- Yıllar sonra hala aynı sahilde
Rüzgar kokunu getirsin diye beklesem de
Artık sensiz esmiyor bile..
Deniz dalga dalga vuruyor ayak bileklerime
Ve ben hala üşüyorum özlemine sarıldığım halde...
Hata sende ya da bendeydi
Sensizim hala ne farkeder ki..
Ne olur gittiğin o yağmurla gelsen bu gece
Şarkılar gibi nağmeler fısıldayarak
Yağsan ruhuma ince ince...
- Ne olursun sus, dokunma kirlenen ruhuma
Canımı yakıyor bakışların
Şimdi bir umut gözlerimde yeniden
Yokluğuna alışamayan kalbime batıyor
Susuyorum, korkuyorum konuşmaya
Yaşamaya alışkın değilim
Ve sen, öyle güzelsin ki...
Git ne olur nefes almaya hazır değilim
- Rüzgarı giyinip sana geldim bu gece
Baş ucunda duran bir hayalim sadece..
Saçlarına dokunmaya, koynuna sokulmaya gelmiştim
Kıyamadım yüreğinden öpmeye, gözlerinde gezinmeye...
Yatağının kenarına çöküp
Seni izliyorum içimde hasretini yutkunarak
Nefes alışını, meleksi bakışlarını izliyorum
Bir nefes uzağından..
Ellerimi uzatıyorum dokunmak için
Bir kez olsun o ipek tenine..
Son bir kez daha hissetmek için sıcaklığını
Ve artık yılların özlemiyle yok olup gitmek ruhunun derinlerinde..
- Hadi söyle, yeniden gideceksin biliyorum
Hasretinle, aşkınla, herşeyinle gideceksin.
Dur ne olur, hazır değilim dokunuşlarına
Gözlerinde kaybolmaya hazır değilim
- Neydik biz seninle?
Dağ başı ıssızlığında rüzgara inat açan kır çiçekleri mi?
Ya da imkansızlığın toprağına umutla tutunmuş bir çınarın kökleri mi?
Ne sen Leyla'nın Mecnun'u ne de ben Ferhat'ın Şirin'iydim..
Biz seninle aynı uçurumun birbirine hiç kavuşamayacak iki yakasıydık...
- Ve sendin gitmeyi seçen, terkeden sendin...
Bırakıp herşeyi ardında, elveda demeden giden sendin...
- Bizde mevsim hep bahardı..
Hüzünle yarılan gökyüzünü ıslak düşlerimizle yamardık...
Zamanın avuçlarında, aşkın köpüksüz sularında hiç kirletmedik sevdayı..
Aynı tomurcuğun ıslak dudaklarında yaşadık aşkın tutsaklığını
Aynı yağmur tanesinde yıkadık hasretin kör karanlığını..
Ama unutmuştuk,
İmkansızlığın avuçlarında eriyen iki güneş tanesi olduğumuzu...
Sözcüklerin en sade hallerinde sevişirken dudaklarımız
Hasretin çöl sıcağında yavaş yavaş eriyen tenimizi farkedemedik...
Aşkımızın mis kokan toprağına bir bir ektiğimiz umut tanelerini
Ellerimizle biçemedik..
Evet yenildik..!
Ama zamana değil, imkansızlığa yenildik...
- İki söz vardı dudaklarımda; 'Seni Seviyorum'...
Unutmadım asla, unutamadım,
Bir yaşam sevgili sana adanmış ama sensiz yaşandı
İmkansız değildi senin için ölmek aksine her gün ölmeyi diledim
Bir umut vardı içimde sana dair, yapamadım...
- Şimdi bir nefes kadar yakın tenine dokunamıyorum..
Dudaklarından yükselen nefesinden havaya kanatlanamıyorum..
Seni görüyorum ama görmemezlikten gelmemi istiyorsun
Varlığında yaşarken yokluğunda sevmemi bekliyorsun..
Hani giderken söz vermiştim ya..
'Seni Seviyorum'...
Ben seni sensizliğin avuçlarında seviyorum..
Yokluğunun kıvılcımlarında kurutuyorum ıslak kirpiklerimi...
Sıcak nefesini üşüyen tenime örtüp
Avuç içlerinin terine sığınıyorum..
Yalnızlığını yüreğimden kalemime akıtıp
Satırlarımda tek başıma ağlıyorum..
Ve sen diye karanlık duvarlara yaslayıp başımı
Geceye kapatıyorum bakışlarına hasret gözlerimi...
Bir gün gelip gülüşlerinle yüreğimi öpmeden
Uyanmayacağım bu ayrılık uykusundan..
Bir gün gelmek istersen yalnızlığımın sen kokan satırlarına
İçinde son kalan umudu da al öyle gel..
- Umut; beni yaşatan tek şey değil miydi oysa?
Sana tekrar sarılabilmenin umudu değil miydi nefes almamı sağlayan?
Şimdi söyle sevgili; yokluğunla harab olmuş bu kalp
Seni tekrar nasıl sevebilir korkmadan?
- Tövbeleri yarım kalmış günahlarınla,
Gözyaşlarınla gel..
Yokluğunda kuruyan dudaklarıma ab-ı hayat olsun tuzlu yağmurların..
Seni yaşatan umudunla gel
Hasretinden kanayan yüreğime dön..
İçinde yutkunduğun kelimeleri dudaklarıma sürüp
İmkansızlığın avuçlarından bana gel...
Geldiğinde unut bütün yokluk kelimelerini..
Ayrılığı ve acısını unut..!
Usulca sokul yanıma
Bahar kokan tenini getir yüreğimin kıyılarına...
Başını koy göğsümün sen kokan yastığına
Sesinle dokun sensizken üşümüş kirpiklerime...
Yokluğunu söküp al dudaklarımdan
Nefesini bir an tutup benim nefesime ver...
Yanan tüm ışıkları söndürüp
Gülüşlerini ört üzerimize...
- Öyleyse alsın ruhumu Tanr'ım
Günahlarımın ağırlığıyla bırakmasın
Tüm tövbelerin ve yeminlerin ötesinde
Dokun bana sevgili...
Ölümse ölüm olsun sonu
Ama ayrılmasın bir daha dudaklarımız...
- Hayattı yıllar önce galip gelen
Ve 'BİZ'i almıştı bizden..
Ruhuma tekrar gelişinle hayatı yendik yeniden
Tanrı'm sevdanın seline akıtsın yine bedenlerimizi..
Tutkunun adını biz koyalım yeniden
Aşkın damarlarında durmadan akan o asil kan olalım
Şarap kokusu ve yağmurun sesi..
Gecenin siyahında sevişsin gönlümüzün hasreti
Ve dudaklarında bulayım yine o ölümsüz nefesi...
- Bir şarkı gibi şimdi ruhumda
Derinlerden gelen bir ses kulaklarımda
İlk defaymışcasına; Seni seviyorum...
- Sonunda gülüşünle uyandım bu can yakan uykudan
Yüreğimi öptü sımsıcak bakışların
Gözlerinde doğdum yeniden..
Geçmişte kalan acı dolu günlere ELVEDA!
Ve seninle gelen her yeni güne MERHABA!
Yıllar sonra ilk defaymışcasına;
Seni seviyorum...
Alıntı
Rüzgar kokunu getirsin diye beklesem de
Artık sensiz esmiyor bile..
Deniz dalga dalga vuruyor ayak bileklerime
Ve ben hala üşüyorum özlemine sarıldığım halde...
Hata sende ya da bendeydi
Sensizim hala ne farkeder ki..
Ne olur gittiğin o yağmurla gelsen bu gece
Şarkılar gibi nağmeler fısıldayarak
Yağsan ruhuma ince ince...
- Ne olursun sus, dokunma kirlenen ruhuma
Canımı yakıyor bakışların
Şimdi bir umut gözlerimde yeniden
Yokluğuna alışamayan kalbime batıyor
Susuyorum, korkuyorum konuşmaya
Yaşamaya alışkın değilim
Ve sen, öyle güzelsin ki...
Git ne olur nefes almaya hazır değilim
- Rüzgarı giyinip sana geldim bu gece
Baş ucunda duran bir hayalim sadece..
Saçlarına dokunmaya, koynuna sokulmaya gelmiştim
Kıyamadım yüreğinden öpmeye, gözlerinde gezinmeye...
Yatağının kenarına çöküp
Seni izliyorum içimde hasretini yutkunarak
Nefes alışını, meleksi bakışlarını izliyorum
Bir nefes uzağından..
Ellerimi uzatıyorum dokunmak için
Bir kez olsun o ipek tenine..
Son bir kez daha hissetmek için sıcaklığını
Ve artık yılların özlemiyle yok olup gitmek ruhunun derinlerinde..
- Hadi söyle, yeniden gideceksin biliyorum
Hasretinle, aşkınla, herşeyinle gideceksin.
Dur ne olur, hazır değilim dokunuşlarına
Gözlerinde kaybolmaya hazır değilim
- Neydik biz seninle?
Dağ başı ıssızlığında rüzgara inat açan kır çiçekleri mi?
Ya da imkansızlığın toprağına umutla tutunmuş bir çınarın kökleri mi?
Ne sen Leyla'nın Mecnun'u ne de ben Ferhat'ın Şirin'iydim..
Biz seninle aynı uçurumun birbirine hiç kavuşamayacak iki yakasıydık...
- Ve sendin gitmeyi seçen, terkeden sendin...
Bırakıp herşeyi ardında, elveda demeden giden sendin...
- Bizde mevsim hep bahardı..
Hüzünle yarılan gökyüzünü ıslak düşlerimizle yamardık...
Zamanın avuçlarında, aşkın köpüksüz sularında hiç kirletmedik sevdayı..
Aynı tomurcuğun ıslak dudaklarında yaşadık aşkın tutsaklığını
Aynı yağmur tanesinde yıkadık hasretin kör karanlığını..
Ama unutmuştuk,
İmkansızlığın avuçlarında eriyen iki güneş tanesi olduğumuzu...
Sözcüklerin en sade hallerinde sevişirken dudaklarımız
Hasretin çöl sıcağında yavaş yavaş eriyen tenimizi farkedemedik...
Aşkımızın mis kokan toprağına bir bir ektiğimiz umut tanelerini
Ellerimizle biçemedik..
Evet yenildik..!
Ama zamana değil, imkansızlığa yenildik...
- İki söz vardı dudaklarımda; 'Seni Seviyorum'...
Unutmadım asla, unutamadım,
Bir yaşam sevgili sana adanmış ama sensiz yaşandı
İmkansız değildi senin için ölmek aksine her gün ölmeyi diledim
Bir umut vardı içimde sana dair, yapamadım...
- Şimdi bir nefes kadar yakın tenine dokunamıyorum..
Dudaklarından yükselen nefesinden havaya kanatlanamıyorum..
Seni görüyorum ama görmemezlikten gelmemi istiyorsun
Varlığında yaşarken yokluğunda sevmemi bekliyorsun..
Hani giderken söz vermiştim ya..
'Seni Seviyorum'...
Ben seni sensizliğin avuçlarında seviyorum..
Yokluğunun kıvılcımlarında kurutuyorum ıslak kirpiklerimi...
Sıcak nefesini üşüyen tenime örtüp
Avuç içlerinin terine sığınıyorum..
Yalnızlığını yüreğimden kalemime akıtıp
Satırlarımda tek başıma ağlıyorum..
Ve sen diye karanlık duvarlara yaslayıp başımı
Geceye kapatıyorum bakışlarına hasret gözlerimi...
Bir gün gelip gülüşlerinle yüreğimi öpmeden
Uyanmayacağım bu ayrılık uykusundan..
Bir gün gelmek istersen yalnızlığımın sen kokan satırlarına
İçinde son kalan umudu da al öyle gel..
- Umut; beni yaşatan tek şey değil miydi oysa?
Sana tekrar sarılabilmenin umudu değil miydi nefes almamı sağlayan?
Şimdi söyle sevgili; yokluğunla harab olmuş bu kalp
Seni tekrar nasıl sevebilir korkmadan?
- Tövbeleri yarım kalmış günahlarınla,
Gözyaşlarınla gel..
Yokluğunda kuruyan dudaklarıma ab-ı hayat olsun tuzlu yağmurların..
Seni yaşatan umudunla gel
Hasretinden kanayan yüreğime dön..
İçinde yutkunduğun kelimeleri dudaklarıma sürüp
İmkansızlığın avuçlarından bana gel...
Geldiğinde unut bütün yokluk kelimelerini..
Ayrılığı ve acısını unut..!
Usulca sokul yanıma
Bahar kokan tenini getir yüreğimin kıyılarına...
Başını koy göğsümün sen kokan yastığına
Sesinle dokun sensizken üşümüş kirpiklerime...
Yokluğunu söküp al dudaklarımdan
Nefesini bir an tutup benim nefesime ver...
Yanan tüm ışıkları söndürüp
Gülüşlerini ört üzerimize...
- Öyleyse alsın ruhumu Tanr'ım
Günahlarımın ağırlığıyla bırakmasın
Tüm tövbelerin ve yeminlerin ötesinde
Dokun bana sevgili...
Ölümse ölüm olsun sonu
Ama ayrılmasın bir daha dudaklarımız...
- Hayattı yıllar önce galip gelen
Ve 'BİZ'i almıştı bizden..
Ruhuma tekrar gelişinle hayatı yendik yeniden
Tanrı'm sevdanın seline akıtsın yine bedenlerimizi..
Tutkunun adını biz koyalım yeniden
Aşkın damarlarında durmadan akan o asil kan olalım
Şarap kokusu ve yağmurun sesi..
Gecenin siyahında sevişsin gönlümüzün hasreti
Ve dudaklarında bulayım yine o ölümsüz nefesi...
- Bir şarkı gibi şimdi ruhumda
Derinlerden gelen bir ses kulaklarımda
İlk defaymışcasına; Seni seviyorum...
- Sonunda gülüşünle uyandım bu can yakan uykudan
Yüreğimi öptü sımsıcak bakışların
Gözlerinde doğdum yeniden..
Geçmişte kalan acı dolu günlere ELVEDA!
Ve seninle gelen her yeni güne MERHABA!
Yıllar sonra ilk defaymışcasına;
Seni seviyorum...
Alıntı