- Katılım
- 20 Kas 2005
- Mesajlar
- 11,509
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
İnternette ve Tv'de nereye gidiyoruz merak eden var mı?
İnternette İletişim ve Sosyal Ağlar
1998 Yıllarında Mircle chatleşme başladı. Aramaları Google'dan yapmaya başladık. Mirc'te büyük muhabbetler bu kanal benim nasıl doldururum savaşı vardı. Bunların yanısıra Hacker'lar gün yüzüne çıkmaya başladı.
Mirc'ten sonra hayatımıza Msn Messenger giriş yaptı ve hala da büyük bir çoğunluk kullanıyor.
Şimdilerde sosyal ağlar patlama yaptı. Facebook ve Twitter gibi siteler çoğalmaya başladı. Çoğu kişi bu sitelere bağımlı kaldı. Asosyal olmaya birebir olan bi sitelere bağımlılık amaçları, hangi ünlü ne yazmış, kimin ne resmi var ayy şu kişi komik video paylaşıyor gibi örneklerle çoğaltabiliriz. Bu bağımlı kalmanın yanlış olduğunu düşünenlerdenim. Günün 7-8 saatini sosyal hayatta yaşamaktansa sanal alemde geleceği olmayan hatta site sahiplerine para kazandırma sağlayan şekilde saatlerce sitede kalınması yanlış bir olay. Demek isteğim şu ki eğer işiniz internette değilse 7-8 saatinizi bilgisayar başında bunlar gibi sitelerde geçirmeyin çıkın ve gezin yada ailenize vakit ayırın. Sosyal paylaşım sitelerine ayıracağınız vaktiniz sizin hayatınızı etkilemesine izin vermeyin. Tabi ki sosyal ağlara katılabilirsiniz bunda söylencek söz olmamalı ama gerçek hayatınıza da vaktinizi ayırmayı unutmayınız.
TV'de Gidilen Yol
80-90'lı yılarda gündüzleri çizgi filmler, diziler yada çocuk programları varken bugün ise, Kadın programları, yemek programları, eş bulma programları gibi programlar yayınlanıyor. Akşamları ve geceleri haber bültenleri vardı. Şimdi ise sadece akşamları var. Ve reyting uğruna haberler neredeyse magazin habelerine yer veriyor ve paparazzi programlarını geçti geçicek seviyeye geliyor. Haberlerden sonra Türk sinemaları yada yabancı sinemalar izlerdik. Şimdi ise nerde abuk subuk diziler var bunları izliyoruz. Biri tecavüze uğruyor tüm Ülke oraya kilitleniyor, biri boynuzlanıyor tüm Ülke oraya kilitleniyor. Büyük film şirketleri dahi dizi çekmeye başlıyor yapımcılıklarını üstleniyor. "Sinema bitti mi?" sorusu ilk akla gelen soru oluyor.
80-90'lı yıllarda türk sineması deyince akla gelen isimler; Adile Naşit, Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Tarık Akan, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Münir Özkul gibi dev usta sanatçılar akla geliyor. Peki ya şimdi ki aktörler onların yerini tutuyor mu? Bu dev sanatçılarımızın filmlerini tekrar tekrar izlemekten bıkmazken şimdi ki dizilerin yada filmlerin tekrarını izliyor muyuz?
Sizce nereye gidiyoruz? Hangi biri bize ne kadar bilgi verebiliyor? Yada oyuncak kutusu dediğim televizyon bizi kendine neden bu kadar kendine bağlıyor? Gerçekten izlediğimiz programlardan eskisi kadar keyif alıyor muyuz?
Kaynak: Cehennem_Zebanisi

İnternette İletişim ve Sosyal Ağlar

1998 Yıllarında Mircle chatleşme başladı. Aramaları Google'dan yapmaya başladık. Mirc'te büyük muhabbetler bu kanal benim nasıl doldururum savaşı vardı. Bunların yanısıra Hacker'lar gün yüzüne çıkmaya başladı.
Mirc'ten sonra hayatımıza Msn Messenger giriş yaptı ve hala da büyük bir çoğunluk kullanıyor.
Şimdilerde sosyal ağlar patlama yaptı. Facebook ve Twitter gibi siteler çoğalmaya başladı. Çoğu kişi bu sitelere bağımlı kaldı. Asosyal olmaya birebir olan bi sitelere bağımlılık amaçları, hangi ünlü ne yazmış, kimin ne resmi var ayy şu kişi komik video paylaşıyor gibi örneklerle çoğaltabiliriz. Bu bağımlı kalmanın yanlış olduğunu düşünenlerdenim. Günün 7-8 saatini sosyal hayatta yaşamaktansa sanal alemde geleceği olmayan hatta site sahiplerine para kazandırma sağlayan şekilde saatlerce sitede kalınması yanlış bir olay. Demek isteğim şu ki eğer işiniz internette değilse 7-8 saatinizi bilgisayar başında bunlar gibi sitelerde geçirmeyin çıkın ve gezin yada ailenize vakit ayırın. Sosyal paylaşım sitelerine ayıracağınız vaktiniz sizin hayatınızı etkilemesine izin vermeyin. Tabi ki sosyal ağlara katılabilirsiniz bunda söylencek söz olmamalı ama gerçek hayatınıza da vaktinizi ayırmayı unutmayınız.
TV'de Gidilen Yol

80-90'lı yılarda gündüzleri çizgi filmler, diziler yada çocuk programları varken bugün ise, Kadın programları, yemek programları, eş bulma programları gibi programlar yayınlanıyor. Akşamları ve geceleri haber bültenleri vardı. Şimdi ise sadece akşamları var. Ve reyting uğruna haberler neredeyse magazin habelerine yer veriyor ve paparazzi programlarını geçti geçicek seviyeye geliyor. Haberlerden sonra Türk sinemaları yada yabancı sinemalar izlerdik. Şimdi ise nerde abuk subuk diziler var bunları izliyoruz. Biri tecavüze uğruyor tüm Ülke oraya kilitleniyor, biri boynuzlanıyor tüm Ülke oraya kilitleniyor. Büyük film şirketleri dahi dizi çekmeye başlıyor yapımcılıklarını üstleniyor. "Sinema bitti mi?" sorusu ilk akla gelen soru oluyor.
80-90'lı yıllarda türk sineması deyince akla gelen isimler; Adile Naşit, Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Tarık Akan, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Münir Özkul gibi dev usta sanatçılar akla geliyor. Peki ya şimdi ki aktörler onların yerini tutuyor mu? Bu dev sanatçılarımızın filmlerini tekrar tekrar izlemekten bıkmazken şimdi ki dizilerin yada filmlerin tekrarını izliyor muyuz?
Sizce nereye gidiyoruz? Hangi biri bize ne kadar bilgi verebiliyor? Yada oyuncak kutusu dediğim televizyon bizi kendine neden bu kadar kendine bağlıyor? Gerçekten izlediğimiz programlardan eskisi kadar keyif alıyor muyuz?
Kaynak: Cehennem_Zebanisi