın TSK’ya sevgi, saygı ve güveni artıyor. Hesap yanlışı işte burada...
***
Bu sorunun cevabını kim verecek?
Muş’un Bulanık İlçesi’nde 2 kişinin öldüğü, 7 kişinin yaralandığı olaylarda çok sayıda iş yeri de yakıldı, yıkıldı.
Yakılan iş yerleri arasında iki banka şubesi de vardı. Olaylardan sonran sonra konuşan Bulanık Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Hanifi Koşuncu’nun şu sözlerini bir kenara yazalım:
“8 yıl yalvararak getirdiğimiz bankayı 10 dakikada yaktılar. Perişan olan esnafın çeki, kredi borcu, senedi var. Nasıl ödeyecek?”
Bu soruyu herhalde, molotoflu, taşlı, sopalı, yangınlı şiddet eylemlerini “halkın demokratik tepkisi” olarak niteleyen “açılım”cılara sormak gerek.
***
Sıhhiye Parkı yanlış yer mi?
Dün Ankara’da Sıhhiye Parkı’nda yaşanan inanılmaz bir olayı televizyonların canlı yayınlarında izledik. Aralarında 20 kadar milletvekilinin de desteklemek için bulunduğu Tekel işçilerine panzerlerden basınçlı su, sis ve gaz bombası yağdırıldı. Gazdan etkilenen ve kendini süs havuzunun suyuna atan işçilere burada da su sıkılması, işçilerin tekme-tokat, yumruk dövülmesi gözler önüne serildi. Medya mensupları da bu sert müdahaleden etkilendiler.
İşçiye, (muhalif) milletvekiline ve gazeteciye karşı neden bu hiddet, bu şiddet?
Bir internet sitesinde, Tekel işçilerine reva görülen muameleyi izleyen bir okur, haberin altına şu yorumu eklemiş:
“Aslında direkt dağa çıkıp, Habur’dan giriş yapsalardı, bu emekçilerimize ilgi daha farklı olurdu.”
HİKMET BİLA
Çirkin saldırı kampanyasının uzun süre cevapsız kalacağını sananlar yanıldılar. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Trabzon’da, Oruç Reis fırkateyninde konuştu ve şu mesajı verdi: Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülmekte olan “psikolojik harekât”ın geldiği son noktanın da farkındayız.
“Psikolojik harekât”çılar meydanı boş bulduklarını sanmışlardı, yanıldılar.
Psikolojik harekâtın geldiği son nokta mide bulandırıcı, tiksindiricidir.
O kadar tiksindirici ki, TSK ile ilgili olarak öne sürülen iddiaları tekrar etmeye bile dili varmıyor insanın. Tokat Reşadiye’de 7 askeri TSK’nın öldürttüğünü öne sürecek kadar zıvanadan çıkan bu kampanyayı yürütenler, nasıl bir sonuçla karşılaşacaklarından habersizler.
O kadar habersizler ki, bırakın Tokat saldırısını, 16 yıl önce Bingöl’de şehit edilen 33 askerin ölümünden de TSK’yı sorumlu tutmaya kadar götürüyorlar işi...
Eski ya da yeni, emekli ya da görevli askere yönelik toplu saldırı ve iddiaların akıl almaz komplo teorileri eşliğinde sürdürülmesinin, TSK’yı pıstıracağını, TSK’nın güven ve itibar kaybına yol açacağını sanıyorlar. 16 yıl önce Bingöl’de 33, 16 yıl sonra Tokat’ta 7 askerini şehit veren, acı çeken, içi kan ağlayan bir orduya, ellerinde hiçbir belge, bilgi, kanıt olmadan, kafadan sallanan iddialarla saldırmanın neye yol açacağını göremiyorlar.
Neye yol açar biliyor musunuz?
Halkın askere olan sevgisinin daha da artmasına...
Org. Başbuğ’un şu sözlerinin altını çizelim:
“Bu düşüncelerini kapalı ve açık şekilde söyleyen veya ima edenler, bize göre, bu yaptıklarıyla Türk milletine ne kadar zavallı bir durumda olduğunu göstermektedirler.”
“Bu kişiler, TSK’nın Türk halkı ile bağını, sevgisini azaltamazlar.”
“Türk milleti nelerin olduğunu, nelerin yapılmak istendiğini çok iyi bilmektedir.”
“En büyük gücümüzü, güç kaynağımızı, halkımızın TSK’ya karşı duyduğu sevgi, saygı ve güven oluşturmaktadır.”
TSK’ya karşı psikolojik harekâtı yürütenler saldırdıkça, halkın TSK’ya sevgi, saygı ve güveni artıyor. Hesap yanlışı işte burada...
***
Bu sorunun cevabını kim verecek?
Muş’un Bulanık İlçesi’nde 2 kişinin öldüğü, 7 kişinin yaralandığı olaylarda çok sayıda iş yeri de yakıldı, yıkıldı.
Yakılan iş yerleri arasında iki banka şubesi de vardı. Olaylardan sonran sonra konuşan Bulanık Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Hanifi Koşuncu’nun şu sözlerini bir kenara yazalım:
“8 yıl yalvararak getirdiğimiz bankayı 10 dakikada yaktılar. Perişan olan esnafın çeki, kredi borcu, senedi var. Nasıl ödeyecek?”
Bu soruyu herhalde, molotoflu, taşlı, sopalı, yangınlı şiddet eylemlerini “halkın demokratik tepkisi” olarak niteleyen “açılım”cılara sormak gerek.
***
Sıhhiye Parkı yanlış yer mi?
Dün Ankara’da Sıhhiye Parkı’nda yaşanan inanılmaz bir olayı televizyonların canlı yayınlarında izledik. Aralarında 20 kadar milletvekilinin de desteklemek için bulunduğu Tekel işçilerine panzerlerden basınçlı su, sis ve gaz bombası yağdırıldı. Gazdan etkilenen ve kendini süs havuzunun suyuna atan işçilere burada da su sıkılması, işçilerin tekme-tokat, yumruk dövülmesi gözler önüne serildi. Medya mensupları da bu sert müdahaleden etkilendiler.
İşçiye, (muhalif) milletvekiline ve gazeteciye karşı neden bu hiddet, bu şiddet?
Bir internet sitesinde, Tekel işçilerine reva görülen muameleyi izleyen bir okur, haberin altına şu yorumu eklemiş:
“Aslında direkt dağa çıkıp, Habur’dan giriş yapsalardı, bu emekçilerimize ilgi daha farklı olurdu.”
HİKMET BİLA
