uillqimjan
New member
20/12/2006 - Atatürk'ü Bir Kahraman Olarak Değil de Bir İnsan Olarak Düşündünüz Mü ?
Atatürk'ün hep "kahraman" olduğunu söylediler bize.. Düşmanları nasıl yendiğini, yurdu nasıl kurtardığını, nasıl milliyetperver biri olduğunu ve milleti için neler yaptığını söylediler.. Ve her söyleyen, söylediğinde haklıydı.. Ancak...
...ancak Atatürk'ün insani yönü hep geri plana itildi.. Öyle ya, O da denize girer, O da banyo yapar, O da yemek yerdi.. Hiç deniz şortunu giyinmiş Atatürk resmi gördünüz mü ? Veyahut hiç pijamalarıyla Atatürk'ü düşündünüz mü ? Atatürk'ü bir "kahraman" olarak değil de bir "insan" olarak düşündünüz mü ?
Bir çoğumuz Atatürk'ün insani yönünü düşünmemiştik.. O, bizim için hep ulaşılmaz bir varlıktı.. Belki de özelikle "ulaşılmaz" gösterilmek istendi.. Oysa O, kahramanlığının yanında bir "insandı"..
Aslına bakılırsa, bizim için yaptıkları önemli.. Banyo yapması, denizde yüzmesi, içki içmesi, sigarayı bırakamaması, pijamalarını giyip uyuması bizi pek ilgilendirmemeli.. Önemli olan bizim için yaptıkları.. Ancak biz, magazini seven bir milletiz.. Kahramanımız'ın özel hayatı herkesin ilgisini çeker.. Ve merak uyandırır..
Ben, uyanan merakımın bir kısmını bastırabildim okuduğum bir kitap ile.. Bir evlat olarak, bir eş olarak, bir ağabey olarak Atatürk'ü az da olsa tanıyabildim okuduğum kitap ile..
Daha önce hiç duymamıştım Atatürk'ün üvey bir babası olduğunu.. Ve O Atatürk, dayanamamıştı üvey babasının olmasına..
Daha önce hiç duymamıştım Atatürk'ün 5 kardeşi daha olduğunu..
Atatürk'ün ne kadar kıskanç bir erkek olduğundan haberim yoktu..
Latife Hanım'ın, Atatürk'ten kat ve kat zengin olduğunu, yenilikçi ve katı bir feminist olduğunu bilmiyordum..
İki kadın arasında kalan Atatürk'ün ne durumda olduğunu, kendisine âşık olan Fikriye Hanım'ın, tahminlere göre Atatürk evlendikten sonra Atatürk'ü öldürmek istediği, bunu başaramayınca, kendisinin intihar ettiğini duymamıştım..
Latife Hanım'ın, sadece Atatürk'ün eşi olduğunu biliyordum.. Hakkında ne bir bilgim vardı ne de bir merakım.. "Atatürk'ün terk ettiği kadın" olarak kazınmıştı zihnime.. Oysa o kadının, Atatürk'e ömrü boyunca sadık kaldığı, son nefesinde bile Atatürk'ü sayıkladığı, Atatürk'e en çok benzeyen bir büstün ordu evinde olması sebebiyle, o büstün karşısında bir evde yaşadığı, Atatürk'ü kıskandığı için sık sık Atatürk ile tartıştığı, Dünya'nın tanıdığı bir kadın olmasına karşın, Atatürk'ten ayrıldıktan sonra önüne servetler dizilmesine rağmen Atatürk'e söz verdiği için evlilik anılarını anlatmayan bir kadın olduğunu bilmiyordum..
Okudum ve okudukça Cumhuriyet Devri'ne farklı bir bakışa sahip oldum.. Okudum ve okudukça okuyasım geldi.. Ve kitaplığım, "Şu Çılgın Türkler"den sonra eşsiz bir kitap daha kazandı..
Ne diyordu profesörün biri ? : "Latife Hanım bilinmeden, Cumhuriyet Tarihi'ni tam olarak biliyoruz diyemeyiz.. "
Katılıyorum ve kadınlar başta olmak üzere herkesi okumaya davet ediyorum :
İpek ÇALIŞLAR - Latife Hanım
Atatürk'ün hep "kahraman" olduğunu söylediler bize.. Düşmanları nasıl yendiğini, yurdu nasıl kurtardığını, nasıl milliyetperver biri olduğunu ve milleti için neler yaptığını söylediler.. Ve her söyleyen, söylediğinde haklıydı.. Ancak...
...ancak Atatürk'ün insani yönü hep geri plana itildi.. Öyle ya, O da denize girer, O da banyo yapar, O da yemek yerdi.. Hiç deniz şortunu giyinmiş Atatürk resmi gördünüz mü ? Veyahut hiç pijamalarıyla Atatürk'ü düşündünüz mü ? Atatürk'ü bir "kahraman" olarak değil de bir "insan" olarak düşündünüz mü ?
Bir çoğumuz Atatürk'ün insani yönünü düşünmemiştik.. O, bizim için hep ulaşılmaz bir varlıktı.. Belki de özelikle "ulaşılmaz" gösterilmek istendi.. Oysa O, kahramanlığının yanında bir "insandı"..
Aslına bakılırsa, bizim için yaptıkları önemli.. Banyo yapması, denizde yüzmesi, içki içmesi, sigarayı bırakamaması, pijamalarını giyip uyuması bizi pek ilgilendirmemeli.. Önemli olan bizim için yaptıkları.. Ancak biz, magazini seven bir milletiz.. Kahramanımız'ın özel hayatı herkesin ilgisini çeker.. Ve merak uyandırır..
Ben, uyanan merakımın bir kısmını bastırabildim okuduğum bir kitap ile.. Bir evlat olarak, bir eş olarak, bir ağabey olarak Atatürk'ü az da olsa tanıyabildim okuduğum kitap ile..
Daha önce hiç duymamıştım Atatürk'ün üvey bir babası olduğunu.. Ve O Atatürk, dayanamamıştı üvey babasının olmasına..
Daha önce hiç duymamıştım Atatürk'ün 5 kardeşi daha olduğunu..
Atatürk'ün ne kadar kıskanç bir erkek olduğundan haberim yoktu..
Latife Hanım'ın, Atatürk'ten kat ve kat zengin olduğunu, yenilikçi ve katı bir feminist olduğunu bilmiyordum..
İki kadın arasında kalan Atatürk'ün ne durumda olduğunu, kendisine âşık olan Fikriye Hanım'ın, tahminlere göre Atatürk evlendikten sonra Atatürk'ü öldürmek istediği, bunu başaramayınca, kendisinin intihar ettiğini duymamıştım..
Latife Hanım'ın, sadece Atatürk'ün eşi olduğunu biliyordum.. Hakkında ne bir bilgim vardı ne de bir merakım.. "Atatürk'ün terk ettiği kadın" olarak kazınmıştı zihnime.. Oysa o kadının, Atatürk'e ömrü boyunca sadık kaldığı, son nefesinde bile Atatürk'ü sayıkladığı, Atatürk'e en çok benzeyen bir büstün ordu evinde olması sebebiyle, o büstün karşısında bir evde yaşadığı, Atatürk'ü kıskandığı için sık sık Atatürk ile tartıştığı, Dünya'nın tanıdığı bir kadın olmasına karşın, Atatürk'ten ayrıldıktan sonra önüne servetler dizilmesine rağmen Atatürk'e söz verdiği için evlilik anılarını anlatmayan bir kadın olduğunu bilmiyordum..
Okudum ve okudukça Cumhuriyet Devri'ne farklı bir bakışa sahip oldum.. Okudum ve okudukça okuyasım geldi.. Ve kitaplığım, "Şu Çılgın Türkler"den sonra eşsiz bir kitap daha kazandı..
Ne diyordu profesörün biri ? : "Latife Hanım bilinmeden, Cumhuriyet Tarihi'ni tam olarak biliyoruz diyemeyiz.. "
Katılıyorum ve kadınlar başta olmak üzere herkesi okumaya davet ediyorum :
İpek ÇALIŞLAR - Latife Hanım