Thorpedo
New member
STANBUL Bağcılar’da dev bir iftar çadırı. İçersi tıklım tıklım.Yetkililere göre 3 bin kişi var.
Bunlar, birbirini ezerek içeri girmeyi başaran şanslı insanlar.
Çadır ikiye bölünmüş.
Sağ taraftaki masalara erkekler, sol taraftakilere de kadın ve çocuklar oturtulmuş.
Masalara tencerelerle yemekler konmuş.
Her masa servisini kendisi yapıyor.
Yemek bol, tencere boşalınca hemen yenisi getiriliyor.
Mönü: İftariyelik, mercimek çorbası, çoban kavurma, pilav, baklava.
* * *
Salonun dip tarafında bir platform var.
Platforma kurulan 10 masa ise VIP konuklara ayrılmış.
Orada oturma ayrıcalığına sahip VIP konuklara papyonlu garsonlar hizmet ediyor.
Gelenlerin hepsi "Ne yapalım, durumumuz hiç iyi değil onun için çoluk çocuk karnımızı doyurmaya geldik" diyorlar.
Yemek sona erince bütün yalvarmalarına rağmen içeriye giremeyen çocuklar çadıra dalıp masalarda kalan yemeklere saldırıyorlar.
Kimileri parçalanmış ekmeklerle zeytinleri topluyorlar, kimileri tencerelerde kalmış olan pilavları servis kaşıklarıyla yemeye çalışıyorlar.
* * *
Yurdun hemen her tarafında "muasır medeniyetlerden" uzak, iç paralayan bu tablolar hep aynı...
Sosyal devlet anlayışıyla taban tabana zıt bir sistem.
Yoksul, çaresiz insanları iktidara muhtaç etme siyaseti.
Onlara refah yerine iane dağıtarak "Allah razı olsun" dedirtme yöntemi.
İşte AKP’nin ve Tayyip Bey’in yaratmak istediği Türkiye.
İslam gömleği giydirilmiş, kadınları örtülü, sosyal yaşamda din kurallarının geçerli olduğu "ılımlı İslam" düzeni.
* * *
İstanbul’un bırakın halk lokantalarını, en sosyetik olanları bile bu düzene şimdiden ayak uydurmaya başlamışlar.
Bu lokantalardan birine girdiğiniz zaman size sorulan ilk soru şu oluyor:
"İftar mı bozacaksınız, yoksa yemek mi yiyeceksiniz?"
Bu lokantaların birçoğu ise içki servisini kaldırmış.
Bazıları ise gece geç saatlerde içki verme yöntemi getirmiş.
Anadolu’da ise hemen bütün kentlerde, lüks otellerin dışında yemek bulmak olanaksız.
Hemen hepsinde de içki servisi ramazan boyunca yok.
Kamu kurumlarının çoğunda bir ay süreyle yemekhaneler kapatılmış.
Kimilerimiz olan bitenin farkında değil, kimilerimiz "Bir şey olmaz" diye gönüllerini serin tutuyor.
Ama herkes şunu iyi bilsin ki, Türkiye "ılımlı İslam"a doğru kayıyor.
* * *
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın "Tek adam" olmak için Prof. Ergun Özbudun’a hazırlattığı anayasa taslağı tamamlanmak üzere.
"Topluma danışma şovu" da tamamlandıktan sonra taslak Meclis’e gelecek ve kabul edilecek.
Gerekirse halk oylamasına gidilecek ve "Tayyip Bey Anayasası" Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası olarak yürürlüğe girecek.
Sonra mı ne olacak?
İşte onu ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim.
KAYNAK
Tufan Türenç
Bunlar, birbirini ezerek içeri girmeyi başaran şanslı insanlar.
Çadır ikiye bölünmüş.
Sağ taraftaki masalara erkekler, sol taraftakilere de kadın ve çocuklar oturtulmuş.
Masalara tencerelerle yemekler konmuş.
Her masa servisini kendisi yapıyor.
Yemek bol, tencere boşalınca hemen yenisi getiriliyor.
Mönü: İftariyelik, mercimek çorbası, çoban kavurma, pilav, baklava.
* * *
Salonun dip tarafında bir platform var.
Platforma kurulan 10 masa ise VIP konuklara ayrılmış.
Orada oturma ayrıcalığına sahip VIP konuklara papyonlu garsonlar hizmet ediyor.
Gelenlerin hepsi "Ne yapalım, durumumuz hiç iyi değil onun için çoluk çocuk karnımızı doyurmaya geldik" diyorlar.
Yemek sona erince bütün yalvarmalarına rağmen içeriye giremeyen çocuklar çadıra dalıp masalarda kalan yemeklere saldırıyorlar.
Kimileri parçalanmış ekmeklerle zeytinleri topluyorlar, kimileri tencerelerde kalmış olan pilavları servis kaşıklarıyla yemeye çalışıyorlar.
* * *
Yurdun hemen her tarafında "muasır medeniyetlerden" uzak, iç paralayan bu tablolar hep aynı...
Sosyal devlet anlayışıyla taban tabana zıt bir sistem.
Yoksul, çaresiz insanları iktidara muhtaç etme siyaseti.
Onlara refah yerine iane dağıtarak "Allah razı olsun" dedirtme yöntemi.
İşte AKP’nin ve Tayyip Bey’in yaratmak istediği Türkiye.
İslam gömleği giydirilmiş, kadınları örtülü, sosyal yaşamda din kurallarının geçerli olduğu "ılımlı İslam" düzeni.
* * *
İstanbul’un bırakın halk lokantalarını, en sosyetik olanları bile bu düzene şimdiden ayak uydurmaya başlamışlar.
Bu lokantalardan birine girdiğiniz zaman size sorulan ilk soru şu oluyor:
"İftar mı bozacaksınız, yoksa yemek mi yiyeceksiniz?"
Bu lokantaların birçoğu ise içki servisini kaldırmış.
Bazıları ise gece geç saatlerde içki verme yöntemi getirmiş.
Anadolu’da ise hemen bütün kentlerde, lüks otellerin dışında yemek bulmak olanaksız.
Hemen hepsinde de içki servisi ramazan boyunca yok.
Kamu kurumlarının çoğunda bir ay süreyle yemekhaneler kapatılmış.
Kimilerimiz olan bitenin farkında değil, kimilerimiz "Bir şey olmaz" diye gönüllerini serin tutuyor.
Ama herkes şunu iyi bilsin ki, Türkiye "ılımlı İslam"a doğru kayıyor.
* * *
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın "Tek adam" olmak için Prof. Ergun Özbudun’a hazırlattığı anayasa taslağı tamamlanmak üzere.
"Topluma danışma şovu" da tamamlandıktan sonra taslak Meclis’e gelecek ve kabul edilecek.
Gerekirse halk oylamasına gidilecek ve "Tayyip Bey Anayasası" Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası olarak yürürlüğe girecek.
Sonra mı ne olacak?
İşte onu ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim.
KAYNAK
Tufan Türenç