By CaPTaiN
New member
Efsaneye göre, İstanbulun altı birbirine bağlı tünellerle kaplıymış. Hatta bu dehlizlere Yerebatan Sarayının gizli bi yerinden de giriliyomuş ve tünel denizin dibinden devam edip taaa Kınalıadaya kadar gidiyomuş.
Tüneller Kapalıçarşının altından da geçiyomuş taabi. Hatta şu an, Çarşının gizli tutulan bi yerinden girilebiliyomuş bu tünellere. Buralarda yemek takımı üzerine çalışan gümüş kaplama atölyeleri varmış. Yerin dibindeki yere ruhsat verir mi belediye? Heepsi kaçakmış bunların. Çalışanlara da işe başladıkları gün, dehlizlerden kimseye bahsetmeyeceğine dair Kurana el bastırılıyomuş.
Tüneller çarşının altından başka yerlere doğru da gidiyomuş ama buraları kullanmak kesinkes yasakmış. Bi keresinde biraz Kolomb ruhlarından, çokça da hazine meraklarından, (çünkü hep, ilerler hazinelerle dolu olum geyiği yapılırmış bu atölyelerde) üç-dört işçi çocuk denemiş ilerilere gitmeyi.
Dehlizler labirent gibiymiş. Çocuklardan sadece biri geri dönmeyi başarmış, diğerleri yollarını bulamayıp tünellerde kaybolmuş. Dönen çocuk da (Allah muhafaza) aklını oynatmış. Çünkü ileriki kısımlar, iskeletlerle, insan boyunda böceklerle, farelerle filan doluymuş. Bu çocuk bi daha hiç yeryüzüne çıkmamış. Büttün gün dehlizlerdeki atölyelerde filan dolaşıyomuş, kim ne verirse onu yiyip, gece de artık nerde sızarsa orda uyuyomuş. Arada da yine tünellerin ilerilerine gidip bikaç gün kayboluyomuş ortalıktan. Döndükten sonra hiç bişey yiyip içmeden ööyle bi noktaya bakıp duruyomuş günlerce.
Tüneller Kapalıçarşının altından da geçiyomuş taabi. Hatta şu an, Çarşının gizli tutulan bi yerinden girilebiliyomuş bu tünellere. Buralarda yemek takımı üzerine çalışan gümüş kaplama atölyeleri varmış. Yerin dibindeki yere ruhsat verir mi belediye? Heepsi kaçakmış bunların. Çalışanlara da işe başladıkları gün, dehlizlerden kimseye bahsetmeyeceğine dair Kurana el bastırılıyomuş.
Tüneller çarşının altından başka yerlere doğru da gidiyomuş ama buraları kullanmak kesinkes yasakmış. Bi keresinde biraz Kolomb ruhlarından, çokça da hazine meraklarından, (çünkü hep, ilerler hazinelerle dolu olum geyiği yapılırmış bu atölyelerde) üç-dört işçi çocuk denemiş ilerilere gitmeyi.
Dehlizler labirent gibiymiş. Çocuklardan sadece biri geri dönmeyi başarmış, diğerleri yollarını bulamayıp tünellerde kaybolmuş. Dönen çocuk da (Allah muhafaza) aklını oynatmış. Çünkü ileriki kısımlar, iskeletlerle, insan boyunda böceklerle, farelerle filan doluymuş. Bu çocuk bi daha hiç yeryüzüne çıkmamış. Büttün gün dehlizlerdeki atölyelerde filan dolaşıyomuş, kim ne verirse onu yiyip, gece de artık nerde sızarsa orda uyuyomuş. Arada da yine tünellerin ilerilerine gidip bikaç gün kayboluyomuş ortalıktan. Döndükten sonra hiç bişey yiyip içmeden ööyle bi noktaya bakıp duruyomuş günlerce.