Resimde ben, romanda ben, nette ben, ekranda ben... Ben var ya ben...
Taşıdığınız çantada, giydiğiniz tişörtte, sıktığınız parfümde, yediğiniz çikolatada, oynadığınız bilgisayar oyununda, kullandığınız kredi kartında kendi resminizi ve imzanızı görme heveslisi misiniz? Çağımızda kendini önemli görme ve hissetme duygusunun psikolojik yönü bir tarafa, her yerde kendini görmek yükselen bir trend haline geldi.
Görselliğe imkan veren yapısıyla büyük bir sektörün doğmasına perde aralayan bu yeni trend’in adı ‘gravanity.’ Hiphop kültürünün bir parçası olan duvara yazı yazma sanatı ‘graffiti’ ile İngilizcede kibirlilik anlamına gelen ‘vanity’ kelimelerinin birleşiminden oluşan ‘gravanity’ özellikle gençler arasında oldukça moda. Kibrinizi ortaya çıkaran unsurları frenlemektense onu daha ön plana çıkarmayı hedefleyen bu moda, kibir ve gösteriş merakını önemli bir sembol yapıyor. Bu trendin alanı sadece bununla sınırlı değil. İnternette oluşturduğumuz bloglar, BBG tarzı programlarda boy göstermemiz, MySpace gibi sosyalleşme sitelerinde dolaşmamız da bu trendin uzantısı. Geride bir isim bırakmak ve ünlü olmak derdine kendini kaptıranlar, bu alanda hizmet veren birçok şirketin kasasını da doldurmaya başladı. İster internette, ister gerçek hayatta olsun beğenilip takdir edilme ve ünlü olma takıntılarına hitap eden bu modern çağ trendi, yakın bir gelecekte bu alanda birçok şirketin habercisi... Yalnız kendini bu kadar çok önemseyenleri uzmanlar uyarıyor: “Bu işi fazla abartmak insanı narsisizme ve küçük diktatörlüklere götürür.”
İsminizi tarihe altın harflerle yazdırmak istiyor; ama yeterli bilgi, tecrübe ve beceriye sahip olmadığınız için endişe mi ediyorsunuz? Endişeye mahal yok! Kendinizi önemli ve ünlü hissetmeniz için bu çağda her şey ücreti mukabilince mümkün. Bahsettiğimiz şey, geride bir isim bırakma k ve ünlü olmak derdiyle yanıp tutuşanların oluşturduğu yeni bir tüketim trendi. Bu sayede bir rock starı ya da film yıldızının çıktığı zirveye ulaşmadan, milyonlarca doların sahibi olmadan ‘isim’ yapmanız mümkün. Bu yeni tüketim ve kişisel propaganda döneminin adı ‘Gravanity.’
Gravanity ismi her ne kadar yabancı bir isim olsa da etrafımızda dönüp duran enstrümanlarına baktığımızda bu kavramın çok da uzağımızda olmadığını hemen görmek mümkün. Önce kelimenin anlamını açalım: Gravanity, hiphop kültürünün bir parçası olan duvara yazı yazma ve resim yapma sanatı ‘graffiti’ ile kibir anlamına gelen ‘vantiy’ kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Yani Eski Mısır’da yolculuğa çıkanların geçtikleri yerlerin duvarlarına adlarını ya da resimlerini çizerek iz bırakmalarına kadar uzanan graffiti ile, insanlığın var oluşundan bu yana insanoğlu ile özdeşleşen kibir kelimeleri modern çağda birleşerek bir tüketim trendi oluşturuyor.
Kibrini kalıcı kıl, ismini duyur!
Gravanity, kibrinizi ortaya çıkaran ne varsa onu kontrol altına almaktansa açığa çıkaracak her şeyi yapmayı, onu sürekli ön planda tutup beslemeyi ve insanlığın hayrına hiçbir anlamlı fikriniz olmasa da geride bırakacak bir isminizin olmasına olanak veren bir moda. Özellikle gençlerin yoğun rağbet gösterdiği bu moda, kibir ve gösteriş merakını önemli bir sembol yapmakla kalmıyor, görselliğe imkan veren yapısıyla çok geniş bir sektörün perdesini de aralıyor.
Hayatı boyunca kapitalizmi ve kültürel yozlaşmayı eleştiren, 68 gençlik hareketinin sanatsal temellerini oluşturan ressamlarından Andy Warhol’un “Öyle bir gün gelecek ki, herkes 15’er dakikalığına ünlü olacak.” sözünü haklı çıkaracak bir gelişim sergileyen gravanity fikri yazılı, sesli, görsel ve sanal alemde kendi hükümranlığını ilan edecek boyutlara doğru ilerliyor.
Dünyaca ünlü trend avcılığı şirketi trendwatching’in ortaya attığı gravanity fikri, herkese uyan bir fikirden çok, kişiyi özel hissettirecek bir trend. Sözgelimi çantanın veya tişörtün üzerinde kendi fotoğrafınızın olması, kendi parfümünüzü oluşturmak, bilgisayar oyunundaki karakterin yerine geçmek, posta pulu üzerinde fotoğrafınızın yer alması, yeni arabınızda plakanın üzerine isminizin yazılması, çay fincanında fotoğraf ve isminizin yer alması, bir kitapta başkahramanın sizin adınız olması gravanity örneklerinden ilk akla gelenler. Kibrinizin derecesi yükseldikçe gözünüzü karartabilir ve bu alanda hizmet veren şirketlerin size özel ürünlerine kendi isminizle sahip olabilirsiniz.
Bu trendin alanı sadece bununla sınırlı değil. İnternette oluşturduğumuz bloglar, BBG tarzı programlarda boy göstermemiz, MySpace gibi sosyalleşme sitelerinde dolaşmamız hep bu trendin uzantısı. Aynı şekilde youtube.com sitesiyle binlerce kişi yıldız olmak için kameraların karşısında siber pozlara bürünüyor. Andy Warhol’un “Bir gün herkes 15’er dakikalığına ünlü olacak.” sözü burada ete kemiğe bürünüyor ama bir farkla: YouTube’un video görüntülerinin uzunluk sınırı 10 dakikayı geçemiyor.
Amerikalı ünlü yazarlar Stephen King ve John Grisham’ın da aralarında olduğu 16 ünlü yazar, yeni kitaplarındaki kahramanların kimliklerini satışa çıkarması da gravanity olarak nitelenebilir. Böylece hiç kitap okumayan biri bile olsanız Stephen King romanında zombi olarak adınızı ölümsüzleştirebilir ya da John Grisham’ın bir gerilim romanında ‘iyi çocuk’a adınızı verebilirsiniz.
HP Canada ise “Today’s parents” dergisiyle işbirliği yaparak bir fotoğraf yarışması düzenlemiş ve kazanan fotoğrafı bu derginin kapağında yayınlamıştı. Tıpkı “Peugeot’nuzu ne kadar seviyorsunuz, gösterin AutoHaber’e kapak olun” yarışması gibi.
İdeoloji değil, kişisel propaganda dönemi
Ölümsüzlüğünüzü garantilemek için kurulan şirketlerden birisi Amerika’da bulunan myownlabels.com şirketi. Bu siteye başvurarak kendi isminizi verdiğiniz ve kişisel markanızı oluşturduğunuz bir kitap, CD, tişört, posta kartı ya da yiyeceğe sahip olabiliyorsunuz. Mesela şekerlemeleriyle ünlü M&M kişisel mesajlarınızı, isminizi rengarenk çikolataların üzerine basarak size gönderiyor.
İngiltere’deki Be a Bag, gravanity konusunu ciddiye alan ve bunu sosyal sorumlulukla da birleştiren bir şirket. Herhangi bir pahalı çantanın üzerine resminizi basan ve isminizi logo olarak çantaya ilave eden şirket, ödenen parayı bağış olarak hayır kurumlarına gönderiyor.
Peki size gelen mektubun üzerinde hiç tanımadığınız, sıradan bir insanın pulunu görseniz ne yapardınız? Eğer Hollanda’da olsaydınız şaşırmanıza gerek olmazdı. Zira Hollanda Posta Servisi kişisel propagandalarını yapmak isteyenlere müşterilerinin gönderdikleri resimleri pullara basarak ünlü olma imkanı sağlıyor. Sony şirketinin piyasaya sürdüğü EyeToy da granavity trendinden hareketle yapılmış bir ürün. Playstation oyununa bağlanabilen bir küçük kamera yardımıyla görüntünüzü oyuna yansıtabiliyorsunuz.
Ülkemiz de gravanity trendinin yükselişte olduğu ülkelerden. Cem Yılmaz’lı Opet bebekler gibi kendi isminizle anılan bir ürüne sahip olmayı hayal edenler için de birçok ürün piyasada cirit atıyor. Fotoğrafınızın basılı olduğu masa takvimleri, tişörtler, fincan ve tabaklar ilk göze çarpanlardan. Ancak hafızalarımızı yokladığımızda birkaç örneğe daha rastlamak mümkün olacaktır.
Siemens’in kendi marka cep telefonunu alan 5 kişiye Kurtlar Vadisi’nde oynama imkanı sunması ilk akla gelen granavity kampanyası. PTT Genel Müdürlüğü’nün geçen yıl başlattığı kişisel pul uygulaması da ünlü olma fırsatı veren bir uygulama olarak hafızalarımızda. PTT, uygulama kapsamında gerçek ve tüzel kişiler tarafından gönderilen görsel objeleri hatıra amaçlı ya da posta amaçlı basmaya devam ediyor. Örnekler arasında kuruluş yıldönümünü kutlamak, belli bir olayı anmak, ticari bir ürünün tanıtımını yapmak, doğum günü, evlilik yıldönümü, Anneler Günü, Babalar Günü, mezuniyet töreni pulları bulunuyor. PTT bu gravanity hizmetinden 250-1000 adet arası bir pul karşılığı 0,90 YTL, 1050-5000 adete bir pul karşılığı 0,65 YTL, 550 adet ve üzerinde ise bir pul 0,40 YTL ücret alıyor.
Aynı şekilde Garanti Bankası’nın yoğun bir reklamla duyurduğu Flexi kartı da gravanity trendinin tezahürü oldu. Banka, kredi kartınızın özellikleri yanında kart görüntüsünü de seçtirerek kendinize uygun renkleri ve kendi fotoğrafınızı kartın üzerine basma imkanı sundu.
Zat Yayın / Yazılım ise bu trendi eğitim maksadıyla da olsa çocuklara kadar taşıyan bir yayınevi. Ürettiği çocuk kitapları ve “kişiselleştirme” yazılımıyla, kişisel kitap yayıncılığını, Pipa-Pipa Kişisel Çocuk Kitapları adıyla başlatan yayınevi, 4-10 yaş grubuna yönelik kitaplarında kahramanın adını sizin çocuğunuz yapıyor. Hatta maceraya çocuğunuzun arkadaşlarını bile ekletebiliyorsunuz. 24 sayfalık renkli kitap 4 dakikalık bir sürede ciltlenerek çocuğunuz için kişiselleştiriliyor. Yayınevinin içinde çocuğunuzun kahraman olabileceği 10 farklı maceradaki kitab’ı kişiselleştirildikten sonra 16 YTL’den satılıyor.
İster internette, ister gerçek hayatta nerede olursa olsun ölümsüzleşme, beğenilip takdir edilme ve ünlü olma takıntılarına hitap eden bu modern çağ trendi takıntılarımızın yanında peşinden kocaman bir sektörü taşıyor. Anlaşılan insanoğlunun kibri gelecekte de birilerinin cebini epeyce şişirecek.
Bu trend küçük diktatörlüklere yol açabilir
Sefe Saygılı (Psikiyatrist): “20. yy’a toplumculuk egemendi. İnsanlar merhamet duygusuyla başka insanları düşünüyordu. Ancak 21. yy’ın başında toplumculuğa tepki olarak ferdiyetçilik gelişti ve insanlar ‘önce ben’ demeye başladı. Kişisel gelişim kitapları da bunu tahrik etti kanaatimce. Gravanity’de bunun tezahürü, zirveye çıkması. Narsizmi kullanan bir akım teknoloji ile birlikte her geçen gün artıyor. Bu, insanı küçük diktatörlüklere götürür. Narsisizme gider bunun sonu. Bu düşünceye kapılmada dinin zayıflamasının da etkisi var hiç şüphesiz. Yurtdışında müfredatlarda gençlerin yaşlılara, yoksullara yardımcı oluyor, bizzat işçi gibi çalışıyorlar. Bunlar insanın mütevazılaştırılmasına yönelik çalışma ve narsisizmi önleyen çabalardır.

Taşıdığınız çantada, giydiğiniz tişörtte, sıktığınız parfümde, yediğiniz çikolatada, oynadığınız bilgisayar oyununda, kullandığınız kredi kartında kendi resminizi ve imzanızı görme heveslisi misiniz? Çağımızda kendini önemli görme ve hissetme duygusunun psikolojik yönü bir tarafa, her yerde kendini görmek yükselen bir trend haline geldi.
Görselliğe imkan veren yapısıyla büyük bir sektörün doğmasına perde aralayan bu yeni trend’in adı ‘gravanity.’ Hiphop kültürünün bir parçası olan duvara yazı yazma sanatı ‘graffiti’ ile İngilizcede kibirlilik anlamına gelen ‘vanity’ kelimelerinin birleşiminden oluşan ‘gravanity’ özellikle gençler arasında oldukça moda. Kibrinizi ortaya çıkaran unsurları frenlemektense onu daha ön plana çıkarmayı hedefleyen bu moda, kibir ve gösteriş merakını önemli bir sembol yapıyor. Bu trendin alanı sadece bununla sınırlı değil. İnternette oluşturduğumuz bloglar, BBG tarzı programlarda boy göstermemiz, MySpace gibi sosyalleşme sitelerinde dolaşmamız da bu trendin uzantısı. Geride bir isim bırakmak ve ünlü olmak derdine kendini kaptıranlar, bu alanda hizmet veren birçok şirketin kasasını da doldurmaya başladı. İster internette, ister gerçek hayatta olsun beğenilip takdir edilme ve ünlü olma takıntılarına hitap eden bu modern çağ trendi, yakın bir gelecekte bu alanda birçok şirketin habercisi... Yalnız kendini bu kadar çok önemseyenleri uzmanlar uyarıyor: “Bu işi fazla abartmak insanı narsisizme ve küçük diktatörlüklere götürür.”
İsminizi tarihe altın harflerle yazdırmak istiyor; ama yeterli bilgi, tecrübe ve beceriye sahip olmadığınız için endişe mi ediyorsunuz? Endişeye mahal yok! Kendinizi önemli ve ünlü hissetmeniz için bu çağda her şey ücreti mukabilince mümkün. Bahsettiğimiz şey, geride bir isim bırakma k ve ünlü olmak derdiyle yanıp tutuşanların oluşturduğu yeni bir tüketim trendi. Bu sayede bir rock starı ya da film yıldızının çıktığı zirveye ulaşmadan, milyonlarca doların sahibi olmadan ‘isim’ yapmanız mümkün. Bu yeni tüketim ve kişisel propaganda döneminin adı ‘Gravanity.’
Gravanity ismi her ne kadar yabancı bir isim olsa da etrafımızda dönüp duran enstrümanlarına baktığımızda bu kavramın çok da uzağımızda olmadığını hemen görmek mümkün. Önce kelimenin anlamını açalım: Gravanity, hiphop kültürünün bir parçası olan duvara yazı yazma ve resim yapma sanatı ‘graffiti’ ile kibir anlamına gelen ‘vantiy’ kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Yani Eski Mısır’da yolculuğa çıkanların geçtikleri yerlerin duvarlarına adlarını ya da resimlerini çizerek iz bırakmalarına kadar uzanan graffiti ile, insanlığın var oluşundan bu yana insanoğlu ile özdeşleşen kibir kelimeleri modern çağda birleşerek bir tüketim trendi oluşturuyor.
Kibrini kalıcı kıl, ismini duyur!
Gravanity, kibrinizi ortaya çıkaran ne varsa onu kontrol altına almaktansa açığa çıkaracak her şeyi yapmayı, onu sürekli ön planda tutup beslemeyi ve insanlığın hayrına hiçbir anlamlı fikriniz olmasa da geride bırakacak bir isminizin olmasına olanak veren bir moda. Özellikle gençlerin yoğun rağbet gösterdiği bu moda, kibir ve gösteriş merakını önemli bir sembol yapmakla kalmıyor, görselliğe imkan veren yapısıyla çok geniş bir sektörün perdesini de aralıyor.
Hayatı boyunca kapitalizmi ve kültürel yozlaşmayı eleştiren, 68 gençlik hareketinin sanatsal temellerini oluşturan ressamlarından Andy Warhol’un “Öyle bir gün gelecek ki, herkes 15’er dakikalığına ünlü olacak.” sözünü haklı çıkaracak bir gelişim sergileyen gravanity fikri yazılı, sesli, görsel ve sanal alemde kendi hükümranlığını ilan edecek boyutlara doğru ilerliyor.
Dünyaca ünlü trend avcılığı şirketi trendwatching’in ortaya attığı gravanity fikri, herkese uyan bir fikirden çok, kişiyi özel hissettirecek bir trend. Sözgelimi çantanın veya tişörtün üzerinde kendi fotoğrafınızın olması, kendi parfümünüzü oluşturmak, bilgisayar oyunundaki karakterin yerine geçmek, posta pulu üzerinde fotoğrafınızın yer alması, yeni arabınızda plakanın üzerine isminizin yazılması, çay fincanında fotoğraf ve isminizin yer alması, bir kitapta başkahramanın sizin adınız olması gravanity örneklerinden ilk akla gelenler. Kibrinizin derecesi yükseldikçe gözünüzü karartabilir ve bu alanda hizmet veren şirketlerin size özel ürünlerine kendi isminizle sahip olabilirsiniz.
Bu trendin alanı sadece bununla sınırlı değil. İnternette oluşturduğumuz bloglar, BBG tarzı programlarda boy göstermemiz, MySpace gibi sosyalleşme sitelerinde dolaşmamız hep bu trendin uzantısı. Aynı şekilde youtube.com sitesiyle binlerce kişi yıldız olmak için kameraların karşısında siber pozlara bürünüyor. Andy Warhol’un “Bir gün herkes 15’er dakikalığına ünlü olacak.” sözü burada ete kemiğe bürünüyor ama bir farkla: YouTube’un video görüntülerinin uzunluk sınırı 10 dakikayı geçemiyor.
Amerikalı ünlü yazarlar Stephen King ve John Grisham’ın da aralarında olduğu 16 ünlü yazar, yeni kitaplarındaki kahramanların kimliklerini satışa çıkarması da gravanity olarak nitelenebilir. Böylece hiç kitap okumayan biri bile olsanız Stephen King romanında zombi olarak adınızı ölümsüzleştirebilir ya da John Grisham’ın bir gerilim romanında ‘iyi çocuk’a adınızı verebilirsiniz.
HP Canada ise “Today’s parents” dergisiyle işbirliği yaparak bir fotoğraf yarışması düzenlemiş ve kazanan fotoğrafı bu derginin kapağında yayınlamıştı. Tıpkı “Peugeot’nuzu ne kadar seviyorsunuz, gösterin AutoHaber’e kapak olun” yarışması gibi.
İdeoloji değil, kişisel propaganda dönemi
Ölümsüzlüğünüzü garantilemek için kurulan şirketlerden birisi Amerika’da bulunan myownlabels.com şirketi. Bu siteye başvurarak kendi isminizi verdiğiniz ve kişisel markanızı oluşturduğunuz bir kitap, CD, tişört, posta kartı ya da yiyeceğe sahip olabiliyorsunuz. Mesela şekerlemeleriyle ünlü M&M kişisel mesajlarınızı, isminizi rengarenk çikolataların üzerine basarak size gönderiyor.
İngiltere’deki Be a Bag, gravanity konusunu ciddiye alan ve bunu sosyal sorumlulukla da birleştiren bir şirket. Herhangi bir pahalı çantanın üzerine resminizi basan ve isminizi logo olarak çantaya ilave eden şirket, ödenen parayı bağış olarak hayır kurumlarına gönderiyor.
Peki size gelen mektubun üzerinde hiç tanımadığınız, sıradan bir insanın pulunu görseniz ne yapardınız? Eğer Hollanda’da olsaydınız şaşırmanıza gerek olmazdı. Zira Hollanda Posta Servisi kişisel propagandalarını yapmak isteyenlere müşterilerinin gönderdikleri resimleri pullara basarak ünlü olma imkanı sağlıyor. Sony şirketinin piyasaya sürdüğü EyeToy da granavity trendinden hareketle yapılmış bir ürün. Playstation oyununa bağlanabilen bir küçük kamera yardımıyla görüntünüzü oyuna yansıtabiliyorsunuz.
Ülkemiz de gravanity trendinin yükselişte olduğu ülkelerden. Cem Yılmaz’lı Opet bebekler gibi kendi isminizle anılan bir ürüne sahip olmayı hayal edenler için de birçok ürün piyasada cirit atıyor. Fotoğrafınızın basılı olduğu masa takvimleri, tişörtler, fincan ve tabaklar ilk göze çarpanlardan. Ancak hafızalarımızı yokladığımızda birkaç örneğe daha rastlamak mümkün olacaktır.
Siemens’in kendi marka cep telefonunu alan 5 kişiye Kurtlar Vadisi’nde oynama imkanı sunması ilk akla gelen granavity kampanyası. PTT Genel Müdürlüğü’nün geçen yıl başlattığı kişisel pul uygulaması da ünlü olma fırsatı veren bir uygulama olarak hafızalarımızda. PTT, uygulama kapsamında gerçek ve tüzel kişiler tarafından gönderilen görsel objeleri hatıra amaçlı ya da posta amaçlı basmaya devam ediyor. Örnekler arasında kuruluş yıldönümünü kutlamak, belli bir olayı anmak, ticari bir ürünün tanıtımını yapmak, doğum günü, evlilik yıldönümü, Anneler Günü, Babalar Günü, mezuniyet töreni pulları bulunuyor. PTT bu gravanity hizmetinden 250-1000 adet arası bir pul karşılığı 0,90 YTL, 1050-5000 adete bir pul karşılığı 0,65 YTL, 550 adet ve üzerinde ise bir pul 0,40 YTL ücret alıyor.
Aynı şekilde Garanti Bankası’nın yoğun bir reklamla duyurduğu Flexi kartı da gravanity trendinin tezahürü oldu. Banka, kredi kartınızın özellikleri yanında kart görüntüsünü de seçtirerek kendinize uygun renkleri ve kendi fotoğrafınızı kartın üzerine basma imkanı sundu.
Zat Yayın / Yazılım ise bu trendi eğitim maksadıyla da olsa çocuklara kadar taşıyan bir yayınevi. Ürettiği çocuk kitapları ve “kişiselleştirme” yazılımıyla, kişisel kitap yayıncılığını, Pipa-Pipa Kişisel Çocuk Kitapları adıyla başlatan yayınevi, 4-10 yaş grubuna yönelik kitaplarında kahramanın adını sizin çocuğunuz yapıyor. Hatta maceraya çocuğunuzun arkadaşlarını bile ekletebiliyorsunuz. 24 sayfalık renkli kitap 4 dakikalık bir sürede ciltlenerek çocuğunuz için kişiselleştiriliyor. Yayınevinin içinde çocuğunuzun kahraman olabileceği 10 farklı maceradaki kitab’ı kişiselleştirildikten sonra 16 YTL’den satılıyor.
İster internette, ister gerçek hayatta nerede olursa olsun ölümsüzleşme, beğenilip takdir edilme ve ünlü olma takıntılarına hitap eden bu modern çağ trendi takıntılarımızın yanında peşinden kocaman bir sektörü taşıyor. Anlaşılan insanoğlunun kibri gelecekte de birilerinin cebini epeyce şişirecek.
Bu trend küçük diktatörlüklere yol açabilir
Sefe Saygılı (Psikiyatrist): “20. yy’a toplumculuk egemendi. İnsanlar merhamet duygusuyla başka insanları düşünüyordu. Ancak 21. yy’ın başında toplumculuğa tepki olarak ferdiyetçilik gelişti ve insanlar ‘önce ben’ demeye başladı. Kişisel gelişim kitapları da bunu tahrik etti kanaatimce. Gravanity’de bunun tezahürü, zirveye çıkması. Narsizmi kullanan bir akım teknoloji ile birlikte her geçen gün artıyor. Bu, insanı küçük diktatörlüklere götürür. Narsisizme gider bunun sonu. Bu düşünceye kapılmada dinin zayıflamasının da etkisi var hiç şüphesiz. Yurtdışında müfredatlarda gençlerin yaşlılara, yoksullara yardımcı oluyor, bizzat işçi gibi çalışıyorlar. Bunlar insanın mütevazılaştırılmasına yönelik çalışma ve narsisizmi önleyen çabalardır.