No-Panix
New member
- Katılım
- 30 Tem 2006
- Mesajlar
- 121
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Korkunç bir kış günü... Atatürk sabaha karşı şu emri verir: "Bu kış kıyamette memleketim ne halde olduğunu görmek isterim.Otomobille görmeye çıkacağız." bugüne göre zaten yetersiz,bakımsız olan yollar kapalıydı,buna rağmen hareket edildi.Öndeki askeri araç dahi karlara saplanıyor.Atatürk'ün arabası, zaman zaman kendisi de inerek, çekiliyordu.Bir tepe aşılıyor ki tek başına bir köylünün telaşlı telaşlı koşuştuğu görüldü,çağırttı,sordu:
"Bu havada dağ başında ne arıyorsun?"
"İneğim kayboldu paşam."
"Seni kurtlar yer bu havada."
"İneğimi yedilerse ko beni de yesinler."
"İneğin kaç lira kıymetindeydi?"
"Eh, elli altmış kağıt ederdi."
Gazi, yaverine emretti:
"bu vatandaşa yüz lira verin, bir de otomobile bindirin."
Köylü karşı çıktı:
"Sana rastlamak benim talihimdir,ama yine de kendi ineğimi ararım.Verdiğin yüz lira ile iki inek alacağım, benimkini de bulursam eder üç... Bu benim düşümdü. Sana rastlayan bahtlı adamın üç ineği olması çok mu?"
"Bu havada dağ başında ne arıyorsun?"
"İneğim kayboldu paşam."
"Seni kurtlar yer bu havada."
"İneğimi yedilerse ko beni de yesinler."
"İneğin kaç lira kıymetindeydi?"
"Eh, elli altmış kağıt ederdi."
Gazi, yaverine emretti:
"bu vatandaşa yüz lira verin, bir de otomobile bindirin."
Köylü karşı çıktı:
"Sana rastlamak benim talihimdir,ama yine de kendi ineğimi ararım.Verdiğin yüz lira ile iki inek alacağım, benimkini de bulursam eder üç... Bu benim düşümdü. Sana rastlayan bahtlı adamın üç ineği olması çok mu?"