MARCUSX
New member
İran’da Nasıl Olmuştu?
Sosyolojinin laboratuvarı tarihtir.
Bir toplumda, bir ülkede ya da dünyada neler olup bittiğini, nelerin olup biteceğini anlamak için tarihe, başka toplumlara ve uluslararası ilişkilere bakmak gerekir.
***
Dünyada radikal Siyasal İslam’ın yükselişi, ABD başta olmak üzere, Batı dünyasının desteğiyle 1970’lerin sonunda ivme kazandı:
Sovyetler Birliği, varlığını, gücünü ve Batı tarafından tehdit olarak algılanmasını sürdürürken devam eden Soğuk Savaş sırasında Batı, Komünizmle mücadele için İslam ideolojisine dayalı olarak kurulan silahlı örgütlenmeler de dahil olmak üzere tüm siyasal oluşumları destekledi.
Radikal Siyasal İslam’a verilen bu siyasal, örgütsel, mali ve askeri destek Batı açısından işe de yaradı:
Örneğin hemen Humeyni Devrimi’nden sonra Afganistan’ı işgal eden Sovyetler Birliği, bu ülkede CIA’nın Usame bin Ladin liderliğinde örgütlediği ve desteklediği El Kaide militanları karşısında yenilgiye uğradı.
Batı’nın radikal Siyasal İslam’a desteği, İran Devrimi’nde de, Komünistlerin iktidarını engellemek için ortaya çıkmıştı.
Şah’ın yozlaşmış diktatörlük rejimini kurtarma olanağı kalmayan Batı, İran’daki değişimin bir Komünist kaymaya yol açmaması için Humeyni’ye destek verdi.
***
Ayrıntıları bir yana bırakırsak, İran’daki dönüşümü çok kaba hatlarıyla şöyle özetlemek olanaklı:
1) Önce Mollaların önderliğinde, Komünistler ve liberaller “özgürlük” ve “demokrasi” savaşı için birleşti.
Şah’ın diktatörlüğüne karşı büyük koalisyon oluşturuldu.
2) Başta Amerika, Batı ülkeleri; Şah devrildikten sonra, iktidar Komünistlerin eline geçmesin diye Humeyni’ye destek verdi.
2) Şah devrilince Mollalar, iktidarı geçici olarak Komünistlerle paylaştı.
3) Yargıya el kondu.
Yargı sistemi Mollaların denetimine geçti.
4) Generaller idam edildi.
Yerlerine polis şefleri getirildi.
Ordu Mollaların denetimine girdi.
5) İşçi komitelerine Mollalar sızdı.
Sol hareket ve örgütlenmeler güçsüzleştirildi.
6) Referandum yapıldı.
Halkın oylarıyla “demokratik bir biçimde!” İran İslam Cumhuriyeti, yani Şeriat rejimi kuruldu.
7) Ortaya çıkan anarşik ortamdan da yararlanılarak Mollaların karşısındaki tüm muhalefet bastırıldı, Komünist TUDEH partisi tasfiye edildi.
Komünistler sokaklarda avlandı.
Binlerce kişi idam edildi.
***
Bugün İran’ı 12 kişilik bir heyet yönetiyor.
Parlamentonun ve Cumhurbaşkanının tüm eylemleri de bu heyetin onayına bağlı.
İktidara karşı oluşan muhalefet de yönetimi, ancak “Şeriat’tan sapmakla” eleştirebiliyor.
***
İran deneyiminden çıkan sonuç:
“Özgürlük” ve “Demokrasi” adına..
İslamcıların önderliğinde..
Batı’nın desteğiyle..
Devlet önce çökertiliyor..
Sonra yenisi kuruluyor…
Yeni kurulan Şeriat Devleti kimseye nefes aldırmıyor!
EMRE KONGAR
Sosyolojinin laboratuvarı tarihtir.
Bir toplumda, bir ülkede ya da dünyada neler olup bittiğini, nelerin olup biteceğini anlamak için tarihe, başka toplumlara ve uluslararası ilişkilere bakmak gerekir.
***
Dünyada radikal Siyasal İslam’ın yükselişi, ABD başta olmak üzere, Batı dünyasının desteğiyle 1970’lerin sonunda ivme kazandı:
Sovyetler Birliği, varlığını, gücünü ve Batı tarafından tehdit olarak algılanmasını sürdürürken devam eden Soğuk Savaş sırasında Batı, Komünizmle mücadele için İslam ideolojisine dayalı olarak kurulan silahlı örgütlenmeler de dahil olmak üzere tüm siyasal oluşumları destekledi.
Radikal Siyasal İslam’a verilen bu siyasal, örgütsel, mali ve askeri destek Batı açısından işe de yaradı:
Örneğin hemen Humeyni Devrimi’nden sonra Afganistan’ı işgal eden Sovyetler Birliği, bu ülkede CIA’nın Usame bin Ladin liderliğinde örgütlediği ve desteklediği El Kaide militanları karşısında yenilgiye uğradı.
Batı’nın radikal Siyasal İslam’a desteği, İran Devrimi’nde de, Komünistlerin iktidarını engellemek için ortaya çıkmıştı.
Şah’ın yozlaşmış diktatörlük rejimini kurtarma olanağı kalmayan Batı, İran’daki değişimin bir Komünist kaymaya yol açmaması için Humeyni’ye destek verdi.
***
Ayrıntıları bir yana bırakırsak, İran’daki dönüşümü çok kaba hatlarıyla şöyle özetlemek olanaklı:
1) Önce Mollaların önderliğinde, Komünistler ve liberaller “özgürlük” ve “demokrasi” savaşı için birleşti.
Şah’ın diktatörlüğüne karşı büyük koalisyon oluşturuldu.
2) Başta Amerika, Batı ülkeleri; Şah devrildikten sonra, iktidar Komünistlerin eline geçmesin diye Humeyni’ye destek verdi.
2) Şah devrilince Mollalar, iktidarı geçici olarak Komünistlerle paylaştı.
3) Yargıya el kondu.
Yargı sistemi Mollaların denetimine geçti.
4) Generaller idam edildi.
Yerlerine polis şefleri getirildi.
Ordu Mollaların denetimine girdi.
5) İşçi komitelerine Mollalar sızdı.
Sol hareket ve örgütlenmeler güçsüzleştirildi.
6) Referandum yapıldı.
Halkın oylarıyla “demokratik bir biçimde!” İran İslam Cumhuriyeti, yani Şeriat rejimi kuruldu.
7) Ortaya çıkan anarşik ortamdan da yararlanılarak Mollaların karşısındaki tüm muhalefet bastırıldı, Komünist TUDEH partisi tasfiye edildi.
Komünistler sokaklarda avlandı.
Binlerce kişi idam edildi.
***
Bugün İran’ı 12 kişilik bir heyet yönetiyor.
Parlamentonun ve Cumhurbaşkanının tüm eylemleri de bu heyetin onayına bağlı.
İktidara karşı oluşan muhalefet de yönetimi, ancak “Şeriat’tan sapmakla” eleştirebiliyor.
***
İran deneyiminden çıkan sonuç:
“Özgürlük” ve “Demokrasi” adına..
İslamcıların önderliğinde..
Batı’nın desteğiyle..
Devlet önce çökertiliyor..
Sonra yenisi kuruluyor…
Yeni kurulan Şeriat Devleti kimseye nefes aldırmıyor!
EMRE KONGAR