İşte ihbar mektubunun tam metni....

hyltlord

New member
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
517
Reaction score
0
Puanları
0


İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın orijinalini Ergenekon savcılarına ileten subay, tanıklık yapabileceğini de söyledi.

'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesinin 'gerçek' olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan esrarengiz subayın Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderdiği ihbar mektubu basına yansıdı.

İrtica ile eylem planının aslını cuntacı bir subay alırken, karargahtakiler, belgenin orjinalinin, paniğe kapılan bir subay tarafından yakıldığını düşünmüşler ve açıklamaları bundan sonra yapmışlar.

Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda çalışan subay, ihbar mektubunda Türkiye'yi sarsacak iddialarda bulunuyor. Mektupta "İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın emir komuta zinciri içerisinde nasıl hazırlandığından, belgenin varlığının ortaya çıkmasının ardından tüm bilgi ve belgelerin imha edilmesi sürecine, ordu içerisindeki cuntanın halen devam eden faaliyetlerine kadar birçok konuda önemli bilgilere yer veriliyor.
Gerekirse savcılara ifade verebileceğini belirten subay mektubunda, darbe eylem planını emir komuta zincirinde hazırlayan askerlerin nasıl himaye gördüğünü de Albay Dursun Çiçek'in evinde arama yapan askeri savcının sözleriyle şöyle açıklıyor: 'Biz personelimizi böyle koruruz...'

Orjinal mektupta, orgeneral, korgenera ve tümgeneral isimleri de verilerek, plan yapılırken ve sonrasında inanılmaz detaylar aktarılıyor. İşte bugün Zaman, Bugün ve Yeni Şafak'ta yer alan esrarengiz subayın, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara gönderdiği ihbar mektubunun aslı...

İşte Ergenekon savcılarının elinde bulunan o ihbar mektubu...

"Sayın Savcım, Kuşaklar boyu TSK'ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir subayım. Son dönemde TSK'nın tarihinde hiç olmadığı kadar itibar kaydına uğraması, beni ve benim gibi vatanını ve milletini seven bir çok silah arkadaşımı son derece rahatsız etmiştir. Dosta güven, düşmana korku vermiş ordumuzun kendi milleti nazarında güven kaybediyor olması çok acı bir durumdur. Kendi milletine karşı psikolojik harekat yapan, toplumu bölen ve toplumun değerlerini karşısına alan bir TSK'nın hayal edilmesi mümkün olmadığı nasıl bir gerçekse, TSK'nın tamamının böyle olmadığı da bir gerçektir.

Maalesef, önceleri doğru ve gerekli olduğuna inandığım ancak şu an içinde bulunmaktan büyük pişmanlık duyduğum, sadece 3'üncü dünya ülkelerine özgü bir şekilde kendi vatandaşına "psikolojik harekat" uygulayan ve bunun adına da "bilgilendirme faaliyeti" şeklinde masum ve haklı görünen bir maske uyduran bir cunta oluşumunda birçok arkadaşımla birlikte görev aldım. Bu oluşum ilk başta gayet haklı gerekçelerle kurulan ve gerçek görevi düşmana karşı psikolojik harekat uygulamak olan Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'nı kendine maşa olarak kullanıyordu. Bu güzide kurumun imkan ve kabiliyetlerinden yararlanılarak devletin vali, kaymakam, savcı, hakim gibi önemli kadrolarında görevli personeli de dahil olmak üzere insanlarımız haklarında oluşturulan 'Bilgi Fişi' adı verilen belgelerle tek tek fişlendi. Cunta yapılanmasının organize ettiği yasal dayanağı bulunmayan faaliyetlerin kamuoyuna yansıması sonucu kurumumuz yıprandı, adı "Bilgi Destek Daire Başkanlığı" olarak değiştirilmek zorunda kalındı ve görev alanı daraltıldı. Hali hazırda devam eden, cunta faaliyetleri neticesinde, son olarak toplam sayısı 4 olan ve muharebede Ege Ordu Komutanlığı dahil tüm Ordu Komutanlıklarını destekleyecek olan Bilgi Destek Taburlarının sayısı 1'e düşürülerek asli görevini yapamayacak hale getirildi. Geriye kalan son taburda görevi bazı personel halen asli görevlerine yönelik çalışmaları bir kenara bırakarak cunta örgütlenmesinden aldıkları örtülü ve yasadışı görevleri yürütmeye devam etmektedir.

Makamları işgal ettiler

Yukarıda ifade ettiğim TSK içerisindeki "ülke yönetime el koyma heveslileri, yani darbe taraftarları" başka bir ifadeyle "Cunta örgütlenmesi" yıllardır işgal ettiği makamlarla, kilit pozisyonlar ve sivil uzantılarıyla ülkenin gündemini elinde tutmuş ve faaliyetlerini kamuoyuna "tüm TSK'nın ortak görüşü" gibi göstermiş ve göstermeye devam etmektedir."
Korkuttular ve sindirdiler
"Biz silah arkadaşıyız", "Ortak düşmanlar", "Biz bir aileyiz", "TSK'yı yıpratmak istiyorlar" gibi temaları kullanarak sözde "Korumacı bir yaklaşımla" hedef saptırmaya çalışıyorlar. Bu "sözde korumacı yaklaşım"la birlikte, gerçekleri bilen ve duyurmak isteyen personel de "Korkutma ve sindirme" faaliyetleri ile susturulmaktadır. Bu şekilde birçok olay karşısında "kol kırılır yen içinde kalır" mantığı yürütülmektedir. Cuntanın pisliklerini içeride gizlemek durumunda kalan TSK'nın itibarı ise sürekli zedelenmeye devam etmektedir. Toplumun genelinde bilinen ve dedikodu şeklinde kulaktan kulağa yayılan TSK ile ilgili birçok konuyu (PKK'ya yardım, uyuşturucu, fişleme, suikast, örtülü operasyonlar vb) olayların olduğu bölgelerde görev yapanlar, medya aracılığı ile öğrendi. Ancak medyanın bilmediklerini ben ve benim gibi Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı bünyesinde görev yapan arkadaşlar yani bu faaliyetleri bizzat planlayan ve icra eden kişiler çok yakından biliyoruz. Bilgi destek personeli olarak bizzat olayların içerisinde (Aktütün'de, Dağlıca'da, Poyrazköy'de, Çukurca'da ve daha birçok yerde) olduğumuz için gerçekler tüm çıplaklığıyla bilinmektedir.
Cuntanın bekası için...
Ayrıca askeri okullarda başlayıp karargah, birlik ve lojmanlarda her anı bir arada geçen tatillerini bile beraber yanan bizler birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Özellikle ülke gündemini uzun süre meşgul eden ve devletin kurumlarını birbirine düşüren son "İrticayla Mücadele Eylem Planı"na bakıldığında; her olayda olduğu gibi bu olay da cuntanın kendi bekası için ülkemizin tüm değerlerini paramparça etmeye çalıştığı görülmektedir.
Belgenin aslı bulunamayınca kriz çıktı
"Belgenin aslını aldım. Aslı bulunamayınca, bir cunta mensubu tarafından imha edildiği görüşü benimsendi. Başbuğ açıklamasını, belgenin imha edildiğine kanaat getirdikten sonra yaptı..."


Bu belgeyi kim sızdırdı?
"TSK'da psikolojik harekat birimlerinin kuruluş safhasından bu yana aktif bir şekilde göre, alan ve 2009 yılı genel atamalarına kadar Genelkurmay Bilgi Destek Okul Komutanlığı'nda görev yapan Hv. Öğ. Bnb. Hicri Dinçerol bahse konu belge hakkında , "Bu belgeyi biz hazırlamıştık, nasıl sızdı anlayamadım" demiştir. Bu ifade, Hv. Öğ. Bnb. Hicri Dinçerol'un da cuntanın bir elemanı olduğunun ve söz konusu cuntanın faaliyetlerinin İrticayla Mücadele Eylem Planı'yla sınırlı kalmadığının açık bir göstergesidir. Sayın savcım, "İrticayla Mücadele Eylem Planı" basında yer alır almaz, erken davranarak söz konusu evrakın aslını gizlice dosyalandığı klasörden aldım. Belgenin aslının yerinde olmadığı anlaşılınca önce bir kriz yaşandı. Ancak daha sonra belgenin ele geçmesinden korkan bir cunta mensubu tarafından imha edildiği görüşü benimsendi. Nitekim Org. İlker Başbuğ, belge hakkında basın açıklamasını aslının imha edildiğine kanaat getirdikten sonra yaptı. Mensubu bulunduğum TSK'ya uzun yıllar hizmet etmiş bir subay olarak bir hizmetim daha olsun istiyorum. Özverili çalışmalarınıza katkıda bulunmak adına EK-A'da yer alan bu belgeyi size göndermeyi vatanım ve milletim adına bir vazife biliyorum. "
Ne zaman hız kazandı?

Söz konusu gayri hukuki çalışmalar, TSK içerisinde cunta yapılanmasının kilit isimlerinden olan Org. ........döneminde hız kazanarak devam etmiştir. Org. .....'ın doğrudan netice alınabilecek bir eylem planı hazırlaması konusunda verdiği direktif gereği Korg. ...ve Tümg. ... 'nın da katkılarıyla gerekli çalışmalar başlatılmış ve söz konusu eylem planı Alb. Dursun Çiçek tarafından hazırlanmıştır.
HABER ÇIKTIKTAN SONRA KARARGAH'TA YAŞANANLAR...
Adı Ergenekon savcılarında bulunan subay, İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın medyada yansımasıyla birlikte Genelkurmay Karargahı'nda yaşananları şöyle anlattı:
1- Genelkurmay Başkanlığı olaydan, söz konusu belgenin medyaya yansıdığı gün sabah saat 04.30 itibarıyla Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı vasıtasıyla haberdar olmuştur.

2- İKK ve Güvenlik Diresi Başkanı Tümg. M.Mutlu Arıkan ve beraberindeki bir Bnb. olayın olduğu sabah olayı incelemek üzere Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldiklerinde, Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda görevli Alb. Çiçek'in haricindeki diğer iki şube müdürünün mesai başlangıcından önce Dz.P. Kur. Alb. Dursun Çiçek'in şubesinde bilgi ve belge temizliği yaptıklarına şahit olmuşlardır.

3- Aynı gün mesai başlangıcında Alb.Dursun Çiçek'e Tümg. M. Mutlu Arıkan tarafından "Bunu siz mi hazırladınız?" diye sorulmuştur. Alb. Çiçek panik içerisinde inkar ederek "Bunu biz yapmadık, bizim dairenin işi değil." deyince Tümg.Arıkan "Sen onu bırak, ben sana bu şekilde hazırlanan yüzlerce belge gösteririm, sen bana bu belgenin neden sızdığını söyle" diyerek tepki göstermiştir.

4- Bu olay anında hiçbir mahkeme kararı alınmamıştır. Hiçbir gözaltı gerçekleşmemiştir ve hiçbir ifadeye başvurulmamıştır. Belgeyi tespite yönelik ciddi hiçbir araştırma yapılmamıştır, gayri ciddi bir şekilde davranılmıştır.

5- Sivil savcılığın olaya el koyması hususu gündeme gelince Alb. Çiçek'in bilgisayarı, ilgili şubedeki bütün bilgisayarlar ve ilgili server (ana bilgisayar) dahil her şey alınmıştır. Alınan tüm bilgisayarlar özel programlarla 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmiştir. Bu işlemler 19-20-21 Haziran 2009 tarihlerinde cuma, cumartesi ve pazar günü gizli bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Silinen bilgisayarların Genelkurmay MEBS Başkanlığı'nda kayıt numaraları: 41440, 34218, 24187, 20245, 24159, 27861, 34331, 24251, 24040, 38534, 29595, 24551, 29653, 24532, 39198, 13924, 13920, 16118, 16110, 539337, 121561, 224259, 321609, 421624, 41510, 29816, 24045, 34359, 41520, 24362, 41401, 24749, 38537, 24242'dir. Bilgisayarlar ve hard diskleri Savcılığa tüm temizleme işlemlerinden geçirildikten sonra gönderilmiştir. Daha sonra bu bilgisayarlar başka birimlere kaydırılmıştır.

6- Alb. Çiçek'in ve ilgili şubenin bilgisayarlarını inceleme ve temizleme işleminde Genelkurmay MEBS Başkanlığı'nda görevli Üstğm. ... ve Deniz Kuvvetleri MEBS Başkanlığı'nda görevli Üstğm. ... (Genkur'da görevli Yüzb. ...'in eşi) görev almıştır.

7- Albay Çiçek'in evinin aranması işlemi belgenin basında yer almasından beş gün sonra göstermelik bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Genelkurmay Askeri Savcı Yardımcısı ... aramaya ciddiyet kazandırmak için evde tam 5-6 saat vakit harcamış, hiçbir arama yapmamış ve bir şey bulmadan dönmüştür. Yavuz hırsız misali Sayın Askeri Savcımız, Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldiğinde "Biz personelimizi böyle koruruz" diyerek tavrını açık bir şekilde ortaya koymuştur.

8- Aynı şekilde, Genelkurmay Karargahı'ndaki tüm kağıt imha makineleri bir araya toplanarak, hukuki açıdan sıkıntı oluşturacak kırk torbaya yakın evrak (Kağıt parçaları!) bu makinelerde kırpılarak ve akabinde yakılarak deliller yok edilmiştir. Bahse konu işlemlerde görev alan erbaş ve erler de dahil olmak üzere tüm personel uygun(!) bir şekilde uyarılmıştır. Evrak imhasında göre, alan erbaş ve erlere ait isim listesi EK-Ç'de sunulmuştur.
9- Alb. Dursun Çiçek ve ekibinin hazırladığı "İrticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin TSK'ya ait olmadığını raporlamak ve belgenin yazım teknikleri açısından sahte olduğunu ispata yönelik; Bilgi Destek Harekatı ve Gayri Nizami Harp teknikleri hakkında deneyimli, akademik eğitim ve karar tecrübesine sahip bir personelin başkanlığında bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve kamuoyunun, belgenin sahte olduğunu algılamasına yönelik göstermelik bir rapor hazırlanmıştır. Ancak gerçek, bilirkişi heyetinin de dediği gibi değildir.

Gnkur.İsth.Bşk.lığında olduğu gibi Genkur.Bilgi Destek Daire Başkanlığı'ndaki mevcut uygulama; özel içeriği bulunan evrakların (Hükümet, irtica, şahıslar, STÖ vb hukuki açıdan sıkıntılı evraklar) üzerinden TSK'ya ait olduğunu gösterir hiçbir ibare bulunmaz;
a) Değişik yazı fontları ve puntoları kullanılır,
b) Kapak yazısı ile eki bir araya getirildiğinde kapakla ekinin birbirinin devamı olduğunu gösterir hiçbir ifade bulunmaz,
c) Özel içerikli eklerin üzerine gizlilik derecesi, imza bloğu, kontrol güvenlik numarası, evrak numarası gibi TSK'ya ait ibareler yer almaz, "Gnkur.Bşk.lığı'nın MİT ve EGM'den şahıslar(sivil) hakkında yapılan yazışmalarda bu görülebilir.
ç) Bilgi notları saklanırken kapağı ayrı bir yere bilgi notu ayrı bir yerde saklanır. Böylece bilgi notu TSK'ya ait olmayan bir yazıymış gibi görülebilmektedir.
d) Bilgi notunun hangi kapağa ait olduğunun belirlenmesi ise tarih, saat grubu, bilgi notu ve kapağına aynı numaranın verilmesi gibi yöntemlerle yapılmaktadır. e) Buradan da anlaşılıyor ki andıç, eylem planı, bilgi notu gibi çalışmalarda herkes kendine göre bir usul ve tarz belirleyebiliyor.
10- İrticayla Mücadele Eylem Planının sızmasından hemen sonra, benzer belgelerin sızmasını önlemek üzere, özellikle Alb.Dursun Çiçek'in (E) Org. Hurşit Tolon'a gönderdiği iletinin basında yer almasını müteakip, bilgi güveliği konusunda ...imzasıyla Gnkur.Bşk.lığının 24 Haziran 2009 tarihli İSTH:2240-57172-09/İKK ve Güv.D.Bil.Güv.Ş. sayılı ve "Bilgi Güvenliği Terbirleri" konulu bir emir yayınlanmıştır. Bu emirde;
a) Evraklara güvenlik kontrol numaraları üç defa basılacak. Birincisi konu ve evrak numarasına gelecek, ikincisi metne, üçüncüsü ise imza bloğu ve imza üzerine gelecek şekilde olacak,
b) Bilgisayar ortamındaki yazışmalarda kesinlikle yazı bittikten sonra arz ederim, ad soyad, görev gibi ifadeler olmayacak,
c) Hiçbir evrakta ıslak imza taranarak bilgisayara yüklenmeyecek, elektronik imza olarak gönderilecek,
ç) İnternette elektronik postalarda isim kullanılmayacak,
d) Karargahlardaki internet bilgisayarları ve dizüstü bilgisayarlar sınırlandırılacak, gibi ifadeler yer almıştır. Bu emirden de anlaşılıyor ki, bu belgenin ortaya çıkması TSK'yı çok zor durumda bırakmış bu tür olayaların tekerrür etmemesi için gerekli önlemlerin alınması istenmiştir.
Tanıklık yapmaya hazırım
"Sayın savcım, beni bu çalışmaya sevk eden gerekçe Alb. ÇİÇEK ve ekibinin hazırladığı "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın ele geçirilmesi ile başlayan süreçte Genelkurmay'ın, "belgenin TSK'yı yıratmak adına hazırlanmış olduğu" ön kabulü ile belgenin sahteliğini ispatlama çabası olmuştur."
Görevini yapanlar mağdur edildi
"Sayın savcım, bir cunta ekibinin yapmış olduğu illegal bir çalışma nedeniyle yıllardır görevini layıkıyla yerine getiren personel mağdur edilerek suçlu muamelesine tabi tutulmuş çeşitli yerlere sürülmüştür. Ama asıl suçlu olan Dz. P. Kur. Alb. Dursun Çiçek, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'nda daire başkanlığı makamına atandırılarak himaye görmüştür. Aynı şekilde Tuğg. ... tümgeneralliğe terfi ettirilmiştir. Korg. ... konumunu korurken, Org. ... 1'nci Ordu Komutanlığı makamıyla ödüllendirilmiştir. Olayın failleri yerine yıllardır Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nın gerçek emekçileri olan subay, astsubay ve sivil memurlar suçlu muamelesi görerek karargah dışında çeşitli yerlere sürülmüştür. Burada asıl konu Albay Dursun Çiçek değildir. Dursun Çiçek zavallı bir adamdır. Asıl önemli olan bu Albay'ın bulunduğu konumdur.

Cunta kendi hukukunu işletti
Sayın savcım, cunta, şimdiye kadar 'kendi hukuku' dışında bir hukuk tanımadı. Şimdi sizin gibi adaleti tesis edecek ve gerçek hukukun üstünlüğünü ortaya koyacak 'cesur' savcılarımızın nefeslerini enselerinde hissedince yaptıkları kirli işlerin üzerini kapatmak için her türlü gayri ahlaki yola başvuruyorlar. Gerçeklerin üzerine örtmeye çalışıyorlar. Sayın savcım, bu ülkenin insanları gayretlerinizi takdirle karşılamaktadırlar. Her türlü fedakarlığı ortaya koyarak çalıştığınızı biliyorlar. Sayın savcım, tanık olarak çağırmanız durumunda gelmeye hazırım.

BELGELER NASIL ORTADAN KALDIRILDI

İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın basında yer almasını müteakip, belgenin hazırlanmasında kullanılan tüm bilgisayarlar temizlenmiş ve ilgili evraklar imha edilerek kamuoyuna Genelkurmay tarafından böyle bir çalışmanın olmadığı yönünde bir açıklama yapılmıştır. İmha süreci bizzat Org. ....un Özel Sekreteri Kur. Alb. .... tarafından takip edilmiş, kendisi Bilgi Sistemleri İşletme Şubesi'ne giderek söz konusu eylem planının hazırlanmasında kullanılan 30709, 33746, 40077, 27238, 27229 ve 16693 BİM numaralı bilgisayarların hard disklerinin geri getirilemeyecek şekilde silinmesine nezaret etmiştir.
Bu işlemde Alb. ...., Ütğm...., Ütğm. ..., Bçvş ...ve Svl.Me. ...görev almıştır. Sayın savcım, böyle bir olay vuku bulduğunda normal şartlar altında uygulanması gereken prosedür şudur: Olayın öğrenildiği anda İKK ve Güvenlik Daire personeli idari tahkikat için çağırılır. Bilgi Destek Dairesi'ne gidilir. Daire personelinden hiç kimsenin içeriye girmesine müsaade edilemez. Daire personeli tek tek çağırılarak dairedeki tüm dolaplar aranır. İlgili ve ilgisiz tüm bilgisayarlara el konulur. Genelkurmay Askeri Savcıları eş zamanlı olarak şüphelilerin evlerine giderek arama ve el koyma işlemi yapar. Elde edilen deliller ışığında dava açılmasına veya açılmamasına karar verir."



 
Son dakika..G.K konuyla ilgili kendi sitesinde açıklama yaptı...



ARİH : 26 Ekim 2009

SAAT : 20:10

NO : BN - 108 / 09

1. 23 Ekim 2009 tarihinden itibaren medyada, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başlamıştır.

2. Söz konusu planın 12 Haziran 2009 tarihinde medyada gündeme getirilmesini müteakip, hemen aynı gün saat 10:50’de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanılmıştır.

3. Başlatılan soruşturma, 24 Haziran 2009 tarihinde, 12 gün sonra sonuçlanmış ve sonuçlar kamuoyuna açıklanmıştır.

4. Soruşturma, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür.

Askeri Savcılık, yasalar çerçevesinde tüm hususları incelemiş ve bir karara ulaşmıştır.

Askeri Savcılık tarafından verilen karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşılmıştır. Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur.

5. Soruşturma devam ettiği sırada, Dz.P.Kur.Alb. Dursun ÇİÇEK; bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu’nda geçici olarak görevlendirilmiş, 4 Eylül 2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına atandırılmıştır.

6. Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında aşağıdaki açıklamaları yapmıştır:

a. "Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır."

b. "Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz."

c. "Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir."

ç. "Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermiştir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir."

7. Bugün gelinen süreçte ise, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13:30’da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır.

8. Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir.

Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.

Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır.

Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir.

9. Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.



 
"kağıt parçası" tsk nın halkın gözündeki değerini düşürüyor. kesinlikle temizlik şart.
 
''4. Soruşturma, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür.

Askeri Savcılık, yasalar çerçevesinde tüm hususları incelemiş ve bir karara ulaşmıştır.

Askeri Savcılık tarafından verilen karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşılmıştır. Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur.''

Yorum yok..!

diyeceğim ama, bu lafla olmazki icraatle olur. En azından:huh: öyle olmalı.
 
Görevi askerlik olan kişilerin askerlik dışı işlere yoğunlaşmaları

30 neden bitmiyor sorununa cevap olabilir mi

insan düşünmüyor değil
 
normalde tayyibi fetoşu günahım kadar sevmem. ama bu konu ciddi bir konu . herkes görevini yapmalı. " egemenlik kayıtsız şartsız milletindir " millet batsada çıksada satılsada yönetim millettedir
 
tsk ya bu milletin ordusu oldugunu hatirlatmak lazim.egemenlik kayitsiz sartsiz milletindir.ee biz bu hukumeti begenmedik hadi darbe yapalim.adama sorarlar size bu yetkiyi kim verdi.siz nicin ordasiniz siz kendi isinize bakin.bir avuc capulcunun yaptigi baskinlardaki verilen sehitler hala aklimizda.hepimizin cani vatana feda olsun ama siz yeterli tedbirleri aldinizmi siz bunlarla ugrasin ..boyle seylerle sanli ordumuzu zan altinda birakmayin.icinizdeki curuk yumurtalari temizleyin..bu ulke ne hale geldi yaa....
 
bunu baska yerde kolay kolay bulamazdık, saolasın kardes
 
benim kanaatim;

1950'lerden bu tarafa askerin içinde cuntacı(darbeci) insanlar hep olmuştur. Bazen dış kaynaklı bazen, keyfi.

Bu kafadaki insanlardan siyaseti ve demokrasiyi sindirmesini beklemek hata olur.
Millete ve ülkeye çok zarar verdiklerini düşünüyorum. Aslında daha ağır ifadelerde kullanılabilir ama gerek yok.

aslında bu bilinen bir gerçek(bakıp görebilene)

Bu insanlar yüzünden tüm askeri zan altında bırakmak yanlış olur elbette. Fakat bunların kalkanıda yine asker. Emellerini gerçekleştirirlerse ne ala(geçmişte olduğu gibi).

yok gerçekleştiremeden deşifre olurlarsa''asker düşmanları, askere iftira atıyorlar'' deyip aradan sıyrılıyorlar. Askerin kendi hiyararşisi içinde de bu tür eylemlerin ceza aldığını ben hiç duymadım. Hep sümen altı edilir.

Niye.? asker zarar görmesin. En çok zararı bu şekilde görmüyormu?

Artık bu tip olaylar 3'ü 5'i geçti.(darbe günlükleri,fişlemeler,suikastler,son olay vs.) sümenaltı edilecek durum yok.

Sayın başbuğ bu işlerin, askerin kendi içinde; ama kapalı kapılar arkasında değil şeffaf biçimde, üzerine giderse. ve suçu tesbit edilen insanlara gereken ceza verilirse.

sonrasında herşey farklı olur eminim. Ama biraz zor gibi bence.!

en iyi ihtimalle toplum baskısını gözardı edemeyip, bir günah keçisi bulunur. Ve millete ifşa edilip. Cezalandırılır. Böylece herşey çözülmüş olur. Rutin hep böyle işledi umarım değişir.
 
"Kağıt parçası" konuşması siteden kaldırıldı.



‘İrtica ile Mücadele Planı’ ile ilgili Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 26 Haziran'da yaptığı konuşma, TSK'nın internet sitesinden kaldırıldı.


12 Haziran'da Taraf Gazetesi tarafından haberleştirilen '‘İrtica ile Mücadele Planı’' ile ilgili Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 26 Haziran'da Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Karargahında görevli J başkanlarının da katılımıyla basın toplantısı düzenlemiş, belgenin düzmece olduğunu anlatmıştı.

Başbuğ, belgeyle ilgili "Türkiye bir kağıt parçası etrafında enerjisini harcadı" yorumunu yapmıştı.

Genelkurmay Başbuğ'un işte o konuşması TSK'nın internet sitesinden kaldırıldı.

‘İrtica ile Mücadele Planı’nın ıslak imzalı orijinal belgesiyle ilgili haberler ihbar kabul edilerek, araştırılması için Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca dün saat 13.30’da soruşturma başlatıldı.


devamı
 
Neydi bu belgenin içeriği..?

balksz1l.jpg



 
Geri
Üst