- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0

Edebiyat Dönem Ödevi
İstiklal Marşındaki Edebi Sanatlar
İSTİKLÂL MARŞI
Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak;
O benimdir o benim milletimindir ancak.
Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl
Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar
"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakkı'ın
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı:
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ!
Cânı cânânı bütün varımı alsın da Hüdâ
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Ruhumun senden İlâhi şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar - ki şahâdetleri dinin temeli -
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder - varsa - taşım
Her cerîhamdan İlâhi boşanıp kanlı yaşım
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
1. KITA:
Korkma bu şafaklarda yüzen al sancak yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden sönmez. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak(tır). O benimdir; o ancak benim milletimindir.
Şair ilk kıtada Türk ulusuna sesleniyor: “Ey milletim endişe etme kaygılanma (korkma); yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden son kişi kalıncaya değin bu pembe şafaklarda yüzen al sancak sönmez!
İstiklâl Marşı Kurtuluş Savaşı’nı anlatmaktadır. Savaş öncesi vatan toprakları işgal altındadır. Türk ulusu bağımsızlığını( dolayısıyla bayrağını) yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Şair Türk ulusuna seslenerek onun bu endişesinin yersiz olduğunu dile getirmektedir.
[ “Tüten ocak” bulunduğu yerde hayat belirtisidir. “Ocağı sönmek” bir evde bütün bireylerin ölerek hayatın tükenmesi anl***** gelen bir deyimdir. Şafak sözcüğü bu kıtada güneş batarken gittikçe sönen kararan kızıllıktır. İlk kıtada şafak gecenin (kötü zor günlerin) başlangıcı anlamındadır.]
Türk ulusu içinde bulunduğu kötü koşullardan dolayı; akşam ufuklarını süsleyen güneş kızıllığı gibi rengi ona benzeyen al bayrağının söneceğinden (bağımsızlığını yitireceğinden) korkmaktadır. Gurup kızıllığı doğal bir olay olarak söner; ancak Türk bağımsızlık ve varlığının sembolü olan al bayrağımız asla sönmez gökyüzünden indirilemez. Bayrağımızı şerefle dalgalanmaktan alıkoymak için hayatta hiçbir Türk’ün kalmaması gerekir. Türk ulusu bağımsızlığına düşkündür bu uğurda canını vermeye hazırdır. Bu nedenle en son aile hatta birey kalıncaya değin bayrak uğruna savaşacak ve şafak renkli bayrak göklerde dalgalanacaktır. Bağımsızlığına düşkün büyük bir ulusun bayrağını indirmek onun bağımsızlığını elinden almak imkânsız denecek kadar güç bir iştir.
3. dizede “Herkesin gökte bir yıldızı vardır o kişi yaşadıkça yıldız da varlığını sürdürür; iyi günlerinde yıldız parlar kötü günlerinde yıldızı söner yıldız kaydığında ise o kişi ölür.” inancı hatırlatılmıştır.Bayrak Türk ulusunun yıldızıdır. Millî kader ve talihimizin sembolüdür. Yaşanan kötü günler nedeniyle her ne kadar üstüne gölge düşmüşse de o yine parlayacak eski güzel günlerine kavuşacaktır. Türk ulusunun talihi yine açılacaktır. (Şair buna onan inancını ve güvenini Türk tarihinden Türk ulusunun bağımsızlık tutkusundan almaktadır.) Bayrak yalnız bize bizim ulusumuza aittir. Başkasının olamaz Türk ulusu başkasına boğun eğmez.
SÖZ SANATLARI
Korkma sözüyle Türk Milleti’ne sesleniyor—(NİDA)
Ocak ile kastedilen Türk Ailesi demektir-- (MECAZ-I MÜRSEL)
Ocağın tütmesi -- yaşam belirtisi ( MECAZ)
Şafağın denize benzemesi-- K.benzetilen söylenmemiş — (KAPALI İSTİARE)
Ocağın sönmesi -- yaşamın tükenmesi (MECAZ)
Sönmek -- yok olmak (MECAZ)
Yüzmek -- dalgalanmak ( MECAZ)
Bayrak yıldıza benzetilmiş ( BENZETME / TEŞBİH)
Sancak-ocak- yurt – millet //şafak yıldız parlamak sönmek-- (TENASÜP)
Yıldız-- herkesin bir yıldızı vardır inancı (HATIRLATMA / TELMİH)
O benim… / O benimdir o benim … (TEKRİR)
2. KITA:
Şair 2. dörtlükte bayrağa sesleniyor.
Ey nazlı hilâl! Kurban olayım yüzünü asma. Kahraman ırkıma bir (kez) gül. Bu şiddet bu öfke kızgınlık ne(den)? Sonra sana dökülen kanlarımız helâl olmaz. Bağımsızlık Allah’a adalet ve doğruluğa inana ulusumun hakkıdır.
Bu dörtlükte bayrak öfke içinde kaşlarını çatmış suratını asmış bir insana benzetilmiştir. Bayrağın bu tavrında Türk ulusuna küskünlük ve sitem anlamı vardır. Bunun nedeni bayrağın karşı karşıya bulunduğu yok olma tehlikesidir. (Dörtlükte bayrak bir sevgili olarak düşünülmüştür. Kendisini tehlikede bırakan Türk ulusuna kızgındır) Şair şimdiye kadar uğruna çok kan dökmüş olduğumuzu hiçbir zaman şerefini çiğnetmediğimizi hatırlatarak şimdi de üzüntüsünün öfkesinin yerinde olmadığınız söylüyor. Eğer (nazlı bir sevgili uğruna canlar feda edilen) bayrak gülerek Türk ulusuna moral destek vermezse onun uğruna dökülen kanlar helâl olmayacaktır.
Türk ulusu doğruluğu seven doğruluktan adaletten mertlikten sapmayan ve ismi de Hak olan doğruluğun sahibi doğruların en büyük yardımcısı Allah’a tapan bir millettir. Bundan dolayı da bağımsızlık Türk ulusunun hakkıdır. Ancak kötülerin haksızların zalimlerin varlık ve bağımsızlığına son vermek uygun olur Türk milletinin değil. Türk ulusu bağımsızlık mücadelesinde haklıdır. Allah da doğruların ve haklıların yanındadır yardımcısıdır.
SÖZ SANATLARI
Hilâl --- bayrak ( ad aktarması / parça-bütün ilişkisi)
Bayrak --- öfkeli bir insana benzetilmiş (kişileştirme)
Hak: 1) Adalet doğruluk 2) Allah (tevriye)
Hilâl ırk istiklâl millet -- (TENASÜP)
Çehre çatma gül şiddet celâl --- (TENASÜP)
3. KITA:
Ben var olduğumdan bu yana özgür yaşadım özgür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış( beni esir edecekmiş)? Şaşarım. Kükremiş sel gibiyim bendimi (engelleri) çiğner aşarım. Dağları ******** enginlere sığmam taşarım.
Şair 3. kıtada Türk ulusunun dilinden haykırıyor.
Ben en eski devirlerden beri özgür yaşamış bir milletim. Bundan sonra da özgür yaşayacağım. Bana zincir vurmak benim gibi tarihi şan şeref ve zafer dolu özgürlük uğruna nice kanlar dökmüş bir ulusu esir etmek isteyenler akıllı kimseler olamazlar. Bu olsa olsa çılgınlık olabilir. Bu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir istektir. Kükremiş coşkun bir sel gibiyim. Önüme çıkan beni durdurmak isteyen tüm engelleri çiğner aşarım. Bu engel dağlar bile olsa onları da parçalarım ve yıkarım. Sonsuz denizlere bile sığmayacak bir bağımsızlık tutkusuyla doluyum. [ “Dağları ********” sözleriyle Ergenekon Destanı hatırlatılmış be Türk ulusunun önüne çıkan engelleri hangi koşulda olursa olsun aştığı destandan yararlanılarak ortaya konulmuştur. Bu destana göre Türkler Ergenekon’dan çıkmak için demir dağı eriterek kendilerine yol açmışlardır.]
SÖZ SANATLARI
Düşmanlar-- çılgına benzetilmiş. ( AÇIK İSTİARE)
Zincir vurmak -- esir etmek (MECAZ)
Millet à kükremiş sele benzetilmiş (BENZETME)
Bend -- engel (MECAZ)
******** dağları – enginlere sığmam (ABARTMA)
******** dağları (Ergenekon Destanı) HATIRLATMA
Dağ engin bend sel… (TENASÜP)
4. KITA:
Batı’nın ufuklarını (Batı ülkelerinin sınırlarını) çelik zırhlı duvar (teknolojik güç) sarmışsa (buna karşılık) benim iman dolu göğsüm gibi sınırlarım var. Korkma (sen) ulusun (yücesin). Uygarlık denilen tek dişi kalmış canavar böyle bir imanı nasıl boğar? (boğamaz)
Şair 4. kıtada milletin dilinden haykırmaya devam ediyor.
Batı’nın uygar olduğunu söyleyen ve bu maske ile bütün dünyayı ve bizi yutmak isteyen Batılı devletlerin ufuklarını çelik zırhlı duvarlar sarmışsa; yani onlar sınırlarını en modern silahlar ve araçlarla koruyorlar en korkunç en öldürücü silahlarla savaşa giriyorlarsa benim de sınırlarımı özgürlüğe inana iman dolu göğüsler koruyor. Onların müthiş ve mükemmel silahlarına; milletinin hakkına ve özgürlüğüne inanmış bu uğurda seve seve ölmeye hazır iman dolu göğüslerle karşı koyuyorum. Onların uygarlığı bütün düşleri dökülmüş tek dişi kalmış bir canavardır. O canavar bırak istediği kadar bağırsın uluyup dursun. Böylesine güçlü bir imanı asla boğamaz.
Bu kıtada haksız bir teknolojik güçle haklı bir iman gücü karşılaştırılmıştır. “Karşı karşıya gelseler hangisi yener?” sorusuna şairin cevabı “iman”dır. Kurtuluş Savaşı bunun kanıtı olmuştur.
Bu dizelerde medeniyetin canavara benzetilmesinin nedeni medeniyet düşmanlığı değildir. Kendilerine “uygar” diyen ancak uygarlığın gereği olan insanlığa değer verme onu yüceltmeden nasibini almayan tam tersine insana zarar veren hatta bir ulusu yok etmeye çalışan bir düşünceye karşı çıkma söz konusudur. Batılı devletler “Biz medeniyiz ve her şey bizim hakkımızdır bütün dünya bize boyun eğmelidir bütün dünyayı biz idare etmeliyiz.” diye düşünüyorlardı. Haksızlıklarını zorla hak haline getirmeye çalışıyorlardı. Asıl amaçları bütün dünyayı sömürmekti. Bunlara göre Türk milleti “barbar” bir milletti(!) öyle bir milletin varlığı medeniyete engeldi. ( Halbuki Türkler insan hak ve özgürlüklerine çok değer veren bir ulustur) O halde barbar bir milletin medeniyet n***** ortadan kaldırılması uygun olacaktı. Bu düşüncede olan ve harekete geçen Batılılar yüzüne medeniyet maskesi takmış bir canavara benzetilmiştir.
SÖZ SANATLARI
Garbın âfâkı -- Batı ülkelerinin sınırları (mecaz)
Çelik zırhlı duvar -- teknolojik güç silahlar -- (açık istiare)
Ulusun : 1) yücesin 2) bağırsın ( tevriye)
Medeniyet-- canavar ( benzetme)
Sınırlar --- iman dolu göğüs ( benzetme)
5. KITA:
Arkadaş! Yurduma alçakları sakın uğratma. Gövdeni siper et bu hayasızca (alçakça) akın dursun. Hakk’ın ( Allah’ın) sana söz verdiği günler (yakında) –kim bilir belki yarın belki yarından da yakın(bir zamanda) – doğacaktır.
Şair 5. kıtada Türk milletine özellikle gençlere sesleniyor.
Arkadaş yurduma alçakları sakın uğratma ! Bu uğurda canını ver gövdeni siper et fakat vatanına yönelen bu utanmaz akını durdur. Allah haklı ve imanlı kullarına yardım zafer ve mutluluk vaat etmiştir. Türk ulusu için bu vaadin gerçekleşeceği günler çok “yarından daha yakın” denilecek kadar çok yakındır.
Şair bu umut dolu dizeleri yazdığında henüz ciddi bir zafer kazanılmamıştı. Yunan ordusu Ankara yakınlarına kadar sokulmuştu. Hükümet merkezinin Ankara’dan Sıvas veya Kayseri’ye nakledilmesi konusunda görüşler ortaya atılmış hatta bazı hazırlıklara girişilmişti. Koşullar bu kadar uygunsuz olduğu halde bu kadar ümitli olabilmek için milleti çok iyi tanımak ulusuna ve haklı davasına güvenmek gerekir. En kötü koşullarda bile karamsarlığa kapılmayan böyle kişiler zafer ve kurtuluşun en büyük etkeni olmuşlardır.
SÖZ SANATLARI
Hayasızca akın --düşmanların saldırısı( açık istiare)
Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın -- Kur’an ( Hatırlatma)
Akın siper yurt gövde -- (tenasüp)
6. KITA:
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme tanı; altındaki binlerce kefensiz yatanı düşün. Sen şehit oğlusun yazıktır atanı incitme. Dünyaları alsan da bu cennet vatanı verme.
Şair 6. kıtada yine Türk ulusuna özellikle gençlere seslenmiştir.
Bastığı terleri sıradan bir toprak parçasıdır diye çiğneyip geçme: Bu toprakların altındaki binlerce şehidi vatanı uğruna canlarını vermiş atalarını düşün. Vatanını ve kendini tanı. Sen şehit oğlusun. Eğer atalarına lâyık olamaz üzerinde yaşadığın bu vatanın kıymetini bilmezsen atalarının ruhlarını incitirsin. Yazıktır onları incitme; sana dünyayı bağışlasalar ondan en küçük bir fedâkârlığa razı olma.
Şair bu kıtada Türk ulusundan tarihini öğrenmesini vatanını sevmesini ve ona sahip çıkmasını istiyor.
SÖZ SANATLARI
Vatan -- cennet (benzetme)
Toprak vatan şehit cennet --- (tenasüp)
7. KITA:
Bu cennet vatanın uğruna kim feda olmaz ki? Toprağı sıksan şehitler fışkıracak. Allah canımı sevdiklerimi bütün varlığımı alsın da tek ( yeter ki) beni dünyada vatanımdan ayırmasın.
Şair 7. kıtada kendi duygu ve düşüncelerini dile getiriyor.
Bu cennet gibi vatanın uğruna kim feda olmaz ki? Vatanı uğruna canını vermeyecek bir tek Türk düşünülemez. Bütün tarih bunun kanıtıdır. O kadar çok insan bu topraklar için canını vermiştir ki bir avuç toprağı bile sıksan oradan adeta şehitler fışkıracaktır. Allah canımı sevdiklerimi bütün varımı yoğumu alsın; yalnız beni vatanımdan ayırmasın.
Türk tarihi baştan sona vatan edinme ve vatan koruma mücadeleleriyle doludur. Bu hiç de kolay olmamıştır. Bu uğurda padişah ve komutanlardan adsız neferlere kadar milyonlarca şehit verilmiştir. Bu kıta Türk tarihinin bu ayırıcı özelliğini ve Türk vatanının değerini anlatmaktadır. Ayraca Türk ulusunun vatan sevgisini şair kendisiyle örneklemiştir.
SÖZ SANATLARI
Vatan--cennet ( benzetme)
Cennet şehitler Hüda vatan (tenasüp )
Şüheda fışkıracak-- abartma
Canı c***** bütün varımı alsın da Hüda -- Aliterasyon ( a sesleri tekrarlanmıştır.)
8. KITA:
Ey Allah’ım! Ruhumun senden emeli ancak şudur: İbadet yerlerimin göğsüne yabancı eli değmesin. Bu ezanlar –ki şahadetleri dinin temelidir- sonsuza dek benim yurdumun üstünde inlesin.
Şair 8. kıtada şehitlerin dilinden Allah’a yakarıyor.
Ey Tanrım ruhumun senden istediği dileği ancak şudur: Dini ve millî bakımdan kutsal yerlerimize yabancı eli değmesin. Bu kutsal yerler düşman ayakları altında kalmasın. İçinde dinin temeli olan şahadet bulunan ezanlar sonsuza dek yurdumun üstünde inlemeye devam etsin. Türk yurdunda İslâm dini ölmesin.
SÖZ SANATLARI
İlahi mabet namahrem ezan şehadet din -- (tenasüp)
9. KITA:
O zaman ( bağımsızlık kazanıldığında) –varsa- mezar taşım kendinden geçerek bin secde eder. Ey Allah’ım her yaramdan kanlı gözyaşlarım boşanır. Cesedim bedenden soyutlanmış ayrılmış bir ruh gibi yerden fışkırır. O zaman başım belki yükselerek arşa (göğün en üst katına) değer.
Şair 9. kıtada şehitler dilinden Allah’a yakarmaya devam ediyor.
O zaman uğrunda hayatımı verdiğim ve dileklerim gerçek olduğu gün eğer yeryüzünde bir mezar taşım varsa o bile sana şükranımı minnetimi ifade etmek üzere kendinden geçerek binlerce secde eder. Ey Allah’ım her yaramdan kanlı sevinç yaşlarım boşanır. Yerdeki cesedim Türk –İslam yurdunun düşman ayakları altında kalmamış olmasından doğan sevinç ve mutlulukla sanki maddeden sıyrılmış bir ruh gibi göğe doğru yükselir. V başım da o zaman belki göklerin en yüce katına değer.
SÖZ SANATLARI
Taşà mezar taşı / Kan -- gözyaşı ( açık istiare )
Taşın secde etmesi-- (abartma)
10. KITA:
Ey şanlı hilâl! Sen de şafaklar gibi dalgalan. Dökülen kanlarımın hepsi artık helâl olsun. Sonsuza dek sana ve ırkıma yok oluş yok. Özgürlük özgür yaşamış bayrağımın ve bağımsızlık Allah’a inanan ulusumun hakkıdır.
Şair son kıtada yine bayrağa sesleniyor.
Ey şanlı Hilâl ardından aydınlık sabahı getiren sabah şafağı gibi sen de dalgalan ! Uğruna döktüğümüz kanların hepsi de sana halâl olsun Herkes bilsin ki sonsuza kadar sana da milletime de yokluk yoktur. Türk milleti de Türk bayrağı da sonsuz dek yaşayacaktır. Özgür yaşamış bayrağımın özgürlük Hakk’a tapan milletimin bağımsızlık hakkıdır.
SÖZ SANATLARI
Hilâl--bayrak ( ad aktarması)
Hak:1) Adalet doğruluk 21) Allah-- (Tevriye)
Hilâl izmihlâl hürriyet istiklâl millet -- (tenasüp)