Üç Hastalık

melek_ange

New member
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
13
Reaction score
0
Puanları
0
insanı ahlaksızlığa yönlendiren en birinci muallim, en etkili eğitici ‘sıkıntı’dır.
İman ve ibadet, ruhun ferah ve saadet kaynaklarıdır. Bunlardan yoksun olan, yahut tam istifade edemeyen insanlarda ruhî sıkıntılar baş gösterir.
İnsanoğlu, kendisine düşen görevi tam olarak yaptıktan sonra sonuçları Allah’tan beklemesi gerekirken, bütün problemlerini kendi iradesiyle çözmeğe, bütün engelleri kendi kudretiyle aşmaya çalışır. Bunu başaramayınca da sıkıntıya düşer. İçindeki bu manevî sıkıntıyı ve ruhundaki bu tevekkül boşluğunu eğlencelerle, ahlâksızlıkla, içkiyle, uyuşturucuyla doldurmak ister. Üstad’ın ifadesiyle:


“Muvakkat eğlenceler ve sefahetlerle aklını tenvim edip uyutur.” —Şuâlar


Dalalet-i fikrin kaynağının ‘yeis’ (ümitsizlik) olmasına gelince, umutsuzluğa düşen bir insan, denize düşenin yılana sarılması gibi, sapık ideolojilerde ve yanlış itikatlarda bir teselli aramaya başlar. Bunların hiçbiri insanı tatmin etmediği, onun manevî sorularına cevap veremediği ve onun için bir teselli kaynağı olamadığı için, bunlara kapılan bir insanın vazgeçilmez akıbeti yine umutsuzluğa düşmek ve çaresizlik içinde kıvranıp durmaktır.

Zulmet-i kalbin, ruh sıkıntısının kaynağı olması, genel bir kaide olmakla birlikte, burada öncelikle, günahkâr müminler söz konusudur.

Zulmet kelimesi, şu hadis-i şerifi hatırlatıyor:


“Her bir günah işlendiğinde kalpte bir kara leke hasıl olur.”


İşte bu kara lekeler, o günahkâr mümini hem sorumlu kılar, hem de ruhunu sıkıntılar içinde perişan eder.
 
Bu sıkıntı ibadet eden günahtan kaçan insanda da olabilir. şeytan kanına girip vesvese verdimiydi sıkıntılar o insan için başlar.zaten şeytan namaz kılmayan günah işleyen insanlarla uğraşmaz çünkü onlar zaten onun istediği gibi yaşıyordur.musibetler ve sıkıntılar karşısında bir sofi bir mümin her zaman sabırlı ve güçlü olmalıdır.
 
Geri
Üst