- Katılım
- 3 Şub 2006
- Mesajlar
- 6,597
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 118

Bir müslümanı, helâl saymaması şartıyla, büyük günahlardan birini işlemesi ile kâfir sayamayız. Bu durumdaki bir kimseden îman ismini kaldıramayız, ona gerçek anlamda mü'min deriz. Bir mü'minin kâfir olmamakla beraber günahkâr olması caizdir.
Günahlar, mü'mine zarar vermez demeyiz. Keza günah işleyen kimse Cehennem'e girmez de demeyiz. Dünyadan mü'min olarak ayrılan kimse, fasık da olsa Cehennem'de ebedî kalacaktır, demeyiz.
Mürcie'nin dediği gibi, iyiliklerimiz makbul, kötülüklerimiz de affedilmiştir, demeyiz. Fakat kim bütün şartlarına uygun, müfsit ayıplardan uzak amel işler ve onu küfür ve dinden dönme gibi şeylerle boşa çıkarmaz ve dünyadan mü'min olarak ayrılırsa şüphesiz Allah onun amelini zayi etmez, bilakis kabul eder ve ondan dolayı sevap verir, deriz.
Allah'a ortak koşmak ve küfür dışında, büyük ve küçük günah işleyen, fakat tevbe etmeden mü'min olarak ölen kimsenin durumu Allah'ın dilemesine bağlıdır. Dilerse ona Cehennem'de azap eder, dilerse affeder ve hiç azaba uğratmaz. ( Imam Azamın 5 eseri Fıkh-ul Ekber )
Kişi namaz kılıp oruç tuttuğundan dolayı Allaha ve Rasulullaha inanmış değildir,aksine Allaha ve Rasulullaha iman ettiği için namaz kılıp oruç tutar ve dinin diğer ilahi buyruklarını yerine getirir.
Kaderiyye Mezhebi : Müslümanlardan hiçbiri büyük günahtan ötürü azab edilemez.
Mürcie Taisfesi : Küfürden başka günahların Allahın dilemesine bırakmadan affedileceğini,bunlardan dolayı bir müminin azab edilmeyeceğini söylüyorlar.
Mutezile : Büyük günahtan dolayı Allahın azab etmesini adalet icabı diyerek Allaha vacip kılıyorlar,Allahın dilemesine yer bırakmıyorlar.
Hariciler : Büyük yahut küçük günahları işleyenleri imandan çıkarıyorlar.
Alıntıdır...