İsrail’in asıl niyeti Lübnan’da kukla bir hükümet kurmak!

Katılım
1 Eki 2005
Mesajlar
1,176
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
K.F.L.'den:)
İsrail’in asıl niyeti Lübnan’da kukla bir hükümet kurmak!

İsrail’in gerçek amacı Lübnan’da rejimi değiştirmek ve burada kukla bir hükümet kurmaktır. Bu, Ariel Şaron’un 1982 yılındaki Lübnan saldırısının da amacıydı. Başarısızlıkla sonuçlandı.


Ancak Şaron ve onun ordudaki öğrencileri ve politik liderleri asla bu niyetten caymadı. 1982 yılında olduğu gibi, şimdiki operasyon da daha önceden planlandı ve ABD ile tam bir koordinasyon içinde uygulandı. O zaman da olduğu gibi, bu plan Lübnan eliti ile koordineli yapıldı. Ana hedef budur. Onun dışındaki her şey kuru gürültü ve propagandadır.

1982 müdahalesinin arifesinde, Dışişleri Bakanı Alexander Haig, Ariel Şaron’a işgalden önce bu olayın dünya tarafından kabul edilebilmesi için “açık bir provokasyon”un gerekli olduğunu söylemişti. İstenen provokasyon da, Ebu Nidal’ın terör çetesi İsrail’in Londra’daki büyükelçisine suikast düzenleme çabasıyla tam zamanında gelmiş oldu. Bu olayın Lübnan ile bir bağlantısı yoktu ve hatta Filistin Otoritesi (Ebu Nidal’ın düşmanı) ile de bir ilgisi yoktu, ancak niyetlenilen amaca hizmet etti. Bu kez gerekli olan provokasyon iki İsrail askerinin Hizbullah tarafından kaçırılması ile vuku buldu. Herkes biliyor ki, bu askerler tutuklu değişimi olmaksızın serbest bırakılmayacaktır. Ancak, aylar önce planlanan ve hazır halde tutulan devasa bir askeri kampanya hem İsraillilere hem de uluslararası kamuoyuna bir kurtarma operasyonuymuş gibi pazarlandı. (Tuhaf olan bir nokta ise, aynı kaçırma olayının iki hafta önce de Gazze Şeridi’nde yaşanmasıydı). Hamas ve onun ortakları uzun zaman önce planlanan ve Filistin hükümetini yok etmeyi amaçlayan büyük bir operasyonun bahanesi olacak şekilde bir askeri rehin aldı.

Lübnan operasyonunun ilan edilen amacı, daha fazla askeri kaçırmasını ve İsrail kasabalarına roket fırlatmasını imkansız hale getirmek için Hizbullah’ı sınırdan uzak tutmak. Gazze Şeridi saldırısı da resmi olarak Ashkelon ve Sderot’u Kassam füzeleri menzilinden çıkarmayı hedeflemekte. Bu, 1982 “Gallile Barış Operasyonu”na fazlasıyla benziyor. O zamanlarda, halka ve Knesset’e savaşın amacının “sınırdan 40 km uzakta olan Katyuşaların uzak tutulmasını” sağlamak olduğu söylendi. Bu aleni bir yalandı. Savaştan 11 ay önce, tek bir Katyuşa roketi bile (tek bir atış) sınırlara ateşlenmemişti. Başlangıçta, operasyonun amacı Beyrut’a ulaşmak ve vatan haini bir diktatörü iktidara yerleştirmekti. Birden daha fazla sayıda, aylar önce Şaron bana savaştan bahsetti ve ben bunu onun izni ile zamanında yayınladım (ancak dikkat çekmedi). Elbette mevcut operasyonun da ikincil durumda olan birkaç hedefi bulunmaktadır ve bunlar arasında tutukluların salıverilmesi yoktur. Herkes bunun askeri yöntemlerle başarılamayacağını idrak etmektedir. Ancak, Hizbullah’ın yıllardır biriktirdiği füzelerden birkaç binini yok etme ihtimali bulunmaktadır. Bu amaç için, ordunun başındakiler İsrail kasabalarında yaşayan halkı tehlikeye atmaya hazır. Bunun, kayıpları göze almaya değeceğine inanıyorlar, tıpkı satranç taşlarının değiş tokuşu gibi.

İkincil amaçlardan bir diğeri de, ordunun “caydırıcı gücünü” yeniden rehabilite etmektir. Bu, güneyde Hamas’ın ve kuzeyde Hizbullah’ın cesur askeri eylemleri ile ağır bir darbe alan ordunun yaralanan onurunu onarmanın anahtar sözcüğüdür.

Saldırıların asıl nedenleri

Resmi olarak, İsrail hükümeti, Lübnan hükümetinden Hizbullah’ı silahsızlandırmasını ve onun sınır bölgesinden tahliyesini istemektedir. Ancak bu mevcut Lübnan rejimi koşulları altında imkansızdır. En ufak bir şok bile tüm yapıyı alaşağı edebilir ve ülkeyi bir anarşiye sürükleyebilir-özellikle Amerikalıların bu ülkedeki Suriye ordusunu geri püskürtmesinden sonra ve bu yıllardır ülkede bir parça da olsa istikrar sağlayan tek unsurdur. Lübnan’a kukla bir diktatör yerleştirme isteği yeni de değildir. 1955 yılında, David Ben-Gurion, “Hıristiyan bir yetkili” almayı ve onu diktatör olarak yerleştirmeyi önerdi. Moshe Sharet, bu düşüncenin Lübnan’ın mevcut konum ve yapısını tümüyle görmezden gelmek ve ülkeyi torpillemek anlamına geleceğini gösterdi. Ancak 27 yıl sonra, Ariel Şaron her şeye rağmen bunu yürürlüğe koymak istedi. Beşir Gemayel aslında başkan olarak yerleştirildi; ancak kısa bir süre sonra öldürüldü. Onun kardeşi Amin yerine geçti ve İsrail ile bir barış anlaşması imzaladı; fakat görevde kalmasına izin verilmedi (Aynı kardeş şimdi resmi olarak İsrail operasyonunu destekliyor).

Şimdiki hesap, İsrail hava güçlerinin Lübnan halkını yoğun bir bombardımana tutması durumunda, deniz ulaşımını ve havaalanlarını felç ederek, altyapıyı tahrip ederek, Beyrut-Şam otobanını vurarak, halkın Hizbullah’a karşı öfke duymasını sağlamak ve Lübnan hükümetini İsrail’in taleplerini kabul ettirmeye çalışmak. Çünkü mevcut hükümetin böyle yapması hayal bile edilemez, bu nedenle de İsrail’in desteğinde bir diktatörlük kurulmaya çalışılıyor. Bu askerî bir mantıktır. Benim şüphelerim var. Lübnan halkı da dünyadaki diğer insanların verdiği gibi bir tepki verecektir bu olaya: saldırana karşı bir kin ve öfke. 1982’de Lübnan’ın güneyindeki Şiiler İsrail işgaline karşı çıktığında ve Hizbullah’ı yarattıklarında, bu örgüt ülkenin en kuvvetli gücü haline geldi. Şimdi Lübnan eliti, İsrail’in işbirlikçileri olarak hareket ederse, haritadan silinecektir.

İsrail kendi halkını da kandırıyor...

Amerikan kamuoyu çelişkilerle dolu bir halde. Başkan Bush, Ortadoğu’da “rejim değişikliği” istiyor; ancak mevcut Lübnan rejimi Amerikan baskıları altında yakın zamanda kuruldu. Bush sadece Irak’ta parçalanma başlatmakta ve iç savaşa gidişte başarılı oldu (daha önce bunu haber etmiştim). İsrail ordusunu zamanında durdurmazsa, Lübnan’da da aynı şeyle karşılaşabilir. Dahası, Hizbullah’a karşı yıkıcı bir darbe sadece İran’da değil aynı zamanda Bush’un Amerikan yanlısı bir rejim için tek güvendiği dal olan Irak’taki Şiiler arasında da öfkeye neden olabilir. Peki yanıt nedir? Hizbullah askerlerini kazara bir eyleme sokmadı, bunu Filistinlilerin imdat için haykırdığı bir anda yaptı. Filistin davası tüm Arap dünyasında revaçta. Filistinlilere, ihtiyaç anında yardım edecek bir arkadaş olduklarını göstererek Hizbullah popülaritesini arttırmayı umut ediyor. Bir İsrail-Filistin anlaşması şimdiye kadar başarılmış olsaydı, Hizbullah yerel bir Lübnan fenomeni olmaktan öteye gidemezdi.

Kurulalı üç aydan az bir süre olmasına rağmen, Olmert-Peretz hükümeti, İsrail’i hedefleri gerçekçi olmayan ve sonuçları öngörülemeyen iki cepheli bir savaş bataklığına sokmayı başardı. Eğer Olmert, Bay Maço, Şaron 2 olarak görülmek istiyorsa hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bay Güvenlik olarak Peretz’in de çabaları umutsuz. Herkes Gazze ve Lübnan’daki saldırıların ordu tarafından planlandığını ve yine ordu tarafından uygulandığını biliyor. Şimdi İsrail’de kararları veren adam Dan Halutz. Bu nedenle Lübnan’daki işin Hava Kuvvetleri’ne havalesi hiç de tesadüfi değil.

İsrail halkı bir savaşa istekli değil. Olay, soğukkanlı bir kadercilik anlayışı ve alternatifi yokmuş gibi sunuldu. Kim buna karşı çıkabilirdi ki? Kim, “kaçırılan askerlerin” serbest bırakılmasını istemezdi ki? Zalim bir savaşın ortasında İsrail devleti kurulurken, duvarlarda bir slogan vardı: “Tüm halk tek cephe, Tüm halk tek ordu!” 58 yıl geçti ve bu slogan o zamanki gibi hâlâ geçerli görünüyor. Bu, devlet adamları ve general nesilleri hakkında yeterince şey söylüyor. (İsrail’de yayınlanan Gush Shalom gazetesi, 17 Temmuz 2006)

 
abicim isralin asıl niyeti belli.adamların 2 planı var
1)iki nehir arasını ele geçirmek(dicle ve fırat)
2)Mescid-i Aksa yerine yeni bi taınak inşası.
bunları yapmazlarsa lanetleneceklerini düşünüyorlar.ve işin en feci tarafı ise adamların bunu yapabilecek güçten daha fazla gücü var..
 
israil in yaptığı işlerden birkaç kare

arkadaşlar aşağıdaki linkten pek günyüzüne çıkmayan fotolara ulaşabilirsiniz. Belki yayınlanmıştır ama görmeyenler olabilir.teşekkürler

http://209.67.212.138/~lebanon/
 
Geri
Üst