İstihdam yapısının değişimi ve seçimler
Türkiye’de son beş senedir, 2001 büyük krizi sonrası, AKP iktidar döneminde ve AB siyasal kriterlerinin benimsenmesi ve müzakere sürecinin fiilen başlamasından sonra, çok büyük toplumsal dönüşümler yaşanıyor.
Bu dönüşümlere toplumun farklı kesimleri farklı değerler atfediyorlar; bazı çevreler de son yıllarda olumlu sayılabilecek bir değişimin olmadığını söylüyorlar.
Ben bugün bu tartışmaya girmek istemiyorum ama bir iktisatçı olarak son senelerde her değişimi, dönüşümü ihmal etsek bile, ülkemizin istihdam yapısında yaşanan değişiklikleri görmemek pek mümkün değil.
2002’den günümüze işsizlik oranında bir düşüş söz konusu ama düşüşler çok önemli değil, neden olduğunu açmaya çalışacağım.
2002 senesinde yüzde 14.5 olan tarım dışı işsizlik oranı 2006 sonu itibariyle yüzde 12.6, yine 2002’de yüzde 10.3 olan genel işsizlik oranı 2006 sonunda yüzde 9.9.
Dönem içinde yani 2002-2006 sonu arası yaşanan yüksek büyüme oranları hatırlanırsa, işsizlik oranlarındaki bu düşüş çok önemli gibi durmuyor.
Ancak, aynı dönem içinde (2002-2006) sektörel istihdam yapıları incelendiğinde Türkiye’nin, pek değişmeyen işsizlik oranına rağmen istihdam yapısında önemli dönüşümler gerçekleştirdiği ortaya çıkıyor.
Yine aynı dönem içinde (2002-2006) hizmetler sektörünün istihdam büyüklüğü 8.6 milyondan 10.7 milyona çıkmış yani hizmetler kesimi yaklaşık 2.1 milyon istihdam artırmış.
Sanayi sektörünün 2002 istihdam büyüklüğü 3.7 milyon iken, 2007 başında 4.3 milyona çıkmış yani bu sektörde anılan dönem içinde 0.6 milyon istihdam kazanmış.
İnşaat sektöründe de aynı dönemde üç yüz bin kişilik bir istihdam artışı var.
Tarım kesiminde ise 2002-2006 arası yaklaşık bir milyonluk bir istihdam kaybı söz konusu.
Hizmetler, sanayi ve inşaat kesimlerindeki istihdam artışı tarımdaki istihdam kaybının çok üzerinde, toplam istihdam artıyor ama işgücü piyasasına yeni giren geniş genç kesimler işsizlik oranının anlamlı bir biçimde düşmesini engelliyor.
Söz konusu sürecin kanımca en önemli özelliği ve kalıcı etkisi istihdam büyüklüğünün çok büyük oranda değişmemesine rağmen, istihdamın sektörel yapısının büyük değişikliğe uğraması yani 2007 senesinde 2002’ye oranla çok daha kentli, hizmet ağırlıklı bir istihdam yapısının ortaya çıkmış olması.
Beklenmedik süreçler yaşanmazsa, bu dönüşüm süreci devam edecek yani tarım istihdamı azalırken başta hizmetler olmak üzere tarım dışı istihdam artışı hızlanacak.
Önümüzdeki yıllarda AB sürecine bağlı olarak tarımsal istihdam kayıpları daha hızlanabilir ama önemli olan tarım dışı istihdam artışının tarım istihdamı kaybının üzerinde seyretmesi.
TUİK’in son açıklamaları da imalat sanayi istihdamında özel kesim imalat sanayi istihdamının artışına ama buna paralel olarak da kamu kesimi imalat sanayi istihdamının düşüşüne işaret ediyor; bu gidiş de çağın yeni yönelimlerine çok uygun.
Sözün özü
Son beş senede hiçbir şey değişmemişse bile istihdamın sektörel yapısı değişti, artık daha kentli, daha az tarımsal bir istihdam yapımız var.
Bu hızlı dönüşüm Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinin kanımca en büyük sosyolojik dönüşümüne tekabül ediyor.
Bu dönüşümün 22 Temmuz 2007 seçim sonuçlarını nasıl etkileyeceğini gerçekten çok merak ediyorum.
Eser KARAKAŞ