Îman Yetmez; İslam Gerek!.

Qamal Scan

Banned
Katılım
16 Ağu 2009
Mesajlar
149
Reaction score
0
Puanları
0
Ey İnsanoğlu! Hiç mi hiç unutma ki, sen bu dünyada kesintisiz İlâhî bir imtihandasın. Onun için yaratıldın. Güzel amellerle dolduracağın amel kitabını, yüz aklığıyla kıyamette Allah´ına arz etmek üzere olanca gücünle çalışabilmen içindir sana lütfedilen bu ömür, bu sağlık ve âfiyetler ve sonsuz nimetler.
“Mutlak hükümranlık elinde bulunan Allah, yüceler yücesidir. Ve O, her şeye kâdirdir(1). O, hanginizin daha güzel amelli olacağınızı imtihan etmek için ölümü ve hayatı yarattı. O, En üstün Aziz´dir, bağışlayan Ğafûr´dur( Mülk Suresi, 67/1-2).
“Ölümü ve hayatı yarattı” demekle ölüm gelmektedir acele edin o gelmeden ebedi hayatınızı garantileyin diye tembihliyor Rabb´imiz.
Bu bakımdan aklını kullan, sakın nankörlük edip de, “Meğdûbi aleyhim ve leddâllîn”den olma, Mü´min kal Müslüman kal, sâdece mü´min olarak değil; mutlaka tatbîkî Müslüman olarak öl.
Allah´ın isteği ve rızâsı, ancak o şekilde gerçekleşecektir. İşte bizzat kendisi böyle istiyor: “Ey îman etmiş Mü´minler! Allah´tan, O´na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün(Êl-i Imran,3/102).” buyuruyor.

MÜMİN DEĞİL DE NEDEN MÜSLÜMAN?

İşte incelik burada. Mü´min, kalben inanmış demektir. İnanmak, sâdece kalpte kalan, dışarı çıkmayan ve dışardan görülmeyen inançtır. İnanılan esasların doğruluğunu ve yapılması gerektiğini ve eserinin dışarıda tezahür ettiğinin görülmesini kabul etmek demektir îman. Eğer îmanın eseri dışa vurmuyorsa meyvesi yenmiyorsa, meyve vermeyen bir meyve ağacından farksızdır. Ağacı var meyvesi yok. Yazısı olmayan bir defter veya boş kitap gibidir.
Allah´ın değerlendireceği ve mizana koyacağı hususlar ise, kulun amelleridir. Amel olmayınca Allah neyi ölçecektir ki? Allah´ın kabul edeceği, îmânın eseri olan ameller olacağını, Necm Suresi âyeti şöyle açıklıyor:
“ Doğrusu insana çalışıp ortaya koyduğu amelinden başka bir şey yoktur(39). Ve emek verip çalışması da yakında görülecektir(40) .Sonra da ona, karşılığı tastamam verilecektir(Necm Suresi, 53/39-41).”
Yani bir insan başkasının günahından dolayı hesaba çekilmeyeceği gibi, çalışması ve kendi el emeğinden başka bir şeyden sevap alması veya mükâfatlanması da kendi has hakkı değildir. Kişinin, yapmadığı bir amelden karşılık ve sevap bekleme hakkı yoktur. İşte Rabb´imizin “Müslüman olarak ölün!” tembihinin hikmeti budur. Çünkü, îmanın eserini görmek istiyor Rabb´imiz. Onun için Allah´ın istediği Müslüman, inanmış îman etmiş olduğu prensipleri hayata geçirmiş, son nefesine kadar bil-fiil tatbik ederek yaşamaktayken Hâlık´ına kavuşan Müslüman´dır
 
tşkrler kardeş.. eline sağlık..
 
ASRA KASEM OLSUN Kİ

Bunun te´kîdi ve kesin hükmü de, “ve´l-Asr”(103) suresidir ki, Asr´a kasem ederek şöyle beyan ediyor Allah´ımız: “Asr´a kasem olsun ki: şüphesiz bütün insanlar hüsrandadır. Ancak îman edenler; ve sâlih ameller işleyenler; ve Hakkı tutup Hak yolunda giden ve aynı zamanda Hakk´ı tavsiye edenler; ve sabırlı olup başkalarına da sabır tavsiye edenler müstesnâ.”

ASR

“Asr” kelimesi, gecelerin gündüzlerin deveran ettiği tüm zaman manalarına geldiği gibi, ikindi vaktine de denir. İkindi vakti, günün sonudur. İşin sona erip insanların evine döndüğü vakit ki, o günün kazancının veya günahlarının toplamıyla evine döner insan. İnsanın hüsranda mı, yoksa kazançta mı olduğunu belli eden o vakit, yemin edilmeye değer bir vakittir.
Aynı zamanda, insanın ömrünü bir güne benzettiğimizde, “Asr” ikindi vakti, insan ömrünün son demleri demektir. “Sabah” insanın doğumu ve gençliği, “Öğle vakti” kişinin en güçlü kuvvetli, kazanmaya ve olgunluğa en müsâit olan 40-70 yaşlarına tekâbül eder. 70-100 yaş arası, insanın ikindi vaktidir. Akşam olup güneş batarken insan da kabrine yatar. Ve´l-hâsıl, ikindi vakti insanın ömür boyu kazancının veya kaybının toplamı olur. Dolayısıyla da Rabb´ine takdim edeceği amel kitabının son yapraklarını teşkil eder.
Ey gençler! Ömrünüzün baharını iyi değerlendirin. İkindi vaktine bırakmayın cihadınızı ve güzel amellerinizi. İhtiyarlamadan gençliğinizin; hastalanmadan sağlığınızın kıymetini fırsat bilerek çok iyi değerlendiriniz. Ölümün, hiç haber vermeden, yaşlı genç demeden ansızın yakaladığını da unutma! Kabire yatınca pişmanlık fayda vermiyor.
Kabir sonrasında insanın Allah´a arz edeceği ömür boyu mahsulü olan amel kitabı onu, ya husrâna veya kurtuluş ve cennet-i Rahmân´a götürecektir. O bakımdan önemine binâen Rabb´imiz o vakte kasem ederek başlamış, felah ve hüsran yolunu çok özlü bir şekilde kullarına açıkça beyan etmiş, tercihi gene kullarına bırakarak, imtihan prensibini devam ettirmiştir..
“...O, hanginizin daha güzel amelli olacağınızı imtihan etmek için ölümü ve hayatı yarattı. O, En üstün Aziz´dir, bağışlayan Ğafûr´dur( Mülk Suresi,67/1-2).”

HÜSRÂN

“Husrân” kayıp, iflas ve zâyi olmaktır. Yani kişinin yaşadığı bir ömür boyunca yaptığı amel, Allah´ın değerlendireceği ve kıymet vereceği nitelikte olmayıp boşa geçen ve hüsranla neticelenen bir ömrün mahsulü ve adıdır. Kur´an´ın: “Hüsran´dadır” dediği husus işte bahsettiğimiz bu amellerden nasibi olmayan insanlar demektir. Allah´ın buyruklarını yerine getirmeyip hayatını zevk ve sefa ile geçirip, hüsrana uğramaktan Rabb´imiz bizleri muhafaza buyursun.

KURTULUŞ

Asr suresinde görüldüğü gibi, hüsrandan kurtuluş dört hususun toplamıyla mümkün olacak. Bunlar:
1-En başta îman;
2-Sâlih ameller ki, imanın gerektirdiği tüm prensiplerin bil-fiil yapılması ve tatbikidir;
3-Dâima haktan yana olmak, sahsî çıkarımızın aleyhine de olsa, adâleti ve Hak olanı kabul etmek, Hak yolunda gitmek ve başkalarına da Hakkı tavsiye etmek;
4-Sabırlı olmak ki bu, îmanımızı ve salih amellerimizi bil-fiil tatbik ederek yaşamak sabırla ve azimle, yılmadan bıkmadan devam ve sebat etmektir. Aynı zamanda tüm dünya meşakkatlerini, kaza, bela hastalık gibi sıkıntıları Allah´ın birer imtihanı olduğu bilinciyle, sabırla ve şükürle karşılamaktır. Görüldüğü gibi sabır başlıca iki manaya gelir: 1.îman ve İslamda devam ve sebat; 2.İmtihan sıkıntılarına isyan etmeyip hamd ve şükürle karşılamak.

Bu dört husus birbirine “Vav-ı atıfla” bağlandığı için, hepsinin mecmûu ile kurtuluş gerçekleşecek; biri olmazsa gerçekleşmeyecek, demektir.
__________________
 
Geri
Üst