Dinle beni bre gafil MüslümanSEN beni "Kafir oldun", "Deccal oldun", "Salman Rüşti oldun" falan diye terörize ederek susturacağını mı sanıyorsun?
Senin idraksiz, şuursuz ve saplantılı dindarlığının ürettiği bu şapşal ithamlardan tırsıp, o "17 günahsız küçük kız"ın hesabını soramayacağımı mı zannediyorsun?
"Aman bunların çarpık dindarlığına ses etmeyeyim... Aman tekere çomak sokmayayım... Yoksa bana Salman Rüşti derler" diyerek köşeme çekileceğimi mi sanıyorsun?
Nasıl ki...
Bazı aşırı laiklerin, içinde "Kuran kursu" geçen her olayda, meseleyi bir "insanlık meselesi" olmaktan çıkarıp, "Bu çağda Kuran mı öğrenilirmiş?" noktasına taşımasına şiddetle karşı çıkıyorsam...
Senin sorumsuzluğuna, vurdumduymazlığına, ahlaksızlığına, çarpık kader anlayışına da şiddetle karşı çıkacağım elbet...
* * *
Galiba sen beni 17 küçük kızın ölümünün sorumluluğunu, "Bütün suç tüpçüde!" şeklindeki manşetiyle tüpçüye yükleyen, ahlaksızlığı kendisine şiar edinmiş "Vakit" tayfasındakilerle karıştırıyorsun...
Sakın karıştırma!
Unutma ki:
Onların işlerine ya "sütçü" karışır, ya "tüpçü"...
"Vakit" tayfasındakilerin "Hüseyin Üzmez vakası"nda neler yazıp çizdiklerini şöyle biraz kafanı çalıştırarak hatırlasana...
"İslam davası" adına küçük bir kız çocuğunun taciz edilmesine sahip çıkan zihniyet, "İslam davası" adına 17 küçük kızın enkaz altında can vermesini tabii ki "tüpçü"ye ya da "sütçü"ye yükler...
Onlardan başka ne beklenir ki?
* * *
Birileri çaresizlik ve yoksulluk içinde çırpınan köylülerin kızlarını, "Kuran öğreteceğiz" diye evlerinden alıp götürecek...
Ancak...
O kızların can güvenliğini sağlayamayacak... Barınma koşullarını yerine getirmeyecek... Doğru dürüst hiçbir önlem almayacak...
Sonra bir gün, sabah namazı vakti, kızların barındırıldığı bina korkunç bir gürültüyle çökecek...
17 kız o binanın enkazı altında can verecek...
Ve ben de, bu durum karşısında...
"Bu kızlar orada Kuran öğreniyordu... Namaza kalkmışlardı... Bu yüzden onlar şehit olmuştur... Ne mutlu onların anne ve babalarına" diye yazacağım, başka da bir şey yazmayacağım, öyle mi?
O kızlar şehit olmuş olabilir... Bu Allah'ın takdiridir... Ben bir şey diyemem...
Ben onlara "şahadet şerbeti içirmek" yerine...
Neden önlem alınmadığını, neden denetimsiz kurs açıldığını, neden izinsiz iş yapıldığını, neden koruma altında tutulan küçük kızların can güvenliklerinin sağlanmadığını sorarım...
Bunu yaparken de...
Ne "Bütün suç tüpçüde" diye İslami fırlamalıklara yüz veririm...
Ne de "Şehit oldular" tarzında metafizik rahatlamalara...
Ben hesap sorarım...
Çünkü bu benim hem insanlık, hem de kulluk vazifemdir...
* * *
Bir şey daha var ey gafil Müslüman...
Sen zannediyor musun ki...
Konya'nın o kuş uçmaz kervan geçmez bölgesinde "yurt" adı altında kaçak Kuran kursu açan o adamlar, salt "Kuran öğretmek" gibi kutlu bir işe soyunmuşlardır...
Sen zannediyor musun ki...
Adamların tek amacı, Allah rızasını kazanmaktır...
Eğer öyle olsaydı...
"Kuran öğreticiliği" gibi dokunulmaz bir gücü ellerine alıp, türlü çeşitli politik oyunlar çevirmezlerdi...
Sen "Süleymancı" denilen grubun kaç liderinin, kaç partiden milletvekilliği kaptığını biliyor musun?
Düne kadar Demirel'in, Mesut Yılmaz'ın, Erbakan'ın listelerinin en tepesine oturan bu adamların, şimdi AKP listelerinde yer bulabildiğinden haberdar mısın?
Küçük köylü kızlarının cesetlerinin üzerinden yürütülen bu kirli güç mücadelesine neden destek verecekmişim ki?
* * *
Bak, benim gafil mütedeyyin arkadaşım...
Bunları yazıp çiziyorum diye...
Sen benim için...
"Salman Rüşdi oldu", "Kafir oldu", "Deccal oldu" mu diyeceksin?
De birader, de...
Hiç gocunmam...
"Bütün suç tüpçüde" diye yazıp "İslam mücahidi" olacağıma...
Alınmayan önlemlerden zerre kadar söz etmeyip, sadece "Melekler cennete uçtu" ya da "Şehit oldular" diye etliye sütlüye dokunmayan başlıklar atıp, "Bu Ahmet Hakan ne kadar takva sahibi bir adamdır" diye takdir kazanacağıma...
Hesap sorarak...
"Deccal" olmayı yeğlerim...
Tamam mı? Anlaştık mı?
Ahmet HAKAN