şükür

matrix_27

New member
Katılım
4 Nis 2007
Mesajlar
993
Reaction score
0
Puanları
0
Allah, herseyi bir amaç ve hikmetle yarattigi gibi, insana verdigi nimetleri de bir amaç üzerine yaratmistir. Insana verilen hersey; hayat, iman, riziklar, saglik, göz, kulak; tüm bunlar, insanin Allah'a sükretmesi için birer nimettir.

Insan, eger cahiliye toplumunu saran gaflet perdesini kaldirir da, etrafini suurlu bir biçimde gözlerse, hosuna giden herseyin Allah'tan gelen bir nimet oldugunu görebilir. Yedigi tüm besinler, soludugu temiz hava, etrafindaki güzellikler, tüm bunlari görmesini saglayan gözü, hersey, ama hersey Allah'tan bir nimettir. Öyle ki, bu nimetler sayilamayacak kadar çokturlar; Kuran'da söyle denir:

Eger Allah'in nimetini saymaya kalkisacak olursaniz, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsiniz. Gerçekten Allah, bagislayandir, esirgeyendir. (Nahl Suresi, 18)

Ve kuskusuz tüm bu nimetlerin de bir amaci vardir. Tüm bunlar, insanlar nefislerinin diledigi gibi kullansin, sorumsuzca ve simarikça tüketsin, talan etsin diye yaratilmamislardir. Aksine, nimetin verilmesindeki amaç, o nimeti kullanan kisiyi Allah'a yöneltmektir. Çünkü verilen hersey, karsiliginda sükrü gerektirir. En büyük ve en güzel nimetleri hiç durmaksizin insanlara veren Allah'a ise, en fazla ve en samimi sükrü yapmak gerekir.

Sükür hem büyük bir ibadettir, hem de insani "azginlasmaktan" korur. Çünkü insanin nefsinde, zenginlik ya da güç buldugunda zalimlesmeye, zorbalasmaya, vicdansizlasmaya karsi bir egilim vardir. Zenginlesir, güzel imkanlara kavusursa, acizligini unutmaya ve kibirlenmeye baslar. Sükür, iste bu "azginlasmayi" engeller. Sükreden insan bilir ki; eline geçen her nimet kendisine Allah tarafindan verilmistir ve her zaman için de O'na aittir. Bu nimeti de, O'nun yolunda, O'nun istedigi biçimde kullanmakla yükümlüdür. Kendilerine büyük makam, büyük mülk ve hakimiyet verilen Hz. Davud, Hz. Süleyman gibi peygamberlerin tevazu ve olgunluklarinin anahtari budur. Kendisine verilen mülk nedeniyle azginlasan Karun'un da asil sorunu, sükretmeyi bilmemesidir.

Eger mümin, kendisine verilen nimetlerden dolayi azginlasmayacagini, kibirlenip simarmayacagini yaptigi sükürle Allah'a gösterirse,Allah da ona daha fazla nimet verir. Allah'in Kuran'da verdigi "Andolsun, eger sükrederseniz gerçekten size artiririm ve andolsun, eger nankörlük ederseniz, süphesiz, Benim azabim pek siddetlidir" (Ibrahim Suresi, 7) hükmü, bunu ifade etmektedir.

Sükür, yalnizca Allah'a söz ile hamd etmekle degil, O'nun verdigi tüm nimetleri Hak yolunda kullanmakla olur. Mümin, kendisine verilen herseyi, Allah'in dininin hizmetine sokmakla yükümlüdür. En basta da, Allah'in kendisine verdigi bedeni O'nun rizasi için, O'nun yolunda mücadele etmek için kullanacaktir. Kuran'da, Allah'in nimetlerine sükretmenin, O'nun nimetlerini baskalarina anlatmakla, yani dini teblig etmekle olacagi söyle ifade edilir:

Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hosnut kalacaksin.

Bir yetim iken, seni bulup da barindirmadi mi?

Ve seni yol bilmez iken, 'dogru yola yöneltip iletmedi mi?

Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?

Öyleyse, sakin yetimi üzüp-kahretme.

Isteyip-dileneni azarlayip-çikisma.

Rabbinin nimetini durmaksizin anlat. (Duha Suresi, 5-11)
 
Sükür, yalnizca Allah'a söz ile hamd etmekle degil, O'nun verdigi tüm nimetleri Hak yolunda kullanmakla olur...!!
Elimizden geldiğince..
 
Allah razı olsun..güzel bir yazı...
 
Geri
Üst