şarköyden çıkan ilk şehit emrah öztürk ün hikayesi

kocapomak

New member
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
8
Reaction score
0
Puanları
0
Bayraklarla, davul zurnayla uğurlamıştı Şarköy onu askere. Yine öyle karşılanacaktı günü gelince, gittiği gibi coşkuyla. Bir çift ayakkabı istemişti kardeşinden, bir de kıyafet, geldiğinde arkadaşlarıyla gezerken giymek için. Askerlik anıları biriktirmişti; o anlatacaktı, arkadaşları dinleyecekti. Olmadı...
Doğup büyüdüğü Tekirdağ Şarköy bayraklarla donandı, "İlk şehidimiz" dediği Emrah Öztürk için. 15 Temmuz gecesi Siirt'in Eruh ilçesinde şehit düştü 20 yaşındaki jandarma komando er Emrah Öztürk.
Öztürk'ün doğup büyüdüğü Tekirdağ'ın Şarköy ilçesindeyiz. Şirin sayfiye yeri "ilk şehidimiz" dediği Öztürk için milli bir bayramı karşılarcasına bayraklarla donanmış. "Bayrak asılmış ev şehit evi olabilir" diye düşünüyoruz. Bir bakıyoruz, neredeyse hemen her yazlık sitenin önünde göndere bayrak çekilmiş.
Müstakil yazlıkların çevrelediği gecekonduyu andıran beyaz bir ev şehit erinki. Balkonunda Türk bayrağı dalgalanıyor.
Eve yaklaştıkça Kuran sesleri yükseliyor. Bir de hıçkırıklar. Abla Zehra balkonda sigara içiyor, bir eliyle de göz- yaşlarını siliyor.
Ondan öğreniyoruz Manisa Kırkağaç'ta acemiliğini yapan Emrah'ın Eruh'a Anneler Günü'nde gittiğini. Giderken, "Anneme en güzel hediyeyi vereceğim" diyerek ayrıldığını. "Bu muydu hediyen?" diye ağlıyor abla Zehra...
"Hep dağlarda, hep nöbetteydi" dediği kardeşinin ölüm haberi sabah gelmiş. Komutanlar aramışlar evi ve şahadete erdiğini söylemişler. İstemedikleri için inanmamışlar. Baba ertesi gün bölge jandarmaya gitmiş.
"Pazar sabahı babam aradı. 'Kardeşin şahit oldu kızım' dedi. Ne şahiti baba dedim. Sonra telefon ahizesi düştü babamın elinden. O an bayılmış. Şehit lafını bile kullanamayacak duruma geldi."
En büyük destekçilerinin Şarköylüler olduğunu söyleyen abla, "Kardeşimin şehit düştüğü haberinin buraya ulaştığı gün dükkânlar kapandı, tek bir bar, eğlence yeri açılmamış o gün. Bir günlük yas ilan edildi adeta" diyor.

'Prensim, çok özledim seni'
Dua okuyor kadınlar, ardından amin sesleri yükseliyor. Derken komşular evden ayrılıyor. Anne Nursel Öztürk kapıya çıkıyor bir ara. "Prensim çok özledim seni. Nasıl da sevinerek gitmiştin askere" diyebiliyor ancak ve kapı eşiğine yığılıyor.
Daha sonra inşaatçı baba geliyor. "Oğlum yokluklar, yoksulluklar içinde büyüdü. Orta ikiden sonra okuldan ayrıldı. Benim yanımda inşaatlarda çalıştı. Boya yaptı, sıva yaptı. Hayatı tam bir roman bu yüzden" diyerek şehit oğlunun yaşamını iki cümleyle özetliyor.
Şehit erin eve para getirebilmek için yazları simit satan 17 yaşındaki kardeşi Emre, ağabeyiyle en son ölmeden üç gün önce konuşmuş: "Evimizde telefon yok. Bu yüzden cep telefonundan aradı. Kontör çok gittiği için uzun uzun konuşamadık. Çalıştığımı, para kazandığımı, bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sordum. 'Bana bir çift ayakkabı al oraya gelince giyeyim. Bir de arkadaşlarımla gezerken giyebileceğim bir kıyafet al abine' dedi. Para biriktiriyordum... Artık her şey bitti..."

'Hepsini mi şehit verelim?'
O ara amca Fikret Öztürk geliyor eve elinde bir telgraf. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer göndermiş. Aileye sabır diliyor. Amca öfkeli: "Ucu büyüklere dokunacaksa yazın. Yok eğer ailenin dramıyla kalacaksa gerek yok. Bu aileden iki gencimiz daha gidecek yakında askere. Hepsini mi şehit verelim? Hep yoksullar ölüyor askerde. Zenginlerin çocukları gitmez zaten oralara."
Bir güvercin havalanıyor önümüzden. Beyaz bir güvercin. Barışı simgeleyenlerden. Zehra kardeşini görmüş gibi heyecanlanıyor:
"Emrah'ımın güvercinleri. Hep o bakardı. Tabutu evin önüne gelseydi güvercin uçuracaktık; artık barış olsun, ölümler son bulsun diye. Uçuramadık..."



ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ
 
BılGi için Teşekkürler . . .
 
Ruhu şad mekanı cennet olsun ...
 
Geri
Üst